Beklenen nebi

Beklenen nebi

Ramazan Haberleri

Onun doğum yeri Mekke, hicret yurdu Taybe (Medine) olacak, hükmedecek Şam civarına.

O günlerde bir cinayet vakası yaşanır. Musa aleyhisselam hüküm verebilmek için şahit arar, kimse çıkıp konuşmaz.
Allahü tealaya iltica eder, bir inek kesilmesi emredilir.
Maktulün yakınları “nasıl bir inek” diye sorarlar. “Yaşı ne? Hangi boyda?”
Komşu kadında sevimli bir hayvan vardır. Kesiverseler bitecektir oysa.
Beklenen cevap gelir. “Ne pek genç, ne de çok yaşlı, ikisi ortasında.”
Evet bu inek olabilirmiş pekâlâ.
Ama denileni yapmaz, soru yağdırırlar: “Sor Rabb’ine. Rengi nasıl olsun acaba?”
- Bakanlara ferahlık versin.
- Sarı olur mu?
- Olabilir, göz okşuyorsa.
Yetinmezler “Ya Musa! Rabb’ine dua et de onu bize bildirsin açıkça.”
- O ne boyunduruğa koşulup arazi sürecek, ne de bahçe sulayacak bir inek değildir, salma…
Defalarca gelip gidince ineğin sahibesi de fiyatı artırır, hayli paralarını alır sonunda.
İneği keser, bir parçası ile maktule dokunurlar, adam gözlerini açar.
Musa aleyhisselam sorar “Seni kim öldürdü?”
Net konuşur. Filanca!
Adalet yerini bulur sonunda.

KURU İFTİRA
 Günlerden birinde Allahü teala Hazreti Musa’ya vahy eder; “kardeşin Hârûn’un ömrü doldu. Filan vakitte gelin şu dağa.”
İlahî emir üzerine; Musa aleyhisselam Hazreti Harun ve oğullarını alıp yürür Tûr-i Sîna’ya. Işık saçan bir mağarayla karşılaşırlar. Müzeyyen bir sedir görürler ki üzerinde bir yazı vardır: “Kimin bedenine uyarsa”...
Harun aleyhisselam çıkıp uzanır. Azrail aleyhisselam sevimli bir genç suretinde gelir. Vazifesini söyler, “Ruhunuzu kabz edeceğim, izniniz olursa.”
Hazreti Harun, oğulları ve kardeşiyle helalleşir. Ve Emrihak vaki olur. Defnederler mağaraya.
Musa aleyhisselam geri dönünce kavmi söylenmeye başlar. “Sen bizim Harun’u sevdiğimizi biliyordun, haset ettin, götürüp kıydın canına!”
- Oğulları yanında iken böyle bir şey nasıl yapabilirim?
Orada susar lakin dışarıda devam ederler konuşmaya. Ta ki Cenabıhak, Harun aleyhisselamı üzerine yattığı sedirle karşılarına çıkarıncaya kadar.
Gözleriyle görür, teskin olurlar sonunda.

DAĞ KALDIRILINCA
İsrailoğulları Tevrat indirilince artan mükellefiyetlerden yakınır, emir ve yasaklara uymakta gevşek davranırlar.
Tûr-i Sînâ kaldırılıp ve başlarının üzerinde sallanır. Yüzlerinin yarısı ile secdeye kapanır, tek gözleri ile dağa bakarlar. Ki secdelerini öyle yapmaktadırlar hâlâ.
Bir zaman düzenli ibadet eder sonra “eğer o dağ tepemizde olmasaydı” demeye başlarlar.
Resulullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Miraç gecesi hem Harun, hem Musa aleyhisselam ile tanışır selamlaşırlar. Hepsine selamlar olsun. Aleyhisselatü vesselam.  
Musa “aleyhisselam” ümmeti ile Lût Gölü’nün cenûb tarafına gelir. (Üc bin Unk) adında bir melik ile harb eder, Şerî’a şarkındaki yerleri de ele geçirir. Erîha şehri karşısındaki dağa çıkar. Ken’ân ilini seyreder uzaktan.
Yûşa aleyhisselamı halife bırakıp 120 yaşında vefat eder.
Erîha ve Kudüs’ü, Amâlika kâfirlerinden alan Yûşa’ aleyhisselâmdır.
Yûşa bin Nun, Yusuf aleyhisselamın soyundandır. Musa ve Harun aleyhisselam dayıları olur. O da Mısır’da gelir dünyaya.VASIFLARI ORTADA
İsrailoğulları Musa aleyhisselamdan sonra 71 fırkaya ayrılırlar.
Kendileri de dağınıklığın farkındadırlar, bir peygamber bekler, hatta hususiyetlerini sayarlar açıkça.
“Onun doğum yeri Mekke, hicret yurdu Taybe (Medine) olacak, hükmedecek Şam civarına.
O, kötü söz söylemez, çarşılarda bağırmaz. Fenalığa mukabele etmez, bağışlar.
Onun ümmeti bollukta ve darlıkta Allah’a hamdeder, yüksek yerlere çıktılar mı tekbir getirirler mutlaka.
Güneşin seyrini izler vakit girince namaza dururlar. Bellerine fota bağlar, kollarını yıkarlar. Savaşta oldukları gibi, namazda da saf olurlar. Gece gök boşluğunda ezan sesleri duyulur, mescidleri arı kovanı gibi uğuldar.

BİLE BİLE İNADINA
 Medine Yahudileri, ne zaman Evs - Hazreç gerginliği yaşansa “Acaba o peygamber gönderilmek üzere mi” diye konuşurlar. Nitekim bisetten evvel de son peygamberin gölgesi düştü demeye başlarlar.
Hatemü’l-Enbiyayı kendi kavimlerinden beklemektedirler, Kureyş’ten çıkınca itirazda bulunurlar…
Ben-i Nadir Yahudilerinden Huyey bin Ahtab, Kuba köyünde mukimdir. Kardeşi Ebû Yasir sorar: “Geleceği müjdelenen peygamber o mudur?”
- Vallahi odur.
- Eminsin değil mi?
- Zerre kadar şüphem yok.
- Peki kalbinde ne var?
- Sağ kaldığım müddetçe düşmanlık edeceğim ona.

KİMİN KABRİ?
 Musa aleyhisselam yolda bir grup melaikeye rast gelir ki kabir kazmaktadırlar.
- Bunu kim için kazıyorsunuz?
- Rabb’ine muti bir kul için kazıyoruz.
- Ben böyle sevimli bir kabir görmedim.
- Dilersen girip yatabilirsin.
Kabre girer yanı üzere yatar. Melekler ona “rahat bir nefes al” derler. Derin bir nefes alır, son nefesi olur. 127 yaşındadır o sıra.
Efendimiz Miraç Gecesi mıntıkadan geçmiştir. “Yürütüldüğüm gece, Musa aleyhisselama rastladım ki, kabrinde ayağa kalkmış namaz kılıyordu.”
“Vallahi ben orada olsam yol kenarındaki kırmızı kum tepesinin yanında olan kabrini size gösterirdim.”
Kabri midir makamı mıdır bilmiyoruz ama Filistinliler Nebi Musa Şenliklerine Eriha yakınlarındaki türbeden başlarlar. Konvoyla Kudüs’e gelir Mescid-i Aksa’da namaz kılarlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...