Susuz çölün ortasında pazarlıksız teslimiyet

Susuz çölün ortasında pazarlıksız teslimiyet

RAMAZAN 2013 Haberleri

Oğlu Hazreti İsmail'in kurban edileceğini duyan Hacer Validemiz, "Allah emrettiyse uymak lazım. Ne mutlu ona" deyip tevekkül eder…

Hazret-i İbrahim ile Sârâ mutludurlar ama uzun seneler çocukları olmaz, artık yaşlanmıştırlar. Bilhassa Sârâ evlâd hasretiyle yanar, bir gün kendisi teklif eder "Kölem Hacer'le evlen, belki ondan bir çocuğun olur. Hacer'i âzad eder, eliyle dünyaevine sokar. Ve Hazret-i İsmail doğar. İsmail tarif edilemeyecek kadar güzel bir bebektir, nasıl olmasın ki Nur-i Muhammedi parlamaktadır alnında. Zikrolunan nur, Hacer validemizin oğluna intikal edince Hazret-i Sârâ mahzun olur, burukluk yaşar. Onların uzaklaşmalarını arzular. Ve emir gelir "al onları bir kuytuya bırak!" Cebrail Aleyhisselam cennetten Burak'ı getirir. Hazret-i İbrahim, Hacer validemizle oğlu İsmail'i alır Mekke'nin bulunduğu mıntıkaya bırakır. Burada kimse yaşamaz. Taşlık kayalık bir yerdir. İbrahim Aleyhisselam yanlarına bir sepet hurma, bir desti de su koyar, Şam'a dönmek için hazırlık yapar. Hacer validemiz sorar. "Bizi burada niye bırakıyorsun? Ne yiyip içecek bir şey var, ne de görüşüp konuşacak insan.""RABBİM BİZİ ZAYİ ETMEZ"
İbrahim aleyhisselâm sükût buyururlar. "Bizi bırakmanı Allahü teâlâ mı emretti?" diye sorar Hacer validemiz. "Evet" cevabını alınca da "Rabbim bizi zayi etmez" der ve efendisini uğurlar. Hacer validemiz, hurmaları yer, suyu içer, yavrusunu emzirir. Bir süre sonra elindekiler biter, kalır mı ortada? nbsp;
Acaba civarda su olabilir mi? Önce Safâ tepesine çıkar, ufukları tarar, ne iz ne nişan… Eteklerin topladığı gibi Merve'ye koşar. nbsp;Ne damla su, ne tek kök ağaç… Hazret-i İsmail aç ve susuzdur yuvarlanmaktadır toprakta... İşte hacı adayları Safa ile Merve arasında gidip gelirken bu hadiseyi hatırlamalı, Hacer validemizi anmalı, anlamalıdırlar. Şimdi bebeğinizle çöl ortasında yapayalnız kaldığınızı düşünün, böyle teslim olabilir misiniz Allah'a… Hacer validemiz yedinci koşuda bir ses işitir, bakar oğlunun yanında Cebrail Aleyhisselam. Mübarek, topuğu ile zemini eşeleyiverir, zeminden berrak bir su sızar… Hazret-i Hacer telaşla koşar, etrafını taşlarla örmeye çabalar. Bir yandan da "Zem!" (dur) diye haykırır. nbsp;"Zem! Zem!" Bunu yapmasa ırmak olup akacaktır oysa... Cibril-i emin bulundukları yer hakkında bilgi verir. "Hak Teala bu suyu çoğaltır azaltmaz, bu makam mescid olur, oğlunu peygamber yapar." Sârâ Hatun, İbrahim aleyhisselamın Hacer Validemiz ve Hazret-i İsmail ile kalmasına izin verir, lâkin yıllar sonra... nbsp;
"OĞLUNU KURBAN ET"
Zilhiccenin sekizidir (tevriye günü) İbrahim Aleyhisselam ibadet ettiği mihrapta dalar, rüyasında bir melek görür "Allahü teâlâ oğlunu kurban etmeni emrediyor!" Rüya rahmani midir şeytani midir acaba? O gün, hep bunu düşünür. Akşam aynı rüya! (Zilhiccenin dokuzu - arefe) Üçüncü gece de görünce tereddüdü kalmaz. Hacer validemize "İsmail'i yıka pakla" der "gözlerine sürme çek, en güzel elbiselerini giydir. Dosta gidecek zira." İsmail'e de yanına "ip ve bıçak al" der "Allah rızası için kurban keseriz orada." Bu arada şeytan fırsatı kaçırmaz. İhtiyar bir adam suretinde Hacer Validemize gelip, "İbrahim, oğlunu boğazlayacak" der.
- Niye öyle bir şey yapsın ki?
- Allah'ın öyle emrettiğini sanıyor
- Emrettiyse uymak lazım. Ne mutlu ona.
Bakar aldatamayacak, bu defa İsmail Aleyhisselama yanaşır. O da, "Rabbim öyle emrettiyse gönülden razıyım buna" der. Bu sefer İbrahim Aleyhisselama sokulur ama nafile… İbrahim Aleyhisselam onu yedi minik taşla kovar, Cemret-ül Vusta'da yine karşısına çıkar, yine yedi taş atar. Cemret-ül Kübra'da da gelir aldatmaya çalışır. Yedi taş daha atılınca ümidini kesip uzaklaşır. Buseyr Dağına geldiklerinde İbrahim aleyhisselam oğluna rüyasını anlatır. Hazreti İsmail hoş karşılar, "Sen emredileni yap baba, beni sabredenlerden bulacaksın" der. Hazret-i İbrahim Hak teâlânın ismini zikrederek bıçağı sürer ama kesmez. O ara Allahü tealadan vahiy gelir "Ey İbrahim. Rüyanı tasdik ettin sadakatini gösterdin! Şimdi başını çevir dağa bak!" Cebrail Aleyhisselam kırk yıl cennette otlamış bir koçla görünür. Hazret-i İbrahim koçu yakalar ve kurban eder. Geldiğinde İsmail'i elleri ayakları çözülmüş bulur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...