Önemli olan kanun yapmak değil uygulamak

/ Kaynak: İHA
Önemli olan kanun yapmak değil uygulamak

Politika Haberleri  / İHA

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, "Hoşgörü toplumuyken nasıl oluyor da bugün öğretmene şiddet, kadına şiddet uygulayan bir toplum haline geldik? Şiddetle topyekun mücadele etmeliyiz" dedi.

Kütahya'da, Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Çınar'ın önderliğinde kurulan 'Yoncalı Platformu' tarafından 'Aile içi şiddetle mücadele' konulu bir sempozyum düzenlendi. Sempozyuma katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, 'kadına şiddet' konusunu değerlendirerek, "Yasa çıkarmak önemli ancak esas önemli olan kanunların hayata yansıtılmasıdır" dedi. nbsp;
nbsp; Kadına yönelik şiddet konusunda İçişleri Bakanlığı olarak Adalet Bakanlığı ile koordineli bir şekilde çalıştıklarını ve bununla topyekun bir şekilde mücadele ettiklerini ifade eden Şahin, şunları söyledi: nbsp; nbsp;
nbsp; "Bugün, şehzadeler ve tarih şehrinde, kardeşlik ve huzur şehrinde düzenlenen programla aranızda olmaktan duyduğum mutluluğu ifade etmek istiyorum. Değerli başsavcıma bu güzel organizasyondan dolayı çok teşekkür ediyorum. Programa destek veren ve katılan herkese teşekkür ediyorum. Artık insan haklarının öne çıktığı bir yüzyıldayız. Bu yeni yüzyılı herkesin temel hak ve özgürlüklerini tanıyarak, görerek ve kabul ederek yönetmemiz gerekiyor. Şiddetle mücadeleyi toplumsal bir mesele olarak görüp bununla mücadele ederek yolunuza devam etmeliyiz. Aslında bu mücadelemiz bugün olmadı, 2006 yılında Töre ve Namus Cinayetlerini Araştırma Komisyonu Başkanlığı sıfatımla Meclis'te çalışmaya başladığımız zaman gördüğümüz bir şeyler vardı. Aslında daha önceden var olan, görüp de görmediğimiz, bilip de bilmediğimiz ve kendi içinde muhasebesini yapamadığımız bir sürecin yaşandığını gördük. Bazı şeylerin halının altına süpürüldüğünü ve yok sayıldığını gördük. Bu anlayışın çok fazlalaşmasının sebebi farkındalığın artmasıdır. Sayın Başbakanımızın genelgesiyle devlet, kadına şiddetin toplumsal bir sorun olduğunu kabul etti. Kurumlarda da, 'Sen ne yaptın da eşin seni dövdü' ya da, 'Eşin seni sever de döver de' anlayışının kabul edilemez olduğu ve herkesin kendi görev alanlarında yapması gereken şeyler olduğu o genelgede hatırlatıldı. Devletin bunu kabul etmesi önemli bir devrim ve bir başlangıçtır. Ailenin Korunması Kanunu, yani 4320 sayılı kanun aslında 1998 yılında çıkmıştı. Fakat 2003 yılında Aile Mahkemeleri Kurulu'na kadar bu bir şekilde kağıt üzerinde kaldı. Daha sonra bu kanun işlemeye başladı. Bu yasanın eksik yanlarını aldık ve üzerinde çok ciddi çalışmalar yaptık. Burada çok önemli bir farkındalık elde ettik. O da şu; koruyucu ve önleyici tedbirler. Biz hep sorundan sonra, yani testi kırıldıktan sonra, 'Ne yapabiliriz'e bakıyoruz. Ama artık modern dünyada başa dönmek ve bunun nedenlerine inmek ve bu riski yönetmek, koruyucu ve önleyici tedbirleri hayata geçirmek ve hukuki altyapımızı da bu mantıkla oluşturmak gerekiyor. Koruyamıyor ya da önleyemiyorsak ne tür tedbir alacağız? Böyle bir bakış açısıyla biz yasamızı temel bir yasa haline dönüştürdük. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde parlamentodaki bütün partilerin iş birliğiyle bunu başardık. Bu sayede artık biz dünyaya örnek olan bir parlamentoyuz". nbsp;
nbsp; nbsp;Kanun yapmanın çok önemli olduğunu ancak aslolanın yasayı hayata yansıtmak olduğunu ifade eden Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, "10 yıldır parlamentoda bulunan bir kardeşiniz olarak yasa yapmanın çok önemli olduğunu biliyorum, ama aslolanın yaşama dokunmak olduğunu, yasanın mantığını hayata uygulamak olduğunu çok daha iyi biliyorum. Artık derhal müdahale denilen, kolluk kuvvetinin yetkisini güçlendirdik ve mahkeme kararına gerek kalmadan derhal korumayı anında yapabiliyoruz. Önleyici tedbirlerde de, özellikle evden uzaklaştırmalarda, temel hak ve özgürlükleri kısıtlama noktasında bir tedbir gerekiyorsa tabii ki bir aile mahkemesinin kararı gerekiyor. Ama bunlar çok daha hızlandı ve netleşti. Görev tanımları çok daha belirginleşti. İlk kez adalet sisteminde zorlama hapis diye bir şey yaptık. Evden uzaklaşma kararı verilmesine rağmen mahkeme kararına uymayıp eve yaklaşıyorsa o zaman diyoruz ki, 'Kardeşim bir dakika, ben de senin temel hak ve özgürlüklerini elinden alıyorum ve zorlama hapis denilen bir süreci başlatıyorum.' Bu sistemi ortaya koyduk. Bu aslında psikolojik. Devletin, her kurumun-kuruluşun olduğu gibi, herkesin kendi kendini hesaba çekmesi ve yaptığının farkına varması gerekiyor ki bu toplum huzuru ve barışı koruyabilsin ve 2023 vizyonuna ulaşabilsin. İşin temeli İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığıdır. En büyük ortaklarımız onlar. Hakimlerimiz, savcılarımız, valilerimiz, kaymakamlarımız bu ortaklığın en temel aktörleridir. Bugün bu başarılacaksa bu topyekun bir mücadele ile olacaktır. Kanunun yapış mantığı da buna göre hazırlanmıştır" diye konuştu. nbsp;
nbsp; nbsp;
nbsp; "SORUNU ÇOK YÖNLÜ ELE ALARAK ÇÖZMEYE ÇALIŞIYORUZ" nbsp;
nbsp; Kadına şiddet konusunda iki boyutlu çalışma içerisine girdiklerini ve sorunun her boyutunu inceleyerek buna göre tedbirler aldıklarını belirten Şahin, "Bir taraftan bu şekildeki çalışmalarımız devam ederken, diğer yandan da bu sorunların çıkış sebepleri cahillikten, bilgisizlikten, ekonomik sebeplerden dolayı ise bunun için de tedbirler alıyoruz. Özellikle kız çocuklarımızın eğitim almasına, 'Yoksulluk eğitimin önünde engel olmamalıdır' şeklinde çalışarak annelere verilen mali desteklemelerle çok önemli pozitif ayrımcılık yaptık ve temel eğitimde yüzde 98,5 lik bir oranla eğitim ve okullaşmayı başardık. Başarmamız gereken çok önemli bir şey daha var ki bu da zihinsel dönüşüm. Bu çok kolay olmuyor maalesef. Anne karnından başlayan ve ömür boyu devam eden bir süreç bu. Herkesin birbirinin hakkını koruduğu bir zihinsel dönüşümü başarmamız gerekiyor. Artık bu dönüşümün yapılması gerektiğini hepimiz kabul ediyoruz. Bu da topyekun bir seferberlik ve topyekun bir mücadeledir. Biz merhamet ve vicdan toplumuyuz. İnsanoğlu sadece yemeden içmeden ve sadece fiziksel ihtiyaçlardan oluşmuyor. Eşref-i mahlukat (yaratılmışların en şereflisi) olmanın maddi ve manevi değerleri var. Bu değerlerimizi kaybetmememiz gerekiyor. Hoşgörüyü, empatiyi, sevgiyi, saygıyı kaybetmememiz gerekiyor. Bu değerleri kaybettiğimiz zaman ailenin ne önemi kalıyor? Aile dediğimiz o güzel kurum, o koruyan kollayan değerler sistemiyle örtüştüğü zaman bir bütün oluyor. Bir taraftan hukuki altyapımızı düzenleyeceğiz, eksiğimiz varsa gidereceğiz, eyvallah, bir taraftan da insan olmanın gerekliliği olan değerler sistemini beraberinde besleyeceğiz. Hoşgörü ve merhamet toplumundan ne oluyor da şiddet toplumuna dönüşüyoruz? Bugün futbolda şiddet, doktora şiddet, öğretmene şiddet, kadına şiddet; neden öyle bir toplumla karşı karşıya kalıyoruz? Herkesin, 'Bir dakika' deyip kendi değerlerini yükselen değerlere entegre edip konuşlandırması gerekiyor. Bunu başarabiliriz. Şimdi, 'Sivil anayasa yapacağız' diyoruz. Allah'ın izniyle bu darbe anayasalarından kurtulacağız. Herkesin kendini bulacağı bir anayasa yapacağız. Bu güçlü toplumla olacaktır. Toplumda herkesin birinci sınıf vatandaş olduğu bir güçlü toplumu beraber besleyeceğiz. Parlamentoda 3 tane maddeyi değiştirmekle olmuyor. Bugün burada düzenlenen 'Yoncalı Platformu' tarafından düzenlenen 'Aile içi şiddetle mücadele' konulu sempozyum ve benzeri toplantılar çok önemli" ifadelerini kullandı. nbsp;
nbsp; Adalet Bakan Yardımcısı Veysi Kaynak da kadına şiddet konusunun dünyanın tüm toplumlarında var olduğunu belirtti. Bu sorunun tüm dünya kadınlarının ortak meselesi olduğunu belirten Kaynak, bakanlığın konuyla ilgili çalışmaları hakkında bilgi verdi. nbsp;

Politika
Kaynak: İHA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...