'Kusura bakmayın ama bu Tayyip Erdoğan değişmez'

'Kusura bakmayın ama bu Tayyip Erdoğan değişmez'

Politika Haberleri

Başbakan Erdoğan eylemcilere "Artık bu eylemi sona erdirin. Tahamülün de bir sınırı vardır. Artık tahammül etmeyeceğiz" dedi.

nbsp;Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan eylemcilere "Artık bu eylemi sona erdirin. Tahamülün de bir sınırı vardır. Artık tahammül etmeyeceğiz" dedi. Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuşmasına Gezi Parkı olaylarıyla başladı. Samimi çevrecilerin oradan ayrılmasını isteyen Başbakan Erdoğan, ''Diyorlar ki Başbakan geriyor, Başbakan sert. Bunların önünde diz çöküp, ne olur bu paçavraları indirin mi diyecektik. Buna sert diyorsanız kusura bakmayın bu Tayyip Erdoğan değişmez'' dedi. Başbakan Erdoğan şunları söyledi: Son iki haftadır Türkiye başta İstanbul olmak üzere Ankara ve İzmir değişik şehirlerimizde çok farklı boyutlarda katmanlarda bir kısım gösterilere sahne oldu. Taksim'in yayalaştırma projesi kapsamında, Gezi Parkı'ndaki birkaç ağacın sökülmesi ve taşınmasında başlayan gösteriler amaç değiştirerek ilk çıktığı andan çok daha farklı bir noktaya ulaştı Bu süreçte tekrarladığım bir hususu vurgulamakta fayda görüyorum. Ak Parti olarak hadiseleri okumak analiz etmek iyi değerlendirmek konusunda her zaman çok büyük hassasiyet içinde olduk. Gerek sandık sonuçlarını, anket sonuçlarını doğru nbsp;okuyarak bugünlere ulaştık. Şuraya dikkatinizi çekiyorum. Sandıktan çıkan sonuçlar tartışmasız zaferi işaret ettiğinde kendimizi mağrurların yerine değil kaybetmişlerin yerine koyduk. nbsp;2009 mahalli seçimlerinde olduğu gibi sandıktan çıkan sonuçlar zafere işaret etse, netice istediğimiz gibi olmadığında süreci en küçük detayına kadar analiz ettik. Nerede yanlış yaptığımızı tüm boyutlarıyla değerlendirdik. 12 Haziran seçim sonrasında seçim sonuçlarını analiz ettik. Bize oy vermeyen kitleyi de anlamaya çalıştık. Sadece sandık sonuçları değil her toplumsal olaya böyle bir hassasiyetle yaklaştık.Terör meselesine böyle bir hassasiyetle yaklaştık. Farklı etnik grupların, inanç grupların meselesine böyle bir hassasiyetle yaklaştık. Biliyorduk ki biz şu anda devlet yöneticisi olarak mal güvenliğini can güvenliğini nesil güvenliğini inanç güvenliğini sağlamak durumundayız. Bunlar bizim asli görevlerimizdir.Cumhuriyet mitinglerini dahi hedefini gayesini bildiğimiz halde acaba göremediğimiz farklı bir boyutu var mı diyerek dikkatli şekilde değerlendirdik. Biz farklı toplum kesimleriyle inatlaşan bir parti olmadık. Yüzde 50'nin oyuyla da iktidara gelmiş olsak kendimizi yüzde yüzün iktidarı olarak gördük. Daima kucaklayıcı bir dil kullandık. yola çıkarken etnik, bölgesel, dinsel milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldığımızı söyledik. nbsp;
10 yıl önce Hakkari'ye havaalanı yapılacak dense acaba kim inanırdı? Iğdır'a havaalanı yapılacak dense kim inanırdı? Şırnak'a, Ağrı'ya Muş'a havaalanı yapılacak dense kim inanırdı? Bakın bunların hepsi hayata geçti. Iğdır açılışını yaptım. Hakkari ve Şırnak bitmek üzere. Bunlar bizim bu ülkede bölgemize ve insanımıza yaklaşım tarzımızı gösteriyor.
76 milyonu bir ve beraber olarak tanımlayan millet kavramı bizim konuşmalarımızda açıklamalarımızda en fazla zikrettiğimiz kavramdır. Kardeşlik kavramı tüm konuşmalarımızın olduğu kadar faaliyetlerimizin odak kavramıdır. Birlik dayanışma kavramı her zaman üstünde dikkatle durduğumuz kavramlardır. Ötekileştiren ayrıştıran bir çizgiyi hiçbir zaman kabul etmedik. Hep kucaklaşmadan yana bütünleştirmeden yana olduk. Hep helalleşmeden yana olduk. Komşunun komşuya saygı göstermesinden, komşu ülkelerin dayanışmasından medeniyetlerin ittifakına kadar insani değerleri en güçlü şekilde savunan bir hareket olduk.
Son iki haftadır devam eden olayları elbette her boyutuyla analiz ediyoruz. İnsanımızı bu gösterilere sevk eden saiklerin neler olduğunu, sokağın ne dediğini, bazı gençlerin neden bu tepkiyi verdiğini tabiki araştırıyoruz.
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hiç kimseyle hiçbir kesimle onların hassasiyetlerini kulak tıkayarak bir kenara itmedik ve itmeyeceğiz. Meşru taleplere, demokratik hak taleplerine bugüne kadar nasıl dikkatle kulak verdiysek bundan sonra da anlamaya devam edeceğiz.
Ancak ben bütün bu olaylara baktığım zaman, bilmiyorum bizim göremediğimiz anlayamadığımız acaba ne istedikleri belli mi? Ne talep ettikleri belli mi? Sizler böyle bir şey anlayabildiniz mi?
Bütün bunları yaparken sapla samanın birbirine karıştırılmasına kusura bakmasınlar izin vermeyeceğiz. Veremeyiz.
NE DAYATMA YAPARIZ, NE DAYATMA YAPILMASINA EYVALLAH DERİZ
Farklı zeminlerde farklı hesaplaşmalara girenlere karşı dirayetli bir duruş sergileyeceğiz. 10,5 yıldır farklı tezgahlarla nasıl baş ettiysek onlara karşı nasıl dik durduysak bundan sonra da milletin emanetini aynı hassasiyetle korumaya devam edeceğiz. Biz ne kimseye dayatma yaparız ne de kimsenin dayatmasına eyvallah ederiz. nbsp;
Son iki hafta içinde meydana gelen olayları homojen tek odaklı tek boyutlu olaylar olarak tabi ki görmüyoruz. Bir kere Taksim yayalaştırma projesi kapsamında, ağaçların taşınmasına itiraz olarak başlayan olaylar, ilk andan itibaren çok farklı bir mecraya akmaya başlamıştır.
Bir itirazın yükselmesi, yanlış bilgilendirmenin algının, siyasi istismarın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Şunu hatırlatmakta fayda görüyorum. Taksim'de yapılan proje kapsamında bazı ağaçların sökülüp taşınmasından ibaretti. Bu proje İstanbul büyükşehir belediye meclisinde CHP'li üyelerin de onayı neticesinde başlatılmış bir projeydi. Şimdi onlar onaylarını da inkar ederler. Akşam başka sabah başka.
Kaldırımın genişletilmesi için Gezi Parkı'nın meydan tarafındaki duvarlarının yıkılması gerekiyordu. Yapılan işlem bundan ibaretti. Bazı siyasetçilerin çark etmeleri maalesef oradaki itirazları büyütmüştür.
Bir çevre katliamını orada olanlar bizzat icra etmişlerdir. nbsp;Kaldırım taşlarının sökülmesi, çiçek saksılarının paramparça edilerek sökülmesi, ağaçların yakılması, kamu binalarının araçlarının ateşe verilmesi, sivil vatandaşlarımızın araçlarının ateşe verilmesi birer çevre katliamı değil mi? Çevre sadece yeşil bir ağaçtan ibaret midir?
OLAYLAR ARKADA 4 CANSIZ BEDEN BIRAKTI
Olayın ilk safhasında ortaya çıkan itirazlar, ilk andan itibaren siyasilerin örgütlerin sürece dahil olmasıyla farklı yerlere doğru dal budak salmıştır. İki haftadır yaşanan olayları çevre hassasiyetiyle açıklamak mümkün değildir. Bugün itibariyle arkasında dört cansız beden bırakmıştır. Üç gencimiz olaylarda hayatını kaybederken, bir komiserimiz şehit edilmiştir.
ÇEVREYE SAYGINIZ BÖYLE Mİ
İşte şurada Ankara'da bütün otobüs duraklarının halini görüyorsunuz. Alt geçitlerdeki o canım çevre adına düzenlemiş bütün seramiklerin nasıl kırıldığını görüyoruz. Çevreye saygınız böyle mi? Böyle mi yürüyecek? Bunlara karşı tedbir almayacaksınız. Bildiklerini istediklerini istedikleri gibi yapacaklar. Yollara duvarlara bina duvarlarına çirkin yazılar yazılmak suretiyle, çevre faciası yaşatılmıştır.
TENCERE TAVA SESLERİYLE İNSANLAR RAHATSIZ EDİLDİ
Esnafın dükkanları yağmalanmış yakılmış yıkılmıştır. Ciro kaybı yaşatılmıştır. Araç kornolarıyla tencere tava sesleriyle sloganlarla evlerinde insanlar rahatsız edilmiştir. Bu çevre değil mi? Bize ders vermeye kalkanlar hava kirliliğinin de görüntü kirliliğinin de çevreye karşı bir tavır olduğunu bilmeleri gerekir.
Türkiye ekonomisi bu olaylarla tabi ki doğrudan doğruya hedef alınmıştır. Faizlerin yükselmesi, yatırımcıların ürkütülmesi sistemli bir projeyle devreye sokulmuştur. İçerisi ve dışarısının dayanışmasıyla.
Türkiye'nin uluslararası güç ve iktidarı hedef alınmıştır. Uluslararası basın sistematik olarak yanlış bilgilendirilmiş, art niyetli medya kuruluşlarının devreye girmesiyle saldırı yürütülmüştür.
MASUM BİR DİRENİŞ DEĞİL
Şiddet sarmalına dönüşen bu olayları masum bir direniş olarak görmek mümkün değildir.
Şu anda Taksim Gezi Parkı'ndaki eylemlerle, diğer gösteriler arasında bir çizgi çekme çabası olduğunu görüyoruz. Bu hataya hiç kimse düşmesin. Taksim Gezi Parkı'ndaki eylemler masum demokratik olarak yansıtılırken, şiddet içeren eylemlerin bu eylemlerle ilgisi olmadığı vurgulanıyor. Durum hiç de öyle değil. kusura bakmasınlar.
YÜZDE 95'İ GEZİ PARKI'NIN ADRESİNİ BİLMEZDİ
Türkiye'ye ekonomiye demokrasimize yönelik eylemler burada fitili ateşlenen eylemlerden dolayı bu boyuta ulaşmıştır.
İnanın buraya gelenlerin yüzde 95'i şu olaylardan önce Gezi Parkı nerededir diye sorsanız adresini bilmezlerdi. İnanın böyle. nbsp;
Buralar benim doğup büyüdüğüm yerler, çok iyi bilirim. Belediye başkanlığımız döneminde hep bunun hayali içindedir. Olay 15 tane ağacın sökülmesi değil. Artık öyle yerler vardır ki ağaçlar ağaç sökme makineleriyle sökülür, taşınmak suretiyle ağaç dikme çalışmaları gibi dikilir. nbsp;
Aynı şekilde yeni fidanları çeşitli süs ağaçlarını bu şekilde dikersiniz. Bunlar yapılır. Ama buna mani bir hal varmış gibi bunu göstermek asıl sandıkta çıkamayanların kendilerine alternatif yol arama gayretidir. nbsp;
GÜÇLERİ YETSE DEV ÇINARLARI YIKARLARDI
İşte gördünüz, çevre hassasiyeti daha farklı eylemlere paravan mahiyeti taşımış, demokratik yönetime karşı illegali maskeleme görevi görmüştür. Bunlar yasal çerçevede mi yapılmıştır?
Beşiktaş'ta Başbakanlık ofisine şiddet kullanarak saldıran kitleler, Gezi Parkı'nın arkasına saklanmış ve Dolmabahçe'de ofisin olduğu o caddede bir tane yaya kaldırımında kilit taşı kalmamıştır. Bu çevre katliamı değil mi? Güçleri yetse inan o dev çınarları yıkarlardı.
TÜRK BAYRAĞINI YAKACAK KADAR ALÇALDILAR
Ankara'da yapılan vandallıklar, Taksim Gezi Parkı'ndan güç almıştır. Taksim Gezi Parkı eylemlerini bahane edenler Türk bayrağını yakacak, illegal paçavraları devletin kurumuna asacak kadar, o bölücü posterleri asacak kadar alçalmışlardır. nbsp;
Diyorlar ki Başbakan geriyor, Başbakan sert. Ne olacaktı? Biz gelip bunların önünde diz çöküp, ne olur bu paçavraları indirin mi diyeceğiz? Şu terör örgütü mensuplarının posterlerini indirin mi diyeceğiz?
POLİSİN BUNA MÜSAADE ETMEMESİ GEREKİRDİ
Burada güvenlik güçlerimizin başta bu işe müsaade etmemesi gerekirdi. Yahu kamu kurumunun içine bunlar nasıl sokulur? Oradan bu tür paçavralar nasıl asılır, astırılır? O örgüt liderlerinin posterleri oralara nasıl astırılır?
KUSURA BAKMAYIN BU TAYYİP ERDOĞAN DEĞİŞMEZ
Bunların karşısında biz konuşunca Başbakan sert konuşuyor. Buna sert diyorsanız kusura bakmayın bu Tayyip Erdoğan değişmez.
Şu anda gerek bakanımıza, gerek valimize, il emniyet müdürümüze, bu sabah yaptıkları operasyon sebebiyle teşekkür ediyorum. Atatürk Kültür Merkezi'nden bütün bu paçavralar vesaire hepsi indirildi. Ayrıca anıt. Anıt'taki bütün o paçavraları gördünüz. Gönlüm bugün brifing vermek isterdi. 20 dakikalık görüntü hazırlattım. Bunları sunacağız, o hali bu görüntülerle sunmak isterdim.
GEZİ PARKI'YLA ALAKALI KARARLILIK DEVAM EDECEK.. GEZİ PARKI İŞGAL ALANI DEĞİLDİR
Çünkü böyle bir tabloya eğer bir yürütme olarak biz müsaade edersek, bu yürütme bu görevi veren halkımız başta olmak üzere biz millete karşı sorumluluk içinde oluruz. Bundan sonraki sürece yönelik bu kararlılık Taksim Meydanı'yla alakalı, Gezi Parkı'yla alakalı devam edecektir. Bunu söyledim, biz buraları kusura bakmasınlar Gezi Parkı adı üzerinde, Gezi Parkı'dır işgal alanı değildir. nbsp;
BİRİLERİ TÜRKİYE'Yİ YAVAŞLATMAK İSTİYOR
Taksim Gezi Parkı'ndaki gösteriler Türkiye genelinde, arkasında ölüm bırakan şiddet eylemlerinin meşru görünümlü kılıfından başka bir şey değildir. Gösteriler asıl amacı asıl hedefi çıkarılmak istenen kaosu önlemek için sistemli şekilde kullanılan eylemlerdir.
Şu anda dahi Gezi Parkı'nda çevre için eylem yaptığını düşünen vatandaşlarıma özellikle seslenmek istiyorum. Taksim Gezi Parkı kılıfıyla büyük bir oyun oynanmak isteniyor. Ekonomi üzerinde ağır tahribat yapılmak isteniyor. Ambalajın üstüne ağaç koyarak birileri Türkiye'yi yavaşlatmak istiyor. Taksim eylemcilerin nerede nasıl kullanıldıklarını görmelerini rica ediyorum.
Bu ülkenin Başbakanı olarak sesleniyorum. Bu eylemler, bazı sermaye grupları, faiz lobileri tarafından kullanılmıştır. Taksim'de eylem yapanlar, ekonomiye turizmine kast edenler tarafından açık şekilde kullanılıyorlar.
70 BİN AĞAÇ SÖKTÜYSEK 780 BİN FİDAN DİKTİK
Ağaç için eylem yapanlar samimiyseler, gerçekten dürüst davranıyorlarsa, bu ağaçlar söküldü dikildi.
Biz İstanbul'a 180 kilometreden suyu getirdiğimiz zaman, biz tüneller açtık. O tünellerden suyu getirirken ağaçları söktük. O zaman da bazıları yazdılar çizdiler. Diyelim ki 70 bin ağaç söktüysek 780 bin fidan ve ağaç diktik onun yerine. nbsp;
Ama İstanbul'u da susuzluktan kurtardık. Şimdi bunu görmeyecek misin? İstanbul susuz, banyolarda küvetler dolduruluyor, su kullanılıyor. Yeni bir sektör oluşmuştu. Bidonla sular alınıyor, banyosunu yapıyor. Böyle bir dönem. Susuz İstanbul'u 2040 yılına kadar kurtaracak adımı attık. Dağları delerek İstanbul'a su getirdik.
Şimdi Allah aşkına soruyorum. Bunlar mı çevreci, Tayyip Erdoğan ve ekibi mi çevreci?
BİZ DİKİYORUZ, BUNLAR YIKIYOR
Bununla kalmadık, yine aynı dönemde İstanbulumuz yeşil fukarasıydı. 4,5 yıl içinde sadece fidan değil, İtalya'dan Almanya'dan ağaçlar ithal etmek suretiyle Tem – E-5'i biz ağaçlandırdık. Şu anda o ağaçların dibinde bir aile piknik yapıyor. Kazlıçeşme'de Zeytinburnu'nda bizi görürsünüz. Hep o dönemin ağaçlarıdır. Kim çevreci? Bunlar mı biz mi? Biz dikiyoruz, inşa ediyoruz. Bunlar yakıyor, yıkıyor. Aradaki fark bu.
SAMİMİ OLANLARI ORADAN ÇEKİLMEYE DAVET EDİYORUM
Oradaki tüm eylemcilerin büyük fotoğrafı görmelerini oynanan oyunu anlamaları ve samimi olanları özellikle oradan çekilmeye davet ediyorum. Bir başbakanları olarak bekliyorum. nbsp;
Sevgili gençler sizlere hitap ediyorum, tüm ülkemdekilere. Özgürlük ve yaşam tarzına müdahale gösterilerinin arkasına sığındığı gerekçeler oldu bu ülkede. Burası çok önemli. Bunlar özgürlük derken, başkalarının özgürlük alanına tecavüz etmişlerdir.
ESNAF ÇÖKTÜ, BİRA SATANLAR HARİÇ
İşte bakın şu anda Taksim'de oteller yüzde 80 boşalmıştır. Bu şimdi birilerinin özgürlük alanına tecavüz değil mi? Esnaf ciroları nbsp;çökmüştür. Bira satanlar hariç.
Yaşı 25 olan gençlere de sesleniyorum. Ben sizi Allah için seviyorum. Şu anda sizler 20 yaşındasınız. Bakınız İstanbul'a ben Belediye Başkanı olduğum zaman 1994. O günden bugüne 19 yaş. AK Parti iktidarı olarak demek 10 yaşındaydılar. Ama Tayyip Erdoğan olarak alırsanız 19 yıl geçti. Sevgili gençler, Türkiye'yi biz çok zor şartlar altında devraldık. nbsp;
30 yaş seçilme yaşıydı, bunu 25'e kim indirdi? Biz indirdik. Ben 18 yaşla ilgili de çalışma yaptırtıyorum. Dünyada 18 yaş uygulamalarını da Avrupa'da nedir, muhalif kesim 18 yaşı duydukça hepsi çoluk çocuğa mı bırakacağız demeye başladılar. 25'te de bunu demişlerdi. Dünyada oluyor da bizde neden olmasın? Burada da hak eden, bu yarışta kazanan onlar da gelir aday olur. 18'e seçme yetkisi veriyorsun, seçilme yetkisini vermiyorsun.
Yoksa geçmişte birilerinin söylediği gibi o da liderdi. Taksim meydanına dört ayaklı koysam seçtiririm diyordu. Biz bunları da gördük. Bu milletin evladı 18 yaşında da, ona da seçilme hakkını vereceksin.
Gençlerin şunu özellikle anlamasını istiyorum. Hem birkaç nesil olarak, siyasi nesil olarak zorlu süreçlerden geçtik. Gençlerin bizleri anlamalarını çok isterim. Bu ülkede inançlarından dolayı nice insanımızın hayatı karartıldı. Öyle mi? Sadece baş örtüsü takıyor diye halkının yüzde 99'u Müslüman olan Türkiye'de üniversiteye kızlarımız gidemedi. Yurtdışına gitmek zorunda kaldılar. nbsp;
Ben İspanya'da yaptığım konuşmada bunu söyledim diye, partimin hakkında kapatılma davası açıldı. O zaman CHP Genel Başkanı şunu söylüyordu "Hamd olsun ki Ankara'da savcılar var" nbsp;
Bunlar mı özgürlükçü? Bunlar mı özgürlükten yana? Bir genç kızın başörtülü olduğu için okuma hakkı yok mu? Okumayacak mı? Bunları yaşayan bir baba olarak ben de çok iyi biliyorum. nbsp;
BİR YAKINIMIN GELİNİNİ YERLERDE SÜRÜNDÜRDÜLER
Başörtülü kızlarımızı, başörtülerinden tutmak suretiyle onları yerlerde sürükleyenler bunun hesabını nasıl verecekler? Bu olaylarda bile çok önemli bir yakınımın gelinini, Başbakanlık ofisimin yanında, yerlerde süründürdüler, kendisini çocuğunu taciz ettiler. Bu mudur özgürlük, çevrecilik? Bütün bunlara sabır sabır sabır dedik. Ben bütün bunlara karşı halkımın duyarlılığı adına, Kuzey Afrika'dan dönerken iki saatte toplanan İstanbullu bir şey dile getirdi aslında. Asıl özgürlük budur dediler. nbsp;
Pazar günü oradaydım. Bizzat helikopterle bütün alanı dolaştım. 25 bin kişilik bir stada Mersin sahip oldu. Bu oyunlardan sonra 4 bin 500 yüksek tahsil kız yurdu olarak yapıldı. Oyunlar esnasında sporcular orada kalacak. Sonra kız yurdu olarak hizmete devam edecek. nbsp; nbsp;
Biz burada AK Partili kızları mı yatıracağız? Ülkemin bütün kızları. Fakülteyi kazanan kızlarımız kimse gelecekler bu yurtlarda kalacaklar. Buralar gençlerimizin kaynaştığı yerler. Biz bu adımları bu yüzden atıyoruz. nbsp;
Sakal bırakmanın başörtüsü takmanın ağır mücadele gerektiği dönemler yaşadık. Kızlarımız üniversite kapısından geri çevrildi. Okullarından atıldı. Nice gencimizin hayatında hiç silinmeyecek travmalar oluştu. Eşi başörtülü olduğu için fişlenen, bunalıma giren, intihar eden insanlarımız oldu. Nice gencimiz yurdunu bırakıp uzak diyarlarda eğitimini sürdürmek zorunda kaldı. Siyasi görüşlerimiz horlandı, engellendi, partilerimiz kapatıldı. nbsp;
Bunları bize yaşatan sadece devlet değildi, siyaset değildi. Bu ülkenin bazı sanatçılarından, bazı STK'larından, medyasından, biz her daim bu muameleyi gördük.
Hani bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam diyorlar ya. Bu bakış sadece bugünün değil on yılların bize bakışıdır. Halkına bakışıdır. Onlara göre biz siyasetten, sinemadan, resimden şiirden anlamayız. Estetikten mimariden anlamayız. Biz onlara alt tabaka okumamış cahil verilenlere yetinesi gereken, zenci bir güruhuz. Bugün de aynı nazarla bakıyorlar.
Biz yaşam tarzımız ne olacak dediğimizde saygı göstermediler. Biz Mamak zindanlarının şahidiyiz. Mamak zindanlarında yatanları ziyarete gitmek suretiyle kuyrukta bekleyenlerdendim. Biz Metris zindanlarının da şahidiyiz. Diyarbakır zindanlarının şahidiyiz. Biz dayatmayı iliklerimize kadar yaşamış bir nesil ve böyle bir hareketiz.
ALKOL DÜZENLEMESİNİ MAĞDURİYETLERİ GİDERMEK İÇİN YAPTIK
Ama biz hiçbir zaman intikam peşinde olmadık. Bize yapılanı başkasına reva görmedik. Tek yaptığımız imtiyazları almak, hak ve özgürlükleri evrensel manada tesis etmek olmuştur. İnanç özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırdıysak bunun normalleşme adına yaptık. Eğer alkol kullanımına düzenleme getirdiysek, bunu birilerini mağdur duruma düşürmek için değil, mağduriyetleri gidermek adına yaptık. nbsp;
KUTUPLAŞMADAN TÜRKİYE'Yİ BÜYÜTECEĞİZ
76 milyon bir olarak beraber olarak kardeş olarak geleceğe ilerleyeceğiz. Kimse kimsenin yaşam tarzına karışmıyor ve karışmayacak. Hiç kimse hiç kimseye dayatma yapmıyor, yapmayacak. Ortak noktada buluşacağız. Kutuplaşmadan, kutuplaştırmadan, hassasiyetleri kaşımadan Türkiye'yi büyüteceğiz.
Bu ülkede isminin başında sanatçı, profesör, gazeteci, yazar sıfatı olanlar on yılların refleksiyle bu milleti aşağılamaktan lütfen derhal vazgeçsinler.
Gençlerin arkasına saklanarak, imtiyazları için mücadele verenler bu çirkin oyunlarına son vermelidir. Gençlerimiz de milleti aşağılayan çevrelere karşı çok ama çok dikkatli olmalıdır.
GEZİ PARKI PİS KOKUDAN GEÇİLMİYOR
Bakın Gezi Parkı'ndan aldığım haberler ne biliyor musunuz? Gezi Parkı pis kokudan geçilmiyor. Bunlar çevrecilik adına yapılıyor değil mi? Dolmabahçe Camii, ayakkabılarla caminin içine gireceksiniz, orada içeceksiniz ve bu ülkenin dini mabetlerine karşı bu saygısızlığı yapacaksınız, ne adına çevre adına?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...