Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a çok ağır sözler

CHP lideri Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında Başbakan Erdoğan'a yüklendi: "Tam bir yalan makinesi. 28 Şubat'ta bedeli sen mi ödedin? Mağdur arayacaksan, yüzüne karşı postmodern bir darbe yapıldıysa onun mağduru rahmetli Erbakan'dır, yüzüne karşı yapıldı. Sen ne yaptın; gittin Erbakan'ı arkadan hançerledin. Kalkmış ahlak dersi veriyor, sen kendi liderini arkadan hançerleyen adamsın."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 28 Şubat'ın mağdurunun Necmettin Erbakan olduğunu savunarak, "Sen ne yaptın; gittin Erbakan'ı arkadan hançerledin. Kalkmış ahlak dersi veriyor, sen kendi liderini arkadan hançerleyen adamsın. Erbakan'dan helallik istedin mi o sana hakkını helal etti mi?" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yanıt verdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Uludere'ye gidişini ertelediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Sayın Erdoğan, Uludere'ye gidemiyorsan, gel Kemal kardeşine ben seni kar, tipi de olsa söz veriyorum Uludere'ye götüreceğim" diye seslendi.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın bugün 28 Şubat nedeniyle konuştuğunu, "biz mağdur olduk, mahvolduk, acılar çektik" dediğini belirterek, "İnanıyor musunuz?" diye sordu. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tam bir yalan makinesi. 28 Şubat'ta bedeli sen mi ödedin? Mağdur arayacaksan, yüzüne karşı postmodern bir darbe yapıldıysa onun mağduru rahmetli Erbakan'dır, yüzüne karşı yapıldı. Sen ne yaptın; gittin Erbakan'ı arkadan hançerledin. Kalkmış ahlak dersi veriyor, sen kendi liderini arkadan hançerleyen adamsın. Erbakan'dan helallik istedin mi, o sana hakkını helal etti mi? Şimdi kalkmış 'Ben 28 Şubat'ta mağdur oldum...' Geç onları. 28 Şubat seni Başbakan yapmak için yapılan manevraydı. Biz onu bilmiyor muyuz? El bebek gül bebek, seni hazırladılar, getirdiler. Şiir okudun diye hapse attılar, hapiste yaşadın sözde. Buzdolabı, çamaşır makinesi, koltuklar, yatçekler hepsi vardı. Bir de yanına hizmet vermek için birisini gönderdiler. Kebapları tutun bilmem neleri... Hücrede mi yaşıyorsun sen? Yüreğin yetiyorsa Silivri toplama kampını gör. Hakkını verelim; rahmetli Erbakan milliciydi, kendi ülkesinin çıkarlarını savunurdu. Sen kendi ülkenin çıkarlarını pazarlayan adamsın. Bana yalancı demiş, cahil adam ne diyeceksiniz."
-"Kaçmayıp ne yapacak?"-
Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a, "yürüyen yalan makinesi" dediğini ifade ederek, buna ilişkin örnek vereceğini söyledi.
"CHP'li belediyeler, yaptıkları ihalelerle PKK'ya kaynak aktarıyorlar" dediğini ancak Başbakan'ın bu belediyeleri açıklamadığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Açıklamadı çünkü, yalan söylüyordu" dedi.
Kılıçdaroğlu, gensoru verdiklerini, orada da gelip açıklamadığını, kaçtığını savunarak, "Çünkü, yalancı adam. Kaçmayıp ne yapacak, yalanı çıkacak. Recep Tayyip Erdoğan'ı yalan makinesine bağlasalar samimi söylüyorum 24 saat öter" ifadelerini kullandı.
-"Dilsizliğe kendini mahkum ediyorsa"-
Eğitimin, çocukların geleceği için önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, Milli Eğitim Şurası'nda tartışılmayan, karara bağlanmayan, Bakanlar Kurulundan geçmeyen, temel bir değişikliğin kanun teklifiyle Meclise geldiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, eğitimin sağı, solu, etnik kimliği olmayacağını belirterek, çocuğun doğduğu andan itibaren yaratıcı olduğunu anlattı. Kılıçdaroğlu, "Allah'ın verdiği zekayı, senin izlediğin eğitim politikasıyla yok etmek istiyorsun" dedi. Kılıçdaroğlu, çocukları kör kuyulara atmamaları gerektiğini dile getirerek, "Üniversiteler niye suskun? Türkiye'nin en temel sorununu niye tartışmıyoruz? YÖK denen, garabetse YÖK'e de isyan edin, siz üniversite değil misiniz? Üniversite konuşmuyorsa, onlara üniversite demeyelim" eleştirisinde bulundu.
Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini, "Başbakan yine kükremiş 'TÜSİAD niye karşı çıkmış' Bu ülkede görüş bildirmenin suç olduğunu ben biliyorum da TÜSİAD'cılar öğrenemediler. Kim düşüncesini açıklarsa, lehte aleyhte onları kutluyorum. Kim suskunluğa, dilsizliğe kendini mahkum ederse, onlar bu ülkenin saygın yurttaşları, kurumları değildir" diye sürdürdü.
-"Demokrasinin d'sini bilmiyorsun"-
CHP'lilere, büyük görevler düştüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, ortak söylem geliştireceklerini, halka daha fazla gideceklerini, sorunlarını dinleyeceklerini, çözümlerini söyleyeceklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, kendilerine düşen görevin, tarihi, zulme ve haksızlığa karşı direnme görevi olduğunu anlattı. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Yunus Emre'den söz ettim diye beyefendi şaşırmış. Sen Yunus Emre'nin ne olduğunu bilmezken ben Yunus Emre'yi biliyordum Erdoğan. Sadece Yunus Emre'yi değil, bu ülkenin kültürüne kim katkı yapmışsa, görüşü ne olursa olsun, herkese saygı duyan bir siyasi anlayıştan geliyoruz. Toplumun önüne sözcükleri, cümleleri onlardan çıkarırken, topluma rehber olan cümleleri, şiirleriyle çıkarız. Kin ve intikam duygusuyla toplumun önüne çıkmak, bir siyasetçiye yakışmaz. Ayıptır, zulümdür bu topluma.
Ne söylerlerse söylesinler, CHP bildiği yoldan dönmeyecektir. Demokrasiyi sözde biz kürsüde öğrenmişiz, kürsüde dile getiriyormuşuz. İnsanda Allah korkusu olur biraz. Çok partili rejimi, sanki o yıllarda beyefendi getirmiş de biz karşı çıkmışız. Tek parti varken, çok partili rejimi, demokrasiyi getirmiştir CHP. Sen daha demokrasinin d'sini bilmiyorsun."
Entelektüellerden, "yanlışları daha fazla yazıp, seslendirmelerini" isteyen Kılıçdaroğlu, bu görevin, CHP'nin olduğu kadar onların da görevi olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, "Biz bu ülkenin geleceğinden ne kadar sorumluysak siz de o kadar sorumlusunuz. Korkmayın, yürekli olun. Sizin yanınızda olacağız. Entelektüel birikiminizi, hukuka, insan haklarına olan inancınızı her yerde yüreklice seslendirin" diye konuştu.