Habur'da başarılı olamadık

13 ay sonra ilk kez canlı yayına çıkan Başbakan Erdoğan, AHaber'de gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Kılıçdaroğlu ile bugün gerçekleşen görüşme ile ilgili ayrıntılara değinen Erdoğan, "Kılıçdaroğlu, görüşmemizin arasında gerekirse Uludere'ye de gidebiliriz diye bir ifade kullandı. Bu çalışma eğer ikimizin arasında başlarsa 'seninle birçok yerlere gideriz' dedim" şeklinde konuştu. Erdoğan, CHP'nin toplumsal mutabakat önerisinin MHP'nin açıklamalarıyla 'otomatik olarak düştüğünü' söyledi. 'Habur bizim milli birlik ve kardeşlik projesinin önemli bir uygulamasıydı'' diyen Başbakan, ''Bu işte biz başarılı olamadık'' ifadelerini kullandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ahaber'de katıldığı televizyon programında CHP lideri ile gerçekleştirdiği görüşmeyi değerlendirdi. Erdoğan, CHP'nin toplumsal mutabakat önerisinin MHP'nin açıklamalarıyla 'otomatik olarak düştüğünü' söyledi. Konuya Kürt meselesi olarak yaklaşmadıklarını söyleyen Erdoğan, "Türkiye'de terör ve PKK meselesi vardır. İkisini birbirine karıştırmamak gerektiğine inanıyorum. PKK ve terör sorunu Kürt vatandaşlarımızla eşleştirilmesi çok yanlış" dedi. Bugünkü görüşmede CHP'nin sorunla ilgili bir öneriden çok tespitlerde bulunduğunu aktaran Erdoğan, "CHP'nin attığı adım olumlu bir yaklaşımdır. Bize sunulan paket daha çok bir tespit niteliğindedir. Burada öneri olarak sunulan iki şey var; birisi toplumsal mutabakat, diğeri akil adamlar komisyonu" diye konuştu.
BAHÇELİ'NİN AÇIKLAMALARI YAKIŞIKSIZ
Erdoğan, programda CHP ile AK Parti arasındaki görüşmeyi sert bir dille eleştiren MHP lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamalarına da değindi. Bahçeli'nin bu açıklamalarını 'yakışıksız' olarak değerlendiren Erdoğan, CHP'nin toplumsal mutabakat komisyonu önerisinin MHP'nin bugünkü açıklamalarıyla birlikte otomatik olarak düşmüş olduğunu söyledi. Erdoğan, "MHP'nin bu tavrıyla mutabakat sağlanamaz" dedi.
KILIÇDAROĞLU İLE ORTAK ZİYARET
Kılıçdaroğlu ile bugün gerçekleşen görüşme ile ilgili ayrıntılara değinen Erdoğan, "Uludere'ye gidelim' teklifine, "Gerekirse ona da gidebiliriz diye bir ifade kullandı. Ki bu çalışma eğer ikimizin arasında başlarsa ben sayın Kılıçdaroğlu'na 'Seninle birçok yerlere gideriz' dedim. O sorun bölgelerini beraber inceleriz, gezeriz" dediğini anlattı.
HABUR, MHP VE BDP'YE KURBAN EDİLDİ
Başbakan Erdoğan, "Habur'daki niyetimiz MHP ve BDP tarafından kurban edildi. Orada niyetimiz çok samimi idi. Habur bizim milli birlik ve kardeşlik projesinin önemli bir uygulamasıydı. MHP bunu ihanet projesi olarak değerlendirdi. Habur da derdimiz Kuzey Irak'tan geleceklerin kendi kendine teslim olacaklarını ülkeye girişlerini sağlamaktı. Terör örgütü ve uzantısı olan BDP'nin provakasyonuna kurban gitti. Bu işte biz başarılı olamadık. Erdoğan'ın diğer açıklamaları şöyle...
ULUDERE OLAYI SADECE KAÇAKÇILIK DEĞİL
"Biz bugüne kadar hiçbir olayın üzerini örtmedik. Bu bölge bir terör bölgesidir. Kaçakçılar gidip geliyormuş. Biz bir Hantepe, Gediktepe yaşadık. Orada katırların üzerinde doçkalar taşındı. DVD'leri izledim. Orada ne olduğunu anlamanız mümkün değil. Giyim-kuşam zaten aynı. Katırlarda ne olduğunu bilemezsiniz. Sağ kalanlardan birinin yaptığı açıklama var. Sınıra 5 km kala atışları duyduk diyor ama devam ettik diyor. Burada bir hata var. Hapimiz kabul ettik. Hatta eşimi kızımı gönderdim. Bu durumu büyütmek isteğindeler. Yargı kararını verdikten sonra sonuçları paylaşırız. Mümkün olduğunca bunu bitirmenin gayreti içindeyiz. Dersim'le ilgili özür ifadesini kullandık da, yani zannediyor musunuz şu anda da aynı kelime kullanılmış olsa bu işler sulh olacak? Yasal olarak verilmesi gereken tazminatın dört katında bir değer verdik. Uludere'de olay salt kaçakçılık olayı değildir. Bu kaçakçılığın başlangıcında, terör örgütünün beslenmesi var. O köyüm evlatları bu işin içinde maalesef kullanılmıştır."
MİT MÜSTEŞARIMI DEĞİL ALACAKSAN BENİ ALIN
"AK Parti iktidarı olarak kuvvetler ayrılığı anlayışına önem verdik; bundan da vazgeçmeyiz. Özel yetkili savcılığın kurulması, eski Milli Güvenlik Mahkemeleri'nin devamı şeklinde oldu. Ancak MİT müsteşarı hakkında ifade kararı alınması olayın şeklini değiştirdi. Bölücü terör örgütlerinin sitelerinde çıkan yazıları delil olarak iddianameye koyarsanız olmaz. Tamamen bana bağlı bir kurumun, bizim emrimizle yaptığı faaliyetlerden dolayı yargılanacak olmasını kabul etmem mümkün değil. O insanlar hayatlarını ortaya koyuyor. Sadece Fidan döneminde değil, Emre bey döneminde de görüşmeler yapıldı. Dünyanın her yerinde bu böyle oluyor. MİT olayı çizmeyi aşan bir durumdur. O zaman beni gelip alması gerekir. Yargı bize yardımcı olması gerekirken bu kadar önemli olan bir kurumları sorgulamaya kalkarsa o zaman çalıştıracak insan bulamayız. Birilerinin kendisini devlet üstünde bir güç olarak görmesi ve istediğimi ifadeye çağırım anlayışı kabul edilemez."
TUTUKLANMADAN YARGILANMASI GEREKENLER VAR
"Gazeteci ve asker gibi tutuksuz yargılanabileceği mümkün olmasına rağmen tutuklu yargılanan insanlar bulunuyor. Bu durum yargıyı da zora soktu; yargıya olan güveni azalttı. 9.5 yıl öncesine göre geldiğimiz noktaya biz demokrasi demiyoruz ileri demokrasi diyoruz. Birçok konuda yargı çok daha cesur karar verebiliyor. Bu noktayı da kendileri sağlamış değil. Yasama organı bu imkanı sağladı, onlar da gerekli adımları atabiliyor. Ben artık ülkemle batı ülkeleri arasında kıyasa girdiğim zaman ülkemle gurur duyuyorum. Bugün polisten dayak yedi diyorlar. Ben diğer ülkelerin durumlarını karşılaştırdığımda polisimizin çok daha hoşgörülü olduğuna inanıyorum."
'VÜCUT BENİMDİR' DİYENLERE CEVAP
"Sezaryeni caydırıcı tedbirler alıyoruz. 'Benim bedenim, benim kararım' diyorlar. Vücut senindir ancak cenin senin olmaktan çıkmıştır. Sen onu öldüremezsin. Öldürürsen bu bir cinayettir. Birisi köprüden atlamak isterse biz ona 'atla' diyebilir miyiz? Yaşama hakkını savunmakla görevliyiz. Senin tercihin hukuka aykırı. Devlet, tecavüze uğrayan kadınların bebeklerine bakar. Yaşama hakkı, tercih hakkının önündedir."