Erdoğan'dan 2013 için sıcak mesajlar

Erdoğan'dan 2013 için sıcak mesajlar

Politika Haberleri

Başbakan Erdoğan, TRT'de yayınlanan "Enine Boyuna Özel" programında Mustafa Karaalioğlu, İsmet Berkan, Hatem Ete ve Taha Özhan'ın sorularını cevapladı.

nbsp;

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TRT'nin canlı yayınına konuk oldu. Gazetecilerin sorularını cevaplayan Başbakan Erdoğan, hem 2012'yi değerlendirdi, hem de 2013'te gündeme gelecek konularla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Ofisinde dinleme cihazları bulunması ile ilgili tartışmalara değinen Başbakan Erdoğan, konunun araştırılması için Başbakanlık Teftiş Kurulu'nu görevlendirdiklerini açıkladı.

Yeni anayasa çalışmaları ile ilgili AK Parti'nin yol haritasına ilişkin de konuşan Başbakan, Meclis Başkanı Cemil Çiçek'e 'makul bir süre sonucunda uzlaşmaya varılamaması halinde Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun çalışmalarını sonlandırması' gerektiğini söylediğini kaydetti. Başbakan Erdoğan, Komisyondan bir anlaşma çıkmaması durumunda da AK Parti'nin kendi teklifini Meclis'e götüreceklerini söyledi.

Başbakan, "AK Parti ile Gülen Cemaati arasında var olduğu iddia edilen tartışma"ya ilişkin soruya ise "Buna gülerim" karşılığını verdi.

Başbakan Erdoğan terörün sonlandırılması için çabaların sürdürüldüğünü bu çerçevede devlet görevlilerinin Abdullah Öcalan'la görüşmeye devam ettiklerini anlattı. Başbakan, ancak terörist başının salıverilmesi gibi bir durumun asla söz konusu olmayacağını kaydetti.

Başbakan Erdoğan yıl dönümü dolayısıyla gündeme gelen Uludere olayıyla ilgili olarak da "Hata olmuş olabilir. Ama kasta mahsus bir şeyi asla düşünmüyorum" diye konuştu.
2012'de de Türkiye'yi güçlü devletler arasına sokmanın gayreti içinde olduklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, komşu ülkelerle olan ilişkilere dikkat çekti.

"Suriye Rejimi Artık Uçaklarını Kullancak Pilot Bulamıyor"

Suriye krizi konusunda değerlendirmelerde bulunan Başbakan Erdoğan, "Komşu ülkelerin haklarıyla bir sorun yaşamıyoruz, o ülkelerin rejimleriyle sıkıntı yaşıyoruz. Biz Suriye'den Türkiye geçenlere kapımızı kapatamayız. Bir kere onlarla akrabalık ilişkilerimiz var, tarihten gelen ilişkilerimiz var. Suriye rejimi artık uçaklarını kullanacak pilot bulamıyor. Rusya Devlet Başkanı Putin 'Biz Suriye'nin avukatı değiliz' dedi. Bu bir mesajdır. Bu işin nereye varacağı ortaya çıkmış vaziyette. Bu arada 50 bine yakın insan öldü. Bu katlanabilir bir şey değil" dedi.

Arap Baharı süreciyle birlikte Suriye rejimine çeşitli vesilelerle tavsiyelerde bulunduklarını, bu konuda önemli temaslar gerçekleştirdiğini kaydeden Başbakan, "Ancak rejim tüm bu girişimlerimize karşın kendi halkını bombaladı" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Suriye'den Türkiye'ye gelen sığınmacılarla ilgili olarak da "Sayı 140 bini aştı. Açık kapı politikasıyla gelenlere kapıyı kapatmıyoruz. Yeni kamplar kuruyoruz. Bu konuda STK'lar ve yayın organlarıyla 'Bir Ekmek Bir Battaniye' adında yeni bir yardım kampanyası başlattık" dedi.

"Türkiye Irak'ta Olsaydı…"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'de rejim değişikliği konusunda artık geri dönüşün olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:

nbsp;"100'e aşkın ülke Suriye koalisyonunu kabul etmiş vaziyette. Orada Beşar Esat gittiği anda herhangi bir boşluk olmadan yeni bir hükümetin kurulabilmesi için geçiş döneminin aktörlerinin hazırlanması lazım. İşte Suriye'deki muhalifler koalisyonu bunun için var. Ben 1 Mart tezkeresini savunanlardandım. Yeterli oy alınamadığı için malum Irak'a girilemedi. Onda da bir hayır var. Türkiye'de orada olmuş olsaydı Irak'taki durum bugünkü gibi olmazdı. Irak'ın kaderinde Irak'ın değerlerini paylaşmayan ülkeler var. Maalesef Irak'ın geleceğini pozitif anlamda geliştiremediler. Irak halkı bir yıkımla karşı karşıya kaldı. Aradan 10 yıl geçti sıkıntı devam ediyor.

Irak tezkeresi sürecinde Bush'la telefon konuşmamızda Türkiye'nin Irak'a girmesiyle ilgili olarak 'Kuzey Irak'taki halk istemiyor' dedi. Biz de 'istenmediğimiz yerde olmayız' dedik. Suriye şu anda altyapısıyla üst yapısıyla ciddi bedel ödüyor. Suriye huzuru çok çabuk bulacak. Suriye'nin petrolü yok ama coğrafi konumu Irak'a göre çok daha farklı. Açılım yapabilecek konuları çok daha güçlü. Suriye Arabıyla, Kürdüyle, Türkmeniyle, Hristiyanıyla yeter ki dayanışma sağlasın ve bölünmesine izin verilmesin. "

"Başbakanlık Teftiş Kurulu'nu Görevlendirdim"


Başbakan Erdoğan'a ofisinde bulunan dinleme cihazlarıyla ilgili soru da yöneltildi. "Bulunan 'böcekler' konusunda kimden şüpheleniyorsunuz?" sorusuna Başbakan, şu cevabı verdi:

"Bizim mekanlarımızda sürekli olarak belli bir aralıkla bu tür aramalar hep yapılır. Resmi konutta, evimde ve ofisimde bu aramalar yapılır. O zaman da yine bu tür bir arama esnasında bulunuyor. Biz aslında bunun yaygarasını yapma şeyine girmedik. Savcılık yapılması gereken neyse yapar dedik. Bizim kalkıp bunu gündeme taşımamızın bir anlamı yok dedik. Bu aslında medya grupları tarafından biliniyordu. Son dönemde bize sorulunca bir şekilde cevaplamak durumunda kaldık. Ben Başbakanlık Teftiş Kurulu olarak da ilgili incelemeyi gerekli istihabaratla görüşmek suretiyle gerekli soruşturmayı başlatmak zorunda kaldık. Bundan sonrası yargıyla ilgili bir süreç. Daha fazla abartmayı doğru bulmuyorum. Ana muhalefet partisi bunun üzerinde neden çok duruyor onu da anlamıyorum. Bu tür böcekler denen olayları yapanları birçok yoluyla yapıyorlar, yaparlar. Rusya'da da ABD'de de Çin'de de olur. Siyasi tarih bunun açık ve net örnekleriyle doludur. Bu işi en yakınınızdakilerle yaparlar. Araştırma sonucunda bunu kim yapmıştır bulacaklardır. Ama artık şunu görmemiz lazım. Gelişen teknoloji içerisinde mercimek kadar teknolojik unsurlar bu işi yapabiliyorlar. Amacımız bunları minimize etmek."

"Baykal'a İlgili Yayını Ben Durdurttum"

CHP ve MHP'deki kaset skandalları hatırlatılarak "Türkiye'de siyaset dizayn mı edilmek isteniyor?" şeklindeki soru üzerine Başbakan Erdoğan, şu karşılığı verdi: "Ben derin devletle ilgili kanaatimi söyledim. Malum derin devlet devletin resmi yapılanmasına karşı resmi olmayan, illegal yapılanmadır. Onlar illegal olarak bazı şeyleri yapmanın gayreti içerisindeler. Sayın Baykal'la ilgili olayla Anayasa müzakerelerini yapıyorduk. Biz kulisteydik, bu olayı duyduğumuzda hemen Ulaştırma Bakanım Binali Bey'e 'hemen müdahale et anında durdurulsun' dedim. TİB bu işin üzerine gitti ve yayınlar durdu. Ahlaki yönden nasibini almamış herkes bu yasa dışı dinlemeyi yapar. Biz yasa dışı her türlü dinlemeye karşıyız. Artık istihbarat sistemiz daha güçlü. Arkadaşlarımız ellerinden gelen bütün gayreti gösteriyorlar. Fakat yüksek teknolojinin egemen olduğu bir ortamda siz Turkcel'le, Vodafon'la, Avea'yla da, Telekomla'da dinlersiniz."

Uzlaşma Komisyonu İçin Teklif

"Yeni bir anayasa umudunuz var mı?" sorusuna Başbakan Erdoğan'ın cevabı şu şekilde oldu: "Gönlümüzde bunun 2012'de bitirilmesi vardı. Sayısal olarak Meclis'te çoğunluktayız. Ama buna karşın Uzlaşma Komisyonu'nda eşit üyeye sahibiz. Amacımız 'üzüm yemek' olduğu için bu tavrı benimsedik. Ancak muhalefet gelip bizim 'başkanlık sistemi' önerimize takıldı. Ben arkadaşlarıma ve Meclis Başkanına şunu söyledim; 'bu süreç için makul bir süre verin ve bu iş bitirilmeli. Bitti bitti, bitmedi, bu komisyon artık devam etmemeli.' Temenni ederim ki bu verilecek makul süreçte bu iş biter."

"AK Parti Komisyon Başarısız Olursa Kendi Anayasa Teklifini Meclis'e Sunar"

Başbakan Erdoğan, "Anayasa Uzlaşma Komisyonu'ndan bu konuda bir sonuç çıkmazsa AK Parti tek başına mı devam edecek? " sorusu üzerine, "Bizim uyum sağlayacağımız bir siyasi parti olursa biz onlarla birlikte biz bu işi yaparız. nbsp; Fakat bunların hiçbirisi olmuyor. Bu ülkenin kıyameti değildir. Biz biliyorsunuz daha kısa bir süre önce 26 maddelik bir anayasa paketini ne yaptık, parlamentodan geçirdik, referanduma götürdük ve referandumda da yüzde 58 ile bu kabul edildi. E şimdi burada tabi elimizde bizim AK Parti olarak 330 yok. Ha ben şunu da söyleyeyim; olur veya olmaz. Arkadaşlarımıza söyledim; 'Biz kendi yeni anayasa çalışmamızı da ayrı olarak yapalım. Bunu gerekirse öyle bir zamanlama yaparız ki biz bunu 2013'te Uzlaşma Komisyonu başarısızlığa uğrarsa Meclis'e de sunarız. Bu AK Parti'nin bir anayasa teklifi olarak orada olur" diye konuştu.

"Başkanlık Sistemi Ülkede Yeterince Bilinmiyor"

Başkanlık sisteminin milletimizce henüz yeterince bilinmediğini ifade eden Erdoğan, şunları dile getirdi:

"Başkanlık sistemi nedir? Ülkem bunu tam manasıyla henüz bilmiyor. Bazı entelektüel kesim ki biliyor, bir kısım entelektüel kesim bunu bilmiyor. Biz siyasetçiler arasında bilmeyenler de kahir ekseriyettedir. Bir siyasi partinin genel başkanı 'Başkanlık sisteminde parlamento yoktur' diyebiliyor. Bugün Rusya'da parlamento var. ABD'de çift parlamento var. Burada bir Başbakan bir helikopteri hibe edebilir ama ABD'de başkan bunu yapamaz, kongreden geçiremez. Bu benim istemem olayı değil. Madem ileri demokrasi diyoruz, o zaman halkın seçtikleri bu denetim mekanizmasını iyi çalıştırsın. ABD'de bize göre neler doğrudur, neler yanlıştır, Rusya'da neler doğru neler yanlış Fransa'da da öyle biz bunları tartışalım. Bu tartışıldığı sürece toplum bunu çok daha iyi hazmedecektir. Siz 'Başkanlık sistemi hilafeti getirir' derseniz, kusura bakmayın, böyle bir şey yok, bu cehaletin ta kendisidir. O zaman demek ki, ABD'de, Rusya'da, Fransa'da hilaefet var. "

Cumhurbaşkanlığı'na Aday Olacak mı?


Başbakan Erdoğan, bu konudaki soru üzerine, "Burada Cumhurbaşkanlığına aday olacağım veya olmayacağımı söylersem ayrı bir tartışmayı getirir. Bugün tarih olarak Aralık 28. Bu ay bitti diyelim. Önümüzde bir 2013 var. Önümüzde bir 19 ay var. 19 Ay AK Parti Genel Başkanı olarak bir görevim var. Ondan sonra bir süreç başlayacaktır. Cumhurbaşkanı adayları ortaya çıkacaktır. Bu süreçte partiminde adayı veya adayları olacaktır, diğer partilerin de adayları olacaktır. Partili aday süreci başlıyor. Şimdi bu sürecin başlaması bir yerde başkanlık ya da yarı başkanlık sistemini getiriyor. Orada tüm halkı kucaklayan mesajları vermek durumundasınız. Cumhurbaşkanı adayının mesajları farklı olacaktır. Programını, yol haritasını ona göre açıklayacaktır" dedi.

TSK İç Hizmet Kanunundaki Değişiklik

TSK İç Hizmet Kanunu'nda yapılması düşünülen değişikliğe ilişkin olarak ise Başbakan Erdoğan, "Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay gerekli çalışmaları yapıyor. Bu konu önümüzdeki aylarda netleşecek" şeklinde konuştu.

"Uludere Olayı Kasta Mahsus Bir Şeyi Asla Düşünmüyorum"

Başbakan Erdoğan'a Uludere olayına ilişkin soruşturmada gelinen son durum da soruldu.

Başbakan, şöyle konuştu:
nbsp; "Biri sivil diğeri askeri mahkeme süreci çalıştırıyor. Bu konuda Meclis'te kurulan komisyonda raporunu bir iki hafta içinde hazırlayacak. Bunu göreceğiz. Bu konuda devletin üst yetkilileri olarak üzüntülerimizi belirttik. Bakın bir yıl oldu. Bunu sürekli gündemde tutanlar var. Ama Başbağları, Bingöl'ü, Hantepe'yi, Gaziantep'i kimse gündemde tutmuyor. Niye tutulmuyor? Kaldı ki burası hassas bir bölge. Burada askere ve hükümete vurmaya çalışıyorlar. Görüntüler çok belirgin değil, burada bir hata olabilir. Ama daha önceki terör saldırılarıyla ilgili ihmal tartışmalarından dolayı orada askerde belli bir hassasiyet vardı. ... Burada kasta mahsus bir şeyi asla düşünmüyorum. Burada bir hata olabilir. Uluderelilere 'örgütlerin oyununa lütfen gelmeyin' diyorum. Onların malzemesi olmayın. Şu anda yargı mekanizması çalışıyor. Onun sonucunu beklemeliyiz." nbsp;

AK-Cemaat Arasında Çekişme Var mı? Sorusu İçin "Buna Güllerim" Dedi

"MİT krizi" hatırlatılarak, AK Parti ile Gülen Cemaati arasında bir çekişme var mı? sorusu üzerine ise Başbakan, "Buna gülerim. Şimdi tabi bizde bunları doğrusu özellikle yazılı ve görsel medyadan öğreniyoruz ve buna da üzülüyoruz. Bizi zaman zaman da ciddi manada yaralıyor. Hatta zaman zaman bazı arkadaşlarım inanmaya da başlıyorlar. Ya diyoruz, aman ha diyoruz buna inanmaya başladığınız anda biz kaybederiz. Böyle bir şey olamaz. Ve olayımız bu ülkede hizmettir, burada en yakın mesai arkadaşım çalışma arkadaşıma karşı yapılmış olan bu olay, kim hangi niyetle yapmış nasıl yapmış bilemem. Ama bir Başbakan olarak bana düşen görev, arkadaşım ile ilgili bu adımı, yanlış adımı önlemek, engellemekti. Grubumuz olarak çalıştık ve engellendi, önlendi" diye konuştu.

"Ben Risk Alıyorum, Müsteşarım Risk Alıyor..."

Tartışma çerçevesinde "yargı vesayeti"ne de dikkat çeken Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir istihbarat görevi gereği bir adım atacak ve soruşturma açılacak. Bu çok ciddi bir yargı vesayetiydi. Vesayetçiliği ortadan kaldırmadan bireye varamazsınız. Ben risk alıyorum, müsteşarım risk alıyor. Başına her şey gelebilir. Görüştükleri kişiler malum. Ben siyasetçi olarak bu görüşmeyi yapamam, ama onların eli ayağı durumu olan devletteki ajanları, temsilcileri vardır ve bunları yapar."

nbsp;"Adayla Görüşmeler Halen Var, Çünkü Netice Almamız Lazım"

Terörün sonlandırılması için devlet görevlilerinin Abdullah Öcalan'la görüşmeye devam ettiklerini anlatan Başbakan, ancak terörist başının salıverilmesi gibi bir durumun asla söz konusu olmayacağını kaydetti.

Başbakan, "Ada'yla da görüşür, Ada'nın kanaatlerini alır, sorgular. Ama kalkıp da şu anda bile spekülasyonlar yapılıyor, neymiş anlaşmalar yapılıyormuş, Ada'daki bırakılacakmış. Böyle bir söz konusu değil ama rahat rahat sölüyebiliyorlar. Bunlar üzücü şeyler ama bizler netice almak istiyoruz. Bunun için de terörle mücadelede mesafe alma noktasında Ada'yla görüşmede biz asla bir görüşme yapmayız ama görüşme yaptırırız. Kimlerle bu işlerle sorumlu olan elemanlarımız vasıtasıya. Devam ediyor görüşmeler, çünkü netice almamız lazım. Eğer biz bunun ışığını görebiliyorsak adım atmaya devam ederiz. Ha baktık atık ışık yok orda keseriz" dedi.

"Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi Sürüyor"

Terör sorununun çözümü konusunda "Milli Birlik ve Kardeşlik" projesinin sürdüğünü ifade eden Başbakan, sorunun çözümü için daha önce attıkları adımları sıraladı.

Başbakan, "Arkadaşlarımızla bu konuda bundan sonra yapılacaklar konusunda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu konuda geçmişte pek çok önemli adım attık. Bunu Tayyip Erdoğan ve hükümetimiz tek başına çözemez. Bölge halkının da bize destek olması lazım" ifadesini kullandı.

"CHP'den Önerimize Cevap Gelmedi"


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun terör sorununun çözümü için kendisine yaptığı ziyaretin hatırlatılması üzerine ise Erdoğan, söz konusu ziyarette Kılıçdaroğlu'na, "AK Parti'den ve CHP'den 3'er kişinin terör konusunda çalışma yapmak için görevlendirelim" önerisinde bulunduğunu ancak CHP'den, aradan geçen süreye rağmen bir cevap gelmediğini vurguladı.

"Kapımız Her Zaman Kuzey Irak Yönetimine Açık"

Başbakan Erdoğan, Türkiye ile Kuzey Irak yönetimi arasındaki ilişkisinin gelecekteki seyrine ilişkin bir soru üzerine şunları söyledi :

"Fevkalade bir hal olmadıktan sonra biz şu anda Kuzey Irak'la ülkemizin arasındaki ilişkileri gayet verimli bir şekilde sürdürüyoruz. Kuzey Irak yerel yönetimiyle olan irtibatlarımız şu anda gayet iyi gidiyor. Sık sık onlar geliyor. Biz arkadaşlarımızı gönderiyoruz. Kaldı ki oranın altyapı-üstyapı çalışmalarında müteahhit firmalarımızın çok ciddi bir emeği var. Bunun dışında merkezi yönetim, onlara mazot gibi benzin gibi birçok şeyi vermiyor. nbsp; Biz, 'bu konuda da kapımız size açık' dedik. Bundan sonraki süreç içinde de fevkalade bir şey olmadıkça bizim kapımız her zaman Kuzey Irak yönetimine ve Kuzey Irak'ta yaşayan vatandaşlara, komşularımıza açık."

Bağdat yönetimiyle Kuzey Irak yönetimi arasında yaşanan gerginliğe ilişkin görüşünün sorulması üzerine, Başbakan Erdoğan şu değerlendirmeyi yaptı: "Bunlar gelip geçici şeyler de olabilir. Temenni ederiz ki bunlar Irak'ın bölünmesine vesile olmaz. Çünkü Irak'ın bölünmesinden yana değiliz. Birliğinden beraberliğinden yanayız. nbsp; Temenni ederiz ki Irak'ta yapılacak ilk seçimde daha barışçı, birliği beraberliği tesis edecek bir yönetim işbaşına gelsin. Çünkü biz de Irak'la olan münasebetlerden şu anda rahatsısız ama bu yönetimle de bu iş nasıl çözülür onu bilemiyorum. Biz ne kadar barış elini uzattıysak, maalesef karşıdan aynısını göremedik ve bir takiyedir gidiyor orada. Diğer muhalif kesimler de zaten bunun farkında. Temenni ederim ki bu çalışmalar neticesini verir ve bir diyalog içinde bunları çözeriz.

"Hakikaten Canı Yanan Aileler Var"


Balyoz ve Ergenekon davalarıyla ilgili gelişmelerin hatırlatılarak, "Bu davalara genel anlamıyla Türkiye'nin bir arınma hikayesi olarak bakma yaklaşımınız devam ediyor mu? İlginiz eskisi kadar devam ediyor mu?" yönündeki soruya Başbakan'ın cevabı şu şekilde oldu:

"Bu ülkede bir şey olacak, bununla bizim ilgimizin olmaması gibi bir şey düşünülemez ki tabii ki devam ediyor. Bunların hepsini ister istemez takip ediyoruz, Balyoz da Ergenekon da vesaire... Yargı bu tür konularda artık çok daha cesur, çok daha rahat hareket ediyor ama bazı tutuklarla ilgili konuda benim bir rezervim vardı. Yargı süreci olduğu için belki söylemek doğru değil ama adeta kaçması söz konusu dahi edilemeyecek olan insanlarla alakalı burada bir tutuksuz yargılama mekanizmasını çalıştırmakta fayda olacağı inancımı daha önce zaten söyledim. Bu konudaki düşüncem yine aynıdır. Savcısı, hakimi kimin kaçacağını, kimin kaçmayacağını çok çok iyi bilir. Eğer bir iki şey de örnekler ortaya çıkmaya başlarsa, 'biz bunu yaptık ama bakın ortaya böyle bir netice çıktı, bundan sonra kusura bakmayın' denir. O zaman biz de siyasetçiler olarak bunu çok daha rahat savunabiliriz. Çünkü halkın karşısında sürekli olarak biz bulunuyoruz ve bu bize tabii böyle yansıtılıyor.

Burada hakikaten canı yanan aileler var, sıkıntıya düşen aileler var. Sadece bana değil, Genelkurmay Başkanımıza ulaşıyor. Genelkurmay Başkanımıza ulaşamadığı zaman ailesine ulaşıyor. Diğer kuvvet komutanlarımıza ulaşıyor. Biz de bir araya geldiğimizde bu konuları dertleşiyoruz. Bu tabii ister istemez bizi de üzüyor. Temennim odur ki kısa zamanda bu işlerle ilgili kararlar verilir. Geciken adalet olmasın istiyoruz ve bir an önce bir neticeye varmak suretiyle herkes önünü çok daha iyi görmüş olacak."

"Temennim Bir An Önce O İşin Artık Neticelenmesidir"

Başbakan Erdoğan, CHP'nin Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgili tavrını nasıl yorumladığına ilişkin bir soru üzerine, şöyle konuştu:

"Ben, davalarla CHP'yi bir araya getiremem. CHP, tam aksine kendi geçmişine dönüyor, yani geçmişte bizim tanıdığımız, bildiğimiz bir CHP vardı. Şimdi bunlar 'biz yeniyiz' diyor ya yeni filan değil bunlar. Bunlar şimdi tıpkı geçmişte neyse oraya dönüyorlar. Milletvekillerinin gidip Silivri'de duruşmalara girmesi veya Silivri'deki cezaevinin önünde mitingler, gösteri yapması filan bunlar bir olgunluğun veya bir demokrasi mücadelesinin eseri değil. Milletvekilleri olarak demokrasi mücadelesini sizler Parlamento'da verin."

CHP'nin 12 Haziran seçimlerinden sonra TBMM'de yemin etmeyeceklerini açıkladığını hatırlatan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:


"Biz 'göreceksiniz, bunlar gelecek kuzu kuzu yemin edecek' dedik. Geldiler, kuzu kuzu yemini ettiler, çünkü demokrasinin içeriğinde bunlar yok. Yapacaksan bu işi niye o zaman seçim meydanlarına gittin. Eğer yapmayacaksan o zaman burada durma. Kaç kez 'sine-i millet' dediler. Ne oldu? Siyasetçi omurgalı olacak ve bin düşünecek, bir konuşacak. Öyle durmadan çok fazla konuşmak suretiyle yapmadıklarını zikretmek veya yapmayacaklarını vadetmek bunlar hiçbir zaman doğru şeyler değil. Söyleyeceğiz ve söyledikten sonra da yapacağız ve ben şu anda o süreci öyle görüyorum. Diğer kısmını ise bu bir yargı süreci onun için fazla girmek istemiyorum ama temennim bir an önce o işin artık neticelenmesidir. Şöyle veya böyle çünkü bunun bekleyeni çok ve bu ister istemez bakın her programımızda gündemimize giriyor. Bunları gündemden düşürmek lazım."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...