Erdoğan: Geri adım atmayız

Kaynak: AA
Erdoğan: Geri adım atmayız
Politika Haberleri  / AA

Erdoğan, "Bize hiç kimse diz çöktüremez. Bizi kimse teslim alamaz. Hiçbir saldırı karşısında geri adım atmadık, geri adım atmayız" dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yasal dairede, meşru çizgide kalarak, milletin değerlerini gözeterek hangi yöntemle olursa olsun, gözyaşını mutlaka dindirmek istediklerini belirterek, "Birileri sadece Türkler'i, birileri sadece Kürtler'i seviyor olabilir ama biz farklıyız. Biz, ırkı, etnik kökeni, inanç grubunu değil, insan ı ve insanları seviyoruz" dedi.

Başbakan Erdoğan, TBMM'deki makamında Tuana isimli bir İlkokul öğrencisini kabul ederek kendisiyle sohbet etti.


Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısı'nda yaptığı konuşmada, hafta sonu Gaziantep'te çeşitli temasları olacağını belirterek, bu ilde toplu açılışların yanında Suriye'lilerin kaldığı mülteci kamplarını da ziyaret edeceklerini söyledi. Erdoğan, 81 ili tek tek dolaşarak Türkiye'nin çehresini değiştirmeye, 2023'e kararlı bir şekilde hazırlamaya devam edeceklerini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'de terörün sona ermesi için daha ö nce başlatılmış bir sürecin devamı ile ilgili ayrıntıların bir kısm ını kamuoyu ile paylaşmak istediğini kaydetti. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Biz millet olarak, 75 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, hem ecdadımızla hem ahfadımızla istiklale ve hürriyete yeryüzündeki her milletten çok daha fazla aşığız ve tutkunuz. Bu topraklardaki yaklaşık bin yıllık tarihimiz boyunca, istiklalimize ve hürriyetimize yönelik her saldırıya karşı biz kükremiş bir milletiz. Millet diyorsam asla ve asla bir ırkı, etnik kökeni, inanç grubunu kastetmiyorum. Millet, bizim için ortak tarihi olan, istikbale aynı nazarla bakan, ortak idealleri olan bir topluluktur. Bu topraklar üzerinde millet, 75 milyonunun tamamıdır. İlk Meclis'te Gazi Mustafa Kemal'in 'anasır-ı İslamiye' diye, onun ruhunu, özünü ifade ettiği topluluktur. Biz, bin yıllık ortak tarihimiz boyunca Türk, Kürt, Arap, Laz, Gürcü, Çerkez, Boşnak, Pomak... Hiç bir ayırım yapmaksızın aklınıza hangisi geliyorsa hep birlikte yaşadık. İ stiklal ve hürriyetimizi hep birlikte savunduk. Bugün Anadolu'da, Trakya'da hangi eve girersiniz girin, tarih içinde mutlaka ama mutlaka bu topraklara oradan en az bir şehit verilmiştir. Diyarbakır'da, Van'da Rize'de, Samsun'da, Hatay'da, Sinop'ta, Antalya'da, Ankara'da, İstanbul'da, Edirne'de, her evden tarih içinde en az bir şehit mutlaka uğurlanmıştır. Belki Kıbrıs'ta, belki Kurtuluş Savaşı'nda, belki Çanakkale'de, belki Sarıkamış'ta, Balkanlar'da, Ortadoğu'da, Kuzey Afrika'da dü nyanın her yerinde, belki bir yıl önce belki bin yıl önce. Bu ülke, bu topraklar merhum Akif'in 'şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda' ifadesine denk düşen şehitler diyarıdır.
Bin yıl boyunca olduğu gibi, bugün de yarın da istiklalimize ve hürriyetimize yönelik her saldırı karşısında tıpkı ecdadımız gibi topraklarımızı kahramanca savunma noktasında en küçük bir tereddütümüzü olmaz, olamaz; Bize hiç kimse diz çöktüremez. Bizi hiç kimse teslim alamaz. Hiç bir saldırı karşısında geri adım atmadık, geri adım atmayız. Topraklarımıza gözünü dikmi ş bir düşman karşısında biz, sırtımızdan vurulmayı zul kabul eder, ancak alnımızdan vurulmayı şeref addederiz. Bizim hepimizin, 75 milyonun ortak hissiyatı olan İstiklal Marşı'mız, 'korkma' ifadesiyle başlar. Biz, 75 milyonun ecdadı, bu topraklar üzerinde hiç bir zaman korkmadık, hiç bir zaman başımızı öne eğmedik."

-"Bundan sonraki bin yıl boyunca da..."-

Başbakan Erdoğan, "Biz geçtiğimiz bin yıl boyunca, bu topraklar iç in canımızı verdik. Bundan sonraki bin yıl boyunca da bizler de torunlarımız da hiç tereddüt etmeden, canımızı ortaya koyarak, bu toprakları savunmaktan asla ve asla vazgeçmeyeceğiz. Tek bir şehidimizin dahi aziz hatırasına leke sürmeyiz, sürdürmeyiz. Bu ülkenin, bu aziz milletin değerlerinin çiğnenmesine müsamaha göstermeyiz" dedi.
Herkesin bunları bilmesi ve anlaması gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Birileri sadece ve sadece kendi ırkını seviyor olabilir, birileri sadece Türkler'i, birileri sadece Kürtler'i seviyor olabilir. Birileri sadece nefretin, öfkenin, kanın, intikamın diliyle konuşuyor olabilir ama biz farklıyız. Biz, ırkı, etnik kökeni, inanç grubunu değil, biz insanı ve insanları seviyoruz. Biz, yaradılanı yaradandan ötürü seviyoruz" diye konuştu.
Erdoğan, terör sürecinde, 30 yıldır süregelen kayıplarda bir yanlış olduğunu defalarca ifade ettiğini kaydetti.
"Bir tarafta bizim kahraman Mehmetçiğimiz şehit oluyor, diğer tarafta dağdaki terörist etkisiz hale getiriliyor. Ama ateş aynı ocağa düşüyor, acı aynı yürekleri kavuruyor, gözyaşı aynı toprağa düşüyor, kurşun hangi adrese giderse gitsin, ağlayan analar, ağlayan eli, ayağı öpülesi, o ayaklarının altına cennet vadedilmiş mübarek analar oluyor" diyen Erdoğan, 10 yıldır samimi bir şekilde bu acıyı sonlandırmanın mücadelesinin içinde olduklarını bildirdi. Erdoğan, tam 10 yıldır "anneler ağlamasın" diye elini, bedenini, yüreğini ortaya koyan bir iktidar olduklarını vurguladı.
Erdoğan, 10 yıldır bir yandan toprakları savunurken, bir yandan da eş zamanlı olarak annelerin gözyaşını dindirmenin telaşı içinde olduklarını söyledi.

-"Namaz kılıyoruz diye bizimle alay ettiler"-

Bu mücadele içinde meşru, yasal zeminlerle örtüşen her yolu ve yöntemi devreye aldıklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şehitlerimize mahcup olmadan, ecdadımızın ruhunu incitmeden, bütün annelerin, babaların, ocakların acısını dindirmenin mücadelesi içindeyiz. Biz 1980'lerde Diyarbakır zindanlarında nelerin yaşandığını çok ama çok iyi biliyoruz. Diyarbakır zindanlarında işkence yapanların şahsında, insanlık da vicdan da insaf da kurumuştu. Diyarbakır zindanlarının işkencecileri aynaya baktıklarında, adeta aynadaki görüntüleri dahi kendilerinden utanmıştı. Hiç bir gerekçe, hiç bir bahane Diyarbakır'da yaşanan o insanlık dışı o vahşi, o alçakça muameleyi maruz gösteremez. Bu ülkede insanlar düşüncelerinden, inançlarından dolayı sadece Diyarbakır zindanlarında zulüm görmedi. 1989'lerde Diyarbakır zindanında, Mamak'ta, Metris'te yaşatılanlar dışarıda farklı kesimlere, gruplara zamana yayılmış olarak aynı derecede vahşice yaşatıldı. Gerek bu kadronun içindeki onlarca arkadaşım, gerek bu salonun dışındaki onbinlerce, yüzbinlerce kardeşim bu zulmü iliklerine kadar yaşadılar. Daha ilk gençlik yıllarımızdan itibaren, biz o zulmün duvarına çarptık. Namaz kılıyoruz diye bizimle alay ettiler, imam hatipliyiz diye bizi aşağıladılar, başörtüsü takanları dış ladılar, sakalı olanı, elinde tespih olanı, hatta 'selamun aleyküm' diyerek Allah'ın selamını vereni bile ötelediler. Kitaplarımız yasaklandı, düşüncelerimiz sakıncalı diye yaftalandı, gazetelerimiz, dergilerimiz, hatta siyaset yaptığımız partilerimiz kapatıldı."

-"Onlar vurdu biz güçlendik"-

Başbakan Erdoğan, kendisi gibi diyen birçoklarına siyasetin yollarının tıkandığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Siyaset yapmanın önünü türlü engellerle tıkadılar. Bizzat benim en yakın arkadaşlarım, kardeşlerim kalleşçe şehit edildiler. Eşi başörtülü olduğu için işinden edilen oldu. Eşi işten atıldığı için bunalıma giren, çocukların önünde defalarca intihara teşebbüs eden kadınlar oldu. Kendi özyurdunda kendi vergisiyle yapılmış okullarda okuyamayıp, yurtdışında çözüm arayan nice kızlarımız, gençlerimiz oldu. İnsanların çalışma hakkı, iş kurma hakkı, okuma hakkı, düşüncelerini ifade etme hakkı kısıtlandı, engellendi, yok edildi. Bir çoğunun hayat hakkı elinden alındı. Komplolarla tahriklerle, türlü oyunlarla, çirkin senaryolarla inançlarımız, değerlerimiz, kutsallarımız ayaklar altını alınıp çiğnenmek istendi. Birileri Diyarbakır zindanlarında en ağır işkenceler altında feryat ederken, bizler de bizim gibi niceleri de büyük Türkiye hapishanesi içinde, öz vatanında parya muamelesi gördü. Hiç bir zaman elimize silah almayı aklımızın ucundan bile geçirmedik. Sokağa çıkıp anarş i üretmeyi aklımızın ucundan bile geçirmedik. İllegalite yoluna sapmayı aklımızın ucundan bile geçirmedik. Çünkü biz düşüncelerimize inandık, inançlarımızı güvendik, en önemlisi de biz, aziz milletin her bir ferdiyle, bizimle aynı safta olduğuna yürekten iman ettik. Onlar vurdu biz büyüdük; onlar vurdu biz güçlendik. Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer olduğunu aklımızdan hiç bir zaman çıkarmadık. Sabrettik, direndik, mücadele ettik ve işte bugünlere ulaştık. AK Parti'nin, bizim neslimizin uzun soluklu mücadelesi dünyanın en haklı hareketleri için aslında en güzel örnektir. Düşüncesine güvenen inancına güvenen, milletine güvenen her hareket sabırla, sağduyuyla, sebatla, azimle er ya da geç mutlaka zafere ulaşacaktır. Ama bunun karşısında şiddet ve terör kesinlikle ve kesinlikle çıkmaz sokaktır."

-"Yapayalnız da kalsak, bu yolda geri adım atmadık"-

Başbakan Erdoğan, şiddetin ve terörün hiç bir meşruiyetinin olamayacağını söyledi.
"Şiddet fikrine, inancına davasının haklılığına inanlar iç in asla bir yöntem olamaz" diyen Erdoğan, şiddetin bu ülkede elde edebileceği hiç bir kazanım olmadığını ve olamayacağını kaydetti. Erdoğan, şiddet ve terörün bu ülkeye acıdan başka hiç bir şey vermediğini, kan ve gözyaşından ba şka bir şey getirmediğini bildirdi.
Erdoğan, "İşte biz bugün bir kez daha inatla, sabırla işte bu şiddeti, terörü sona erdirmenin samimi gayreti içindeyiz" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnanın tek bir gayemiz var. Bugün o gayeyi tekraren ve ısrarla söylüyorum; o da annelerin gözyaşını dindirmektir. Yasal dairede kalarak, meşru çizgide kalarak, milletin değerlerini gözeterek hangi yöntemle olursa olsun, biz bu gözyaşını mutlaka ama mutlaka dindirmek istiyoruz. Onun için milli birlik ve kardeşlik projesi diyoruz. Bakın bunu unutmayın, milli birlik, bundan daha güzel ne olabilir? Bu milli birliğin içerisinde her etnik unsur var, tek çatıda toplanacağız. Nedir o? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ve kardeşlik. Kardeşlikten daha güzel ne olabilir? Kardeşlik denilen aynı anneden, babadan olmak anlamına gelmez. o bizim kültürümüzde karındaştır, kardeşlik ise aynı inancı paylaşanların bir araya gelmesidir. Daha en başında bu sorunu çözmek için yola çıktığımızda nasıl bir sürece adım attığımızı biliyorduk. Sabrımızın nasıl zorlanacağını, sinirlerimizin nasıl test edileceğini, bu süreçte nasıl yalnı z bırakılacağımızı çok iyi biliyorduk. Ama biz yılmadık, yapayalnız da kalsak, bu yolda geri adım atmadık, atmayacağız. 10 yıllık süreçte yapılan bütün tahriklere, bütün provokasyonlara, tüm alçakça saldırılara rağmen umudumuzu bir an olsun yitirmedik. Bugün de bu yeni süreçte de umutluyuz. Ne olursa olsun umudumuzu kaybetmiyoruz. Temkinliyiz, dikkatliyiz ama umutluyuz. Kan ile gözyaşı ile terörist cesedi ve şehit cenazeleri ile varlık gösterebilenlerin tahrikkar sö ylemlerine, onların bu şekildeki bizlere tahrik unsurlarını kullanmalarına rağmen umutluyum. Kandan ve ölümden beslenenlere rağmen biz umutluyuz. Bütün siyasi beklentisini gençlerin ölümü üzerine bina edenlere rağmen umutluyuz. Allah'ın izniyle, milletimizin desteği ve hayır duasıyla tüm provokasyon ve sabotajları aşıp inşallah süreci sonuna ulaştıracağız."





Kaynak: AA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...