'Demir' start verdi

Bir ilke imza atarak gerçek anne-kızı oynayan Zeynep Özyağcılar ve duayen isim Güzin Özyağcılar’ın başrolünü üstlendiği oyun ‘Demir’, dün gece galasını gerçekleştirdi
Çağla TÜRK-TÜRKİYE GAZETESİ
İskoçyalı tiyatro yazarı Rona Munro'nun en çok sahnelenen oyunu Demir, Serkan Üstüner yönetmeliğinde, bu kez de gerçek bir anne kız olan Zeynep Özyağcılar ve Güzin Özyağcılar ile karşımıza çıktı. Bu zamana kadar gerçek anne kız olarak sahnelenmeyen oyunda sanatçılar bir ilki gerçekleştirdi. Sahnede bunu ilk kez deneyimleyen Özyağcılar; birbirlerinin tüm hareketlerini bildikleri için sahnede hiç zorlanmadıklarından ve keyifli bir oyun olduğundan bahsettiler.
Zeynep Özyağcılar’ın kurduğu Tiyatro Martı’nın sanatseverlerle buluşturduğu oyunun başrollerinde; Güzin Özyağcılar, Zeynep Özyağcılar, Gözde Çetiner ve Burak Tanay yer alıyor. Oyunun yönetmen yardımcılığını ve dramaturgluğunu Hande Ören, dekor tasarımını Cihan Asar, müziklerini ise Selimcan Yalçın gerçekleştiriyor.
Seyirciler arasında: Murat Turan (bisse) Serkan Turan, Selma Urhan, Meral İhsan Bal (TRN İlk Yardım) Ali Yücel Güler (Analitik Yaşam Grubu) Semih Palancı, Eylem Balkız (Ajans Press) Muhammed Öktelik, Serkan Kan, Levent Tekin (Yazar)
15 yıl önce kocasını öldüren ve müebbet hapse mahkûm olmuş bir kadınla, annesi hapse düştüğünde 11 yaşında olan, geçmişi bu travmayla silinen kızının ilk defa bir araya gelme hikayesini anlatan oyunun galasına Erdal Özyağcılar, Wilma Elles eşi Kerem Göğüş, Betül Demir, İbrahim Kendirci, İstanbul Gelişim Sanat’ın kurucusu Zahrettin Çelik gibi bir çok ünlü isim katıldı.
Ünlü isimler oyunu yorumladı;
Betül Demir: Duayen Güzin hoca çok güzel bir oyun sergiledi. Bu oyunun ilk defa anne kız tarafından oynanıyor olması bende merak uyandırdı. Yanı sıra Zeynep benim çok yakın arkadaşım. Böyle zor bir oyun doğru oyuncularla oynandığı için tüm salonu etkiledi. Son sahnede çok ağladım. Türk kadını bu oyunu kesinlikle gelip izlemeli, çıkarılacak çok ders var. Burada olan hikaye hepimizin hikayesi…
İbrahim Kandırcılar: Sınıf arkadaşım Zeynep’i ve duayen Güzin Hanım’ı sahnede izlemek çok büyük bir mutluluktu. Anne ve kıza yakışan bir text olmuş.
Wilma Elles: Çok etkileyici bir oyundu.
Zahrettin Çelik: Oyun özgürlüğün ne denli önemli olduğunu zaman zaman iniş çıkışlarla görüyoruz. Bazı enstantaneler var ki seyirciyi kendine getiriyor. Bir an sanki biz demir parmaklıklar ardındaydık oyunun böyle bir ters köşesi vardı . Tiyatro Martı harika bir eser çıkarmışlar. yakın zamanda "Yılın En İyi Kadın Draması Ödülü" layık görülmesi de bununla ilintilidir. Bravo.
Oyun çıkışı Güzin Özyağcılar ve Zeynep Özyağcılar sorularımızı cevapladı
Birlikte oynamak nasıl bir duyguydu? Avantajı, dezavantajı neler?
G.Ö: Zorlanmadım çok güzel bir duyguydu. Çünkü kızımın her duygusunu, hareketini biliyorum. Bazen kaptırıp gidiyoruz. Sahneye çıkınca iki meslektaş oluyorsun.
Z.Ö: Birbirimizi yıllardır tanıdığımız için göz göze geldiğimiz zaman her şeyi anlayabiliyoruz. Oyuncuyuz ve farklı karakterler oynuyoruz. Şaşırdığımız zamanlar oldu ama
ikimizde profesyoneliz, eğitimliyiz hallettik
Birlikte oynarken en keyif aldığınız sahne?
G.Ö: Çocukluk anılarına döndüğümüz zaman oldu. Çikolatalı bisküvi, güller…
Z.Ö: Oyun oynadıkları sahne…
Birlikte oynamaya nasıl karar verdiniz?
G.Ö: Text elimizdeydi ama ben yanaşmıyordum. Komedi vs oynamak istiyordum. Zeynep’in bana yönelttiği ‘Anne ben de kızı oynasam oynar mısın?’ sorusunu duyunca oynamaya karar verdim.
Z.Ö: Texti ben seçtim. Annem 1-2 yıl oynamak istemedi. Sonradan karar verdik çok güzel bir karakter var ve oynamaya karar verdik.
Neden tiyatro?
Zeynep olarak her duyguyu ‘bence böyle’ diyebilmek istiyorum. Onun için bir tiyatro kurdum. Bu ülkede söylenmesi gereken şeyler var. Bunları söyleyebilmek için sanatı seçtim. Ve devam ediyorum.
Bu oyun ile ne mesaj vermek istedi?
Güzin Özyağcılar: Bir anlık şuur kaybı nelere etki ediyor. Çok sevdiği kocasını, yuvasını bir anlık şuur kaybı ile yitiriyor. Bu arada olan kıza oluyor. 15 yıl anılarını silmek zorunda kalıyor… Zor bir hayat
Zeynep Özyağcılar: Özgür insanlar acaba gerçekten özgür mü yaşıyor?, Yoksa kendi kendimize hapishaneler mi kuruyoruz? Oradaki mahkumunda bir anlık sinir hali ile neler yaptığı ve nelere maal olduğunu anlatmak istedik. Çok farklı bir aşk anlatıyor