Zamana direnen binalar! Peki neden yıkılmıyorlar?
![Zamana direnen binalar! Peki neden yıkılmıyorlar? Zamana direnen binalar! Peki neden yıkılmıyorlar?](https://i.turkiyegazetesi.com.tr/images/23-10/12/cinseddi.jpg)
Bilim adamları, yaptıkları araştırmalarla tarihî binaların depremler ve zorlu şartlara rağmen günümüze ulaşmalarındaki sırrı bulmaya çalıştı. Bazı binalarda volkanik materyaller bazılarında ağaç öz suyu kullanılmış.
M. EMİN ARVAS'IN HABERİ - Modern dünyada betonun ömrü yaklaşık 50-100 yıl arasında. Ama binlerce sene önce inşa edilmesine rağmen hâlen sapasağlam ayakta olan yapılar var. Bilim adamları, işin sırrını öğrenmek için Roma, Maya ve benzeri medeniyetlere ait eserleri inceledi. Araştırmacılar bunun için eski binalardan parçalar aldı, tarihî metinleri inceledi, bunları benzer projelerle kıyasladı.
Kanada’daki Victoria Üniversitesinden arkeolog John Oleson, deniz suyunun binlerce yıl hırpaladığı limanlarda bile betonun 2.000 sene önce döküldüğü zamanki hâlinde olabildiğini söyledi. Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde inşaat ve çevre mühendisi olan Admir Masic, Roma yapılarının gücünün, çimentonun her yerine serpiştirilmiş kireç parçalarından geldiğini öne sürdü.
Masic’e göre çatlaklar oluştuğunda betonun içine sızan su, kireçleri harekete geçiriyor ve hasarlı bölümleri doldurabilecek yeni kimyasal reaksiyonları tetikliyor. Utah Üniversitesinden jeolog Marie Jackson ise işin sırrının Romalılar tarafından kullanılan volkanik materyaller olduğunu dile getirdi. Ona göre bu doğal olarak reaktif malzeme, elementlerle etkileşime girdikçe zamanla değişti ve gelişen çatlakları kapattı.
Zaman içinde uyum sağlama yeteneğinin “malzemenin gerçek dehası” olduğunu ifade eden Jackson “Beton o kadar iyi tasarlanmıştır ki kendini ayakta tutuyor” dedi. Çin Seddi ve Yasak Şehir de dâhil olmak üzere Çin’in en ünlü yapılarından bazılarını bir arada tutan harçta da yapışkan pirinçten elde edilen nişasta izleri bulundu.
TESADÜF DEĞİL, BİLİNÇLİ
İngiltere’deki Sheffield Üniversitesinden malzeme bilimcisi Cecilia Pesce’nin basite indirgeyici bir iddiası var: Antik inşaatçılar inşaata ucuz ve ulaşılabilir her şeyi koyarlardı. Yıkılan yıkıldı, sadece sağlam olanlar kaldı. Yani bu bir doğal ayıklanma süreci.
Çoğu bilim adamı ise inşaatlarda malzeme seçiminin özellikle yapıldığı görüşünde. Hindistan Vellore Teknoloji Enstitüsünde inşaat mühendisi ve profesör olan Thirumalini Selvaraj, Hindistan’da inşaatçıların farklı özellikler için farklı malzemeler kullandıklarını söyledi. Selvaraj’ın araştırmasına göre Hindistan’ın nemli bölgelerinde inşaatçılar, yapıların nemle başa çıkmasına yardımcı olan yerel şifalı bitkiler kullandı.
Kıyılarda ise tuz hasarından korunmaya yardımcı olabilecek rafine edilmemiş bir şeker olan jaggery eklendi. Deprem riskinin yüksek olduğu bölgelerde ise pirinç kabuğundan yapılmış süper hafif “yüzen tuğlalar” kullanıldı.
ESKİ OLDUĞU GİBİ KOPYALANAMAZ
Günümüz inşaatçılarının, sağlamlıkları ispatlanmasına rağmen eski inşa tariflerini öylece kopyalayamayacakları ifade ediliyor. Mesela Roma betonu uzun süre dayanmasına rağmen ağır yükleri kaldıramıyor. Oleson “Roma betonuyla modern bir gökdelen inşa edemezsiniz. Üçüncü kata geldiğinizde çöker” dedi.
ÇİN SEDDİ
Çin’in kuzeybatısı boyunca uzanan, dünyanın en uzun savunma duvarıdır. Seddin yıkılmış olan kısımlarıyla birlikte uzunluğu 8.851 kilometredir. Bugün ayakta duran kısım Ming Hanedanı devrinden kalan 2.500 kilometrelik settir. Asıl inşaat, MÖ 221 ile MS 608 yılları arasında yapılmıştır.
PİRAMİTLER
Mısır’da yer alan piramit şeklindeki bu antik yapılar, çoğunluğu Eski Krallık ile Orta Krallık dönemlerinde firavunlar ve eşleri için anıt mezarlar olarak inşa edilmiştir. En eski piramit, milattan önce 2630- 2610 tarihleri arasında inşa edilen Zoser Piramidi’dir.
PANTHEON TAPINAĞI
Roma İmparatorluğu’na ait Pantheon, milattan önce 200 yılında inşa edilmesine rağmen yüksek kubbesinden bugün hâlâ su taşıyan sağlam su kemerlerine sahip. Zamana direnen ve tüm Roma yapıları içinde en iyi korunmuş bu eser, İtalya’nın başkenti Roma’da bulunuyor.
VERSAILLES SARAYI
Fransa’nın Versailles şehrinde bulunan sarayın inşasına 1661’de başlandı. Günümüzde müze olarak kullanılan saray çok geniş araziye kurulmuştur. Fransa’nın en ihtişamlı devrini simgeleyen sarayın en ilginç özelliği ise içinde banyo ve tuvalet olmamasıydı.
MACHU PICCHU
Çok iyi korunarak bugüne kadar gelmiş olan bu İnka antik şehri, Peru’nun Cusco şehrine 88 km mesafede, İnkalı hükümdar Pachacutec Yupanqui tarafından 1450 yılları civarında And Dağlarının bir dağının zirvesinde, 2.430 m yükseklikte inşa edildi.
COPAN KRALİYET BİNALARI
Honduras’ta Maya medeniyetinden izler taşıyan Copan’da kraliyet binaları ve tapınaklar, 1.000 yılı aşkın bir süre sıcak ve nemli ortama maruz kaldıktan sonra bile bozulmadı. Araştırmacılardan Rodriguez-Navarro, bunun sırrının sıvaya ağaç “öz suyu” eklenmesi olduğunu söyledi.
TAC MAHAL
Babür İmparatoru Şah Cihan tarafından 1631-1654 yıllarında Hindistan’ın Agra şehrinde inşa ettirilen anıt mezar, İslam türbe mimarisinin en önemli eserlerinden birisi olarak kabul edilir.