'Yürütelim arkadaşlar'

Gençlik Marşı, Onuncu Yıl Marşı ne yazık ki çalıntıdır. İnkılaplar bestekârlarımızı heyecanlandıramamış olmalı ki, intihale kalkarlar.
İRFAN ÖZFATURA
En cılız siyasi hareketlerin, en sıradan gençlik örgütlerinin bile marşı vardır. Teorideki sıkıntılarını örtmek için işi sese boğar, sempatizanları “kulaklarından” yakalarlar. Sıkın yumrukları, haydi eller havaya!
Yoksa çocuk oturur okur, teoriyi sorgulamaya başlar. 600 yıllık medeniyete sünger çeken Kemalizm, Osmanlının yerini dolduramaz. Nazilerin bile kendilerine has tarzları vardır; adamlar mimari koyar, otomobil çizer, mobilya tasarlar. Biz ise ondan hukuk, bundan kıyafet, berikinden alfabe aşıra aşıra… “Mens sano in corpore sano”, “Sağlam kafa sağlam vücutta!” Marş yazamadık, yazamazdık da... Rejim Türk müziğine karşıdır, ozanların elinden sazlarını almakla meşguldür o sıra. Meydanda çok sesli koro dinletilen vatandaş İnönü’ye patlar. “Sivas Sivas olalı böyle zulüm görmedi Paşa’m!” Yok efendim Havza yolunda arabası bozulmuş da, ceketini omzuna atıp teganniye başlamış. “Yürüyelim arkadaşlar!” Bize okullarda M. Kemal’in Gençlik Marşı’nı hemen oracıkta yazıp bestelediğini anlatmışlardı. Yalanmış meğer. Sözleri Ali Ulvi Elöve’ye aitmiş, bestesi ise… Tre Trallande Jäntor (Üç şırfıntı kız) adlı bir İsveç şarkısından çalınma. Müziği Felix Körling’e, sözleri Gustaf Fröding’e ait bir nevi İskandinav faslı. Alkollü toplantılarda birlikte söylüyorlar el çırpa çırpa. İçinde Türk ahlak yapısına mugayir cümleler de var... Neyse girmeyelim o mevzuya… İttihatçılar “Paramiliter” gençlik teşkilatı için ses arıyor, Mektebi Sultani muallimlerinden Selim Sırrı’yı müzik eğitimi alsın diye Stockholm’a yolluyorlar. Eğitim meğitim bunlar uzun işler, Tarcan notaları torbalayıp geliyor.
CEMAL REŞİT RUSSO!
Yıl 1933. Cumhuriyet kurulalı on yıl olmuş, acaba ne kadar yol alındı muasır medeniyet yolunda. Millet alfabe şokunu atlatamamış, okur yazarımız %5’lerde sürünüyor. Yol yok, hekim yok, mektep yok, ne üstte var ne başta. Verem vaka-i adiyeden; bit, tifüs kol geziyor. Siz bunca yıldır ne yaptınız dense, söyleyecek söz yok vatandaşa. Bunun için bir marş yazılmalı! Derhâl! Ve ivedi kaydıyla! Alelacele bir yarışma açılıyor. İhale, rejimin sadık bendelerinden haşa “Atatürk ekber” diyen Behçet Kemal ile putçuluğunu itiraf eden Faruk Nafiz’e kalıyor. Marşın bestesi Cemal Reşit Rey’e havale ediliyor. O da güftesi ve bestesi Jean-Jacques Rousseau’ya ait tek perdelik “Le devin du village” (Köyün Kâhini) operasından aparıveriyor. Kim nereden bilecek, di mi ama? Ağabeyi Ekrem Reşit gel buna mehter ritmi de kat diyor, kırmıyor, sözünü dinliyor. Sonra piyano başına geçip hazıruna takdim ediyor! Alkış, alkış, yaşa! Sadece Maarif Vekili Cemal Bey çomak sokuyor. Efendim “Cumhuriyet” denirken majörden minöre geçilmiş, burada rejim küçültülmüş olmuyor mu acaba? Ucuz kralcılıklar, koca adam aferin bekliyor.
Bursa Mebusu Dr. Osman Şevki ise açıkça itiraz ediyor. Dinlemiyorlar. O da “musiki mecmuası”nda verip veriştiriyor: “Onuncu Yıl Marşı bestesinin kendilerine ait olmadığını alenen söyledik. Türk şiir tekniğini tahrip eden bu marşın “le devin du village” adlı operadan aşırılmış olduğunu iddia ettik. İthamlarıma cevap veremiyor. Maarif Vekili, Cemal Reşit Rey’e sormalıdır: “İmzanızı taşıyan Onuncu Yıl Marşı sizin eseriniz değilse Türk çocuğunu ne hakla aldattınız? Ve niçin hâlâ kabahatinizi itiraf ederek bir fenalığı tamir etmiyorsunuz?”
Cemal Reşit, müzik eğitimini Fransa’da almıştır. Yani? Adı geçen parçayı duymama gibi bir şansı yoktur asla. Ne yapabilir ki? Susma hakkını kullanmaktan başka.
KİMİN MEMLEKETİ?
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sürerken sıkça çalınan “Benim Memleketim” parçası da meğer bir Yahudi şarkısıymış. Aslı Yidiş dilinde yazılmış “Der rebbe Elimeylekh”. Moyshe Nadir takma adlı Yitzchak Rayz tarafından elden geçiriliyor. Uzun süre mahallî kalsa da Mireille Mathieu tarafından seslendirilince (L`Aveugle) Avrupa’da duymayan kalmıyor. Ayten Alpman telif tarafını nasıl halletti bilmiyoruz ama Ecevit CHP’si TRT’yi kilitliyor, şarkıya âdeta millî marş muamelesi yapıyor.
VALS VALS VALS İLERİ!
İstiklal Marşı’nın nasıl yazıldığı hepinizin malumu. Gelelim beste faslına. Marş, Meclis’te okunup kabul görünce birçok müzikçi kendine göre seslendiriyor. Ama bu kargaşanın bitmesi gerek. Maarif bir masa kuruyor (1924) ve Ali Rıfat’ın (Çağatay) “acemaşiran” bestesinde karar kılınıyor. Ancak Riyaset-i Cumhur Orkestrası Şefi Osman Zeki (Üngör) de boş durmuyor. Oyunu kaidesine göre oynuyor. Önce parçayı Viyana’ya yollayıp onay alıyor, sonra Ankara balolarından birinde çalıyor. M. Kemal “Tamam bu olsun” diyor bitti, öbürü iptal ediliyor. Gelgelelim söz, müziğe oturmuyor “larda yüzen al sancak” gibi tuhaflıklar can sıkıcı. Ki prozodi hatası deniyor buna.
LÂTİFE HANIM’IN İLTİMASI
Bursa Milletvekili Dr. Osman Şevki yine kürsüye çıkıyor. “Bu beste Karmen Silva adlı bir Alman sokak şarkısından alınmıştır” diyor “Özgün değildir asla.” Zeki Bey’in Lâtife Hanım’ın tavassutunu rica ettiğini, onun da Necati Bey nezdinde iltimas yaptığını dile getiriyor açıkça... Zaten ona göre Zeki, besteci filan değil çalgıcıdır. Mekteplerde okutulan musiki kitabındaki ‘Papatyalar’ şarkısını sahiplenmesi de hoş olmamıştır ayrıca. Maarif Vekili Hasan Ali Yücel kahırlı bir eda ile “Demek bizim bestekârlarımız, kompozitörlerimiz yoktur, başka milletlerin şarkılarını alıp sözlerini değiştiriyor ve bu nağmeleri çocuklarımıza veriyoruz. Üstelik nereden aldığımızı söylemiyoruz. Marşlarda da böyle iktibaslar, intihaller vardır ve bunu yapanlar kemalicesaretle kendi adlarını altına koymuşlardır” diyor. Osman Şevki Bey’in ısrarlı sorularına rağmen, Zeki Üngör sükûtu seçiyor. Peki İstiklal Marşımızın bestesi gayrimillî mi? Bu şaibe kalkmış değil hâlâ.
Ardından Nuri Paşa’nın hürmetine yazılan “Kafkasya Dağlarında çiçekler açar” İzmir Marşı oluveriyor. “Hoş gelişler ola Kahraman Enver Paşa” ise “Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa” diye okutuluyor.
TÜNAYDIN MEHTERBAŞI!
Bununla da bitmiyor, rejim yancıları mehter marşlarına da el atıyor. Sancak Marşı’ndaki “Selam sana ey Osmanlı sancağı” “Selam sana ey şanlı Türk sancağı” oluyor. İyi de Türk sancağı diye bir şey yok ki. “Selam sana ey şanlı Türk bayrağı” deseler tamam. Askerlerin kişvergüşah Sultan Aziz sen çok yaşa… Adı üzerine Aziziye Marşı. Bilinen bir marş. Onu da değiştiriyorlar:
Askerlerin kişverküşa (*)
Ey şanlı Türk sen çok yaşa…
Artar cihatla şanımız parçasında “Osmanlıyız Osmanlıyız / Unvanlı namlı şanlıyız” beyti de “Türk oğluyuz Türk oğluyuz / Unvanlı namlı şanlıyız” diye değiştiriliyor.
Farkındaysanız zorlama, kafiye bile tutmuyor…
.....
(*) Kişvergüşa: Fariside cihangir manasına gelir.
İŞLER AYNA ÇAL ÇAL OYNA
“Memleketim” şarkısının aslı o gün çok içen bir hahamın ruh hâlini anlatıyor. Promilin dibine vurmuşların gözünden bakıyor dünyaya.
Melek Elieh bir hareket yaptı
Çalgıcılar tavana hopladılar
Biri diğerinin aletini aldı
Davulcu zilleri çınlattı
Likörler şaraplarla yuvarlandı
Keyif içinde ayyaş çalgıcılar
Koltuklarının altında şişeler
Sabaha kadar oynadılar.