Yapay zekâ botları telif tartışmalarıyla gündemde: Kopyacı mı, ‘sanatçı’ mı?
Yazılı komutlarla sanat eserlerine benzer görseller üreten Midjourney gibi yapay zekâ araçları, telif tartışması başlattı. Sanatçılar, yapay zekânın eserlerini izinsiz kullandığını savunuyor.
MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ - Hayal et! cümlesinden sonra yazılan kısa komutlarla sanat eserlerine benzeyen görsel çalışmalar meydana getiren Midjourney, DALL-E ve Stable Diffusion gibi yapay zekâ botları, sanat dünyasını sarsmaya devam ediyor...
Eksiklerine rağmen usta bir sanatçının eserinden farksız görünen yapay zekâ çalışmaları; artık galerilerde sergileniyor ve müzede teşhir ediliyor. Geçtiğimiz günlerde ise dünyanın ilk yapay zekâ sanat galerisi, Hollanda’nın Amsterdam şehrinde kapılarını açtı.
Ancak yapay zekâ araçları, aslında veri tabanlarına yüklenen gerçek sanatçıların milyonlarca eserleriyle de eğitilerek geliştiriliyor. Bu sebeple sanat çevreleri duruma reaksiyon gösteriyor. Yapay zekâ araçlarının kendi eserlerinin görsellerinin izinsiz kullanarak yeni gibi görünen eserler meydana getirdiğini savunan sanatçılar yapılanların bir tür intihal olduğunu düşünüyor. Mesela geçtiğimiz haftalarda, Hollanda’nın Lahey şehrindeki Mauritshuis Müzesi, ressam Vermeer’in “İnci Küpeli Kız” tablosundan ilhamla yapay zekâ tarafından yapılan bir çalışmayı sergilediği için eleştiri yağmuruna tutuldu.
Yapay zekâ, klasik eserlerin benzerlerini de üretebiliyor.
SANAT ESERLERİ DE ZANNEDİLDİĞİ KADAR ÖZGÜN DEĞİL
Yapay zekânın basit bir şekilde internette bulduğu görselleri birleştirmediğini, arkasında karmaşık kodlar barındırdığını söyleyen tasarımcı Bager Akbay “Bunu anlamak için yapay zekânın nasıl görsel ürettiğini bilmek gerekiyor. Evet, yapay zekâ şimdi daha az özgün şeyler yapıyor ama bildiğimiz sanat eserleri de zannedildiği kadar özgün değil. Sanatçılar; eğitimleri, kültürleri ve ilham alıp unuttuğu başka işlerle eser oluşturuyor. Midjourney gibi yapay zekâlar bir araçtır. Bununla sanat da yapabilirsiniz, reklam filmi çekip para da kazanabilirsiniz” diyor. Sanatçıların kopyalama iddiasıyla yapay zekâ uygulamalarına karşı çıkmalarını değerlendiren Akbay “Müzelerdeki eserlere bakıp resimler üreten bir sürü insan var. Siz müzeye gittiğinizde oradaki eserlerden esinlenme hakkını satın alıyor musunuz? Telifin kamu yararı olması gerekir” görüşünü savunuyor.
ORGANİK BİR İLHAM ALMA DEĞİL
Galeri sahibi ve küratör İsmail Erdoğan ise “Gelişen teknoloji bağlamında sanatı yeniden tanımlarsanız, Midjourney gibi programlarda yapılan işleri bir sanat eseri olarak kabul edip çeşitli yerlerde sergilersiniz. Artık yapılan iş, birileri tarafından meşrulaştırılmış durumda!” diyor. Erdoğan, yapay zekânın bir insan gibi başka sanatçıların işlerinden ilham almadığını savunarak “Evet, insan da sentezle sanat yapar. İnsanoğlu birbirinin mirası üzerinden ilerler. Fakat makineler milyonlarca verinin yüklenerek işler ortaya çıkarılması, insanın ilham alması gibi organik bir süreç değil. Âdeta bir katliam gibi!” ifadelerini kullanıyor.
Kendisini tasarımcı olarak tanımlayan ve yapay zekâ ile görseller üretip geçtiğimiz aylarda bir sergi açan Gökhan Genç ise “Yapay zekânın hukuki olarak bir kimliği olmadığı için ürettiklerine sanat demek mümkün görünmüyor. Ancak yapay zekânın dışında yardımcı programlarla da meydana getirdiğimiz bu tasarımlar, sanat eserine yaklaşıyor diye düşünüyorum. Çünkü kendinize göre bir özgünlük meydana getirebiliyorsunuz” diyor. Genç, Midjourney gibi uygulamalarla sanatın yeniden tanımlanabileceğini kaydederek “Yapay zekâ ile yapılan işlerin ışığında sanat otoriteleri sanat kavramının yeni bir tanımını ortaya koyabilirler” görüşünü paylaşıyor.
HUKUK NE DİYOR?
Telif hukuku sahasında akademik çalışmalar yapan Prof. Dr. Mustafa Ateş yapay zekâ konusunun sinemada da sık tartışıldığını vurgulayarak “Öncelikle 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre bir ürün, insan tarafından meydana getirilmemişse eser olarak kabul edilmiyor. Ancak daha evvel başkaları tarafından meydana getirilmiş sanat eserlerinin dijital ortama aktarılıp yapay zekâ algoritmalarından istifade suretiyle bunlardan daha farklı çalışma meydana getirilmesi ise esilenme olarak görülüyor. Ancak veri tabanına başkasına ait bir sanat eserinin konulması için sahibinden izin alınması gerekiyor. Aksi bir hak ihlali teşkil eder. Henüz koruma süresi devam eden eserleri, sıradan bir veri olarak kabul edemeyiz. Ancak faydalanılan eserin karakteristik özelliklerinin yeni yapılan çalışmaya yansımaması durumunda intihalden söz edilmeyebilir. Ama yine de işleme hakkının ihlali gündeme gelebilir” ifadelerini kullanıyor.
BU VİDEO DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR