Uydurukçayla mücadelede örnek kampanya

İş adamı Bülent Eczacıbaşı, yabancı kelime kullanan personeline ceza kesiyor.
Canan ERASLAN
İş adamı Bülent Eczacıbaşı'nın, dilimizi kuşatan uyduruk kelimelerle mücadelesini holding yetkilisi Okşan Sanön anlattı: "Bülent Bey, yapıyor olacağım ve focuslandım" kelimelerini duyunca toplantıyı kesti. "Bu hangi dil?" diye isyan etti. Holding genelinde uydurukça savaşı başladı. 'Bitiş zamanı' yerine 'deadline' diyen kumbaraya para atıyor. Parası olmayanın adı 'ifşa' ediliyor.
Sanki son dönem Türkiye'si ve dili için söylemiş... Öyle ya, Türkiye'nin orta-yakın tarihine bakıp, dildeki kötü yansımasını görmemek mümkün değil...
100 yıl önce konuşulan Türkçeyi bugün kaçımız anlar? Peki alfabemiz?
"Dedelerinin mezar taşını okuyamayan nesil" biz değil miyiz?
Yine yaklaşık 100 yıl önce yazılan "Türkçe" bir romana "çeviri sözlüğü" eklenen bir dönemi yaşamıyor muyuz?
Şimdi yaşadığımız kültür yozlaşması ise neredeyse zirvede! Her birimiz kaynağının hangi dil olduğunu bile bilmediğimiz kelimeler kullanıyoruz.
Teyit etmek, onaylamak yerine "confirm etmek", bitiş zamanını anlatmak için 'deadline' demek... Odaklanma yerine 'focuslanma' diyor binlerce kişi...
170 bin kelime olan bu zengin dili, 400 kelimeyle konuşur olmuşuz.
Peki nasıl kurtulacağız bu girdaptan?
Elbette önce bu girdabın farkında olarak...
Bülent Eczacıbaşı da, "yıllardır farkında" olduğu bu dil yozlaşmasına daha fazla dayanamamış ve savaş başlatmış...
Kültür ve sanata olan büyük ilgileri bilinen Eczacıbaşı ailesinin bir ferdi, Bülent Eczacıbaşı bir gün "Nasıl böyle konuşurlar" diye isyan etmiş ve o gün "uydurukça" ile mücadele başlamış Eczacıbaşı Holding'de...
Türkçeyi küçülterek yok eden "uydurukça" ile savaşın temelinin nasıl atıldığını, Eczacıbaşı Holding Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilir Kalkınma Grup Başkanı Okşan Atilla Sanön, şöyle aktardı:
"Bülent Bey, her fırsatta Türkçenin çok kötü kullanıldığından şikâyet ediyordu. Bu konuda çok hassas olduğunu her fırsatta görüyordum. Ben de Boğaziçi Üniversitesi mezunuyum. Aslında bu, yabancı dilde eğitim görmüş birçok insanın problemi... Bir gün toplantıda insanlar 'yapıyor olacağım', 'confirme etmek', 'assing etmek' kelimelerini kullanınca dayanamadı. Toplantıyı kestik. "Nasıl böyle söylerler?", "Bu kelime kullanılır mı?", "Neden Türkçesi varken bu uydurukça?" dedi... "Ne yapsak, Türkçe editörlerle mi çalışsak da bunu önlesek?" diye düşünürken, bunun zorla olmayacağı konusunda birleştik. Eğlenceyle çözecektik sorunu..."
Öyle de yapmış Eczacıbaşı...
İlk adım olarak, en çok kullanılan 20 "uydurukça kelime" listesi hazırlanıp karşılarına Türkçesi yazılmış, kelimeler Twitter'da paylaşılmış.
Sonra toplantılarda bu kelimeleri kullananlara toplu halde "gülme" eylemi girmiş devreye.
Ardından bu kelimeleri kullananların kumbaraya 1 lira atmasına karar verilmiş.
"Uydurukça" kelime kullanıp "param yok" diye kaçmaya çalışanın ismi duyuru levhalarına bile asılmış.
Hatta gündemi en yoğun toplantılarda bile "Türkçe", her şeyin önüne geçince "İş mi Türkçe mi" yakınmaları bile başlamış. Cevap ise malum: Türkçe konuşarak iş...
Bir süre sonra bir konuda konuşmak, sunum yapmak zorunda kalanlar korkmaya, konuşmak zorunda kalmayacak olanlar sevinmeye başlamış.
Okşan Atilla Sanön'ün anlattığına göre bir yönetici, çok sinirlenince, "Ben peşinen 100 lira atıyorum kumbaraya" demiş ve konuşmaya devam etmiş...
Savaşı "gülerek" sürdürmek için, Piyale Madra'dan da destek istenmiş. Madra da, toplam 5 karikatürden oluşan özel bir seri hazırlamış ve bunlar iç iletişim hatlarının yanı sıra, web sitesinde, ardından sosyal medyada paylaşılmış. "170 binden fazla kelime bulunan Türkçeyi bizler 400 kelime ile sınırlamış durumdayız. Türkçe kelimeler varken, yabancı, hatta uydurulmuş kelimeler görmek üzücü" diyerek, elini taşın altına koymuş... Hatta karikatürlerden birinde de projeyi kendisine anlatırken yabancı kelimeler kullanan Okşan Atilla Sanön'ü çizmiş...
Şimdi ise, tüm Eczacıbaşı grubu, başta 20 kelimeyle başlayan, şimdilerde 100'e çıkan uydurukça ile savaşta aldıkları mesafeyle gurur duyuyor. Üstelik, daha bir yılını tamamlamayan bu kampanyada "eğlenceli ve bağış esaslı" toplanan paralarla Türkçe sözlük ve yazım kılavuzu alınarak belirlenen 250 okula gönderildi.
![]() |
![]() |
"Uydurukça" kullanımıyla mücadeleye, ünlü karikatürist Piyale Madra çizgileriyle destek verdi. Hatta projeyi anlatırken "yasak" kelimeleri kullanan Kurumsal İletişim Grup Başkanı Okşan Atilla Sanön, bilmeden de olsa Madra'nın karikatürüne malzeme oldu.
![]() |
![]() |