TDK lisana çok karışıyor!

Türk Dil Kurumunun yaptığı kelime değişiklikleri yine gündemde… Sorularımızı cevaplayan mütehassıs isimler, TDK’nın dile fazla müdahale ettiğini ve sözlüklerinde tenakuzlar olduğunu savunuyor.
MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ - Türk Dil Kurumu (TDK) son günlerde değiştirdiği kelimelerle yine gündemde… TDK’nın Türkçe Sözlük eserinin son baskısında “unvan”, “ünvan” oldu, “yeşilsoğan”, “yeşil soğan”a döndü! “Türkiyeli” kelimesi de yine tartışma meydana getirdi. Bütün bunlar “TDK, lisana niçin bu kadar çok müdahale ediyor?” sorusunu sordurdu.
Aslında “Türk Dili Tetkik Cemiyeti” adıyla 12 Temmuz 1932’de kurulan kurum, tarihte de dile aşırı müdahaleleriyle hatırlanıyor. Arapça ve Farsça kökenli kelimeleri dilden tasfiye edip yerine Fransızca kelimelerin benzeri olan “sözcükler” üretmekle eleştirilen kurum, son yıllarda ise bu faaliyetlerinden uzaklaştı. Ancak TDK’nın zaman zaman yaptığı değişiklikler tartışma mevzuu oldu. Şimdi ise kurumun varlığı bile sorgulanıyor.
“SIK DEĞİŞİKLİK YANLIŞ”
Sorularımızı cevaplayan Prof. Dr. Kemal Yavuz “Bir milletin dilini ilmî temellerde inceleyen bir kurumun olması şart. Ancak cumhuriyetin ilk kurumlarından olan TDK, zamanla yolunu şaşırdı. Dolayısıyla 1960 yıllarına geldiğimizde Türkçe hakkında çalışma yapmış ilim adamları, bizim düşüncemize uymuyor diyerek kurumdan uzaklaştırıldı” diyor. Dilde sık değişiklik yapmanın yanlış olduğunu savunan Prof. Dr. Yavuz “Dil kendi seyrinde akıp giderken ona müdahale etmemeli. TDK, işi ciddiye almalı ve kalıcı şeyler yapmalı. Mesela son değiştirilen kelimeler, anlaşılmayan şeyler değil ki! Bunları değiştirmeye ne ihtiyaç var?” diye soruyor.
“UYDURUKÇA AYRIŞTIRDI”
TDK’nın tarihi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci ise “Türk Dil Kurumu, Académie Française gibi Avrupa’daki akademilerin benzeri olarak kuruldu. Böyle ilmî kurumlar gerekliydi. Fakat TDK, ilmî değil, ideolojik bir kuruluş oldu. Türk dilini modernleştirmek gibi bir yanlışa alet edildi. TDK dilin akışına müdahale ederek Arapça ve Farsça menşeli kelimeler yerine yenilerini uydurdu ve bunlar hükûmet eliyle empoze edildi. Bu uydurukça kelimeler, cemiyette bir ayrışma meydana getirdi. Özellikle 1930’larda bu bir furyaydı. Ancak Tek Parti’den sonra da durum devam etti” diye konuşuyor. TDK’nın günümüzde pek çok kelimeyi sık sık değiştirdiğini hatırlatan Prof. Dr. Ekinci “Bazı kelimelerin yazılışı devamlı değişiyor. Tam alışıyoruz; bir başka şekli ortaya çıkıyor. Bir dilin imla kaideleri bu kadar değişir mi? Hatta ‘imla’ kelimesi bile değiştirilip Türkçeye uygun olmayan şekilde ‘yazım’ yapıldı!” ifadelerini kullanıyor.
“İLİM ADAMLARI DİKKATE ALINMALI”
Yazar D. Mehmet Doğan ise TDK’nın farklı sahalardan uzmanlarla iş birliği yapması gerektiğini savunuyor. Doğan “Dilciler, teknisyen gibi davranıyor. TDK, bazı kuralları geliştireceği zaman milletin kullanımlarını dikkate almalı; edebiyatçıları, ilim ve fikir adamlarını işin içerisine dâhil etmeli. Teorik olarak ortaya konan şeylerin pratiğine de bakmalı. Bu yapılmadığı için TDK, on senede bir ‘Yazım Kılavuzu’ çıkarıyor. Artık TDK terkipleri birleşik yazmaya başladı. ‘İzzet-i nefs’ kelimesi, ‘izzetinefs’ oldu. Sonra da istisnalar koydular. Bunların hayatta karşılığı yok. Türk Dil Kurumu’nun lisana hiç karışmamasını beklemiyoruz. TDK’nın doğru yerde, doğru işler yapmasını istiyoruz” şeklinde konuşuyor.
“TDK LAĞVEDİLMELİ”
Edebiyatçı ve editör Hamdi Akyol ise “TDK’nın birçok yazımı, anlamayı güçleştirici nitelikte. Yani virgülün nerede kullanılacağına kadar tartışılacak geniş kapsamlı konular var. Sözlük ise bunun ana omurgası... TDK, yabancı dilden gelen kelimelerin yazımı hususunda da Türk milletinin kullanımını dikkate almıyor. Mesela ‘aperatif’ diye kullandığımız kelimeyi, Fransızcasına uygun olarak ‘aperitif’ demeye zorluyor. Hâlbuki bu, Fransız’ın doğrusu. Öte yandan birleşik kelimelerde de bir karmaşa var. Yani TDK’da tutarsızlık had safhada. Kurum, dile fazla karışıyor. Kanaatimce bu kurumun lağvedilmesi lazım. Zaten Dil Derneği, Kubbealtı gibi ekoller var. Dilde su akıp yatağını bulacaktır. Ayrıca tek bir doğru dayatılmamalı” ifadelerini kullanıyor.