Sultan Sancar'la Hasan Sabbah anlaşmıştı

2000 fedaisiyle Büyük Selçuklu Devleti'ne isyan ederek bölgede terör estiren, Hasan Sabbah'la Sultan Sancar 'barış süreci' başlatmıştı.
Bin yıl önceki bir barış süreciALAMUT KALESİ'NDEKİ 2000 fedaisiyle Büyük Selçuklu Devleti'ne isyan ederek bölgede terör estiren, suikastler düzenleyen Hasan Sabbah'la Sultan Sancar "barış süreci" başlatmıştı. Anlaşmayı bozan taraf, ihanetten asla vazgeçmeyen teröristbaşı Hasan Sabbah olmuştu. Tarih tekerrürden ibarettir sözü boşa söylenmemiş… Yaklaşık bin yıl önce İran coğrafyasındaki Büyük Selçuklu Devleti'ne baş kaldıran Batınî sapık inancına sahip Hasan Sabbah ve fedailerinin hikâyesi, Abdullah Öcalan ve PKK'nın hikâyesiyle ne kadar da örtüşüyor. Sabbah, Alamut Kalesi'ndeki yaklaşık 2000 fedaisini haşhaş kullandırarak kontrol altında tuttuğu için bunlara Haşhaşîler de deniyor. PKK ise uyuşturucu kaçakçısı ve Hint keneviri, esrar üreticisi... Dağlara çekilme halka ve devlete karşı terör, suikast, yol kesme yöntemleri aynı. Bütün bu benzerlikler sebebiyle, İbrahim Karahan, Paraf Yayınları'ndan çıkan, "Hasan Sabbah'ın Fedaileri / Öldürmek İçin Doğanlar" isimli romanını okurken insanın zihninde PKK terör örgütü görüntüleri canlanıyor. Bir de o dönemde Sultan Sancar'la (1086-1157) Hasan Sabbah (1052-1124) ve fedaileri arasında başlatılan bir barış süreci var ki insan, "Tarihin tekerrürü ancak bu kadar olur" demekten kendini alamıyor. İbrahim Karahan, tarihî romanının otuz birinci bölümünde (s.33) bu barış sürecini şöyle anlatıyor: "Hasan Sabbah da Sultan Sancar'ın aldığı "barış yapma" kararına uygun şekilde davranmıştı. Sultan Sancar gibi o da gelişmelere göre davranmak için sabırla beklemeye başlamıştı. Sultan'a gönderdiği mesajda, hem ürkek hem de tehditkâr sözler vardı: 'Selçuklu Devletinin Sultanı'na mesajımdır. Göstermiş olduğu cesarete karşılık ben de ona yardımcı olmak istiyorum. Bizim inanışımıza açılan pencerelere biz de pencerelerimizi açarak karşılık vereceğiz. Gizlimiz saklımız olmayacaktır. Yeter ki bize bize yönelik saldırı olmasın. Eğer birbirimizi samimice kucaklayacaksak, ardımızda kılıçlar olmasın. Ben anlaşmaya uyacağıma söz veriyorum. Aynı güven ve itimadı sizden de görmek hakkımızdır. Aksi durumda ben de hançerimin ucunu size doğru sallarım. Bunu böyle bilmeniz menfaatinize olacaktır.' Hikâyenin devamında, Hasan Sabbah'ın anlaşmaya riayet sözüne sadık kalmadığı, daha sürecin başında Selçuklu Sarayı'na yerleştirdiği casusları vasıtasıyla gizlice Sultan Sancar'a suikast düzenlediği anlatılıyor. Suikasti kimin yaptığını uzun süre araştıran Sultan Sancar, sonunda ordusundaki ileri gelen bir komutanın Hasan Sabbah'ın emriyle kendisine ihanet ettiğini anlıyor. Kendisine suikast düzenleyen komutana vereceği cezayı düşünürken, masasında Hasan Sabbah'tan gelen bir mesaj buluyor. Mesajda, Sabbah, suikastçı komutanın idam edilmesine karşı olduğunu yazmaktadır… Kitabın arka kapağında ise şu bilgiler yer alıyor: "Tarihî öyle olaylar ve kişiler vardır ki hiç unutulmazlar; varlıkları ve yaptıkları her zaman tartışılmakta ve haklarında yüzlerce kitap yazılmaktadır. Bunların en önemlilerinden biri de Alamut Kalesi'nden yürüttüğü faaliyetlerle bölgenin en güçlü devleti Selçuklu'ya karşı isyan bayrağı açan Hasan Sabbah'tı. Birçok Selçuklu sultanı onunla ve fedaileriyle mücadele etti... Melikşah, Muhammed Tapar, Sultan Sancar... Dönemin ve Türk tarihinin en önemli vezirlerinden Siyasetname adlı büyük eserin sahibi ve Selçuklu Devleti'nin mimarlarından Nizamülmülk, hep onun peşindeydi ama onun casusları tarafından öldürüldü... Nizamülmülk'ten dersler alan, sarayda yetişen ve Ömer Hayyam'ın meclislerinde dahi yer alan Hasan Sabbah, birçok şeyden etkilenerek batıni felsefeler keşfetti ve yalancı cennetlerinde sundu zehirlerini peşinden gelen fedailerine... Haçlı Seferleri sonucunda Kudüs'ü ele geçiren Hıristiyanlar ve Tapınak Şövalyeleri de onun baskılarına yenik düştüler... Selçuklular, Haçlıları dize getirirken, küçük bir kaleye, Alamut'a sığınmış ama virüs gibi etrafa yayılan bu sapkın adamın düşüncelerinin ve gücünün yayılmasına engel olamadılar. Günümüz suikastçilerinin babası sayılan Haşhaşiler, yani Hasan Sabbah'ın Fedaileri, herkesi korkuttu, sindirdi, bezdirdi... Öldükten sonra bile takipçilerinin yaşattığı bu hareket, Moğollar tarafından başı ezilinceye kadar faaliyetlerine devam edecekti. Bir dönem yaptıklarıyla herkese korku salan Hasan Sabbah ve Fedaileri, işte elinizdeki bu kitapta okuyacaklarınızla gerçek yüzünü gösterecek..."Paraf Yayinları: 0212 483 47 96
Sefa KOYUNCU-İSTANBUL
##tgvideo##
Sefa KOYUNCU-İSTANBUL
##tgvideo##