Sinemada bu hafta | 8 Mart

Sinemada bu hafta | 8 Mart

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Süper kahramanlar dünyasında rekabet bu defa “kadın” kimliği üzerinden ilerliyor… Marvel, ‘Wonder Woman’ filmine karşı bu hafta ‘Captain Marvel’ı çıkarıyor. Ancak feminist ideolojiyle yoğrulan filmde donuk bir aksiyon sunuluyor.

MURAT ÖZTEKİN

Malumunuz sinemada on seneyi aşkındır devam eden çizgi roman adaptasyon rüzgârı, DC ve Marvel arasında sıkı bir rekabetle sahne oluyor. Şimdi bu rekabet feminist kadın karakterler üzerinden yürüyor. Her ne kadar DC, koşuda biraz geride gibi gözükse de 2017 yılında bir kadın kahramanın merkezinde olduğu “Wonder Woman”la öne çıkmıştı. Marvel, ise Amazon ormanlarından fırlayan bu feminist karaktere, iki sene sonra bir rakibe çıkardı: “Captain Marvel”…  
Namıdiğeri Carol Danvers olan Captain Marvel karakteri aslında 1960’ların sonunda çizgi roman sayfalarında yer almaya başladı. Şimdi ise müstakil bir film olarak seyirciyle buluşuyor. Eserde, kozmik güçlerle donatılmış kadın karakteri Brie Larson canlandırırken ona Samuel L. Jackson, Jude Law, Clarck Gregg ve Ben Mendelsohn gibi oyuncular refakat ediyor.  
Propagandist bir şekilde feminizm mesajlarıyla yoğrulan “Captain Marvel” aynı zamanda yönetmeni kadın olan ilk süper kahraman filmi. Ama bağımsız sinemadan gelen Anna Boden, her ne hikmetse filmin yönetmen koltuğunda yalnız kalamamış! Ryan Fleck de filmin diğer direktörü olmuş!

Sinemada bu hafta | 8 Mart

BAŞLANGIÇ HİKÂYESİ
“Captain Marvel” karakterinin geçmişinin aydınlatıldığı bu başlangıç filminde, iki uzaylı ırkı olan Kree İmparatorluğu ile Skrull’lar arasında asırlardır savaşlar cereyan etmektedir. Çaylak Carol Danvers da “Yüksek Zekâ” tarafından Kree’lerin özel savaşçı ekibine dâhil edilir. Kree ekibi, sınır gezegenlerden birine kurtarma operasyonuna çıkar. Ancak kadın kahramanımız Carol Danvers, her şekle bürünebilen Skrull’lardan kaçayım derken C-53’e yani 1990’ların Dünya’sına gelir.

ÖZÜNÜ ARAYIŞ…
Skrull’ların ışık hızına ulaşan hava vasıtasının kâşifinin peşinde düştüğünü öğrenen Carol, onlardan evvel harekete geçer; bu yüzden sürprizlerle dolu bir kovalamacaya girişir. O yıllarda alt kademe bir S.H.I.E.L.D. ajanı olan Nick Fury de kendisine yardım eder. Carol Danvers, kovalamacada hiç hatırlamadığı kendi mazisiyle anlamaya başlar. Kadın savaşçı, öğrendikleri karşısında şaşkına döner. İşin rengi anlaşılınca “Captain Marvel” Carol Danvers, fezanın derinliklerinde bükülmelerle dolu bir mücadeleye girişir. Tabii, hırpalanmış bir feminist olarak iyi veya kötü bütün erkeklerin de hadlerini bildirir!

İDEOLOJİK MESAJLAR EĞLENCEYİ BASTIRDI
Çizgi roman adaptasyonu süper kahraman filmleri, popüler kitleye hitap etse de tahminlerin ötesinde daha güçlü ideolojik alt metinler barındırabiliyor.  “Captain Marvel”de de durum pek farklı değil. Film, yeşermekte olan feminizm söylemelerine yüksek tondan ses veriyor. “Hepsini yok edeceğim!” minvalindeki yoğun ideolojik ton, zaman zaman eğlencenin bile önüne geçiyor!

Sinemada bu hafta | 8 Mart
Bunun yanında filmde birçok şey karambole gelmişe benziyor. Filmin sonundaki bükülme heyecan verici olsa da biraz oldubitti havasında gelişiyor! Carol’ın “yaşlı teyze” dövdüğü filmden, öyle büyük dövüş koreografileri de beklememek gerekiyor. Brie Larson’ın süper kahraman karakterini ne kadar taşıdığı da tartışılacak noktalardan. Belki bu yüzden kalabalık kadro içerisinde kayboluyor. Ancak Samuel L. Jackson’ın “Nick Fury” performansı görülemeye değer. Filmdeki ölçülü mizah da zaman zaman seyir zevki veriyor. Doksanların nostaljik tablolarının olduğu sekanslar da öyle…
Netice nedir diye sorarsanız: “Captain Marvel”ın daha önceki Marvel filmlerine feminizm dışında yeni bir şey kattığı söylenemez. Süper kahraman doğuş filmlerinin bütün klişelerini üzerinde barındıran donuk eser, evreninin “vasatları” arasında yerini alıyor. 

O 'KELEBEK' YİNE HAVALANDI
Sinema tarihinin en başarılı kaçış filmlerinden biri olarak sayılan, başrollerini Steve McQueen ve Dustin Hoffman’ın paylaştığı 1973 yapımı Kelebek (Papillon) yeniden çekildi. Yönetmenliğini Michael Noer’in yaptığı yeni filmde Charlie Hunnam ve Rami Malek başrollerde... “Kelebek”, suçsuz yere Güney Amerika’daki bir ada hapishanesine sokulan Henri Papillon Charriere’in, Makum banker Louis Dega ile dostluğunu işliyor. İkilinin bir ‘imkânsızın’ peşine düşerek giriştikleri kaçış macerası, sıkıntıları beraberinde getiriyor. Yönetmen Noer’in filmi, etkileyici bir dram sunsa da şaheserin ruhunu yakalayamıyor.

Sinemada bu hafta | 8 Mart

İKİ KİŞİNİN BİLDİĞİ SIR DEĞİLDİR!
Yönetmen Asger Ferhadi, İran sinemasının Batı’da en çok ses getiren isimlerinden biri… “Bir Ayrılık” ve “Satıcı” filmleriyle tanınan Ferhadi, “Herkes Biliyor” adlı eserinde yine ‘karmaşık bir mazi’ hikâyesi anlatıyor. Filmin başrollerinde Hollywood’un iki yıldız ismi Penélope Cruz ve Javier Bardem var. Filmdeki hikâye şöyle: Laura, kız kardeşinin düğünü için çocuklarıyla birlikte İspanya’daki köyüne gidiyor. Eski tanıdıkları bir araya getiren bu mutlu buluşma, Laura’nın büyük kızının kaçırılmasıyla bir anda felakete dönüşüyor. Bu hadise eski defterlerin açılmasına da sebep oluyor. Gerilimli günlerde hem aile fertleri hem de köy ahalisi arasındaki sırlar gün yüzüne çıkıyor... Zihinleri kurcalayacak olan Farhadi’nin filmi hem Hollywood yıldızlı kadrosu hem de İspanyolca oluşuyla dikkat çekiyor. Ancak eser, yönetmenin filmografisinde orta sıralara yerleşiyor.

Sinemada bu hafta | 8 Mart

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
¥ ‘Kapan’
¥ ‘Hüddam 2’
¥ ‘Kar Topu Savaşları 2’
¥ ‘Arada’
¥ ‘Woman at War’

EN ÇOK SEYREDİLENLER
¥ ‘Öldür Beni Sevgilim’  132 bin 134
¥ ‘Organize İşler: Sazan Sarmalı’ 78 bin 543
¥ ‘Karlar Kraliçesi 4’  53 bin 966
¥ ‘Hep Yek 3’  52 bin 323
¥ ‘Bir Aşk İki Hayat’ 50 bin 472

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...