Şatafatlı tren 44 yıl sonra yine yollarda

Düzenleyen:
Şatafatlı tren 44 yıl sonra yine yollarda

KÜLTÜR - SANAT Haberleri

Agatha Christie’nin tanınmış polisiye romanından ikinci defa sinemaya adapte edilen “Doğu Ekspresinde Cinayet”, karmaşık bir hikâye ve müthiş görsellikle, sorgulamalar yapan bir eser.

İngiliz yazar Agatha Christie, polisiye edebiyat denilince akla ilk gelen isim; onun en meşhur romanıysa 1934’te yazdığı “Doğu Ekspresinde Cinayet”...  Müthiş dedektif Hercule Poirot’un bir trendeki esrarengiz cinayeti aydınlatma hikâyesini işleyen eser, 1973 yılında yönetmen Sidney Lumet tarafından beyazperdeye taşınıp, büyük alaka görmüştü. Christie’nin romanı şimdi de Kenneth Branagh tarafından, yıldızlarla dolu bir oyuncu kadrosuyla yeniden sinemaya taşınıyor. Yönetmen Branagh aynı zamanda dedektif Poirot’u canlandırırken, ona Johnny Depp, Willem Dafoe, Penélope Cruz ve Michelle Pfeiffer gibi isimler eşlik ediyor. 
TAKINTILI DEDEKTİF YOLLARDA
Film, Kudüs’ten başlayarak, seyirciyi İstanbul’a ve oradan Doğu Avrupa’nın karlı dağlarına doğru bir seyahate çıkarıyor. Enteresan bıyıkları ve heybetiyle dikkat çeken meşhur dedektif Hercule Poirot, Kudüs’te bir hırsızlık vakasını aydınlatıp, İngiltere’ye geçmek için huzur içerisinde İstanbul’a doğru yola koyuluyor. Seyahatin başında her karaktere dair bir şeyler gösterilerek merak oluşturulmaya çalışılan eserde, lüks Orient Ekspres trenine son anda binebilen Hercule Poirot, Londra’ya doğru yola çıkıyor. Trende aralarında prensesten tutun da, siyahi bir doktora, misyoner ve tüccara kadar her sınıftan insan var. 
CİNAYET OYUNU
Çok geçmeden Johnny Depp’in canlandırdığı antika tüccarı Edward Ratchett, ölüm tehditleri aldığını söyleyerek dedektiften yardım istiyor. Ama Hercule Poirot, hâlinden hoşlanmadığı bu adama yardım etmek istemiyor. Ve trenin raydan çıktığı bir sabah, kapısı açılamayan tüccar Ratchett’ın ölü bedeni bulunuyor. Sonrasında tren direktörü “Senin için plajda bulmaca çözmek gibi” diyerek dedektifi karmaşık bir cinayet oyununun içerisine sokuyor. Takıntılı ve titiz dedektif, enteresan detayları keşfederek katili bulmaya çalışıyor. Ancak trendeki 12 kişiyi şüpheli durumuna sokan bu cinayeti çözmenin kolay olmayacağını anlaması uzun sürmüyor. Dedektif Poirot, bir sürü ipucu ve ihtimalin olduğu cinayette, katilin kim olduğunu bulmak için garip bir müşkülle boğuşuyor. Sorguya çektiği şahısların beyanları ise onu farklı yerlere ve bir adalet sorgulamasına sürüklüyor.
Karmaşık hikâye seyirci usandırır
Mühim bir kısmı İstanbul’da geçen “Doğu Ekspresinde Cinayet” filminde, önceki tecrübelerin aksine iyi bir Türkiye imajı var. İşi otantik kılmak için filmde geleneksel mekânlar gösterilmiş ama bunlar pozitif ve daha az oryantalist bir havada. Eserde, kıyafet modası, yemek mekânları, vasıtalar ve ibadethanelerle 1930’ların havası da oldukça ustaca tasvir edilmiş. Filmin görsellik yönü de güçlü; 
vagondaki hızlı sahneler ve trenin yol alışı hoş bir şekilde beyazperdeye yansıyor. Ancak filmin adapte edildiği kitabın kalitesi göz önünde bulundurulduğunda, senaryonun beklentilerin altında kaldığını söylemek lazım. Diyaloglar eğlenceli olsa da filmdeki dağınık anlatım ve git gide düşen tempo, hikâyeyi bazen sıkıcı yapıyor. “Doğu Ekspresinde Cinayet”te merak duygusu bazen kaybolduğu gibi gerilim de pek yok. Ancak oyunculuk kalitesinin iyi olduğu filmde, dedektifi canlandıran  Kenneth Branagh harikulade bir performans sergiliyor. Karayip Korsanları’nın ‘Jack Sparrow’u Johnny Depp’i de takım elbiselerle görmek enteresan. Nihayetinde modern hukukun adaleti ne kadar sağladığına dair sorgulamalar ihtiva eden film, 20. asrın başında esen ırkçılık rüzgârlarını da çok iyi resmediyor. 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...