Şahin: Ben bir hat sanatı müptelasıyım

Şehir şehir dolaşarak yüzlerce talebeye hat sanatını öğreten Mahmut Şahin, son sergisine “Yol/Vuslat” ismini verdi. Şahin “Hayatıma bir hat müptelası olarak devam ediyorum. Başka bir yaşayışı da istemezdim zaten” diyor.
KÜLTÜR SANART SERVİSİ
Hat sanatının usta isimleri Hüseyin Kutlu ve Ali Alparslan’ın yetiştirdiği hattat Mahmut Şahin, şu günlerde çeyrek asırlık sanat yolculuğunu ortaya koyan bir sergiyle karşımızda. Şahin’in “Yol/Vuslat” ismini verdiği hat sergisi, Kuveyt Türk Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşuyor. Sergide, Şahin’in ustalığını yansıtan sülüs, celi sülüs, nesih gibi tarzlarda kaleme aldığı 33 ihtişamlı eser yer alıyor. Gazetemize konuşan hattat Mahmut Şahin, sanat hayatına resimle başladığını, babasının teşvikleriyle modern sanattan klasiğe yöneldiğini söylüyor.
HER AN SANAT!
25 senedir hat sanatını icra eden Şahin, başkalarının da öğrenmesi için sürekli Anadolu’ya yolculuk yapıyor. Şahin “Bir gün Bursa’da ders veriyorum, diğer gün İzmit’te, sonra İstanbul’da... Takriben 450 talebe ile çalışmalara devam ediyorum” diyor. Hat sanatının hayatının hemen her anında olduğunu söyleyen Şahin “Ben icazetlerimi aldıktan sonra kendimi tamamıyla hat sanatına verdim. Hayatıma bir hat müptelası olarak devam ediyorum. Başka bir yaşayışı da istemezdim zaten. Kemal Batanay’ın levhasında yer alan ‘Meşk-i hat hüsnü yâr ederdi, def’i gam rüzgâr ederdi’ ifadesi âdeta beni anlatıyor” ifadelerini kullanıyor.
SABIR İŞİ...
Serginin ismi olan “Yol/Vuslat”ın da sanat yolculuğundan geldiğini kaydeden Şahin “Anadolu’daki derslere gitmem ve hat sanatının uzun meşk safhası ‘Yol’; varılmak istenen son nokta ise ‘Vuslat’... Sanatımla, vuslata ulaşmayı ümit ediyorum. Benim için vuslat elimde kalemimle, hat sanatını icra ederken yaratıcıya ulaşmak” şeklinde konuşuyor. Şahin, hat sanatının büyük bir sabır gerektirdiğini de şu sözlerle anlatıyor: “Bu 7-8 senede nihayete eren bir seyahat. ‘Sabır ile selamet buldu erenler belaları baldan tatlı bulanlar’’ derler. Çok meşakkatli bir eşitim dönemi vardır hat sanatının. Rabbiyyesir duası ile başlar icazetle biter...”
‘Fîsebîlillah’ bir sanat
Hattat Mahmut Şahin’in farklı bir özelliği de var. Kendisi cami ve kabir taşlarının hat yazılarını “fîsebîlillah” olarak bedel istemeden yazıyor. Bunun sebebini de şu sözlerle izah ediyor: Geçtiğimiz asır başında harflerimizi kaybettik. Birçok sanatkâr bir günde işsiz kaldı. Ben bu yazıları bedelsiz kaleme alarak, kaybettiğimiz maziye köprü olmak istiyorum. Zira kabiliyet olarak daha üstün özelliklere sahip olan sanatçıların, insanî yönlerinin de eksiksiz olması gerekir.
Hat, yozlaşmanın eşiğinde
Hattat Mahmut Şahin son yıllarda aktüalitesini kaybetmeyen ‘modern hat’ tartışmalarına dair de şunları söylüyor: Modern ile gelenek kelimeleri yan yana pek hoş durmuyor. Bu kadar gelenekli bir sanatın resim ile kıyaslanması da hem yanlış, hem de lüzumsuz. Kaideleri asırlar içinde oturmuş bir kutsi sanatın, günümüz modern anlayışına kurban edilişini anlayamıyorum. İslam medeniyetinin bir parçası olan hat sanatını son günlerde manasız yazılar değişik renkler ile yozlaşmanın eşiğinde. Eski üstatlarımız bu günkü arkadaşlarımızın yaptıklarını sizce hayal etmemişler midir? Bir hilye-i şerif düşünün ortasında onlarca ‘Vav’ var. ‘Peki, ne ifade ediyor?’ diyorsunuz, cevap yok...