Nehirden sanat çıktı

“Nehri Sanatla Yıkamak” projesiyle Çoruh Nehri’nin farklı kısımları 100 çocuk tarafından temizlendi. Nehirden çıkan çöpler ise çocuklar tarafından sanat eserlerine dönüştürüldü ve Baksı Müzesinde sergilenmeye başladı…
MURAT ÖZTEKİN | BAYRAKTAR KÖYÜ BAYBURT
Karadeniz’in alabildiğine yeşil coğrafyasında kıvrıla kıvrıla giden yollardan ilerleyip Zigana’yı geçtiğinizde iklim birden değişiyor. Yemyeşil ormanların yerini, bazen tek bir ağacın bile olmadığı sarı tepeler alıyor. Bayburt’un Bayraktar köyündeki Baksı Müzesi de işte böyle bir tepe üzerine kurulmuş. Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’ın “insanüstü” emekleriyle 2010’da köyünde meydana getirdiği müze; farklı sanatları bir araya getirdiği gibi Anadolu’nun değişik kültürel devirlerinden hikâyeleri de cem ediyor! Müze her dünyadan insanın bir şeyler bulabileceği bir mekân olarak duruyor.
Baksı Müzesinin bulunduğu tepeden aşağıyı seyrederken ise Çoruh Nehri ile cırcır böceklerinin karşılıklı konuşmasına şahitlik ediyorsunuz. Belli ki Çoruh’un bir derdi var! Çok geçmeden anlıyoruz ki maddi manevi kirlenen dünyamızdan o da nasibini almış.
Evet, birkaç yıl önce yapılan araştırmalara göre Türkiye’deki yer üstü su kaynaklarının yarıdan fazlası kirlilik problemiyle boğuşuyor. Geçtiğimiz günlerde Baksı Müzesinde sergisi açılan “Nehri Sanatla Yıkamak” adlı proje ise işte bu sıkıntıya dikkat çekiyor.
10 OKULDAN 100 ÇOCUK
Baksı Kültür Sanat Vakfı ile Bocchi’nin iş birliğinde hayata geçirilen ve ilki Çoruh Nehri üzerinden başlayan “Nehri Sanatla Yıkamak” projesinde, geçtiğimiz mayıs ayında sivil toplum teşkilatlarının da desteğiyle, nehrin farklı kısımları 10 okuldan 100 çocuk tarafından temizlendi. Nehirden çıkan çöpler ise çocuklar tarafından sanat eserlerine dönüştürüldü. Bu eserler arasından seçilen 20 tanesi de geçtiğimiz günlerde Baksı Müzesinde sergilenmeye başladı.
Prof. Dr. Hüsamettin Koçan ve Bocchi Genael Müdürü Serkan Ak, çocuklarla birlikte...
Otomobil lastikleri, hortumlar, plastik ambalajlar, ayakkabılar ve şişeler... Atık “malzemelerle” imal edilen eserler, yalın ve çarpıcı bir şekilde çevre felaketinin neticelerini yansıtıyor. Mesela minik Melisa, çöp poşetlerine yüzler çizmiş ve belki de nehre atılan şeylerin bizim birer yansımamız olduğunu göstermek istemiş. Mehmet Akif, nehirden çıkan ayakkabı ve kapaklarla bir ağaç meydana getirmiş, güzel hayaller kurmuş. Esma Naz ile Ahmet Davut ise plastik hortumları, renkli bir kelebeğe dönüştürmüş. Böylece tabiatın yakındığı bir yığın atık, üslupları tartışılıcak olsa da renkli birer esere dönmüş...
ASIL SIKINTI AKARSULARDA
Sorularımı cevaplayan Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, bir nevi küratörlüğünü üstlendiği projenin çıkış hikâyesini şu sözlerle anlatıyor: Malum son zamanlarda deniz kıyılarını temizleme çalışmaları arttı. Biz de ‘Herkes denizlere bakıyor ama aslında sıkıntı denizi besleyen akarsularda’ dedik. Ekoloji ile sanatı, çocukların olduğu bir potada buluşturursak Türkiye’nin geleceği açısından önemli bir iş olacağını düşündük. Başlangıç olarak Çoruh’u seçtik. Bu akarsular üzerinden bir bilinç oluşturma meselesi. Çocuklar yoluyla bu şuur, herkese sirayet edecek.
“Nehri Sanatla Yıkamak” sergisi, ekim ayı sonuna kadar Baksı Müzesinde görülebilecek.
NEHİRDE NE BULURSAK YERDİK
Nehirlerdeki kirlenmenin çok ciddi boyutlara vardığını söyleyen Koçan “Benim çocukluğumda Çoruh Nehri’nde ne bulursak yerdik. Elmayı öpüp nehre atardık, karpuz bulur ağzımıza atardık. Göze dediğimiz her su kaynağını da temizlerdik. Tabii o zamanlar bir aidiyet vardı. Şimdi bu bitti; herkes kendi evindeki musluğu önemsemeye başladı. Nehirlerin her tarafı kirli ve etrafındaki bitkiler azalıyor” ifadelerini kullanıyor.
Çocukların atıklarla çalışmasını anlatan Koçan “Önce farklı sivil toplum kuruluşlarıyla okullarda konferanslar verdik. Daha sonra nehrin 100 kilometresini parçalara böldük ve en yakın okullardan gruplar kendi bölgelerini temizledi. Buldukları atık malzemelerle bir hafta boyunca çalışan çocuklar, eserler meydana getirdi. Çocukların yaptıkları bu eserler de beni oldukça şaşırttı. Bazılarını olağanüstü buldum” diyor.
Hüsamettin Koçan, yapılan serginin projenin ilk ayağı olduğunu, Türkiye’nin bütün nehirlerini sanatla yıkamak istediklerini, önümüzdeki aylarda ise Edirne’de çalışmayı planladıklarını sözlerine ilave ediyor.