İsveçli fotoğraf sanatçısı Annette Louis: İstanbul’da yürümek tarih okumak gibi

- Güncelleme:
İsveçli fotoğraf sanatçısı Annette Louis: İstanbul’da yürümek tarih okumak gibi

Kültür - Sanat Haberleri

15 senedir şehri fotoğraflayan Annette Louis Solakoğlu “İstanbul’un sokaklarında yürümek tarih kitabı okumak gibi... Derin geçmişi her köşesinde görülebiliyor” diyor.

MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ

İsveçli fotoğraf sanatçısı ve yönetmen Annette Louis Solakoğlu, 25 sene evvel bir Türk’le yaptığı evlilikten sonra İstanbul’u yakından tanıdı. New York’ta yaşayan ve yıllardır farklı şehirleri fotoğraflayan sanatçı, bu defa iki kıtalı kadim şehri kadrajına almaya başladı. “Fotoğraflarıma bakan kişileri zihinsel bir yolculuğa çıkarmayı hedefliyorum” diyen sanatçı, İstanbul’da 15 sene boyunca çektiği bu enstantaneleri, Sule Gazioglu Art & Design’de açılan “İstanbul’a Reverans” adlı sergide bir araya getirdi. Sanatçı Annette Louis Solakoğlu, Şule Gazioğlu’nun küratörlüğünü yaptığı sergi vesilesiyle sorularımıza cevap verdi… 

> İsveç’te hayata gözleriniz açmışsınız ve ABD'de yaşıyorsunuz. İstanbul’u sizin için özel kılan şey ne?

İstanbul’un sokaklarında yürümek tarih kitabı okumak gibi... Derin ve karmaşık geçmişi her köşesinde görülebiliyor. İstanbul’un ne kadar güzel olduğuna hep hayret etmekten kendimi alamıyorum. Bu güzelliğin bir kısmı ise özünde var olan ikilikten kaynaklanıyor; kaos, çile, yılgınlık, aynı zamanda güçlü yenilenme ruhu ile birlikte. İnsanlar; tarih ve modernitenin bir arada bulunduğu muhteşem saraylar, gecekondular, zarif yalılar ve gökdelenler arasında yaşıyor.

İsveçli fotoğraf sanatçısı Annette Louis: İstanbul’da yürümek tarih okumak gibi

ŞİİRSEL BİR DİNGİNLİK ARIYORUM

> Şehirde fotoğraflarınızı nasıl çektiniz? İstanbul mu size rehberlik etti yoksa belirli bir planla mı seyahat ettiniz?

Genellikle gün doğmadan önce, şehir daha uyanmamışken evden çıkıyorum. Sabahın ilk ışıkları çok güzel. Her zaman İstanbul’un çok hareketli sokaklarında sessiz, şiirsel bir dinginlik arıyorum. Sadece fotoğraf makinem ve tripodumla İstanbul sokaklarında dolaşıp farklı mahalleleri keşfetmeye çalışıyorum. Ayrıca aynı mahalleleri yılın farklı mevsimlerinde gözlemlemek için aynı yerlere geri gitmeyi seviyorum. 

ZITLIKLAR ŞEHRİ

> “İstanbul’a Reverans” serginizde neye odaklandınız?

Bu fotoğraf projesinin teması İstanbul’un mimarisi ve günlük hayatı. Gözüme en çok takılan da İstanbul’un bir zıtlıklar şehri olması. Mesela, bu sergideki fotoğraflardan biri Gülhane’deki Hamidiye Sebili’ni gösteriyor. I. Abdülhamid tarafından inşa edilen bu sebil, 1777’den kalma rokoko tarzında tarihî bir çeşme. Şu an ise dondurma ve kola satan sıradan bir büfe. 

İsveçli fotoğraf sanatçısı Annette Louis: İstanbul’da yürümek tarih okumak gibi

> Sizce İstanbulluları diğer ülkelerde yaşayan insanlardan farklı kılan özellikler neler?

İstanbulluları her zaman alışılmadık derecede sıcak, sevecen ve misafirperver bulmuşumdur. Ayrıca sahip oldukları güçlü topluluk ve aile bilincini de seviyorum. İnsanlar birbirlerini selamlamaya, oturup bir bardak çay içmeye, çilelerini ve sevinçlerini paylaşmaya vakit ayırıyorlar. Bu da hayatı daha iyi kılıyor tabii ki.

ŞEHİR SON 15 SENE DEVAMLI DEĞİŞTİ

> Son 15 yıla ait fotoğraflarınızla sergi açtınız. Siz fotoğraf çekerken şehir nasıl değişti? 

İstanbul benim gözümün önünde bile olağanüstü hızla büyüdü ve sürekli değişti. Bir mahalleye gidiyorum ve insanlar bana “Burada ayçiçeği tarlası vardı...” ve “Şurada inekler otluyordu” diyorlar.

> İstanbul’da fotoğraf çekerken enteresan bir tecrübe yaşadınız mı? Varsa bizimle paylaşır mısınız?

Geçen kış Beykoz’da karlı bir caddede saatlerce fotoğraf çektikten sonra biri birdenbire kaldırıma bir sandalye çekti ve bana bir bardak çay ikram etti. Bu jestin -ve çayın- sıcaklığını ve tanımadığım insanların buna benzer birçok nezaket ve cömertlik anını hiç unutmayacağım.

İsveçli fotoğraf sanatçısı Annette Louis: İstanbul’da yürümek tarih okumak gibi

> İstanbul’un mimari zenginliğinin çoğunluğu Osmanlıdan, birazı da Bizans’tan günümüze kadar geldi. Osmanlı mimarisi ve kültürü hakkında ne düşünüyorsunuz?

Son zamanlarda Mimar Sinan hakkında bir kitap okudum ve Süleymaniye Camii gibi şaheserlerine hayran kaldım. Aynı zamanda Türkiye’de cami tasarlayan ilk kadın olan Zeynep Fadıllıoğlu’nun Şakirin Camii’nin modern mimarisinden de çok etkilendim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...