İşte talanın belgeleri

Düzenleyen:
İşte talanın belgeleri

KÜLTÜR - SANAT Haberleri

Edirne Belediyesinin nikâh salonu yapmak için projelendirdiği yerin Mürşidü’l-müteehhilîn ve Mızraklı İlmihâl kitaplarının müellifi ve Fatih Sultan Mehmed Han’ın hocası Muhammed bin Kutbüddin-i İznikî hazretlerinin kabristanı olduğunu bildiren birkaç haber hazırlamıştık.

Ahmet Münir Eren

Daha önce elektrik fabrikası bahçesinde yapılan kazılarda mezar taşları gün yüzüne çıkmıştı. Bu taşlar yerden bitmedi, gökten inmedi hâliyle bir mezarlığın var olduğunun apaçık alameti. O hâlde oradan çıkan taşları Selimiye bahçesinde sergileyip bulunduğu yeri mezar yokmuşçasına perdelemek hangi vicdanın ürünüdür? Birçok kaynak kesin olarak burada Tatarhaniler Mezarlığı olduğunu ve Muhammed bin Kutbüddin-i İznikî hazretlerinin metfun bulunduğunu bildirirken burada nikâh salonu yapmak cehalet midir, ihanet midir? Bilerek ve kasten ilk Osmanlı kabristanını ve içerisinde bulunan Fatih Sultan Mehmed’in hocasının, âlimlerin ve evliyanın kabr-i şeriflerini “YOK ETMEK” değil midir?
Bu yüce zatın kabrinin orada bulunması bir rivayet bile olsa Edirne Belediyesinin bu hususta temkinli ve tedbirli davranması icap etmez mi ? Kaldı ki bu, bir rivayet değil hakikat. Şayet orada bir hazinenin varlığından söz edilseydi çoktan gerekli tedbirler alınır, bölgede kuş uçurulmazdı.
Din-i İslam’ın yayılması için elinden gelen gayreti gösteren ve bizlere ulaşmasını sağlayan âlimlerimiz de bizim en değerli hazinemizdir. Gerekli saygının ve hürmetin gösterilmesi için çalışmak boynumuzun borcudur.

DİNE AYKIRI
Bu yüce zatın Cennet Yolu İlmihâli kitabında küfre sebep olan hâller bahsinde şu madde yer almaktadır. “Allahü azimü’ş-şanın evliyasına ve enbiyasına ve ulemasına, bunların sözlerine ve fıkıh kitaplarına ve fetvalarına hürmet gerekirken tahkir etmek küfürdür.’’ Bu madde sanırım işin vahametini kavramaya yardımcı olur.
Hadis-i şerifte Peygamber Efendimizin “Âlimin mürekkebi, şehidin kanı ile tartılır, âlimin mürekkebi ağır gelir.’’ diye övdüğü âlimlerimize gerekli hassasiyetin gösterilmediğini görerek yapılan bu büyük yanlış işten vazgeçilmesi için Muhammed bin Kutbüddin-i İznikî hazretlerinin kabrinin orada olduğunu bildiren vesikaları sırası ile aşağıda sunuyoruz.
Dileriz ki, bu yazımızın neticesinde Edirne Belediye Başkanı hatada ısrar etmekten vazgeçer. Orayı bir ticaret yeri değil, ziyaret yeri yapar da gerek Hakk’ın katında ve gerekse halkın nezdinde, hatta kanun önünde kendisini ve Edirne Belediyesini suçlu duruma düşmekten korur.

ALTI OK DERGİSİ YAZMIŞ
   Ankara Arkeoloji Müzesi Müdürü Hikmet Turhan Dağlıoğlu’nun, Cumhuriyet gazetesinin 17 Şubat 1934 tarihli nüshasında yazdığı yazı özet olarak aşağıdadır: Zindanaltı-Tatarhanlar Mezarlığı’nın, Edirne'nin ilk mezarlığı olduğu, Edirne Halkevi'nin 1935 senesinde çıkardığı Altı Ok dergisinin 45. sayfasında Ahmet Serezli'nin "EDİRNE KABRİSTANLARI” isimli makalesinde de yazılıdır. Ayrıca Kutbüddinzade Muhammed İznikî, Allâme Molla Fenari’nin (öl. 834/1431) en seçkin talebelerinden olup din ve  fen ilimlerine vakıf derin bir âlimdir. Edirne'de müderris iken 885/1480 tarihinde vefat etmiştir.  Kabrini görüp mezar taşlarını okuyan Badi Ahmed Efendi Edirne'nin en eski mezarlığı olan Zindan Hanın Tatar Hanları kısmına El-Makam adlı ziyaretgâhının yanına gömüldüğünü yazmaktadır. Tarihçi yazar Oral Onur, El-Makam’ı bizzat gördüğünü ifade etmiştir. 

Kanunen suçtur
Elektrik fabrikası binası, Tapu Müdürlüğünde “MEZARLIK” vasfı ile Edirne Belediyesi adına kayıtlıdır. Edirne’nin “Payitaht” olduğu dönemde ilk İslam Mezarlığı, “Tatarhaniler Mezarlığı”dır.
 Kadastro komisyonu beyannamesinde, “Belediye kanunu mucibince, Belediye’ye ait mezarlıktan olmakla Edirne Belediyesi adına tesciline karar verildi. 11.3.1938” tarihli kararın devamında “İşbu elektrik fabrikasının arsası Zindanaltı Mezarlığı namıyla maruf İslam Kabristanı olduğu ve 23.3.1938 tarihli talepnameye istinaden “MEZARLIK OLARAK EDİRNE BELEDİYESİNE TESCİL EDİLMİŞTİR.” denilmektedir. 
Kadastro komisyonunun beyannamesinde yer alan yukarıdaki ifadelerden açıkça görüleceği üzere, tapu kaydında cinsi “MEZARLIK” olan elektrik fabrikası binası ve arsası, bu maksatla tapusuzdan belediye adına tescil edildiğinden, Edirne Belediyesi tarafından iktisap sebebi olan “MEZARLIK” dışındaki bir sebeple tasarruf edilmeyeceği bu tapu kaydıyla sabittir.
3998 sayılı Mezarlıkların Korunması Hakkında Kanun’un “Korunma” başlıklı 2. maddesinin hükmü şöyledir:
“Mezarlıklar ve şehitlikler ile mezarlar bozulamaz, tahrip edilemez ve kirletilemez. Bu yerler imar mevzuatı ile veya başka herhangi bir şekilde park, bahçe, meydan, otopark, çocuk parkı, yeşil alan gibi sahalar olarak ayrılamaz ve asli gayesi dışında hiçbir amaç için kullanılamaz.”
Bu maddede açıkça “MEZARLIKLARIN ASLİ GAYESİ DIŞINDA HİÇBİR AMAÇ İÇİN KULLANILAMAYACAĞI” özellikle vurgulanmıştır. Yukarıda da arz ettiğimiz üzere, Tatarhaniler (Zindanaltı) Mezarlığı ile Eski Elektrik Fabrikası binası birlikte tapuya “Mezarlık” olarak tescil edilmiştir. Bu sebeple, Mezarlık olan bir yerin, Nikâh Salonu olarak düzenlenmesi açık ve seçik olarak suçtur. "

 

Fatih’in hocasına bu eziyet reva mı?

Sorarım size...
Bir devletin 3 kıtaya yayılmasının ve 6 asır boyunca ayakta durmasının hikmeti nedir? İlme ve âlime verdiği kıymet değil mi?
Şanlı bir medeniyeti mayalayan Şeyh Edebali, yoğuran Molla Fenari, pişiren Molla Güraniler ve daha niceleri değil midir? Osmanlı denince alimler, evliyalar gelmez mi akla?
Camiler, medreseler, külliyeler ve zaviyeler geçmez mi zihninizden?
Selimiye’siz bir Edirne düşünün desem sefalet olmaz mı?
Yine Selimiye'yi Sinan’sız düşünün desem; bu, ihanet olmaz mı?
Şimdi de bir âlim düşünün; çağ açanFatih’in hocası, Mızraklı İlmihâl ve Cennet Yolu İlmihâli’nin yazarı...
Mübareğin bulunduğu kabristanın üzerine nikâh salonu yapılacak desem, felaket olmaz mı?

Ayaklı kütüphane yıkıma şahit

Edirne’nin ayaklı kütüphanesi olarak bilinen, tarihçi yazar, 2010 yılı TBMM Üstün Hizmet Ödülü sahibi merhum Oral Onur, türbeyi görmüş ve yıkımına şahit olmuş. Türbeyi yıkmakta olan iş makinelerini kullanan operatörlere ve  yıkım ekibine “Durun!.. Yıkmayın!..” diye bağırarak mâni olmaya çalışmış. Muvaffak olamayınca, yardım istemek için Müze Müdürlüğüne seğirtmiş, ancak ilgili ve yetkili kimseyi bulamayınca tekrar geri dönmüş. Bu esnada türbenin yıkıldığını ve mezar taşlarının taşınmakta olduğunu üzülerek görmüştür.

İşte talanın belgeleri

Kadastro Müdürü imzalamış

 Türbeyi ve yıkımını görenlerden bir başka isimse Bilirkişi Heyeti’nde bulunan eski Kadastro Müdürü merhum Adnan Evinay. Bilirkişi Raporu hazırlandığında, bu yıkım hadisesini yaşadığını ve o esnada Kadastro Müdürü olduğunu bildirerek “Türbe, bu X ve Y koordinatlarıyla gösterilen yerdedir. Bu hadiseyi yaşayan Bilirkişi olarak bu raporu imzalıyorum” demiştir. Bu sırada 93 yaşında olup üzülerek o günleri anlatmıştır.

İşte talanın belgeleri

TÜRBENİN KROKİSİ
Haritacı Yılmaz Eren’in imzası ile Muhammed bin Kutbüddin-i İznikî hazretlerinin kabir yerini koordinatları ile gösteren kroki. 
İşte talanın belgeleri

 Bağdatlı İsmail Paşa’nın Hediyetü’l-Arifin Esmaü’l-Müellifîn ve Asarü’l-Musannifin adlı eserinin 2’nci cilt 211’inci sayfasında merhumun Edirne’de 885 hicri (miladi 1480) tarihinde vefat ettiği yazılıdır. 

İşte talanın belgeleri

Osman Nuri Peremeci Edirne Tarihi 121’inci sayfasında, Muhammed Muhyiddin bin Kutbüddin-i İznikî hazretlerinin kabrinin Tatarhaniler Mezarlığı’nda olduğunu bildirmektedir.
¥ Badi Efendi merhum, elektrik fabrikasının yerinde bir de Muhammed bin Kutbüddin İznikî’nin mezarından bahsediyor ki, bunun tarihi 856-1452 imiş. Bu zat İznikte 820-1417 de ölen Mevlâna Kutbüddinin oğludur. Manzum tarihinin tutarı ise 876-1472’dir. Buradaki taşlar hakikati yani İznikli Kutbüddin oğlu Mevlâna Mehmed’in burada öldüğünü bildirmektedir.
¥ İslâm Âlimleri Ansiklopedisi 12. Cilt 315-316 sayfalarında, bu büyük âlimin Edirne’de vefat ettiği ve üstünlüğü anlatılmaktadır.
¥ Bursalı Mehmed Tahir Efendi’nin Osmanlı Müellifleri 148 ve 149. sayfalarında Fatih’in Hocası olan bu büyük zatın kabrinin Edirne Tatarhan Mezarlığı’nda olduğu bildirilmektedir.
¥ Vefatı “Lekad etellahe bi kalbin selim” ve “Rahmetullahi aleyhi daimen” terkiplerinin gösterdiği 885 H’de, kabri Edirne’de Zindanaltında Tatarhan Mezarlığı’ndadır. Mezar taşındaki tarih 885’tir. Badi Efendi’nin (Edirne Tarihi’nde) yazılıdır.
¥ Bağdatlı İsmail Paşa’nın Hediyetü’l-Arifin Esmaü’l-Müellifîn ve Asarü’l-Musannifin adlı eserinin 2. cilt 211. sayfasında merhumun Edirne’de 885 hicri (miladi 1480) tarihinde vefat ettiği yazılıdır. 
¥ Müze Müdürlüğünün 06.10.2005 tarihli raporunda “... tarihî kaynaklarda Muhammed bin Kutbüddin-i İznikî adlı zatın burada (Tatarhaniler Mezarlığı’nda) gömülü olduğu kesin bir dille belirtilmektedir.”
¥ Kâtip Çelebi’nin Keşfü’z-Zünûn 2. cilt 1.768. sayfasında bu zatın Tatarhaniler Mezarlığı’nda olduğu yazılıdır. 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...