Göçmen sanatçıların güvercin tedirginliği
Farklı ülkelerden gelip Türkiye’de sanat yapan isimler, son dönemde yaşanan ırkçı tahrikleri gazetemize değerlendirdi. Ülkemizi çok sevdiğini söyleyen sanatçılar, endişe içinde…
MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ - Türkiye’de son aylarda artan ırkçı tahrikler, sosyal huzura dinamit koyuyor. Mülteci ve göçmenlere karşı ayrılıkçı tavırlar, giderek şiddete dönüşüyor. Hedefte ise daha ziyade Orta Doğu ve Arap coğrafyasından gelen göçmenler var. Çeşitli sebeplerle Türkiye’ye göçen kişiler arasında azımsanamayacak sayıda sanatçı da bulunuyor. Türkiye’yi evi gibi gördüğünü söyleyen ve üretimlerine burada devam eden sanatçılar, son yıllarda daha çok ayrımcılığa şahit olduklarını ifade ediyor. Buna rağmen kardeşlik mesajı vermeye devam ediyorlar. Temas kurduğumuz Suriyeli sanatçıların çoğu ise bu konuda konuşmak bile istemiyor...
TÜRKİYE GÜZEL AMA GÜVENLİĞİM İÇİN ENDİŞELİYİM
Sorularımızı cevaplayan İstanbul’da yaşayan Emmy ödüllü Suriyeli sinematograf Muhammed Eyad, 5 yıldır Türkiye’de bulunduğunu ancak son dönemde endişelerinin arttığını anlatıyor. İç savaştan kurtularak Türkiye’ye gelen Eyad “Türkiye kültürel açıdan zengin ve güzel bir ülke. Fakat ne yazık ki son dönemde başta Suriyelilere olmak üzere mülteci karşıtı sesler yükseldi. Şahsen ırkçı tutumlarla karşılaşmadım ancak ırkçıların sesleri arttı ve en son ‘Adana’da Suriyeli genç bir adamın öldürülmesi’ olmak üzere birçok hadise meydana geldi. Bütün bunlar beni endişelendiriyor ve emniyetim için düşünmeye sevk ediyor. Bu durumları nasıl açıklayacağımı bilmiyorum. Ancak ten rengimiz ya da milliyetimiz ne olursa olsun hepimiz birer insanız. Umarım bu durumlar sona erer ve Türkiye mazlumlar için bir sığınak olmaya devam eder” ifadelerini kullanıyor.
SEÇİMLERDE “MÜLTECİ” DİYE SÖYLENDİLER
Meryem Norouzi ise İran’dan Türkiye’ye gelen hat sanatçılarından biri. Yaklaşık 10 senedir Türkiye’de hat icra eden ve kendisine sanatçı kimliği hasebiyle istisnai olarak Türk vatandaşlığı da verilen Norouzi, Türkleri İranlılardan daha sıcak bulduğunu, İstanbul’da yaşadığı apartmandaki Türkleri bir aile gibi gördüğünü söylüyor. Ancak Norouzi, son birkaç yıldır bazı “ufak tefek” ayrımcılıklar yaşadığını ifade ediyor. Sanatçı Norouzi, “Birkaç sene evvel böyle şeyler yoktu, kendimizi çok rahat hissediyorduk. Ancak pandemiden sonra -zannediyorum ekonomi kötüleşince- bu durumlar çoğalmaya başladı. Mesela son seçimlerde oy kullandığım esnada bir kişi, Türk vatandaşı olmama rağmen bana ‘mülteciler şöyle…’ deyip söylendi” diye konuşuyor. Yaşanan durumların endişe verici olduğunu söyleyen Meryem Norouzi “Acaba daha fazlası olur mu, diye düşünmeden edemiyoruz. Ancak sanat camiasında böyle ayrımcı durumlar asla olmuyor. Yaşananlar sanat kariyerime zarar vermiyor” şeklinde konuşuyor.
İYİ OLMAYA ÇALIŞIYORUM
Yemenli Abdulvahhab Saif ise 10 senedir Türkiye’de yaşıyor. İstanbul’da bir Türk’le evlenen ve hat sanatı icra eden Saif “Memleketimden kaçarak gelmedim. Sanat için buradayım. Türkiye’de hat sanatı yapmak güzel. Burada sanatçılar saygı görüyor. Ben de hep insanlarla iyi olmaya çalışıyorum. Türkler, kendilerine iyilik yapanla iyi oluyorlar” diye konuşuyor. Sanatçı Saif, buna rağmen göçmen sanatçıların sıkıntı yaşayabildiğini dile getirerek şöyle konuşuyor: “Elbette bazen sokakta yürürken bile kötü bakanlar olabiliyor. Önüme bakıp gidiyorum, problem yapmıyorum. Arkadaşlarımın da farklı tecrübeleri oluyor. Mesela bir arkadaşım metroda kâğıt kalem çıkarıp hat yazmaya çalışırken tepki aldı. Fakat onun da ne ile karşılaşacağını düşünmesi lazımdı. Göçmenler olarak bizim daha dikkatli davranmamız gerekiyor. Yemen’e dönmeyi düşünmüyorum ama başka bir ülkeye gidebilirim. Zira son zamanlarda herkesin bildiği üzere ekonomik durumlar biraz sıkıntılı.”
KENDİ HAKLARININ YENDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORLAR
İranlı ressam Ahad Saadi ise 12 yıldır Türkiye’de sanat yapıyor ve bir müddettir sanat galerisi işletiyor. İstanbul’u vatanı olarak gören Saadi, ayrımcı ve ırkçı kimselerle bizzat karşılaşmadığını söylüyor. Ancak Saadi, Türkiye’de artan göçmen düşmanlığından endişe duyduğunu kaydederek “Zaman zaman yaşananlar bizi de tedirgin ediyor. Sanat galerimizde diğer göçmen sanatçılarla bu durumu konuşuyoruz. Türkiye’de sanat yapmakta zorlanmıyoruz ama bazı Türkler, Türkiye’de iş yaptığımızı görünce kendi hakkının yendiğini düşünebiliyor. Bu doğru değil. Göç etmek her zaman negatif manaya gelmiyor. Göç eden sanatçılar, kendi birikimlerini de yeni ülkelere taşıyor ve ek değer katıyor” ifadelerini kullanıyor. Fakat bazı göçmenlerin Türkiye’ye adapte olmakta zorluk çektiğine de temas eden Ahad Saadi şöyle konuşuyor: “Göçmeler Türkiye’ye acılı şekilde geliyorlar ama onların da bulundukları yeni yerin kurallarına uyması lazım. Bu sebeple herkes karşılıklı olarak ince düşünceli davranmalı. Türkiye’de herkes Osmanlı İmparatorluğu’yla iftihar ediyor ama o dönemdeki gibi birlikte yaşayabilmek emek istiyor.”
DİKKATLİ DAVRANIYORUM
Çinli sanatçı Said Chuanyi Lei ise pandemi döneminde ülkesinden kaynaklı olarak bazı ayrımcılıklara maruz kaldığını ama bunun dışında kötü muamele görmediğini söylüyor. Lei “Türkiye’de yaşarken veya sanat yaparken milliyetimden ötürü bir ayrımcılıkla karşılaşmıyorum. Çünkü hassas konulara dikkat ediyorum. Malum her ülkede farklı dinamikler olabiliyor” diyor.