‘El emeği’ fotoğraflar

Düzenleyen:
‘El emeği’  fotoğraflar

KÜLTÜR - SANAT Haberleri

İlk fotoğraf tekniklerinden Wet Collodion’u kullanarak sergi açan sanatçı Kerim Suner: Fotoğraflarım çocuklarım gibi. Çünkü her biri tamamen benim emeğimle meydana geliyor.

KÜLTÜR SANAT SERVİSİ
Herkesin elinde kameraların olmadığı o “siyah-beyaz” yıllarda, fotoğraf çekilmek âdeta bir merasimdi. En güzel kıyafetler giyilip, ailecek fotoğrafçıya gidilirdi. Körüklü büyük kutunun önüne geçilip, gülümser vaziyette o emir beklenirdi. Derken kafasını siyah perdeye sokan fotoğrafçıdan ses gelirdi: Dikkat, gülümseyin çekiyorum... Sonrasında da karanlık odada meşakkatli bir safha başlardı, film dâhil her şey el emeğiyle hazırlanırdı... 
Fotoğrafçı Kerim Suner, 160 yıllık fotoğrafçılık tekniği olan Wet Collodion’u (Islak Plaka) kullanarak, işte bu nostaljiyi yaşatan işlere imza atıyor. Fotoğrafçılığında dijitale yer vermeyen Suner, her şeyi kendi emeğiyle yapıyor. Sanatçı, bu klasik usulle çektiği fotoğrafları, şimdi de İzmir’deki Mahall Bomonti’de “Zamansız Portreler” isimli sergiyle sanatseverle buluşturuyor. 6 Mart’a kadar devam edecek olan sergi, fotoğraf tutkunlarını zaman yolculuğuna çıkarıyor. Biz de Kerim Suner’le bu nostaljik işlerini konuştuk...
¥ Bu farklı tekniğe nasıl başladınız?
 Aslında kendimi bildim bileli fotoğraf çekiyorum. 5 yıl önce bir karanlık oda kurarak, analog fotoğrafla da uğraşmaya başladım. Bu arada yurt dışındaki bazı fotoğraf meraklıları sayesinde Wet Collodion (Islak Plaka) tekniğini keşfettim. Farklı bir şeydi ve kullanmak bana inanılmaz zevk verdi. 
¥ Tam olarak bu teknik nedir?
 Wet Collodion (Islak Plaka) tekniği 1851 yılında İngiliz heykeltıraş Scott Archer tarafından geliştirilmiş. Bu teknikte, gümüşün bir takım metal tuzlarıyla birleşmesinden sonra ışığa hassas hâle gelmesinden faydalanılıyor. Cam veya parlak siyah bir metali, hazırladığım kimyasal bir karışımla kaplayıp, gümüş banyosunda bekleterek ışığa hassas hâle getiriyorum. Böylece kendi filmimi oluşturarak fotoğraf çekiyorum. Aslında tek ihtiyacım olan, önünde lensi bulunan ve içerisine başka yerden ışık girmeyen bir kutu. Fakat ben antika bir fotoğraf makinesi kullanıyorum. Her şey yüz yıl öncesinde olduğu gibi yani.
¥ Peki, sizi cezbeden yönü ne? 
Günümüzde dijital kamera kullanarak meydana getirilen fotoğraflarda birçok insanın emeği var. Kameradan sensöre, bilgisayardan görüntü işleme programlarına ve çıktı aracına kadar çok fazla insana ve teknolojiye bağımlısınız. Bu zincirden birinde hata olsa işler tamamen bozuluyor. Benim kullandığım teknikte ise hemen her şeyi ben yapıyorum. Bu yüzden fotoğraflarımın hepsi benim çocuğum gibi. Sıfırdan bir şeyi meydana getiriyor olmak da bana büyük bir haz veriyor. Üstelik meydana getirdiğim fotoğraflar da benzersiz. Aynı pozlamayı yapıp, aynı ışığı kullansanız da bir daha o fotoğrafı çıkarmak mümkün değil. 
¥ Bu primitif teknikle çalışmak sizi zorlamıyor mu?
 Başta birazcık zorladı ama alıştıktan sonra zevke dönüştü. Benim kullandığım makinenin üzerinde herhangi bir düğme yok. Dijital makinelerde ise onlarca tuş, yüzlerce fonksiyon var. Hangisini zor ve kafa karıştırıcı olduğunu siz kıyaslayın...
¥ Klasik teknik fotoğrafa ne katıyor?
Alışılagelmiş fotoğraflardan farklı bir estetiği var. Fotoğrafını çektiğimiz kişiler de bundan büyük bir keyif alıyor. Çünkü her şey bir buçuk asır öncesinde olduğu gibi. Atölyemde âdeta tarihe seyahate çıkılıyor.  

‘El emeği’  fotoğraflar

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...