Derviş Zaim: Savaşın ne olduğunu ben bilirim

Derviş Zaim: Savaşın ne olduğunu ben bilirim

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Yeni filmi ‘Flaşbellek’te Suriye Savaşı’na odaklanan Derviş Zaim “Ben savaştan dolayı göç etmenin ne olduğunu iyi bilirim. Çünkü Kıbrıs’ta yaşadıklarım arasında böyle tecrübeler var. Suriyelilerle bir yakınlık kurmam şahsi tarihimle ilintili” diyor.

MURAT ÖZTEKİN

Geleneği ön plana çıkaran filmleriyle Türk sinemasında kendine has bir çizgi meydana getiren yönetmen Derviş Zaim, şimdi de Orta Doğu’daki kanayan yarayı merceğine alıyor. Zaim, senaryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı son filmi “Flaşbellek” ile sinemada hep mültecilerle gündeme gelen Suriye meselesinin merkezine iniyor. Eser, Suriyeli bir askerî görevlinin, rejimin insanlara uyguladığı şiddeti belgeleyen fotoğrafları gizlice Suriye dışına çıkarmasına odaklanıyor. Biz de  Zaim’le festivallerde yarışmaya başlayan filmini konuştuk...

“SOĞUKKANLI BAKIŞ”
∂ Suriye meselesi aslında çok uzun zamandır kanayan bir yara. Sizin film için bu kadar zaman beklemenizin sebebi hadiseye uzaktan bakabilmek miydi?
“Flaşbellek” iki ya da üç sene önce düşünülmüş bir şey değil; çok daha öncesine dayanıyor. Olgunlaşması için zaman gerekiyordu. “Biraz daha bekleyeyim, acaba ne olacak?” diye hareket etmedim. Ama, yaşanan şeylere mesafeli bakarsanız daha soğukkanlı eser üretme ihtimaliniz artabilir.

∂ Filmde Suriye’de olanlara nereden bakıyorsunuz?
Suriye meselesinde bir sürü faktör işin içinde. Ama ben insani tarafı merkeze almanın daha doğru olacağını düşündüm. Bir de bugüne kadar çekilen eserler göçmen dramına eğiliyordu. Bunlar son derece önemliydi ama sadece insanların Suriye dışında yaşadıklarını temel alan bir film değil, Suriye’de neler olduğuna dair bir hikâye meydana getirmek gerekliliği daha ağır bastı.

∂ Nasıl yani?
Suriye meselesi, sadece göçmenlerin aç ve açıkta kalma hikâyesi değildi. Meselenin öncesi de vardı. O insanlar daha önce binlerce yıllık, çok zengin Arap kültürüne yakışmayan şartlarda yaşıyorlardı; çektikleri çok büyük acılar vardı. Bütün bunları beraberce ele alan bir iş yapmak gerekiyordu.

∂ “Flaşbellek”te gerçek bir hikâyeden yol alıyorsunuz. Nasıl doğdu senaryo?
Filmde bir tane değil birkaç tane gerçek hikâye var. İnsanların kaçışları, başlarına gelenlerle yavaş yavaş yüzleşmeleri ve karar vermelerine dair hikâyeler bir araya geldi ve sentez oluştu. Muhaliflerin bölgelerinde yaşananlar, benim dinlediklerim, şahit olduklarım hikâyenin bu hâle gelmesini sağladı. Eser, kendi hayatını kurtarmakla şahit olduğu çok kötü şartları deşifre etmek arasında kalan birinin hikâyesini işliyor…

∂ Filminizde Batı’ya mı sesleniyorsunuz yoksa “savaşın çocuklarına” mı?
Ben kendime falanca satıcı, filan yer ve platform gibi hedefler koymamaya çalıştım. İçimden geldiği gibi film yapmanın daha doğru olduğunu düşündüm. Kaldı ki böyle bir tavır, Suriye’de yaşanan insani acıları tasvir etmek bağlamında daha sağlıklıydı.

∂ Mültecilik meselesi sanatta sömürüye çok müsait bir hâle gelebiliyor. Etik açıdan rahatsız hissettiğiniz oldu mu?
Ben şahsen göçmenliğin ve savaştan dolayı göç etmenin ne olduğunu iyi bilirim. Çünkü Kıbrıs’ta yaşadıklarım arasında böyle bir şey de var. Çok küçük yaşlarda sıcak savaşın içerisinde bulunmak gibi bir tecrübem de oldu. Suriyelilerle bir yakınlık kurmam benim şahsi tarihimle de ilintili olabilir. Bir savaş ve göçmen olma tecrübesiyle bu insanları kendime daha yakın hissettiğimi söylemem mümkün.

∂  Filmde amatör mülteci oyuncularla da çalıştınız. Bu, eseri realist kılma çabası mıydı?
Saleh Bakri ve Ali Süleyman dünya sinemasında tanınan Filistinli iki tanınmış oyuncu. Onlarla çalışmanın bahtiyarlığını istedim. Bunun yanı sıra filmde Suriyeli profesyonel ve amatör oyuncular da var. Savaşı şu ya da bu şekilde yaşamış kişiler bunlar. Ama savaşı yaşamakla iyi oyunculuk yapmak aynı şey değil.

ASIL SIKINTIYI GÖÇMENLER ÇEKİYOR
Derviş Zaim kendisine Türkiye’de göçmen aleyhtarlığı yapanları hatırlattığımda şöyle konuşuyor: Her yerde sıkıştığı cendereden çıkan insanlar başkalarını ötekileştirir. Ötekileştirdiği insanlar da genellikle kendinden daha güçsüzler olur. Umarım bizde böyle şeyler yaşanmaz. Ortalıkta büyük bir keşmekeş var. Bu atmosferde en fazla zarar gören insanlar yine göçmenler oluyor.

 

OLMAYAN EKMEĞİNİ BÖLÜŞENLER VAR
∂ Türkiye’deki insanların mültecilere olan bakışı size ne düşündürüyor. Nasıl bir tablo görüyorsunuz?
Türkiye’de Suriyelilere ve göçmen düşmüş insanlara yaklaşım bağlamında fedakârca davranan şahıslarla karşılaştım. Onlar benim mutlu olmamı sağladı. Olmayan ekmeğini göçmenlerle bölüşen insanlarla şahsen görüştüm. Bunlar kimseye de bir şey hissettirmeyen insanlardı. Onun tam karşı kutbunda yer alan insanlarla da karşılaştım. Ne yazık ki, bu olumlu görebileceğim bir tutum değil. Ben birinci kategoriye giren insanlara saygı duyuyorum.

∂ “Flaşbellek”le daha evvel çektiğiniz gelenek merkezli filmleri geride bırakıyorsunuz gibi görünüyor. İkinci bir Derviş Zaim dönemi mi başlıyor?
Hayırlısı ne ise o olsun. Ancak bu, daha önce yaptığım filmlere benzemiyor. Artık başka şeyler yapacağız. Başlangıçtaki meselelerim değişerek devam etsin ve beni de değiştirsin... Büyük, heyecanlı ve zorlu bir yolculuğa çıktım. Bu seyahat devam etsin istiyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...