İki yönetmen yine karşı karşıya: Ceylan ve Demirkubuz'dan eş zamanlı fotoğraf sergileri

- Güncelleme:
İki yönetmen yine karşı karşıya: Ceylan ve Demirkubuz'dan eş zamanlı fotoğraf sergileri

Kültür - Sanat Haberleri

Filmleri hep kıyaslanan Zeki Demirkubuz ve Nuri Bilge Ceylan’ın fotoğraf sergileri, bugünlerde Boğaz’ın iki ayrı yakasında eş zamanlı olarak görülebiliyor.

MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ - Nuri Bilge Ceylan ve Zeki Demirkubuz… Türk sinemasının bu iki ustası, vaktizamanında aralarından su sızmayan iki arkadaştı… Yönetmenlerin yolları, belki bizi alakadar etmeyen ve detayları dedikodu mevzuu olan sebeplerle 2006’da bozuldu. Ve iki yönetmen, hep bir rekabet içerisinde oldu. 

Demirkubuz, daha ziyade yurt içindeki sinemaseverlere hitap etti, Nuri Bilge Ceylan ise malum Fransız rüzgârıyla açık denizlerde yol aldı… Enteresandır, iki yönetmenin fotoğraf sergileri bugünlerde Boğaz’ın iki ayrı yakasında eş zamanlı olarak teşhir edilmeye başladı. Demirkubuzun’un “Hayat” adlı sergisi Kadıköy’deki Müze Gazhane’de, Ceylan’ın “Başka Bir Yerde” adlı fotoğraf sergisi ise Karaköy’deki İstanbul Modern’in yeni binasında açıldı. 

SİNEMATİK YALNIZLIKLAR

Nuri Bilge Ceylan’ın fotoğrafçılığı, yönetmenliğinden çok eski. 1970’lerin ortalarından beri fotoğraf çeken Ceylan’ın filmleri de zaten fotoğraf karelerinin birleşimi gibi... Ceylan, sergideki karelerinde de tıpkı filmlerindeki gibi bizi “başka yerlere” çekiyor; Türkiye’nin yanı sıra Fas, Hindistan, Gürcistan, Çin ve Rusya gibi ülkelere bizi götürüyor. Ceylan fotoğraflarında da “yönetmenlik” yapıyor; “oyunculukları” kişilerin yalnızlık anlarında arıyor! 

İki yönetmen yine karşı karşıya: Ceylan ve Demirkubuz'dan eş zamanlı fotoğraf sergileri
“Başka Bir Yerde” sergisi

Fas’tan takkeli bir çocuk, Karadeniz’den bir çalgıcı, Hindistan’dan bir çamur işçisi… Daha önce bir konuşmasında “İnsan yüzü dünyanın en güzel manzarasıdır” diyen Ceylan’ın enstantanelerindeki karakterler, fotoğraflarının çekildiğinin ziyadesiyle farkındanlar ve direkt size bakıyorlar. Ancak bakışlarda, yönetmenin kendi bakış açısı da var! Daha önce görülmeyen bu 22 fotoğraf karesindeki kişileri ise daha ziyade müşterek melankolik duygular, cemediyor. Küratörlüğünü Demet Yıldız Dinçer’in yaptığı sergi, bir müddet daha ziyarete açık… 

NEFRETTEN DOĞAN FOTOĞRAF AŞKI

Zeki Demirkubuz da sinemayla fotoğraf sanatını birleştiren yönetmenlerden. Kamera önünde olmaktan, fotoğraf çekilmekten hiç hoşlanmadığı bilinen yönetmen, 2010’larda kızını kayıt altına almak için fotoğraf çekmeye başlamış. Ve nefretten bir aşk doğmuş… Sergide ise kendisinin Türkiye’nin yanı sıra Japonya, Meksika ve ABD gibi ülkelerde çektiği 78 fotoğraf karesi yer alıyor. 

İki yönetmen yine karşı karşıya: Ceylan ve Demirkubuz'dan eş zamanlı fotoğraf sergileri
“Hayat” sergisi

Demirkubuz’un fotoğrafları da filmleri gibi “Dostoyevskivari” karakterlerin yalnızlığını yansıtıyor. Kesinlikle Ceylan’ın portrelerinden daha şehirliler! Usta yönetmen eserleri hakkında ise “Ortalıkta bir sürü iddia, olgu var. Ben bütün bunların arasında bana ait olanı, bende bir hayat duygusu uyandıranı ortaya çıkarmak istedim” diyor. Sanat yönetmenliğini Ebru Yılmaz’ın üstlendiği, İBB Miras ve İBB Kültür ortaklığıyla düzenlenen sergi, 9 Eylül’e kadar Müze Gazhane’de görülebiliyor.

AJANDA

>  “Grand Art” sergileri, sanatçı Samantha Louise Emery’nin “Dancing in the Dark” koleksiyonu ile devam ediyor. Sergi, 30 Haziran’a kadar Grand Hyatt İstanbul’da sanatseverlerle buluşuyor.

>  İstanbul Devlet Opera ve Balesi, Giuseppe Verdi’nin bir insanlık komedyası “Falstaff” operasını AKM’de sahneliyor. Eser, bu akşam ile 27 ve 31 Mayıs tarihlerinde sanatseverler ile buluşacak.

>  Barbaros, Türk müzik tarihine damga vurmuş isimlerin şarkılarını bir araya getirdiği “Babalar” projesiyle 16 Mayıs’ta CSO Ada’da dinleyicilerin karşısına çıkacak. 

KİTAP

> Tablo tablo arayış hikâyesi

Yazar Gündüz Vassaf, “Ressamın İsyanı” romanı ile yedi sene sonra okuyucusunu sanat dolu bir şekilde selamlıyor... Vassaf, Everest Yayınları tarafından okuyucuya sunulan eserinde, barok sanatın usta ressamı Caravaggio’nun hayatıyla hemhâl olan bir arayış hikâyesi anlatıyor. Kitabın esas karakteri, esrarengiz şekilde hayata gözlerini kapayan Caravaggio’nun hayat hikâyesine bir eserine hayran kalarak dâhil oluyor. Takıntılı şekilde farklı ülkelere seyahat edip ressamın tablolarındaki tenakuzları keşfediyor. Karşısına çıkan Lara adlı kadın ise her şeyi değiştiriyor. Vassaf, aykırı sorgulamalarla dolu eserinde, âdeta sanata bir aşk mektubu kaleme alıyor. Yazar, kitabı yazarken beslendiği resim ve ezgileri ise QR kodlarıyla okuyucuyla paylaşıyor.

> Bir sonraki felaketi beklerken

Depremler, devasa orman yangınları, mali krizler ve diğerleri... İnsanlık, son yıllarda âdeta bir sonraki krizi bekler hâle geldi. İskoç tarihçi Niall Ferguson ise Kronik Kitap’tan çıkan “Kıyamet” adlı eserinde tarihte yaşanmış felaketleri bugüne taşıyor. Ferguson, mazinin felaketlerini inceleyerek devletlerin ve toplulukların bunlara nasıl tepkiler verdiğini ortaya koyuyor. Felaket tecrübelerinin altında daha derin patolojilerin iş başında olduğunu savunan yazar, ileride yaşanabilecek felaketlere karşı da kendi fikir dünyasından çıkan müdahale tedbirlerini sıralıyor. Ferguson, farklı sahalara girdiği ve okuyucuya negatif duygular yüklediği eserinde buna rağmen yer yer eğlenceli bir okuma da sunuyor!

>  Mimar Sinan’ın İstanbul’daki mirası

Dünyaya büyük mimari miraslar bırakan Mimar Sinan’ın İstanbul’da yaptığı eserler “İstanbul ve Mimar Sinan” kitabında bir araya getirildi. İstanbul Valiliği tarafından neşredilen kitapta; İstanbul’un ilçelerindeki cami, türbe, köprü gibi Sinan eserleri, Prof. Dr. Şuphi Saatçi’nin kaleminden Tayfun Karabağ imzası taşıyan fotoğraflar eşliğinde anlatılıyor. Eserde Mimar Sinan’ın Sai Mustafa Çelebi’ ye yazdırdığı “Tezkiretü’l-Bünyan” ve “Tezkiretü’l-Ebniye” adlı eserlerin tıpkıbasımları da okuyucuya sunuluyor.

>  İki dava ile adalet sorgulaması

Nobel Edebiyat Ödüllü Fransız yazar André Gide, “Mahsur Kadın” adlı eserinde zamanında jüri üyesi olarak yer aldığı ceza mahkemelerinde görülen ve toplumda infial oluşturan iki davayı işliyor. Timaş Yayınları etiketiyle raflarda yerini alan eser, annesi tarafından yıllarca bir odaya kapatılan Mélanie ile “Redureau Vakası”nı okura sunuyor. Yazar Gide, sürükleyici eserinde kendi dünya görüşü etrafında hukuk ve adalet kavramlarını sorguluyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...