Bu dünyadan değilsin

Yıllarca bir evde kapalı tutulan Anna’nın modern hayatla tanışmasını işleyen “Yabani”, korku kategorisinin sınırlarında dolaşıp merakları diri tutan bir hikâye anlatıyor.
Yaz ayları gelince, sinemada korku filmleri geçidi yaşanır. Bu sene de durum aynı ancak “Yabani” yazı bekleyen korku filmi tutkunlarını ters köşe yapacak bir eser. Yönetmenliğini daha önce kısa filmlere imza atmış Fritz Bohm’un yaptığı film, dehşetli bir hikâyeden yol alsa da kategorisinin sınırlarında dolaşıyor; gerilim ve dramı, korku ile birleştiriyor. ‘Yabani’nin oyuncu kadrosunda ise Bel Powley, Liv Tyler, Brad Dourif, James Le Gros ve Mike Faist gibi isimler var.
HAYATTAN İZOLE ÇOCUK
Filmde, bir baba figürü tarafından ormanın ortasındaki evde yaşamaya mecbur tutulan minik bir çocuğun hikâyesi işleniyor. Anna adlı küçük kız, kapısını bile açamadığı odada, farklı bir insan yüzü dahi görmeden büyür. Babası olduğunu söyleyen adam, ‘Wildling’ adlı canavarların kendisini yok etmeye çalıştığını, bu yüzden dışarıya çıkamayacağını anlatır ona hep... Minik kız ne mazisini bilir, ne de adı dışında kim olduğunu... Anna’yı sebzeyle besleyen adam, her gün bilinmeyen bir aşı da vurur ona. Ta ki kızcağız 16 yaşına gelene kadar...
MERHABA MODERN DÜNYA!
Her şey Anna’nın, kasabanın kadın şerifi Ellen tarafından kurtarılmasıyla değişir. Yıllarca en az Aborjinler kadar izole bir hayat süren Anna, modern dünyaya ani bir şekilde adım atar; ilk defa başka insanları görür, et yer, arabaya biner... Ancak tam bu hayata alışacağı esnada, o dünyanın bir parçası olmayacağını anlar. Böylece kızın ne olduğu, neden bir eve kapatıldığı gibi sualler yavaş yavaş cevap bulur.
Merak duygusu hep canlı
Yönetmen Bohm, daha filmin başında seyirciyi içerine çekecek bir atmosfer meydana getirmeyi başarıyor. Minik bir çocuğun hayatı üzerinden geliştirilen sır, belki çok orijinal değil ama merak duygunuzu devamlı olarak kamçılayacak cinsten. Ancak ‘Yabani’, eteğindeki taşları çok çabuk dökmeye başladığından olsa gerek, ilk çeyreğinden sonra düşüşe geçiyor. Ayakları yere basan gerilim, kendisini sığlığın kara sularına hapsediyor. Korku sahnelerinin sınırlı kaldığı filmde, gerilime romantizm eklemeye çalışılarak ters bir yola sapılıyor. Nihayetinde kendisini seyrettiren bir film ortaya çıkıyor ama bu parlayan bir eser olmaktan uzak kalıyor.
Filmde genç aktris Bel Powley, hem çocuksu hem de vahşi hali ustalıkla canlandırmayı başarıyor. Ancak Liv Tyler’ı kadın bir şerif olarak konumlandırmak biraz sırıtıyor. Korku filmi bekleyenlerin aradıklarını bulamayacağı eser, bir takım eksikliklerine rağmen vasatın üzerine çıkmayı başarıyor.
Köpeğin peşinde belaya talip...
Başrollerine aksiyon filmlerinin vazgeçilmez ismi Bruce Willis ile Jason Momoa’nın yer aldığı ‘Los Angeles’ta Gizli Görev’, süratli ve komik bir macerayı işliyor. Yönetmen koltuğunda Cullen Kardeşlerin oturduğu filmde, özel dedektiflik yapan Steve Ford’un köpeği, mahallî bir uyuşturucu çetesi tarafından çalınır. Tek isteği çok sevdiği köpeğine kavuşmak olan özel dedektif, düşmanlarıyla ittifak yapıp olmadık işlere bulaşır. Ona en yakın arkadaşı Dave yardım eder. Aşırı teşhirciliğiyle rahatsızlık uyandıran “Los Angeles’ta Gizli Görev”, “Taken” ve “John Wick” filmlerini kara mizahla harmanlamaya çalışıyor. Ortaya ise klişelerle dolu vasat altı bir Hollywood komedisi çıkıyor.
Yıllar geçse de seni unutamam!
Beyazperdeye 2013’te gelen ‘Antisosyal’ filminin devam halkası, çocuğunu arayan bir anneye odaklanıyor. Yönetmen koltuğunda yine Cody Calahan’ın oturduğu ‘Antisosyal 2’de, Michelle Mylett, Stephen Bogaert ve Josette Halpert gibi oyuncular rol alıyor. Korku dolu filmin hikâyesi şöyle: Üzerinden yıllar geçse de acılı anne Sam, elinden alınan çocuğunu aramaktadır. Bu arada beyni tesir altına alan virüs her tarafa yayılmıştır. Bir web sitesi, virüsten etkilenen kullanıcılar tarafından istila edilince Sam bebeğini sitede aramaya başlar. Ancak yakayı ele veren Sam, büyük bir saldırı tehlikesinin altında kalır.