Bizi eşitlik değil adalet kurtaracak

Bizi eşitlik değil adalet kurtaracak

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Vizyona girmeye hazırlanan “Mavzer” filmindeki adalet temasını anlatan yönetmen Fatih Özcan “İki kişinin aynı şartlara sahip olması her zaman adaleti beraberinde getirmez. Adalet herkesin aynı şeyi alması değil, ait olanı yerine koymaktır. Eşitlik bizi çıkmaza sürüklerken, adalet ise daha insan kılar” diyor.

MURAT ÖZTEKİN

Yönetmen Fatih Özcan’ın insanoğlunun ihtiraslarına kurtlar üzerinden vurgu yaptığı “Mavzer”, mükâfatlarla dolu uzun festival serüveninden sonra bu cuma vizyona giriyor. Veysi adlı taşralı bir adamın, koyun sürüsüne saldıran kurtlarla girdiği mücadele ile bir miras kavgasını birleştiren film, insan hırsının neticelerine ayna tutuyor. Kar manzaralarıyla süslenmiş çarpıcı bir sinematografiye sahip eserde; Serhat Kılıç, Ozan Çelik, Seda Türkmen, Burçak Dilekli ve Ahmet Aydın gibi isimler rol alıyor. Biz de filmi, yönetmen Özcan’la konuştuk…

HİKÂYE DOĞDUĞUM YERDEN

> ‘Mavzer’ gösterildiği film festivallerinde büyük beğeni topladı. Şimdi ise vizyonda genel seyirciyle buluşacak. Bu ilk uzun metrajlı yönetmenlik tecrübeniz için çıkış noktanız neydi?
Mahalle ilişkisi güçlü bir yer olan Karaman’da büyüdüm. Orada buna benzer hikâyeler yaşanıyordu. Kafamda ise hep insanın başkalarının sınırını aşmasına dair sorular vardı. Niçin insan yetinmez? Daha fazlasına sahip olmak her zaman iyi midir? Bu minvalde birçok hikâye yazdım. Kurtlarla sinemada çalışabileceğimi görünce bu hikâyeyi gerçekleştirmeye koyuldum.

Bizi eşitlik değil adalet kurtaracak

> Filmde kurt metaforu ile insanın hırsları arasında bir irtibat kuruyorsunuz. Kurt ve insan arasında ne gibi benzerlikle var.
İnsan özünde bir hayvan; onu farklı kılan şeyler iradesi, aklı ve natıkası. Ancak kurt gibi hayvanlar kendi fıtratına uygun davranırken, bunu yapmayan tek canlı insan... Dolayısıyla kurdun koyunlara saldırması normal. Problem insanın sınırlarını aşması ve elindekilerle yetinmemesi. Öte yandan insan bir başkasının hayatını mahvedecek kadar “kurtlaşabilir”. “Kurdun dişi kana doyana kadar…” diye bir söz vardır. Kurt, bir sürüyü sahipsiz bulursa bir tane koyunu almakla iktifa etmez, kan şöleni yapar. İnsanda bunun karşılığı hırs ve kibirdir. İnsan da daha lüks ihtiyaçları için kurda dönüşebilir. Bütün bu noktada doğru nedir? İşte, filmde buna odaklandım.

> “Mavzer”de dikkat çeken noktalardan diğeri ise iki kardeş olan Veysi ve Bekir karakterlerinin miras paylaşımı üzerinden eşitlik yerine adalete dair yaptığınız vurgular. Niçin eşitlik değil de adalet?
Çünkü iki kişinin aynı şartlara sahip olması her zaman adaleti beraberinde getirmez. Adalet ise herkesin aynı şeyi alması değil, ait olanı yerine koymaktır. Bir okul herkese aynı diplomayı verirse, kişilerin ne kadar başarılı olduğunu nereden bileceğiz? Dolayısıyla eşitlik bizi çıkmaza sürüklerken, adalet ise daha insan kılar.

HERKESİN BAŞKA BİR ANADOLU’SU VAR

> Yerli sinemada Anadolu’nun görünürlüğü son yirmi senede giderek arttı. Siz de oradan bir hikâye ortaya koydunuz. Ne var bu topraklarda?
Anadolu hem olumlu hem de olumsuz olarak görünür olmak durumunda. Ama herkes istediği Anadolu’nun peşine düşüyor. Çünkü hepimiz, içinde bulunduğumuz durumlar için suçlayacak mekânlar ve zamanlar arıyoruz. O yüzden artık filmlerimizin çoğunda Anadolu var. Anadolu’da ise geleneksel bir hayat biçimi mevcut. Buna, sanki bugün devam edemeyecekmiş gibi bakıyor olmak bir hata. Bu yüzden yönetmenlerin Anadolu’ya yabancı kaldığı bir hakikat.

> “Sanat filmi” denilen, fikrî ve estetik tarafları yoğun eserlerin gişe neticeleri pek iç açıcı olmuyor. Bağımsız sinemanın bugünlerde zorlandığını da göz önünde bulundurursak neler söylersiniz?
Bu biraz kitap yayınlamaya benziyor. Ben filmimin daha ziyade doğru seyirciyle, seyrettikten sonra üzerinde konuşabileceğimiz kişilerle buluşmasını isterim. Öte yandan sinemanın herhangi bir türünün “bağımsız” olduğunu düşünmüyorum. Hepsinin parayla bağı var. Evet, bütçeler inanılmaz şekilde yükseldi. Ama bağımsız denilen sinemacılar, gruplar hâlinde hareket edip talep birliği oluşturamıyor. Öte yandan aynı sıkıntılar Romanya ve Bulgaristan’daki sinemacılar için de geçerli. Kültür Bakanlığı sanat filmi yapalım diye bize beş milyar lira vermek zorunda mı!

ÇEKİMLERDE KURTLARI KAYBETTİK

Yönetmen Fatih Özcan “Mavzer”in çekimlerinde yaşadıkları sıkıntıları şöyle anlatıyor: Niğde Demirkazık Dağlarında, göründüğü kadar zorlu bir coğrafyada çekim yaptık. Çekimleri eksi 20’lere kadar düşen bir soğukta gerçekleştirdik. Belimize kadar karda üç kilometre yürüdüğümüz oldu. Üstelik ilk filmlerde yer almaması gereken çocuk ve hayvan gibi karakterler vardı. Ancak kendime meydan okuduğum işten tatmin oldum. Filmde Macaristan’dan gelen eğitimli sekiz kurt kullandık. Ama hayvanlar ilk defa stüdyo dışında çalıştıkları için zorlandı; hatta kurtlardan kaybolanlar oldu.


UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...