Fatih Özkafa: Bir gün yazmasam elimden anlaşılıyor

- Güncelleme:
Fatih Özkafa: Bir gün yazmasam elimden anlaşılıyor
Kültür - Sanat Haberleri

Hat sanatının devamlılık istediğini anlatan Fatih Özkafa “Arada bir çalışayım, dediğiniz zaman hat sanatçısı olamıyorsunuz. Mesela ben bir gün bile ara versem yazı yazarken hamlaşmış hissediyorum” diyor.

MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ - Fatih Özkafa Türkiye’nin “çift kaleme” sahip hat sanatçılarından… Yazdığı hat eserleri dünyanın farklı yerlerinde sergilenen sanatçı Özkafa, kaleme aldığı sanat yazılarıyla da hattı tanıtıyor. Usta sanatçı, şimdi de “Hat Sanatı” kitabıyla, Türk İslam sanatların merkezinde yer alan hattın tarihini ve kaidelerini okuyucuya sunuyor. Biz de Kapı Yayınları’ndan çıkan eser vesilesiyle sanatçı Özkafa ile atölyesinde buluştuk…

> Hat sanatıyla tanışmanız çocukluğunuza mı dayanıyor, yoksa yola sonra mı koyuldunuz?

Bünyeme nüfuz etmiş sanat aşkı, üniversitedeyken ortaya çıktı. Konya’da kamu yönetimi okurken, bir hat kursu açıldığını öğrendim ve yazıldım. Üç dört ayda hattat olacağımı zannediyordum. Herhâlde birisi bana “Bu iş 8-10 senede öğrenilir” dese, hiç başlamazdım. Kursa kaydolduğumda ise Hamid Aytaç’ın talebelerinden Hüseyin Öksüz gibi usta bir hocadan ders alacağımı bilmiyordum. Meşklere devam ettikçe yazı beni cezbetmeye başladı. Her gün hat sanatının biraz daha içerisine girdim.

Fatih Özkafa: Bir gün yazmasam elimden anlaşılıyor

> Hat disiplin gerektiren bir sanat. Hocanızın katı kuralları var mıydı?

Disiplinliydi ama hoşgörülü biriydi. Hatta eski meşklerime bakıyorum ve “Ben hocamın yerinde olsam bu dersten geçirmezdim” diyorum.

ŞÖHRET BULACAĞI AKLIMIZA GELMEZDİ

> Hocanızın toleranslı olmasının altında, o yıllarda hat sanatına olan rağbetin azlığı yatıyor olabilir mi?
Evet, ihtimal dâhilinde. Çünkü o zamanlar bu sanatın şöhret bulacağı, aklımızın ucundan geçmezdi. Hasbi bir şekilde sanat yaptık.

> Peki, icazet almanız kolay oldu mu?

Şimdi rahat anlatıyorum ama çok zor oldu. İyi çalışan bir talebe olmama rağmen sülüs ve nesihten yedi senede icazet aldım. Hocam icazet için benden 40 tane Hilye-i şerif yazmamı istedi. Kırkın ne kadar zor ulaşılan bir sayı olduğunu bizzat tecrübe etmiş oldum. Divanı, celi divanı ve nihayet talikten de icazet aldım.

HATTIN KALBİ İSTANBUL

> Sonra sanatınızı Konya’dan İstanbul’a taşmışsınız. Hatta “İstanbul sanatı” diyebilir miyiz?
Zaten bir ayağım hep İstanbul’daydı. Gelip gitmeler zorlaşınca İstanbul’da yaşamak şart oldu. Hat sanatının kalbi İstanbul’da atıyor. Şehrin apayrı bir kültürü var. Doğrusu koleksiyoncu sayısı da İstanbul’da daha çok.

Fatih Özkafa: Bir gün yazmasam elimden anlaşılıyor

SANAT ZEVKİ KAZANAMADIK

> Hat eserlerinin peşinde koşan koleksiyoncu sayısı beklenen seviyede mi peki?

Ne yazık ki hat sanatı zevkini, henüz istediğimiz şekilde yayabilmiş değiliz. Bazı kişiler son derece lüks bir hayat yaşıyorlar ama görgüleri sınırlı olduğu için sanata sıra gelmiyor.

HAT GELENEKSEL DEĞİL

“Bu kadar kadim bir insanlık mirası arasından hat sanatını çekip “Geleneksel” diyorlar. Bu çarpık bir bakış açısı. Tiyatro, resim, heykel gibi eski sanatlar arasında en son çıkan hat sanatı. Biz hat sanatına geleneksel diyerek başka manalar yüklüyoruz. Bence bu gibi tanımlamalar uygun değil.”

ESKİDEN FELAKETLERDE HATLA TESELLİ BULURLARDI

> Türkiye geçtiğimiz ay büyük deprem felaketleri yaşadı. Sizler de afetzedelerin yaralarını sarmak için eserler üretip müzayedelere bağışladınız. Eski afetlerde de hat sanatçıları böyle mi yapmıştı?

Felaket durumlarında sanat en son akla geliyor ama hat sanatçıları insanları teselli edici ibareler yazmışlar. İnsanlar Fatiha, Âyetel kürsi ve şifa âyetleriyle teselli bulmuşlar. Eskiden “Bu da geçer yahu”, “Ya Hafız”, “Ya Şafi” gibi ibareler de hem teselli hem de korunma için çok kaleme alınmış.

> Peki, hat sanatı niçin kıymetli bir sanat?

Hat sanatının ulvi bir tarafı var. Kur’ân-ı kerimi güzel yazmak için doğmuş. Bu işin kutsiyeti unutulmamalı ama istismar da edilmemeli. Metinin manası gibi eser de güzel olmalı. Sanatın temel kuralları evrenseldir. Bunlar iyi uygulanırsa ortaya güzel eserler çıkıyor. Bu iş sadece meşk etmekle olacak şey değil. Sanatçı insan avam olmaz. Bir şeyler okumalı, bilmeli… Ne yazık ki kurslarımızın çoğunda teorik bilgilerin verildiğini görmedim.

> Hat sanatçılarının hep tekrar işler yaptığına dair bir algı var. Hakikaten bir şeyleri hep tekrar mı ediyorsunuz?

Bu derin bir konu… Evet, bazı sanatçılar tekrarın dışına hiç çıkmıyor. Fakat bununla iktifa etmeyip, “Eski tarzda gideceğim ama daha önce yapılmamış işler deneyeceğim” diyenler de var. Şimdi hat sanatına dışarıdan bakan bir göz, istifleri birbirinden farklı bile olsa bunları aynı görür. Hâlbuki daire bir alana bir âyet yazılacak olsa, yüz tane hattatın yüzü de farklı bir tasarımla yazar. Ancak günümüz insanı, modern bir bakışla şoke olmak istiyor.

> Hat hobi olarak yapılabilecek bir sanat mı?

Yapılır ama bir noktadan sonra hobi olmaktan çıkıyor. “Arada bir çalışayım” dediğiniz zaman hat sanatçısı olamıyorsunuz. Sürekli elin ve gözün terbiye olması lazım. Mesela ben bir gün bile ara versem yazı yazarken hamlaşmış hissediyorum. Sporcuların antrenman yapması gibi bizim de her gün yazmamız lazım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...