Timur Bekmambetov: Türk sineması beni çok şaşırtıyor

- Güncelleme:
Timur Bekmambetov: Türk sineması beni çok şaşırtıyor

Kültür - Sanat Haberleri

Hollywood’a filmler yapan usta yönetmen Timur Bekmambetov, dünyada sinemanın merkezinin değiştiğini söyleyip Türk sinemasından övgüyle bahsediyor: “Türkiye’nin dünyayı fethetmek için sinemada kendi yolunu bulması beni çok şaşırtıyor.”

MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ

Kazak kökenli Rus yönetmen ve yapımcı Timur Bekmambetov, Orta Asya’da hayata gözlerini açan fakat Hollywood’da ses getiren filmlere imza atan bir isim… Kendisi en çok Angelina Jolie’nin rol aldığı “Wanted” filmiyle tanınıyor. Bekmambetov, şimdilerde ise telefon ekranlarıyla çekilen “Screenlife” adını verdiği yenilikçi filmleriyle yapımcı olarak adından söz ettiriyor. Biz de usta sinemacıyla geçen hafta Korkut Ata Film Festivali çerçevesinde bir araya geldik ve sinemanın geleceğini konuştuk… 

> Orta Asya ülkesi olan Kazakistan’da hayata gözlerinizi açtınız. Küçükken dünyaca tanınmış bir yönetmen olacağınız aklınıza gelir miydi?

Aslında büyükannem 5-6 yaşındayken bana bunu söylemişti. Çocuklara küçükken “Sen dâhisin” demek çok önemli. Belki de bu yüzden asla bir şey yapmaktan korkmadım. Fakat hiçbir zaman Amerikalı film yapımcısı olmak gibi bir hayalim olmadı. Bu yüzden film yapmıyorum. 

Timur Bekmambetov: Türk sineması beni çok şaşırtıyor

ÖNCE KENDİMİZİ  ANLAMALIYIZ

> Doğu ülkeleri son yıllarda farklı sahalarda yükselişte… Bunun sinemaya yansımaları da olacak mı?

Önce kendi seyircimiz için film yapıp, kendimizi anlamalıyız. Kendi kahramanlarınız, karakterleriniz ve kültürel değerlerinizle ilgili filmler yaptıktan sonra dünyaya açılmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Yeni projem olan Nasreddin Hoca da buna mükemmel bir örnek. Çünkü birçok ülke için millî bir kahraman.

> Sizce dünyada sinemanın dengeleri ne durumda? Mesela Hollywood elli sene sonra sinemanın merkezi olacak mı?

Şu an zaten değil. Hollywood, insanların anlaşma yaptıkları ve ayrıldıkları global bir pazar oldu. Artık filmler Bulgaristan, Gürcistan ve Türkiye gibi ülkelerde çekiliyor. ABD’de yapılan filmlerin çoğu da Amerika hakkında değil. Bence bu Amerikan film endüstrisi için büyük bir problem. Çünkü kendi seyircileri için film yapmıyorlar. Ancak Amerikan sinemasının hâlâ büyük etkisi var. Ustaca iş çıkarıp birçok kabiliyetli film yapımcısını kazanıyorlar.

ÇİMENLER TÜRKİYE’DE YEŞİL

> Siz de o isimlerden birisiniz. Kendinizi Batılı olarak mı görüyorsunuz, yoksa bir Kazak mı?

Kazakistan’da her kabilenin kendine has bir mottosu vardır. Ben de küçükken amcama “Bizim sloganımız, mottomuz ne?” diye sormuştum. Amcam “Çimlerin yeşil olduğu yere git!” demişti. Ben aynen böyle yaşıyorum. Kim olduğumu asla düşünmem. Benim için beş yıl önce Amerika’da çimenler yeşildi ve şimdi ise Türkiye’de çimenler yeşil. Buradayım çünkü sinema için fırsat olduğunu hissediyorum.

> Peki, Türk sinemasının üretimlerine baktığınızda neler düşünüyorsunuz?

Daha önce birlikte çalıştığımız oyuncu Halûk Bilginer, inanılmaz bir adam. Kendisi benim için Türkiye demek. Akıllı, sıcak ve çok profesyonel… Fakat genel olarak Türkiye’nin dünyayı fethetmek için sinemada kendi yolunu bulması beni çok şaşırtıyor. Bu, en çok da TV dizilerinin başarısı. Birileri “Ah, bunlar Cannes Film Festivali’nin içeriği değil” dese bile, kim umursar!?

GELECEK GAZDA DEĞİL İÇERİKTE

“Cep telefonum bana onunla günde 8 saat harcadığımı söylüyor ve bu, dijital dünyanın realitesinde yaşadığımız manasına geliyor. Bence ekonomik potansiyel artık gaz, petrol, domates veya uçakta değil, içerikte... Bu gerçek beni harekete geçirdi. ‘Screen Life’ adıyla yeni bir film dili geliştirdik. Çektiğimiz ‘Profil’ ve ‘Sanalüstü’ gibi filmlerde hikâye tamamen bilgisayar ekranında geçiyor. Kamera yok, kayıt var. Bunlar sinema tarihinde en başarılı yatırımlar oldu.” 

'NASREDDİN HOCA'DA OYUNCULAR KARAKTER ÇİZECEK

> Nasreddin Hoca hakkında bir animasyon film projesine de hazırlandığınızı söylediniz. Seyirci nasıl bir film görecek?

“Hoca Nasreddin” projesi ile animasyon filmler yapmanın yeni bir yolunu geliştiriyoruz. Bu projede animasyon sürecini tamamen değiştiriyorum; gerçek oyuncuları, seslerini kullanmak için değil, aynı zamanda karakterler oluşturmak için filme dâhil ediyorum. Yani oyunculara nasıl animasyon yapacaklarını öğretiyorum. Onlara 3D animasyon yapmayı öğretmek dört ay sürüyor. Nasreddin Hoca animasyon filmi üzerinde çalışmak için Türkiye’de de görüşmeler yaptık.

> Buradaki sunumunuzda Nasrettin Hoca’yı biraz üçkâğıtçı bir karakter gibi anladık. Filmde nasıl bir karakter göreceğiz?  

Çok ahlaklı ve özgür bir adam göreceğiz. Bugün hakikaten ihtiyacımız olan bir insan... Kendisi üçkâğıtçı değil, numara yapıyor. Bu bir mizah… O kesinlikle iyi bir adam ve bir sufi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...