Anadolu’yu heybesine doldurdu

Anadolu’yu heybesine doldurdu

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Ahmet Kabaklı’yı anlatan Türk halk müziği sanatçısı Esat Kabaklı “Kendisi devletimizin millî bir duruşu olmasını isterdi. Bana hep ‘Şöhret olmaya bakma’ derdi” diyor. Şair Serhat Kabaklı ise “Amcamın membaı Anadolu’ydu ama kalkıp Fransa’ya gittiğinde oranın aydınlarıyla edebiyat tartışabilirdi” diye konuşuyor.

MURAT ÖZTEKİN

Türk edebiyatının “Şeyh'ül-Muharririn” unvanlı yazarı Ahmet Kabaklı, kültür dünyasında silinmez izler bırakan isimlerdendi... Uzun yıllar makalelerini Türkiye gazetesinin sütunlarından okuyucularla buluşturan Kabaklı’nın bugün vefatının 20. yıl dönümü... 8 Şubat 2001 tarihinde aramızdan ayrılan Kabaklı, üniversitede hocaları Ahmet Hamdi Tanpınar ve Ali Nihat Tarlan gibi isimlerin izinden gitti. Edebiyat incelemeleriyle ve hassaten “Türk Edebiyatı” adı altında kaleme aldığı altı ciltlik eserle edebiyatımızın tarihini ortaya koydu; roman, hikâye ve deneme gibi türlerde eserler verdi.  “Temellerin Duruşması” isimli kitabıyla cumhuriyetin ilk yıllarının “buhranını” tahlil etti ancak yine de Türk tarihini bütüncül olarak kabul etti. Kabaklı, bugüne kadar gelen Türk Edebiyatı Vakfı’nın kurulmasına da liderlik etti. Biz de onu, iki yeğeninden dinledik; biri halk müziği sanatçısı Esat Kabaklı, diğeri ise şair, eğitimci ve aynı zamanda Türk Edebiyatı Vakfı Başkanı Serhat Kabaklı...
Ahmet Kabaklı’yı en çok tanıyan isimlerden biri olan Serhat Kabaklı, “O, bütün Türkiye’nin bir değeri ama benim için kıymeti bambaşka. Zira Kabaklı Hoca, beni yıllarca evinde ağırlayarak okuttu. Tabii, bu benim için bir şanstı. İstanbul’a üniversite okumaya gelince, kendimi dönemin en büyük edebiyatçıları ve şairleri arasında buldum. Necip Fazıl, Mehmet Kaplan, Ekrem Hakkı Ayverdi, Samiha Ayverdi... Hepsi amcamın meclislerinde bulunurdu. Genelde o devirde Yeşilay binasındaki Türk Edebiyatı Cemiyeti’nde buluşulurdu. Onlarla güzel hatıralar yaşadım. Mesela Necip Fazıl her geldiğinde biz ‘askerlik’ yapardık; hazır vaziyette hizmetine bakardık” diye konuşuyor.  
Amcasından çok şey öğrendiğini söyleyen Kabaklı, şöyle konuşuyor: Gece gündüz masasının başındaydı. Gündüzleri gazete makalelerini, geceleri ise kitaplarını kaleme alırdı. Her ay okuduğu bir koli kitabı bana verir, ben de okurdum. Bu kitapların kapaklarını açtığımda hepsinin fosforlu kalemlerle çizilmiş olduğunu görürdüm. Bana ilk okuttuğu kitap ise hocası Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” eseriydi.

MASALLARLA DOĞDU
Kabaklı Hoca’nın siyasi partilerin değil milletin yanında durduğunu kaydeden Serhat Kabaklı “Amcam, annesinin gönül dünyasıyla, masallarıyla ve hikâyeleriyle edebiyatta yolunu bulan bir Anadolu insanıydı. Membaı Anadolu’ydu ama kalkıp Fransa’ya gittiğinde Fransız aydınlarıyla edebiyat tartışabilirdi. ‘Alperenlerle beraber yürüdüm’ derdi ama Türkiye’nin yazarı olma mantığıyla hareket ederdi. Mesela bir gün TV’deki haber programında İsmet İnönü’nün öldüğü söylendi. Bunu duyan amcam ağladı. Hâlbuki onun yaptığı bütün icraatlara karşıydı” diyor. 

“BUGÜNLERİ YAZMIŞTI”
Halk müziği sanatçısı Esat Kabaklı ise amcası Ahmet Kabaklı’nın hep bugünün Türkiye’sini düşlediğini ifade ederek “Kabaklı Hoca, elinde kalem olduğu yıllarda, devamlı bugünleri hayal ediyordu. Kendisi, güzel dinimizden ve milletimizden ilham alıyordu. Bugünkü ortamı hazırlayan yazılar kaleme alıyordu. Kabaklı, devletimizin millî bir duruşu olmasını isterdi. Bugünleri görseydi, çok mutlu olacaktı” diyor.
“Onu Anadolu besliyordu” diyen Esat Kabaklı sözlerine şöyle devam ediyor: “İlk önce okuma yazma bilmeyen annesi ona müthiş hikâyeler, masallar anlatmıştı. Rahmetli ninem, astronomiden bile anlayan bir kadındı. Böyle bir annenin çocuğuydu. O kadar beyefendi biriydi ki biz onunla konuşmaya utanırdık, bir gaf yapacağız diye endişe ederdik. ‘Önce olun, sonra konuşun’ derdi ve hep bunu vurgulardı.”

“ŞÖHRET OLMAYA BAKMA”
Ahmet Kabaklı’nın sanat hayatında kendisine yön çizdiğini söyleyen tanınmış sanatçı “Zaten Kabaklı Hoca, bize geldiğinde şiirler okur, türküler söylerdik. Mesela ‘Yeşil yaprak arasında kırmızı gül goncası’ türküsünü bana ilk Kabaklı Hoca öğretmişti. ‘Ben senin Nida Tüfekçi gibi olmanı istiyorum’ demişti. Nida Tüfekçi hepimizin saygı duyduğu bir sanatçıydı zira. İşin sanat tarafına bak, şöhret olmaya bakma derdi. Biz de ona layık olmaya çalışıyoruz” ifadesini kullanıyor...

ONLINE ANMA
Merhum Ahmet Kabaklı, Türk Edebiyatı Vakfı tarafından 10 Şubat’ta online olarak yapılacak bir faaliyetle yâd edilecek.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...