Zıtlıklar dünyası

A -
A +
"Her şey zıddıyla vardır" der ünlü bir söz. Fakirlik olmasaydı zenginlik diye bir kavramın olmayacağını vurgular. Siyah ve beyaz, var ile yok, şişmanla zayıf, savaş ve barış hepsi birbirini tamamlar. Biri olmasaydı diğerinin varlığından haberdar olmazdık.
Haklılık payı elbette olan bu sözü gelin biraz günlük hayata, gerçeklere yansıtalım.
Yeni bir kalem, yeni bir ayakkabı alacağımız zaman bunlara sahip olmayanları düşündük mü hiç? Sevdiğimize koşar adım giderken sevdiğini kaybedenleri peki?
Barış dolu yurdumuzda huzurla yatağa başımızı koyduğumuzda huzurun baş harfini bile bilmeyen çocukları düşündük mü?
Peki aldığımız bütün o kiloları vermek için mücadele ederken, yeterli beslenemediği için ölümle ve açlıkla mücadele eden bebekleri?
Hayır mı? Şimdi biraz düşünelim o hâlde. Var ile yok... Ayaklarımızın yere basmasını, gerçekçi olmamızı sağlayan iki kavram. Herkesin evinde, odasında, ülkesinde her şey olsaydı yokluk diye bir kavramla karşılaşmaz, yokluk nedir bilmezdik. Ancak yaşadığımız şu dünya maalesef ki herkese ve her şeye aynı değil. Herkes ve her şey, gece ve gündüz kadar farklı... Peki, bu zıtlıklar ne işimize yarayacak? Öğretmenin okumamız için ödev olarak verdiği kitabı istemeyerek okurken; okuyacak kitabı, ödev verecek bir öğretmeni, gidecek bir okulu olmayanları düşüneceğiz zamanla. Tek lokmada yeni pişmiş yemeği yerken yiyecek tek lokma yemeği olmayanlar aklımıza gelecek. Sabahları yataktan kalkmak istemiyorken; kalkacak bir yatağı, uyanacak yeni bir günü olmayanlar dank edecek zihnimize. Bizde varken başkasında olmayanlar... Bütün bunlar yaşadığımız coğrafyaya, bulunduğumuz şehre daha geniş bir çerçeveden bakmamızı sağlayacak. Artık at gözlüklerini çıkarmanın, dünyaya farklı bakmanın zamanı geldi. Hep birlikte atalım şu gözlükleri. İşte o zaman her şeyin nasıl değiştiğini göreceğiz.
            Rüveyda Kaya-Niğde
 
 
 
ŞİİR
 
     Anama niyaz (dua)
 
                -Bütün annelere-
İster uzakta ol isterse yakın
Şu garip gönlüme sılasın ana
Dert etme yavrunu kendine sakın
Doğrular yıkılmaz bilesin ana
 
Yorganda çul çaput oldu da yünün
Bir tek gün isyana dönmedi yönün
Bitecek elbet şu çileli günün
Dilerim ahrette gülesin ana
 
Doğan insan ilk zamanlar emekler
Ömrü eler ve asılır elekler
O gün tüm şüheda cümle melekler
Sana Hak'tan rahmet dilesin ana
 
Her iki cihanda yüzün ak olsun
Hesap günü defter sağından gelsin
Mevla’mın bizlere sunduğu gülsün
Dünyalık her şeyden âlâsın ana
 
İcazî duanı Hak kabul ede
Her kul için bir gün dolacak vade
Nebiler nebisi ol Muhammed'e
Cennette sen komşu olasın ana
 
              Osman Ercan-Elâzığ
 
 
 
 
ENTERESAN BİLGİLER
 
MENENGİÇ: Antep fıstığıgiller. Türkiye’de Batı, Güney ve Güneydoğu Anadolu’da yetişir. Çitlenbik olarak da bilinir. Meyveleri önce kırmızımsı olup, daha sonra kahverengine döner. Ağacın dallarına yapılan yaralamalarla yahut da kendiliğinden sızmayla sakız elde edilir. Bu sakız, bal kıvamında, sarımsı veya grimsi renkli ve hoş kokulu olup menengiç sakızı adını alır. Batı Anadolu’da yabani menengiçleri aşılamak suretiyle Antep fıstığı elde edilmektedir.
Menengiç sakızı dâhilen, idrar ve solunum yolları antiseptiği olarak kullanıldığı gibi, göğüs yumuşatıcı ve balgam söktürücü olarak da kullanılır. Menengiç meyveleri rezin, uçucu yağ, palmitik, oleik, stearik asit gibi yağ asitlerini ihtiva eder. Meyveleri idrar söktürücü etkiye sâhiptir. Gaziantep bölgesinde meyveleri kavrularak menengiç kahvesi adı altında kahve yerine kullanılmaktadır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.