Sadece tenkit edenlere…

A -
A +

Eleştiri iyidir, farkındalık oluşturur, hataları gösterir, hakikatlerin yolunu açar ve geliştirir. Lakin o eleştiri namusluca yapıldıysa, gerçekten iyi niyetliyse bu sonucu verir.

 

Bizim ülkemizde zinhar “eleştiri” iyi niyetli kabul edilmez! Peki neden?

 

Çünkü bizim coğrafyada eleştiri yıkmakla, yok etmekle, tüketmekle, bilenmekle ve hasetle ilintilidir de ondan. Tenkit kültürünün gelişmediğindendir belki de. Ancak bir hakikat vardır ki o da eleştiri hakça yapılsa dahi bu yaygın kültür ve inanıştan dolayı eleştiri makbul sayılmaz!

 

Bugünlerde “Müfredat” tartışması var. Birileri hunharca tenkit ediyor. Etsinler, yapıcı tenkit iyidir. Eksikleri göstersinler, bu daha iyidir, farklı bakış açısı olgunlaştırır lakin bunların derdi bu değil ki!

 

Bunların derdi sadece eleştirmek ve kaostan medet ummak.

 

Şimdi soruyorum, bu kesimler bir kez dahi günbegün çatırtısı artan aile, deprem yaşayan gençlik, sosyolojisi bozulan toplum hakkında kaygı duydular mı? Tabii ki hayır!

 

Bir gün eyvah gençlik diye hayıflandılar mı? Tarihinden bihaber, kültüründen uzaklaşmış, ağzı burnu piercing denilen demir yığınlarıyla dolup taşmış, tenleri dövmelerle haritalanmış çocukları görüp irkildiler mi? Kulaklarında yer kalmamış, burun ucuna halka geçirilmiş, dudaklara, kaşlara çeşitli demir parçacıkları geçiren bu gençler bunu “moda” adı altında yapıyor ve veli, benim çocuğuma karışmayın diyor. Okul idareleri bu meseleyi çözebiliyor mu sanıyorsunuz? Tabii ki hayır!

 

Açık değil… Yani saçı açık, pantolon veya etek giymiş hanımefendilerden söz etmiyorum. İçine sadece büstiyer veya crop denilen giysileri, mini ötesi etekleri giyen artık çıplaklık diyebileceğimiz bir kılıkla sokakları dolduran gençlerin kılık kıyafetinin toplum normlarını çoktan aştığını… Bu kesim bir kez olsun dile getirdi mi? Tabii ki hayır!

 

Hristiyan ülkelerde dahi kılık kıyafet normlarına riayetin esas olduğu bir dünyada bizim ülkemizde “ısrarlı çıplaklık” diyebileceğimiz bir akımın uzun zamandır sessizce artışta olduğunu ve bunu ailelerin bile çaresizce seyrettiğini belirtelim. Bu kesimin yahu açık olmak, modern giyimli olmak çıplak gezinmek değil, böyle olmaz. Toplum normlarına uymak gerek dediler mi hiç? Tabii ki hayır!

 

Türk tarihini, millî ve manevi zenginliklerimizi, dilimizi, dinimizi, millî kültürümüzü, irfanımızı en yalın hâliyle öğretin çocuklarımıza, çocuklarımız Türk kültür ve örfleriyle yetişsinler dediler mi hiç? Tabii ki hayır!

 

Oysa ağızlarına pelesenk ettikleri Mustafa Kemal, arkasına sığındıkları Cumhuriyet rejimi ve Talim Terbiye bunu söylüyordu. Çocuklarımızı millî ve manevi değerlerle teçhiz ediniz diyordu Mustafa Kemal Atatürk. Bu tavsiyeyi işittiler mi? Tabii ki hayır!

 

Hasılı eleştiri bu değildir. Her yapılanı hakkaniyetle incelemeden, iyi niyet serdetmeden, her atılan adımı kötü niyetle tenkit etmek Batılı anlamda eleştiri değildir. Bu düpedüz iyi şeylere tahammülsüzlüktür, art niyettir. Eleştiri, hakikati halk için söylemektir oysa.

 

Yeni dünya düzeninde yeni söylem ve konulara ihtiyaç var. Müfredat meselesinde ders kitapları noktasında bizlerin de eleştirileri oldu, olmaya da devam edecek. Ancak kabul edelim ki çağ değişiyor, eğitim materyal ve muhtevasının da bu yeni çağa entegre edilmesi mecburiyeti var. Çağdaşlık budur kanaatimce.

 

Çağdaşlık ayrı, medeniyet ayrı, millî kültür ayrı hususlardır. Milletin kök değerlerini sırf bu kesimin çağdaşlık telakkisine uymuyor diye atalım mı? Çağdaşlıktan dem vuranlar kendimizi yok saymamızı mı istiyor?

 

Eleştirenlerin doğru ve ideal olanı da söyleme mecburiyeti vardır.

 

Bekliyoruz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.