İmamoğlu'nun diploması ve liberal düşünce

İmamoğlu'nun diplomasına ilişkin yok sayma kararını insanlar aslında sahip oldukları dünya görüşü açısından değerlendirmekte. Bu dünya görüşlerinden biri de liberal düşünce.

 

Ancak, birçok vakada standart bir liberal analiz yok. Her ne kadar, özellikle sosyal medyada, bazıları liberal dünya görüşü adına ahkam kesiyor ve insanları kesip biçiyorsa da bu hatalı bir tavır. Bu kişiler sanki liberalizmin her konuda tek yorumu varmış ve yorum tekeli ellerineymiş gibi konuşmakta. Oysa bir konuda aynı anda iki liberalin farklı fikirleri savunması mümkün ve bu zaman zaman gerçekleşen bir durum.

 

Benim bildiğim kadarıyla liberalizm kurallarla ilgili bir dünya görüşüdür. Toplumsal hayatın kurallara dayandığını kabul eder. Bu kuralların genel ve objektif şekilde işlemesini ve kişilere veya gruplara pozitif veya negatif ayrımcılık yapmamasını ister. Kuralların kim için hangi sonuçları vereceği önceden bilinemez. Kurallar kötü ise ve zararlı sonuçlara yol açıyorsa, yapılması gereken, kuralları çiğnemek değil, usulüne uygun olarak değiştirmektir. Aksi takdirde tam bir kuralsızlık durumu ortaya çıkar ve kaos doğar. Bundan dolayı kural ihlalleri açık bir haksızlık teşkil eder ve uzun vadede toplumsal hayata zarar verir. Bu, ihlal bizim lehimize sonuçlar doğuracak olsa da böyledir...

 

Üniversiteler arasında yatay geçiş yapmak da kurallarla düzenlenmiştir: Terk edilen ve geçilen üniversitenin YÖK tarafından denkliğinin tanınması, üniversitelere girişte esas alınan puanların her iki yerde aşağı yukarı aynı olması ve öğrencinin not ortalamasının yüksek olması gibi.

 

İmamoğlu'nun Girne Amerikan Üniversitesi'nden İstanbul Üniversitesi’ne geçişte bu kurallara uyulup uyulmadığına baktığımızda karşımıza ne çıkıyor?

 

GAÜ, YÖK tarafından geçişin yapıldığı tarihte denk olarak tanınmamış. Bu durumu gözden saklamak için önce İmamoğlu’nun Doğu Akdeniz Üniversitesi'ne kayıt yaptırdığı söylendi, sonra o üniversitenin adı her yerden çıkarıldı. Dolayısıyla, ilk şart karşılanmıyor. İkincisi, alınan ve aranan puanlarda bir denklik yok. İmamoğlu 400’ün altında puan almış, geçilen yerde ise ortalama puan 500. Bu, iki üniversitede bölümlerin denkliği açısından ciddi bir problem. Üçüncüsü, İmamoğlu'nun not ortalaması da düşük, 2,2 civarında. Bu durumda ancak daha düşük not ortalamasına sahip öğrencilerin başvurması hâlinde bir şansı olabilirdi. Geçiş süreci devam ederken yatay geçiş kontenjanının artırılmasının muhtemelen bununla bir ilişkisi var.

 

Durum buysa, bir liberal ne yapar? Bana göre, öncelikle, yatay geçişte aranan şartların karşılanıp karşılanmadığına bakar. Ne yazık ki İmamoğlu vakasında en azından iki şartın karşılanmadığı görülüyor. Bu durumda kişinin veya daha muhtemelen ailesinin şahsi ilişkileri ve adam kayırmacılık gündeme geliyor. İmamoğlu'nun GAÜ'ne girişinde zenginlik İÜ'ne geçişinde ise bürokratik ve siyasi bağlantılar etkili oluyor.

 

Günlük siyaset açısından nasıl bir sonuç verecek olursa olsun, gerçek bu. Bu şartlar altında bir liberal olarak ben adalet ve hakkaniyete uymak ve kurallara saygı göstermek zorundayım. Bu, benim ana mükellefiyetim. Hiçbir siyasi hesap bunun önüne geçemez. Dolayısıyla, bence, sağlıklı bir liberal duruş, diplomaya itiraz etmeyi gerektirir. Benim yaptığım da bu.

 

Ancak, meseleye başka türlü de bakılabilir. Sorumluluğun yaptırana değil yapana ait olduğu, bu yüzden yaptırana dokunulmaması gerektiği öne sürülebilir. Zaman aşımından dolayı diplomanın geçerli sayılması istenebilir. Bana göre bu iki bakış da yanlıştır. Bu yaklaşımlar sonuçta hem kuralların yok sayılması hem de haksızlığa göz yumulması ve müstakbel benzer problemlerin teşvik edilmesi anlamına gelir.

 

İki noktaya daha işaret ederek yazıyı bitirmekte fayda var. İlki, diploma hakkında son sözü yargının söyleyecek olması. İkincisi, kesin çözümün cumhurbaşkanlığı adaylığına başvurmakta aranan yüksek öğrenim görmüş olma şartının kaldırılması olduğu.

 

 

 

Atilla Yayla'nın önceki yazıları...