Yargıda yeni dönem

Zühtü Arslan Anayasa Mahkemesi'nin, İsmail Rüştü Cirit de Yargıtay'ın başına geçti
Yüksek yargının yeni patronları belli oldu. Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na Zühtü Arslan, Yargıtay Başkanlığı'na ise İsmail Rüştü Cirit seçildi. Yargıtay Başkanlığı için 5 aday yarıştı. 13. Ceza Dairesi Başkanı İsmail Rüştü Cirit, 3. Ceza Dairesi Başkanı Erdal Gökçen, 20. Hukuk Dairesi Başkanı Feyzi Altınok, 6. Ceza Dairesi Üyesi Ali Suat Ertosun ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Ekmekçi'yi yarışta geride bırakarak ipi göğüsledi. Yargıda Birlik Platformu tarafından desteklenen Cirit, ilk turda oyların 280'ini alarak Yargıtay'ın yeni başkanı oldu. İsmail Rüştü Cirit, Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı iken AKBİL davasında dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın beraatına karar vermişti. Ankara'da dikkatlerinin odaklandığı ikinci seçim adresi ise Anayasa Mahkemesi oldu. Başkan Haşim Kılıç tarafından üç kez ertelenen seçim dün gerçekleşti. Kılıç'tan boşalan koltuk için Başkanvekili Serruh Kaleli ile üye Zühtü Arslan yarıştı. 17 üyenin 11 oyunu alan Arslan ilk turda Anayasa Mahkemesi'nin 18'inci başkanı oldu. Prof. Dr. Zühtü Arslan 2008 yılında Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyeliği görevini sürdürürken AK Parti'nin kapatılmasıyla ilgili davayı kabul eden Anayasa Mahkemesi kararını 'yargı darbesi' olarak nitelemişti.
KILIÇ: SİYASİ BİR PROJEM YOK
'Darbeci' sözü beni inanın derinden etkiledi
Anayasa Mahkemesi'nde gerçekleşen seçimin ardından Haşim Kılıç basın toplantısı düzenledi. Aslında 13 Mart'ta emekli olan Kılıç, YSK'nın bürokratlara istifa için tanıdığı son gün olan dün itibarıyla emeklilik kararı aldığını ifade ederek dikkatleri üzerine çekti. Kılıç, ''Herhangi bir siyasi projem yok. Bu kararımı sakın ola ki siyasi bir projeyle ilişkilendirerek değerlendirmeye kalkmayın" demekle yetindi. Anayasa Mahkemesindeki başkanlık seçiminin ertelenme kararının dışarıdan çok yanlış, talihsiz ve üzücü yorumlara sebep olduğunu belirten Kılıç, "Özellikle şahsıma karşı yapılan 'darbeci, kumpasçı' ya da birtakım şeyler içerisinde 'siyaseti yönlendirmeye ya da siyaset mühendisliği yapmaya' dönük eleştiriler yapıldı. Hele hele 'darbecilik' kelimesi beni inanın derinden üzen en önemli eleştiri olmuştur. Verdiğim kararlarla, yazdığım karşı oylarla benim temel hak ve özgürlüklere olan bağlılığım, demokrasi anlayışımdan en çok faydalananlar beni 'darbeci' sıfatıyla itham etmişlerdir" diye konuştu.