Uludere açıklaması: İnsani görevlerimizi yaptık

Astana'dan İstanbul'a gelen Başbakan Erdoğan, havaalanında basın toplantısı düzenledi. Erdoğan'a, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in "Uludere'de emri Ankara'da o görüntüleri analiz eden komutanlar verdi. Filmin bütününe bakılınca özür dilenecek birşey yok" şeklindeki sözleri soruldu. Erdoğan, "Biz insanı görevlerimizi yaptık. Ancak terör örgütleri ve yandaşları bizden farklı şeyler bekliyorsa kusura bakmasınlar. Konuyu kimse istismar etmesin. Grubumdan da bu konu hakkında bundan sonra açıklama gelmeyecektir" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, özel uçak "ANA" ile saat 20.25'te Kazakistan'ın başkenti Astana'dan İstanbul'a geldi. Başbakan Erdoğan'ı, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu ve öteki ilgililer karşıladı. Erdoğan, havaalanında basın toplantısı düzenledi.
KİMSE İSTİSMAR ETMESİN
Erdoğan'a, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in "Uludere'de emri Ankara'da o görüntüleri analiz eden komutanlar verdi. Filmin bütününe bakılınca özür dilenecek birşey yok" şeklindeki sözleri soruldu. Erdoğan, "Ben başından beri bir şey söylüyorum. AK Parti'nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Ve yaptığı açıklamaları da arkadaşlarıyla değerlendirerek yapar. Kimse de kalkıp sınır boyu kaçakçılığı yapanların yatığı kaçakçılığı meşru gösterme gayreti içine giremez. Bu konularla ilgili olarak bizler yasanın belirlediği tazminatı çok çok ötesinde açılan hesaplara yatırdık. Eğer insaniyse biz görevimizi yaptık. Biz terör örgütü veya uzantılar daha farklı beyan bekliyorsa kusura bakmasınlar. İdari inceleme yapılıyor. Adli incelemeler devam ediyor. Süreci takip ediyoruz, izliyoruz. Kimsenin dümen suyunda değiliz. Adaletin tecellisini bekliyoruz. Yok şöyle özür dilensin, böyle dilensin. Atılan adımlarla o özürlerin dilendiği açıktır. Zorla gündemde tutanlar terör örgütü ve uzantılarıdır. Samimi olmadığı ortadadır. İstismara dönüştürmenin gayreti içinde olanlar vardır. Kimse bu konuyu fazla istismar etmesin. Grubumdan bu konu hakkında bundan sonra farklı bir açıklama gelmeyecektir" dedi.
MİTÇİLERİ YİNE İMRALI'YA GÖNDERİRİM
Hükümet olarak terör sorununu çözmek için hiç atılmayan adımları attıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Ben Milli İstihbarat Teşkilatımın mensuplarını başbakanlığım dönemimde İmralı'ya gönderdim. Açıkça söylüyorum yarın da gönderirim, öbür gün de gönderirim. Niye? İstihbarat teşkilatının görevi budur, dünyanın neresine giderseniz gidin budur. İstihbarat teşkilatının mensupları, bağlı bulunduğu merciiden izin alarak gider, bunun dışında başka merciilerden izin almak suretiyle buraya gidilmez. Kimse de onlara bu attıkları adımlar sebebiyle hesap soramaz, çünkü görevlerinin özelliği budur, niteliği budur. Onlar da bu görevlerini cansiperane yapmaktadırlar. Medya da burada lojistik desteğini, terörle mücadelede her zaman hükümetinin yanında hissettirmelidir. Hissettirmiyorsa bilesiniz ki, yazılı ve görsel medya da bu işte vebaldedir" diye konuştu.
CHP DERDİ BAŞKA
Başbakan Erdoğan, "Anayasa Mahkemesi CHP'nin 4+4+4 itirazını reddetti. Bu konuda ne diyeceksiniz?" sorusuna, "CHP'nin şekil açısından, usul açısından yapmış olduğu Anayasa Mahkemesi'ne müracaatı, Anayasa Mahkemesi değerlendirdi ve malum reddetti. Şimdi ise esasla ilgili olarak böyle bir müracaatı yapacaklarından bahsediyorlar. Tabi ben olayın detaylarına girmeyi lüzumsuz addediyorum ama bu bir şeyi tabi ortaya koyuyor. CHP'nin, özellikle Genel Başkanı'nın ne kadar samimiyetten uzak olduğunu ortaya koyuyor. Bu konuda farklı farklı açıklamalar yaptılar. Demek ki bunların derdi başka" cevabını verdi.
RESMİ DİL OLARAK TEK DİLİMİZ VAR, O DA TÜRKÇE
"Milli Birlik ve Kardeşlik Projemizde en ufak bir sapma yoktur" diyen Erdoğan, şöyle konuştu: "Her şeylerini yapıyorlar ama sen resmi dil noktasında kalkıp da Kürtçe'yi dayatmaya yönelirsen kusura bakma bizim şu anda resmi dil olarak tek dilimiz vardır, o da Türkçe'dir. Ama ana dilini konuşma noktasına gelince her anadil sahibi dili rahatlıkla bu ülkede konuşuyor ve konuşmalıdır. Burada da hiçbir mani yoktur. Cezaevlerinde böyle bir mani vardı, yayımladığım bir genelge ile onu da kaldırdık. Artık anneler çocuklarıyla, kardeşler birbirleriyle kendi anadillerinde konuşma hakkına sahip oldular. Özellikle bu bölge, Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi, Cumhuriyet tarihinde hiçbir dönemde almadığı yatırımların onlarca katını bizim dönemimizde almıştır. Şu anda vereceğim rakam, son rakamları almadığım için afaki olabilir ama 25 katrilyon civarında yatırım yaptık. Alt yapısı üst yapısıyla, okul ve hastaneleriyle, tüm ulaşım imkanlarıyla, havaalanlarıyla. Yeni yapmakta olduğumuz havaalanlarını yaptırmamak isteyenler bunlar. Hakkari Yüksekova'da, Iğdır'da, Şırnak'ta öyle. Ama biz çalışıyoruz. Bütün müteahhitlerimizin iş makineleri yakıldığı halde biz çalışıyoruz. Yakanlar belli, seyredenler yine tribünde belli."
BDP'LİLER MÜZAKARE NEDİR BİLMİYOR
Bir gazetecinin, "Pakistan'da bir açıklama yapmıştınız ve 'Kürt sorununda siyasi muhatabımız BDP'dir' demiştiniz. Bunun üzerine BDP, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile bir görüşme talebinde bulunmuştu. Görüşmenin içeriğinde ise İmralı'ya ziyaret talebi olduğu ortaya çıktı. Bu talebi nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, ifadesinin, "Biz terör örgütü ile mücadele ederiz ancak parlamentodaki uzantısıyla da müzakereye varız" şeklinde olduğunu hatırlattı.
Nitekim geçmişten bu yana arkadaşlarının birçok kez onlarla görüşme yaptığını hatta bir keresinde de eş başkanlarıyla Beşir Atalay ile birlikte kendi makamında görüştüklerini anlatan Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bunlardan biz uzak değiliz. Fakat karşımızdakiler bir defa siyaseti nasıl yapacaklarını veya bu tür müzakereleri nasıl yapacaklarını, nasıl yaklaşacaklarını, bunu bilmiyorlar. Eğer siz kalkıp bu müzakereleri bile bir hukuk devletinin içerisinde olması gereken çerçevede değil de farklı talepler için yapacaksanız, o zaman bizim bu kadar boş vaktimiz yok. Nitekim şimdi de böyle bir Adalet Bakanı'ndan talebin içeriğinde İmralı konusu olunca, bu konuda zaten tavır bellidir. Bu bir siyasi müzakere değildir, bu çok farklı bir şekilde her şeyi belli olan bir netice için zaman kaybıdır ama çok çok ciddi meselelerle alakalı, gündemi belli olan bazı görüşmeler için her zaman ben de arkadaşlarım da müzakereye açık olduğumuzu söyledik. Herhalde daha farklı bir şeyi bizden kimse beklemez."