Suriye'ye tankla girecektik

Suriye'ye tankla girecektik
GÜNDEM Haberleri

Tarih 16 Eylül 1998...PKK terörünün azdığı günlerdi. Org. Atilla Ateş Hatay'a gitti. Teröristbaşı Öcalan'ı topraklarında barındıran Suriye'yi son defa uyardı. Peki Şam yönetimi Öcalan'ı sınırdışı etmeseydi, Türkiye ne yapacaktı?

Akdeniz'de düşürülen Türk uçağı Türkiye ile Suriye'yi bir defa daha savaşın eşiğine getirdi. Tıpkı 14 yıl önce olduğu gibi...Takvimler 16 Eylül 1998'i gösteriyordu. PKK terörünün azdığı günlerdi. Suriye'nin himayesindeki teröristbaşı Abdullah Öcalan Bekaa Vadisi'nde krallar gibi yaşıyordu. Türkiye'ye yönelik hain eylemler burada planlanıyor, Suriye'deki kamplarda eğitilen teröristler akın akın Türkiye'ye gönderiliyordu.
Şam yönetimi diplomatik yoldan yapılan bütün ihtar ve uyarılara kulak tıkamıştı. O günlerde Milli Güvenlik Kurulu'nda önemli bir karar alınmış ve Suriye'yi yola getirme görevi askere havale edilmişti. Bu çerçevede dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş 16 Eylül 1998'de Hatay'a gitti. Suriye sınırının sıfır noktasında tarihe not düşen bir konuşma yaptı. Ateş Paşa'nın "sabrımız tükendi" cümlesiyle biten o tarihi konuşma, Hafız Esad'ı dize getirmeye yetti. Ve Suriye teröristbaşı Öcalan'ı apar topar sınırdışı etti.
Peki bu uyarıya rağmen Suriye, teröristbaşı Öcalan'ı yine sınırdışı etmeseydi ne olacaktı ? Bu sorunun cevabını en iyi bilen kişi hiç şüphesiz, bizzat o konuşmayı yapan kahraman Türk generaliydi. Emekli Orgeneral Atilla Ateş Paşa 14 yıldır olduğu gibi şimdi de bu konuda tek bir kelime konuşmamaya özen gösteriyor.

##tgvideo##

İLK DEFA KIVRIKOĞLU ANLATTI
Bu konuda Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilk ve tek açıklama ise 7 yıl önce, dönemin Genelkurmay Başkanı olan Emekli Orgenaral Hüseyin Kıvrıkoğlu'ndan geldi.
Hüseyin Kıvrıkoğlu 8 Ekim 2005 Cumartesi günü İstanbul Harbiye'deki Askerî Kültür Merkezi'nde "terör" toplantısının dinleyicilerinden biriydi. Türk Silahlı Kuvvetlerinin önemli isimleri de oradaydı. Kıvrıkoğlu Paşa, programın bitiminde medyanın salonda olmadığı bir sırada kürsüye davet edildi. Emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun o salonda yaptığı bu çok özel açıklama , katılımcıların biri tarafından sızdırıldı. Ve 17 Ekim 2005'te Aksiyon Dergisi'nde Faruk Mercan imzasıyla yayımlandı.
Yıllardır, böyle bir politika geliştirmemiş olan Türkiye, 1998 yılında birdenbire Suriye ile savaşı da göze alarak bu kararı nasıl vermişti? Gerçekten Suriye Öcalan'ı vermekte direnirse Türk tankları Halep ve Şam'a doğru yürüyecek miydi? İşte bu sorular üzerine dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun verdiği tarihi cevaplar ;
"Ben 1997 yılının 30 Ağustosunda 1. Ordu Komutanlığı görevimi tamamlayarak, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atandım. O sırada terörle mücadele sorumluluğu Genelkurmay Başkanlığı'ndan Kara Kuvvetleri'ne verilmişti. Orada şu değerlendirmeyi yaptım. Bu terörün arkasında bütün Avrupa ülkeleri, hatta pek çok dünya ülkesi olduğu gibi, ağırlıklı olarak Suriye bulunmaktaydı. Suriye'ye karşı bir şeylerin yapılması lazımdı. Suriye 15 yıldır, Türkiye'ye ilan ettiği bir savaşı en ufak bir zarar görmeden fakat Türkiye'ye zararların en büyüğünü vererek sürdürmekteydi. Türkiye'ye batırılan çuvaldıza karşı bizim de Suriye'ye iğne batırıp acının azını da olsa tattırmamız lazımdı.

İŞTE KIVRIKOĞLU'NUN AĞZINDAN SURİYE PLANI:

MGK'da karar verildi :"Ve biz 1998'de Milli Güvenlik Kurulu'na bir öneride bulunduk. Bütün bu gerekçeleri ortaya koyup terörün Türkiye'ye en az 100-150 milyar dolara mal olduğunu, 5300 civarında asker, 5500 civarında sivilin şehit olduğunu, 16 bin yaralının da bu mücadelenin sonunda Türkiye'de var olduğunu ifade ettim. Bir eylem planı yaparak konuya politik, ekonomik ve askeri yönden yaklaşmamız ve bunun meydana getirdiği sinerjiyle Suriye üzerinde baskı kurmamız gerektiğini ifade ettim. Bu konuşmam o toplantıda bir tepki almadı. Ertesi ay, haziranda yapılan toplantıda yine aynı konuyu gündeme getirdim. Ve o zamanki Cumhurbaşkanı Sayın Demirel konuya sahip çıktı ve derhal orada görev için hazırlıklara başlanması emri verildi.
Suriye'ye tanklarla girecektik: " Suriye ile ilgili bütün planları Kara Kuvvetleri Komutanımız Orgeneral Atilla Ateş'le birlikte hazırladık. Atilla Ateş Paşa 16 Eylül 1998'de , planladığımız gibi Hatay'a gitti. Ve Suriye sınırında o bildiğiniz konuşmayı yaptı. Biz o günlerde Suriye'yi tetkik ettiğimizde şöyle bir durumla karşılaştık. Suriye gerçekten çok zor durumda idi. Evvela bütün kuvvetlerinin Golan Tepeleri istikametinde olduğunu gördük. Sadece iki buçuk tümenlik kısmını da Lübnan'a sevketmişti. Geriye Türkiye'nin karşısında kala kala, bir tank alayı kalıyordu. Yani 99, 100 tane tank... Koskoca 3 bin 300 tankı olan bir Türkiye'nin 100 tanklı bir Suriye'ye yapabileceği çok şeyler vardı.
Önce topçu atışı ile vuracaktık: "Ve onun üzerine biz Türk dış politikasının arkasına Silahlı Kuvvetler'in gücünü de koyarak Suriye'ye bir baskı politikası uygulamaya geçtik. O sırada şansımız yaver gitti. Daha biz o bölgeye kuvvetlerimizi sevk esnasında, bir NATO tatbikatı Gaziantep bölgesinde cereyan etmekte idi. Gerek Suriye, gerekse Türk basını bu kuvvetlerin, bizim kendi silahlı kuvvetlerimiz olduğunu zannediyordu. Aslında biz daha yeni yeni birlik sevketmekteydik.
Hazırlıklarımız tamamlandığında şöyle yapacaktık. Kara hududunda birtakım hudut ihlalleri, hava hududunda hava kuvvetleri ile hava ihlalleri yapacaktık. Suriye'deki belirli hedeflere bazı topçu atışları yapacaktık. Ve 40 mil olan kara suları içerisinde deniz kuvvetlerimizle tatbikatlar icra edecek ve bunu adım adım Suriye'ye baskıyla uygulayacaktık."

ORG. ATİLLA ATEŞ'İN HATAY KONUŞMASI
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş 16 Eylül 1998'de Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde Hudut Bölük Komutanlığı'nı ziyaretinde yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı : "Bazı komşularımız bizim iyi niyetimizi, gösterdiğimiz yakınlığı yanlış değerlendirmişlerdir. Apo denilen eşkıyayı kendi ülkelerinde barındırıp, onu destekleyerek Türkiye'yi terör belasına bulaştırmışlardır. Türk milleti artık bu konuda göstereceği iyi niyetin sonuna gelmiştir. Sabrımız tükenmek üzeredir. Sabrımızı taşırmasınlar"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...