Son dakika... Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dünyaya insanlık dersi verdik

Birleşmiş Milletler (BM) 77. Genel Kurulu nedeniyle ABD’nin New York kentinde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkevi’nde gazetecilerin sorularını cevapladı. Kürsünden gösterdiği fotoğrafla dünyaya mesaj veren Erdoğan, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’nın ithamlarını sert dille cevapladı. Yunanistan’ın Ege’deki sığınmacılara sert müdahalesinden bahseden Erdoğan, Batı Trakya’daki Türklere uygulanan çifte standardın da altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler (BM) 77. Genel Kurulu kapsamında ABD’nin New York ziyaretini tamamlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan New York’taki Türkevi’nde gazetecilerle bir araya geldi. BM kürsüsünden dünyaya seslenen Erdoğan Ege’de botları batırılan ve boğularak hayatını kaybeden çocukların fotoğraflarını göstererek, “Biz Aylan bebeklerin cesetleri kıyılara vurmasın diye çırpınırken, Yunanistan hukuksuz, pervasız geri itmeleriyle Ege'yi mülteci mezarlığına çevirmektedir” demişti. Gazetecilerin fotoğrafı hatırlatması üzerine konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz her toplantıya, her görüşmeye, her konuşmaya ciddi manada iyi hazırlanıyoruz, dersimizi iyi çalışıyoruz ve bu şekilde de liderlerin karşısına çıkıyoruz. Buralarda yaklaşımlarımızı destekleyen görsel ve yazılı dokümanlar kullandık, kullanıyoruz. Birleşmiş Milletler Genel Kurulundaki konuşmamızı da çeşitli fotoğraflarla destekleme imkânımız oldu. Bunları sunuma dahil etmek konuşmamıza ayrıca bir zenginlik kattı.” dedi.
EGE’DEKİ YUNANİSTAN ZULMÜ
Yunan sahil güvenlik güçlerinin botlarını batırması sonucu hayatını kaybeden 9 aylık Asım bebek ve 4 yaşındaki Abdülvahap’ın cansız bedenlerinin fotoğraflarını göstererek dünyaya buradan insanlık dersi verdiğimize inanıyoruz diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asım bebek ve Abdülvahap’ın o acı fotoğrafını görüp de etkilenmemek mümkün değil. İşte bunları tüm dünyaya yaymak ve tüm dünyaya bunları kabullendirmek lazım.” şeklinde konuştu.
YUNANİSTAN DIŞİŞLERİNDEN YALAN İTHAM
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM yaptığı konuşma sonrası Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan ‘İstanbul’da bir dönem sayıları 100 bini geçen Rum topluluğu bugün nasıl 5 binin altına düşüyor önce bunu anlatsınlar’ şeklindeki ithamla ilgili değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, “Yunan Dışişleri Bakanıyla ilgili olarak çok fazla söyleyecek sözüm olamaz” dedi. “Benim muhatabım Dışişleri Bakanlığı değil” diye konuşan Erdoğan, O konuşacaksa bizim Mevlüt Bey’le görüşsün, onla konuşsun. Fakat Sayın Başbakan ne yazık ki bir defa Türkiye ile kendi durumlarını bilmiyor. Biz Türkiye’de Rum nüfusunun azalmasından yana olan bir iktidar olmadık” dedi.
“RUMLARIN TÜRKİYE’DE YAŞAMA ARZUSU YOK”
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Tam aksine, örneğin ben Bozcaada’da, Gökçeada’da gezdiğim zaman orada yaşayan çok az sayıda Rum vatandaşlarımıza hep sormuşumdur; ‘Nerede senin çocukların?’ ‘Amerika’da’ dedi. ‘Getirin, burada yaşasınlar’ dedim. ‘Çocuğumu Amerika’dan getiremiyorum’ dedi. Bu neyi gösteriyor? Demek ki onun Türkiye’de yaşama diye bir arzusu, derdi yok. Olsa, bizim kapımız açık. O çocuğa biz eğer vatandaşlığı yoksa vatandaşlık da verirdik. Hatta bir keresinde çok da manidardı, birinin bir Türk kızıyla evlenmesine ailesi müsaade etmemiş; ‘Benden yardım isterseniz, ben gayret edeyim’ dedim.
BATI TRAKYA TÜRKLERİNE ÇİFTE STANDART
Sözlerini şöyle sonlandıran Erdoğan: “Sen Sinod Meclisi’nin belli sayıda meclis üyelerinin olması lazım. Sen Sinod Meclisi 7’ye düşmüştü. Belli sayıya sahip olmadığı için ben Patrik Bartholomeos’a dedim ki ‘Dışardan sen papazları getir, ben bunlara vatandaşlık vereyim, çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması lazım ve böylece Sen Sinod Meclisi’ni tamamlamış ol.’ Öyle tamamladılar. Ama tabii bu Yunan Dışişleri Bakanının bunlardan falan haberi yok. Bunlar uzayda dolaşıyor. Bizim her zaman için kapımız açık, vatandaşlık da veririz. Biz kendi dönemimiz içerisinde hiçbir Rum’u ülkemizden sürmedik. Ama onların şu anda Batı Trakya’da bizim vatandaşlarımıza, soydaşlarımıza yaptıkları zulmün haddi hesabı yok. Son dönemlerde bizim oradaki din adamlarımızın atamalarını bile kendileri yapmak istiyorlar. Sen ne anlarsın bizim din adamının durumundan, yapısından? Biz böyle bir gayretin içerisinde olduk mu? Biz kalkıp da buradaki papazların atamasını vesairesini yaptık mı? Hayır.