Şımarık çocuğun tek atımlık barutu...

Şımarık çocuk her yeri yakıp yıkıyor.
Önce "Ana dilde eğitim" dedi.
Bir ara "Öcalan'a tecrit" diye bir terane tutturdu.
Şimdi "Kobani" diyor...
Her seferinde de "Çözüm süreci biter ha" tehdidini savuruyor.


Ama başındaki ağabey çok olgun davranıyor.
Şimdilik sabrediyor.
Şımarık çocuk yakıp yıktıkça ona öğüt vermekle yetiniyor.
O çocuğu hem yedirip, içirip, giydirirken..
Çocuğun şımarıkça masa sandalye devirmesine..
Yemekleri halıya dökmesine..
Ses etmiyor gibi görünüyor.
Çocuk ağabeye "Okula gitmem ha" diyor.
Ağabey olgunca bunun olamayacağını anlatıyor.
Çocuk üste çıktıkça çıkıyor.
Ama o denli bilinçsiz ki.
Ağabey "Tamam gitme artık bir işe girip çalışacaksın" dese.
Dediğini yaptırdığını sanan zavallı şımarık.
Aynı zamanda geleceğini de kaybedecek.


Sözün özü.
Sokakları yakıp yıkan şımarıklar.
Ve tehdit savuran sorumsuzlar birşey unutuyorlar.
Çözüm süreci sanki sadece devletin yararına.
Bu süreç biterse o şımarık da geleceğini kaybedecek.
Yarın büyük ağabey "Tamam ulan biterse bitsin" derse.
O şımarık çocuğun tek atımlık barutu da bitecek.
Kobani için geleceğini yakıyorsun.
Ama unutma ki.
Kobani'yi de bu yolla kurtaramazsın.
Bir de mantıklı ol.
Türkiye kendisine saldırı olmadan savaşa girmez.
Kobani senin için önemli olabilir.
Ama Türkiye için diğer Suriye kentlerinden farklı bir önemi yok.
Üstelik iki terör örgütü savaşırken.
Türkiye'ye dönük saldırı olmadan savaşa girmek.
Aptalca bir macera olur.
Sen yırtın, tehdit et.
Ama unutma.
Karşında o eski ağabey yok.
Tehditlerine pabuç bırakan ve seni psikopat yapan.
O devlet yok...
Tedavi olacaksın.
Başka çaren de yok...

Ercan Gürses / TÜRKİYE GAZETESİ