Şeref Ateş: Anadolu’yu sömürüp tüm kaymağı yediler

Düzenleyen:
Şeref Ateş: Anadolu’yu sömürüp tüm kaymağı yediler

GÜNDEM Haberleri

FETÖ'nün yurt dışında oluşturduğu tahribatı Yunus Emre Enstitüsü tamir ediyor. Enstitü, bütün dünyaya Türkiye'yi tanıtıyor ve Türkçeyi öğretiyor.

SEVDA KILIÇ - Adını, 13. ve 14. yüzyıllarda yaşamış bir Anadolu mutasavvıfı Yunus Emre’den alan Yunus Emre Enstitüsü, bütün dünyaya Türkiye’yi, Türk dilini, tarihini, kültürünü ve sanatını tanıtmak için 2009 yılında kuruldu. 7 yıl içerisinde 41 ülkede 46 kültür merkezi kurdu. Bu zamana kadar 100.000 yabancı öğrenciye Türkçe öğretti. Son 2 yıldır ise, düzenledikleri 'Türkçe Bayramı' ile dünyaya sevgi ve barış mesajı veriyorlar. Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, vakfın başarı öyküsünü gazetemize anlattı. 

- Şeref Bey, bu yola niçin çıktınız, biraz anlatabilir misiniz?
Kurulduğumuzdan beri temel hedefimiz; Türk kültürünü, dilini, edebiyatını ve sanatını yurt dışında tanıtmak. Fakat geçen süre içerisinde yurt dışında merkezler açıldıkça enstitü, Türkiye'nin yumuşak gücü olma yolunda bir evrilme yaşadı. Başlangıçta Türkçe, Türk kültürü varken bugün artık Türkiye'nin tamamı olarak adlandırılabilir. 

- Kaç ülkede hizmet veriyorsunuz? Nerelerde olmayı hedefliyorsunuz? 
Şu anda 41 ülke, 46 merkezdeyiz. Bu sene sonuna kadar 50'ye ulaşacağız. Bunun dışında 80 irtibat ofisimiz var. Pakistan, Brezilya, Somali ve Rusya var. Sırada Pakistan, Brezilya, Somali, Rusya var, Uzak Doğu, Amerika Birleşik Devleti ve Latin Amerika var. Toplam çalışanımız ise 330. 

- Türkçe eğitmenlerini neye göre seçiyorsunuz? Size destek olanlar var mı?
YÖK ile anlaşmamız var. Bizim geliştirdiğimiz Türkçe yeterlilik sınavı var. Bu sınav bütün Türkiye'de ve yurt dışında uygulanıyor. Sınavda başarılı olanlar bütün üniversitelerde hazırlık sınıfı okumadan birinci sınıfa başlayabiliyorlar. Şu anda 7 ülkede bizim, 'Tercihim Türkçe' diye uyguladığımız bir proje var. Orta dereceli okullarda Türkçenin ikinci yabancı dil olarak okutulmasını sağlıyoruz. Türkiye'ye getirip bir aylık bir eğitim veriyoruz. Ondan sonra da istihdam ediyoruz. Türkiye içerisinde çalışmadığımız kurum yok denebilir. Belediyeler, bakanlıklar, STK'lar ve sanatçılarla iş birliği yapıyoruz. Büyük bankalardan farklı şirketlere kadar birçok kuruluş sponsor olabiliyor. Çünkü bu bizim ortak değerimiz. Farklı bir diploması yapıyoruz. Büyükelçilikler reel bir diplomasi yaparken biz kültürel diplomasi yapıyoruz. 

- Peki Türkiye'yi dış ülkelere nasıl tanıtıyorsunuz?
Türk insanının hayat tarzı, düşünce yapısı, aile hayatı, kültürü ve geleneklerini aktarıyoruz. Son yıllarda ağırladığımız 3 milyon Suriyeli ile sorun yaşamamız bile onlara somut bir gösterge. Avrupa'da İslamofobi, Türk düşmanlığı ortalığı kasıp kavuruyor. Böyle bir dönemde dahi Türkiye'ye gelen insanlar rahatlıkla birlikte yaşıyorlarsa; bu, bizim en büyük gücümüz, değerimiz. Biz bu değerimizi onlara gösteriyoruz.

- Peki bu faydalı çalışmayı Türkiye 20 sene önce niye yapmadı?
80'li yıllarda Türkiye'de cebinde döviz bulunduran birisi tutuklanırdı, yabancıyla irtibata geçen fişlenirdi. 2000'li yıllarda dahi insanlar görüşlerini ifade ettiklerinde tutuklanıyorlardı. Son 10 yılda Türkiye'de sessiz bir devrim yaşandı. Türkiye kendisiyle barışmaya başladı. Kalkınma hamleleri gerçekleştirdi. Bu kalkınma hamlesinin temelinde de millî ve yerel değerlere sahip çıkma esası var. Onun için 2009 yılında bu vakıf bu amaçla kuruldu. Tabii 2009-2013 arası Türkiye için talihsiz bir dönem yaşandı. Türkiye'nin yurt dışı tanıtımını bu paralel yapı dediğimiz ve terör örgütüne dönüşen yapı üstlenmişti. Yükselen Türkiye'nin kaymağını yiyen, bu yapı oldu. Onun için 2013'den sonra hızlı bir şekilde kurumumuz içinde paralel yapıyla ilişkili müdür ve personeller görevden alındı. 

- FETÖ yurt dışındaki imajınızı etkiliyor mu?
Bu yapı dünyanın birçok yerinde faaliyet yürüttüğü için biz kendimizi tanıttığımızda bize “Onlardan farkınız nedir” diye soruyorlar. Biz onlara 15 Temmuz'da yaptıklarını gösteriyoruz, o zaman farkımızı anlıyorlar. Böyle bir yapının dünyada bu kadar kendini gizleyebilmesi sadece Türkiye için değil diğer ülkeler için de büyük bir tehdit. Birçok ülkede devlet kurumlarıyla ilişkilerimizde zorluklar yaşıyoruz. Sonradan öğreniyoruz ki görüştüğümüz kişiler onların okullarından mezun olmuş. Bütün amaçları bizi engellemek.
Şeref Ateş: Anadolu’yu sömürüp tüm kaymağı yediler
Türkçe artık onlara emanet
Türkçe Olimpiyatlarının bir kurgu olduğunu söyleyen Ateş “FETÖ'nün ne Afrika, ne Asya, ne de Avrupa'da eğitim dili Türkçe olmadı; İngilizce eğitim verdiler. Yıllarca bu milleti de kandırdılar. Türkçe Olimpiyatları adı altında Türkiye çapında bir propaganda yürüttüler. Sırf o iş için yetiştirdikleri çocuklar getirildi. Kaynağını Türkiye'den alabilmek ve masum Anadolu insanını sömürebilmek için bunun adına ‘Türk Okulu’ dediler. Biz, yılda ortalama 500 kişi getiriyoruz Türkiye'ye. Biz, bu çocuklara ya da gençlere bir ay boyunca ileri derece Türkçe kursları veriyoruz. Bunun neticesinde 2 yıldır Türkçe Bayramı yapıyoruz. Tema olarak da tamamen özgün bir bayram” diye konuştu.

DÜSTURUMUZ: “GELİN TANIŞ OLALIM”
100 bin kişiye Türkçe öğrettiler
Şeref Ateş: Anadolu’yu sömürüp tüm kaymağı yediler
- Mezunlarınızla kontağınız devam ediyor mu? Şu ana kadar kaç kişiye Türkçe öğrettiniz? 

Öğrencilermizle kontaklarımız da sürüyor. Türkiye'de üniversite okumak, çalışmak isteyen öğrencilerimiz oluyor. Belki büyükelçiliklerine çat kapı gidemiyorlar ama bizim merkezlerimize istedikleri an gelebiliyorlar. Biz de onlara her konuda yardımcı oluyoruz. Şu ana kadar 100.000 öğrenciye Türkçe öğrettik.

- Sizi misyonerlikten ayıran nedir?
Misyoner kafasını değiştirmeye çalışan kişidir. Bizim öyle bir şeyimiz yok. Bizim temel felsefemiz Yunus Emre'nin yorumladığı “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım” sözüdür. Bizdeki, insanı olduğu gibi kabul etmek. Sizde bir artı varsa biz onu alalım. Bizde bir artı varsa siz de onu alın. Siz biz olmayın, biz de siz olmayalım. 
 

 

 

Düzenleyen:  - GÜNDEM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...