Nail Olpak, 'Başkanlık için eşimin de onayını aldım'

Nail Olpak, 'Başkanlık için eşimin de onayını aldım'

GÜNDEM Haberleri

Türkiye'nin kabuğunu kırdığını söyleyen MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, adaylık için nasıl karar aldığını samimi dille açıkladı.

nbsp;Sunuş"MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak bu haftaki sayfa konuğumuz" klasik cümlemiz ile sunumumuza başlayalım. Nail Olpak ile MÜSİAD Genel Merkezi'nde buluştuk. Nail Bey'le aile hayatı, öğrencilik yılları, iş hayatı derken MÜSİAD ve gündeme dair uzunca bir sohbet gerçekleştirdik. Erken kalkan yol alır sözünü doğrularcasına güne çok erken saatte başlayıp, geç saatlere yaklaşan bir çalışma düzeni var MÜSİAD'ın. Nail Bey'e "Bu hayat düzenine tamam demek için onay aldınız mı aileden?" diye sorduğumda, "Başkanlık teklifi aldığımda bir işime bir de eşime sordum, onay alınca da içim rahat başladım" dedi. Nezaket, ne güzel...
Sohbetimizle ilgili bir başka ilgimi çeken ayrıntı da Olpak'ın "Yatılı okulda okudum. Yemekhanede yemek yedim, devletin parasıyla okudum ve bugünlere geldim. Bugün de o yemeğin karşılığını en iyi şekilde devletime, milletime hizmet ederek ödemeliyim" sözleriydi. Bir ne güzel daha...
Hayırlı Ramazanlar, İyi Pazarlar G.K.Z.

Nail Olpak nerede doğdu, nasıl bir öğrencilik hayatı oldu, bugünlere zemin hazırlayan yapı taşları nasıl örüldü? Geniş zamanlı sorularla başlayalım...

1961'de Burdur, nbsp;İbecik köyünde doğdum. Babam hâlâ orada yaşıyor, annem vefat etti. Aydın Lisesi'nde yatılı okudum. Çok başarılı bir liseydi. Fiziki altyapısı da çok iyiydi. Neredeyse bir üniversite büyüklüğündeydi. 1974 yılında radyo yayını yapıyordu. Yatılı okumak başarılı olmayı da mecbur kılıyor bir bakıma. Mühendis olmayı kafama koymuştum. 37 kişilik sınıftan İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünü yedi kişi kazandık. 80 öncesinin kargaşa ve anarşi zamanlarını çok acı bir şekilde yaşadım. Dönemimizden birkaç kişi öldürüldü maalesef. Mezuniyetimden sonra yüksek lisansımı enerji alanında yaptım. Uzun bir süre özel sektörde çalıştım. Önce makine imalatında daha sonra büyük bir grupta yöneticilikler, sonunda da holdingin tepe yöneticiliğini yaptım. Ardından da iki arkadaşımla bir şirket kurduk. O günden bu güne şirketin yönetim kurulu başkanlığını yapıyorum.

Okul hayatınızla başladık ve bugünlere geldik. Aile hayatınız, eşiniz ve çocuklarınız desem...
İki oğlum var, birisi mimarlık okuyor. Çok sevdiğim yönlerinden birisi, çok kitap okur. Diğer oğlum da bu yıl üniversite sınavına girdi. Şimdi heyecanlı bir şekilde sonucunu bekliyoruz. Çocuklarımın meslek seçimlerinde yönlendirici olmadım. Onlar neyi isterlerse onu seçebilirler. Eşim Rizeli, ben Burdurluyum. İstanbul'da tanıştık ve evlendik. Güzel bir aile hayatımız var çok şükür.

Başkanlık süreci nasıl gelişti?
Bizim geniş bir istişare yapımız vardır, başkanlık seçimlerinde MÜSİAD kurucularının, eski başkanların, mevcut yönetim kurulunun, şube başkanlarının görüşleri alınır. Kimi düşünüyorsunuz diye sorulur ve tercihler bir havuzda harmanlanır, ismi ön plana çıkanlarla konuşulur. Bu noktada benim ismim ön plana çıkınca, dedim ki 'Benim ilk önce eşimle ve işimle görüşmem' gerekir. Önce iki ortağıma gittim, 'Eğer destek verirseniz, ben bu işi yapabilirim'. Çünkü işinizden kopmak durumunda kalıyorsunuz. Onlar da sağ olsunlar, anlayışla karşıladı ve destek verdi. Daha sonra da eşim ve iki oğlumla konuştum. Onlar da bana çok büyük destek oldular. Eşim her zaman benim televizyon programlarımı mutlaka izler ve bana izlenimlerini aktarır ve beni yönlendirir.

Bir ay boyunca Gezi Parkı'nı konuştuk. Olayları MÜSİAD Başkanı değil de bir iş adamı olarak nasıl yorumluyorsunuz?
Farklı düşünceler, şiddet içermeden ifade edilmeli. Ancak ülkemizin refahının ve geleceğinin de hiçbir zaman riske atılmaması gerekir. Birbirimizi ötekileştirmeden anlayabilmeliyiz. Mayıs ayında yapılan nükleer santral anlaşmasını bir hatırlayalım. 22 milyar dolara imzalamışsınız bu anlaşmayı ve hiçbir devlet garantisi de istememişsiniz. Aynı yıl 20 milyar euroluk havalimanı anlaşmasını imzalamışsınız ve IMF'ye borcunuzu bitirmişsiniz, iki ayrı derecelendirme kuruluşundan yatırım yapılabilir diye not artırımı almışsınız. Çözüm sürecinde güzel şeyler devam ediyor. Daha sonrasında önce çevreci protestolar çevresinde bir süreç başladı. Daha sonra Sayın Başbakanın 'Biz burada AVM, otel yapmayacağız' diye bir açıklaması oldu. Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi. 'Karar hükümetin istediği gibi çıksa bile yine halka soracağız' dendi. İşte burası ayrım noktasıdır. Bundan sonra orada hâlâ gösteri yapılıyor ise biz o zamana kadar yapılanları ikiye ayırıyoruz. Bir, parkın içinde samimi duygularla gösteri yapanlar, ikincisi ise, parkın dışında kalıp da içine sızarak bunu maniple edenler. Bu son açıklamadan sonra gösteri yapanlar artık bu ayrımın da dışına çıkmışlardır. O zaman diyoruz ki, biz ülkenin geleceğine sahip çıkarız. Mesela, siz seçilmiş bir ülkenin başbakanına hakaret edemezsiniz. Kamu malına zarar veremezsiniz. Kul hakkı da yiyemezsiniz. Benim camımı çerçevemi de indiremezsiniz. Eğer böyle bir şey olursa biz de iş dünyası olarak, tavrımızı koyarız.

Olaylar Türk ekonomisi için neler anlattı.
Gezi olaylarında Türkiye test edildi. Kamu maliyesi, serbeste piyasaları, borsası, finans kurumları, bankacılık sistemi, insanların tahammülü, birbirlerinin görüşlerine saygısı, sabırları test edildi. Mali olarak zarar gördük mü? Evet gördük. Ama bunları da atlatmaya çalışacağız. Ülkenin geleceğini karartmaya yönelik bir eylemle karşılaşırsak, demokrasiye zarar verecek, seçilmiş hükümetin iş yapmasını engellemeye yönelik bir terör başlatılacaksa, işte o noktada biz taraf olacağız.
Artık farklı bir Türkiye var. Önceden dünyanın bir yerlerinde Somali diye bir ülke olduğunu biliyor muyduk? Orada bir problem yaşandı ve birçoğumuzun haritada bile yerini bilmediği Somali için herkesten daha duyarlı bir ülke olduk. Somali'yi şu anda Türkiye yeniden imar ediyor. Bazıları Arakan'da bizim işimiz ne dedi. Suriye'den bana ne demeyen bir yapı var şimdi.

Türkiye'nin artan nüfuzu Batı'yı rahatsız ediyor ama..
Türkiye artık eskisi gibi kabuğunun içinde kalan bir ülke değil. Artık farklı bir yerdeyiz. Geçtiğimiz yıl sadece yurt dışına yapılan karşılıksız yardımların tutarı 2.5 milyar dolar. Dünyada bir pasta var. Sizin bu pastadan pay almanız, bir başkasının payının azalması anlamına gelir. Bu da birilerini rahatsız eder ve devletlerarası ilişkiler de duygularla gitmez. Benim Aydın Lisesi'nin yatakhanesinde ne hissettiğim devletleri hiç ilgilendirmez. Aydın Lisesi'nin yatakhanesinden ona bir menfaat var mı, yok mu, ona bakar devletler. Bizim kredi notumuzu artırmakta yavaş ve cimri davranan batı, Gezi olaylarında aceleyle kameralarını sadece yanan, yıkılan yerlere odaklandı. Türkiye'nin sinir uçlarının test edildiği bu dönemde, demokratik olgunluğun nasıl güçlü bir şekilde yerleşmiş olduğu görmezden gelindi.


nbsp;Nail Olpak, 'Başkanlık için eşimin de onayını aldım'

Seçimle gelen seçimle gitmeli

Batılı ülkeler Mısır'daki darbeye "darbe" diyemedi. Mısır'daki olayları nasıl değerlendiriyorsunuz? nbsp;

Mısır'ın, seçimle göreve gelmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin ve hükümetinin görevden uzaklaştırılması, dünyanın en eski medeniyetlerinden biri olan Mısır'da, halkın iradesine vurulmuş bir darbedir. Halkının çoğunluk desteğini kazanarak iktidara gelen bir yönetimin ve liderinin, iktidardan uzaklaştırılmasının tek yolu, ancak seçim olmalıdır. Mısır'da son günlerde yaşananlar, bu açıdan son derece üzücüdür. Mısır'da yaşanan bu talihsiz darbenin, sadece demokrasiye değil, bölge barışı ve huzuruna da darbe vurmuş olduğuna inanıyor, nerede ve kime karşı olursa olsun darbeleri ve darbeci zihniyeti reddediyor, bu süreçte yaşanan can kayıplarından da derin üzüntü duyuyoruz. Yüzyıllar boyunca paylaştığımız dostluk ve birliktelik kadar, demokratikleşme çabaları bakımından da geçmişte benzer dönemler yaşadığımız Mısır'da, pozitif istikrar, güven ve huzur ortamının, en kısa sürede sağlanmasını, demokratik düzene bir an evvel geçilmesini umud ediyor, dost ve kardeş Mısır halkına ve seçilmiş yöneticilerine, sabır ve esenlik diliyoruz."

DESTEĞİMİZ SÜRECEK
Çözüm sürecinden Edirne de kazanacak

MÜSİAD olarak çözüm sürecine ne gibi katkılarınız oldu? Çözüm sürecinin başarı şansı nedir?

Son on yıllık süreçte, özellikle çözüm sürecini dikkate aldığımızda huzur ve güvenin Türkiye'de oluşturulduğunu görüyoruz. MÜSİAD olarak 27 Nisan'da genel kurul yaptık. İlk yönetim kurulu toplantısını 6 Mayıs'ta Batman'da gerçekleştirdik. Amacımız o bölgeye yönelik bir işaret fişeği yakmaktı. Ayrıca biz diğer dernekler gibi de değiliz ve zaten Batman'da bir şubemiz senelerdir var. Aynı zamanda, Diyarbakır'da, Mardin'de, Van'da da şubemiz var. Çarşı, pazar aklınıza gelebilecek her yeri gezdik ve Batman'da bu çözüm sürecine çok ilgi olduğunu gördük. Akan kan durduğunda sadece bölge halkı kalkınmayacak, inanın Edirne de kalkınacak, İzmir de bundan nasibini alacak. Dolayısıyla çözüm sürecine ilişkin desteğimiz kısa vadeli bir yaklaşım değil."

Projeyle gidiyoruz tapumuza bakıyorlar

İş adamı için finansal kaynağın temini çok önemli… Projeleriniz için kaynak bulmaktan zorlandığınız oluyor mu?

Aslında güzel teşvikler var ama parasal anlamda değil. 'Yap yatırımını, az öde vergini' gibi teşvikler yapılmaktadır. Pozitif istikrarımız var, teşvikimizi de aldık ama cebinizde de paranızın olması gerekiyor. Bir iş adamı finansman için bankaya gittiği zaman, ne kadar güzel fikirleriniz olduğuna kimse bakmıyor, sizin tapularınıza bakıyorlar. O zaman diyoruz ki biz, Türkiye'nin 2023 hedeflerine gideceksek, ihracatımızı iki buçuk kat, milli gelirimizi üç buçuk kat artırmamız gerekiyor. Çözüm için, bankacılık sistemlerinin projelere de destek vermesi gerekiyor. İkinci olarak ise, refahın yayılması gerekiyor. Türkiye'nin toplamda ne kadar büyüdüğü önemlidir. Ama sağlıklı bir büyüme mi var, yoksa refah bir yerde mi toplanıyor, buna dikkat etmemiz gerekiyor."

Toplantıya saat 06.45'te başlarız

İşler yürürken bir sivil toplum kuruluşunun başında olmak zor olmuyor mu? MÜSİAD'da işler nasıl yürür?

Saat 06.45'te toplantılara başlarız. Toplantıyı erken saatte yapmamızın bir sebebi de trafiğe yakalanmamak. Toplantıyı 09.30'da bitiririz. Çünkü buradaki herkes işadamı ve hepsinin bir işi var. Bazen arkadaşlarımıza yönetim kurulu üyeliği teklif ettiğimiz zaman diyorlar ki, "Bizim bir işimiz var." Biz de diyoruz ki, "Ne güzel, zaten işi gücü olan insanlar istiyoruz. Burası zaten iş adamları derneği." Aynı zamanda iş, güç sahibi olan arkadaşlarımızın bizi, kazançlarını hayata, Türkiye'nin yararına aktarabilecekleri bir kurum olarak görmeleri gerekiyor. Mesela ben yatılı okuduğumu söylemiştim. Devletin üzerimizde herkesten daha çok hakkı var. Çünkü başkaları evde annelerinin yemeklerini yerken, ben bu milletin, devletin yemeğini yedim. MÜSİAD bu milletin bir kurumuysa, benim o nimetlerin borcunu geri ödemem gerekir. Vefanın, bir semt isminden ibaret olmadığını, bizim çok iyi kavramamız gerekir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...