Mehdi Eker: Birinci Dünya Savaşı hâlen devam ediyor

Düzenleyen:
Mehdi Eker: Birinci Dünya Savaşı hâlen devam ediyor

GÜNDEM Haberleri

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, “İkinci dünya savaşı bitti ama birinci dünya savaşı sonuçları itibariyle, ürettiği komplikasyonlarla bitmedi. Harita değişikliği talebi oradan geliyor” dedi. Katar’a uygulanan ambargoyu Kerbala’ya benzeten Eker, “Ramazan ayında Müslüman bir ülke gıdasız, susuz bırakılıyor, develeri bile susuz bırakıyor. Kerbala’da da benzeri şeyler olmuştu” diye konuştu.

Haber Merkezi Ankara  -AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, Katar’daki ateşin bütün bölgeyi etkisi altına alacağını söyledi. Katar’a uygulanan ambargoyu Kerbala’ya benzeten Eker, “Ramazan ayında Müslüman bir ülke gıdasız, susuz bırakılıyor, develeri bile susuz bırakıyor. Kerbala’da da benzeri şeyler olmuştu” dedi. Mehdi Eker, Ankara Haber Müdürümüz Çetiner Çetin ve Başbakanlık Muhabirimiz İsmail Sonsuz’a, 15 Temmuz’daki yurt dışında yapılacak anmalardan, Katar krizi ve Diyarbakır’daki yapılaşmaya kadar gündemdeki konularla ilgili önemli  değerlendirmelerde bulundu. Eker şunları söyledi:
 
6 ÜLKEDE 8 SALON TOPLANTISI YAPILACAK
15 Temmuz’un yıl dönümünde bir hafta boyunca etkinlikler düzenleyeceğiz. Yurt dışında Sivil Toplum örgütlerinin düzenleyeceği bir takım etkinliklere destek vereceğiz. İngiltere, Belçika, Almanya, Fransa, Avusturya, ve Hollanda olmak üzere 6 ülkede 8 noktada büyük salon toplantıları üzerinde çalışıyoruz. 15 Temmuz’un ruhuna uygun, zengin içerikli programlar olacak. Birinci amacımız şehitlerimizin hatırasını yad etmek ve Türkiye’nin nasıl bir belayı defettiğini, milli iradeye tahkim etmek, demokrasiyi güçlendirmek için milletin ne kadar büyük bir fedakarlıkla FETÖ terör örgütü ile mücadelede ettiğini, nasıl bir bedel ödeyerek bunu engellediğini anlatmak. İkinci olarak bu vesileyle dış dünyaya son 1 yıl iç erişinde FETÖ ile mücadele kapsamında kaydedilen gelişmeleri anlatmak. Bu şunun için önemli. FETÖ terör örgütü uluslararası medya ve maalesef belli istihbarat örgütleri üzerinden bunlar aleyhine, olayları saptırarak propaganda yapıyor. Türkiye’de insanlar haksız yere içeri alınıyormuş gibi propaganda yapıyor. Dolayısıyla güncellenmiş bilgilerle, aslında mücadelelerin hukuk içerisinde, evrensel hukuk ilkeleriyle yapıldığını anlatacağız.
 
YENİ NESİL BİR TERÖR ÖRGÜTÜ
Dış dünyaya, “FETÖ bir terör örgütüdür. 15 Temmuz hükümet değişikliğini hedef alan klasik bir askeri darbe türü darbe değil. Bu Türkiye’yi çökertme teşebbüsüdür” diyeceğiz. Bilmelerini istediğimiz bir şey daha var. Dış dünyada bir algı bulanıklığı var. Bunu netleştirmek lazım. FETÖ’nün ne menem bir terör örgütü olduğunu anlatma açısından bu süreci bir fırsat olarak değerlendireceğiz. FETÖ, yeni nesil bir terör örgütü. Bütünüyle ikiyüzlülük ve takiye üzerine, mutlak gizlilik üzerine ve kendini farklı gösterme üzerine kurulu. Gizliliği PKK ve DEAŞ gibi diğer terör örgütleri de uyguluyor ama takiye FETÖ terör örgütüne mahsus. Kendini olduğundan çok farklı gösteriyor. ‘Yeni nesi nesil bir terör örgütü’ dememim sebebi bu. Dünyaya bunu anlatacağız. Bununla ilgili dokümanlar verilecek, broşürler dağıtılacak, internet dahil tüm mecralar kullanılmak suretiyle FETÖ ile ilgili bilgiler güncellenecek.
 
KATAR’DAKİ YANGIN BÖLGEYİ DE YAKAR
Suudi Arabistan, BEA, Bahreyn ve Mısır’ın Katar’la ilgili bir takım sorunları varsa bunları kendi içlerindeki mekanizmalarla, diplomatik kanallarla çözmeliler. O bölgede yeni bir gerilim hattı oluşturulmasına fırsat vermemek lazım. Orada bir çatışma çıkarsa, bir yangın olursa, o çatışma ve yangın o bölgedeki herkesi etkiler. Çünkü onun oluşturacağı dalganın nasıl bir şekil alacağını kestirmek çok kolay değil. Bölgedeki ülkelerin, mevcut dengesini bozduğunuz zaman o dengenin tekrar kararlı hale gelmesi zaman alır. O bölgenin refahını, huzurunu, barışını, zenginliğini, servetini götürür ve bütünüyle dış müdahalelere açık hale getirir. Onun için oradaki istikrarsızlıktan sadece Katar değil, tüm ülkeler zarar görür. Onun için soğukkanlı olmak, çok sıcak tepkiler vermemek lazım. ABD’nin tavrı ortada. 12 milyar dolarlık uçak satışıyla ilgili imza bu aslında her şeyi söylüyor. Katar’daki Türk askeri birliğinin oradan çıkarılması talebi gerçekçi bir talep değil. Bu talep kabul edilemez. Sonuçta bu Katar’ın egemenlik haklarına müdahaledir. Orada başka ülkelerin de üsleri askerleri var. Sadece orada değil bölgedeki diğer bir çok ülkede var.
 
KATAR’A YAPILANLAR KERBALA GİBİ
Katar’a ambargo uygulanıyor, dışlanıyor, bir anda açlığa ve yokluğu mahkum ediliyor. Gıda üretme kapasitesi son derece sınırlı, bütünüyle ithalata dayalı bir ülke. Aslında Katar’a yapılanlar bir tür Kerbala’dır. Ramazan ayında Müslüman bir ülke gıdasız, susuz bırakılıyor, develeri bile susuz bırakıyor. Kerbala’da da benzeri şeyler olmuştu. Orada İmam Hüseyin’in ve ehli beytin yaşadıkları vardı. Çünkü zulme başkaldırıyordu İmam Hüseyin. Bir Yezid anlayış öyle yapıyordu onlara. Tabi burada ben onları Yezidlikle suçlamıyorum ama sonuçta olay Ramazan ayında bir tür Kerbala’dır. Gıdasız nasıl bırakırsınız. Sonuçta 2,5 milyon insan var.
 
O SİLAHLAR DAHA ÖNCE BİZE KARŞI KULLANILDI
PKK üzerinden Suriye’de belli ki bazı bazı hesaplar yapılıyor. PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan PYD-YPG’ye silahlar veriliyor. ABD silahların geri alınacağını söylüyor. Tabi bunun pratik olarak bir karşılığının olmadığını herkes biliyor. Sonuçta bu bir terör örgütü. O terör örgütüne daha önceki yıllarda verilen silahların, roketlerin, Türkiye’ye karşı, bazen Türkiye toprakları içindeki askerleri unsurlarımıza, güvenlik  kuvvetlerimize karşı kullanıldığını biliyoruz. Ele geçirdik bunları, fotoğrafları da ABD ile paylaştık. Burada Türkiye, kararlılığını, her vesile ile her fırsatta yüksek sesle bütün platformlarda dile getirdi. Türkiye için iki şey çok önemli. Birincisi kendi güvenliği. Kendi güvenliğine tehdit oluşturacak herhangi bir harekete sessiz kalamaz. Bunu kabul edemez. İkincisi bölgenin istikrarı.  Çünkü o istikrarsızlık bize zarar verir. Bu ta Türkiye’nin kendi meşru hakkıdır, kendini savunma hakkıdır. Orada birileri, bir takım operasyonlar, bir takım başka çalışmalar yapacak diye Türkiye’nin buna sessiz kalmasını beklememek lazım. Türkiye kendi güvenliğini başkasının insafına ve başkasının planlarına terk edemez.
 
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI DEVAM EDİYOR
Terör çok boyutlu bir mesele. Boyutu da katmanı de tek değil. Dolayısıyla buna uygun bir şekilde mücadele ediyorsunuz. Benim kişisel görüşüm, ikinci dünya savaşı bitti, birinci dünya savaşı devam ediyor.  İkinci dünya savaşı Avrupa’nın kendi içindeydi. O savaş AB projesiyle, kız alıp vermeyle, yani bir akraba evliliğiyle bitti. Ama birinci dünya savaşı sonuçları itibariyle, ürettiği komplikasyonlarla bitmedi. Harita değişikliği talebi oradan geliyor. Yani birinci dünya savaşının bitmediğini gösteriyor. Bölgenin terör örgütleri eliyle destabilize edildiği bir dönemi yaşıyoruz. Uluslararası bazı güçler Suriye halkının demokratik taleplerini görmezden gelerek, harita değişikliği talebiyle veya o arzuyla terör örgütlerine alan açıyor. Mesela PKK’nın uzantısı PYD. “DEAŞ’la mücadele ediyor” denilerek PYD destekleniyor. O yapı orada güçleniyor. Bir devlet talebi var burada. O yapı üstelik kendi siyasi görüşünde olmayan kendi politik ideolojisine inanmayanları tasfiye ediyor, varlık hakkını elinden alıyor. Bu yapı ile orada bir harita değişikliği yapmak istiyorlar.

HAYALİNDEKİ DİYARBAKIR'I ANLATTI
 

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, Diyarbakır’da terörden zarar gören yerlerin yeniden imarı ile ilgili de açıklamalarda bulundu. Eker, “Şehrin dışında yapılan evler 1 yıl içerisinde yapılacak fakat diğer tescilli yapılar özel bir şekilde aslına uygun olarak, koruma imar planı çerçevesinde restore ediliyor. Bin civarında tescille yapı var. Onun dışında niteliksiz yapılmış binalar var, onlar da  Diyarbakır mimarisine uygun hale getiriliyor. Şu anda acil olarak yapılan işler PKK’nın yıktığı barikatlar kurduğu, hendekler çukurlar kazdığı 6 mahallenin iyileştirilmesi. Ayrıca Sur’da yeni yapılan binalar maksimim yüksekliği 12 metre olan Sur’un yüksekliğini aşamayacak” dedi.
 
“DİYARBAKIR’DA CİNAYET VAR”
Mehdi Eker, Diyarbakır Surlarıyla ilgili ilginç bir notu da paylaştı. Eker, “Dar Kapıda, 1930’da vali tarafından yıkılan 250 metrelik bir yer var. O zaman bir cinayet işlenmiş yani. Hiçbir gerekçe olmadan ‘şehir hava alsın’ denilerek yıkılmış. 2 bin senedir hava almıyor kimsenin aklına gelmemiş o valinin aklına gelmiş. Vali yıkıp meydan yapmış. O tarihte Diyarbakır’da çalışmalar yapan Fransız arkeolog ve mimar Albert Gabriel tesadüfen Sur’ın yıkıldığını görüyor. Hemen harekete geçerek dünyayı, Ankara’yı her yeri, “Burada cinayet var. Diyarbakır surları yıkılıyor” diyerek uyarıyor. Bunun üzerine yıkım durduruluyor” diye konuştu. Hayalindeki Diyarbakır’ı anlatan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Eker şunları söyledi: “Hayalim Surların tamamlanması, şehir içinin araç trafiğine zorunlu olanlar dışında kapatılması faytonlar ve raylı sistemle sur içi ulaşımının yapılması, bütün çürük, çarık sonradan yapılan binaların yıkılması ve tüm binaların taş ve taş giydirme olarak salına uygun olarak yapılması.”
 
ESKİ HDP’Lİ DİYARBAKIR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNE ELEŞTİRİ
 
AZ OY ÇIKAN YERLERE SU BİLE VERMİYORLARDI
 
Doğu ve Güneydoğu’nun siyasi atmosferini de değerlendiren Eker, “PKK ve onun siyasi türevi HDP’nin aldığı oy baskıyla alınmış hormonlu oylardır. Asla vatandaşın hür iradesiyle alınmış oylar değildir” dedi. Eker, “Vatandaş üzerinde açık baskı oluşturuldu, ya da vatandaş bu baskıyı atmosferde hissetti. Tabi devletin eskiden PKK ile mücadele yöntemi ve etkin koordinasyon sağlanamamasından da cesaret buluyorlardı. Son 2 yıldır etkin bir koordinasyonla PKK ile mücadele ediliyor. Bu da FETÖ deşifre olduktan sonra gerçekleşti. FETÖ deşifre olduktan ve terör örgütü olarak ilan edildikten sonraki süreçte devletin bu konuyla ilgili yaptığı çabalar vatandaşa bir güven sağladı. Son 3 olay, birincisi 6-7 Eki olayları, ikincisi 7 Haziran seçimleri öncesi HDP sözcülerinin verdikleri vaatler söyledikleri hususlar ve üçüncüsü çukur hendek eylemleri. vatandaşın PKK’nın ve HDP’nin gerçek yüzünü görmesinde çok büyük etki sağladı. İkincisi devletin PKK’yle etkin mücadele. Bunlar olunca vatandaşa güven geldi. Vatandaş iradesini artık daha hür bir şekilde gösterebildi. Eskiden korkuyordu. Ve mecburen oy veriyordu. Çünkü PKK zarar veriyordu, belediyeler üzerinden zarar veriyordu. Artık, halk PKK’nın ve HDP’nin kendilerinden yana olmadığını, kendilerine baskı yaptığını, kendilerine zulmettiğini anladı, tepkisini, rahatsızlığını da ortaya koydu” diye konuştu.
 
HALKI BELEDİYE ÜZERİNDEN CEZALANDIRIYORLARDI
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne Kayyum atanmasının Diyarbakır halkını rahatlattığını  söyleyen Eker, “Çünkü örgüt belediyesi bir üs gibi kullanıyordu. Belediyeler üzerinden vatandaşa baskı yapıyordu. İnsanların belediye işi düşüyordu ancak yapmıyorlardı. Partizanlığın en acımasız ve en gaddar örneklerini Diyarbakır büyük şehir belediyesi sergiledi. Kendisine oy vermemiş veya kendisine az oy çıkmış mahallelere su götürmüyor, yol yapmıyor açık bir şekilde onları cezalandırıyordu. Bunları da açık açık söylüyorlardı. Vatandaşlar bunları gelip bize bildiriyordu” ifadesini kullandı.

Düzenleyen:  - GÜNDEM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...