Mazlum ve mağdurun çığlığı olduk
Kendi tarihimiz boyunca nerede zulme uğrayan varsa yanlarında olduk. Renk ve milliyetine bakmaksızın ezilenlerin sesini duyurmak bizim değişmez prensibimiz.
Sene 1970...
Enver Ören Bey, memleket sevdalısı birkaç gönüllü arkadaşının girişimiyle yola çıktı.
Gazetemizin ilk ismini “Hakikat” koydu.
Sloganımız da bu isme uygun ve anlamlıydı; “Hakikati söylemeyen Hakk’ın sillesini yer!”
O gün gazeteye âdeta perçinlenmişti bu cümle.
Gazetemiz, 1972’de ismini, âşığı olduğu “Türkiye” ile birleştirdi ama şu prensipleri hiç terk etmedi;
Devletin ve milletin yanında yer almak,
Hiç kimseyi haksız yere mağdur etmemek,
Aksine, dünyanın neresinde olursa olsun, mazlumun ve mağdurun sesi olmak…
Ve daha önemlisi;
Doğruluktan ayrılmamak.
Her ne pahasına olursa!
İşte 52 yıldır hiç sarsılmayan güven, böyle oluştu okuyucumuzla.
∞∞∞
Bugün yeni bir yaşımıza daha girerken, kendi tarihimizin bu tarafına mercek tutmak istedik.
Yerküre İslamiyet’le tanıştığından beri, dünyanın birçok yerinde, özellikle Müslümanlar ağır imtihanlardan geçiyor.
Irak, Hindistan, Afganistan, Yemen, Bosna, Kenya, Filistin, Somali, Myanmar, Kıbrıs, Suriye, Karabağ, Kırım…
Saymakla bitmeyen insanlık trajedisi!
Onlarca ülkenin, üzerindeki milyarlarca insanın yaşadıklarına çoğu zaman dünya medyası kör ve sağır olsa da, Türkiye susmadı.
Misal, Dadaab kampında Somalili çocukların organlarının nasıl çalındığını adım adım takip edip, fotoğraflarıyla belgeleyen Türkiye gazetesiydi.
Korkunç olan şuydu ki, o organlar BM gözetimindeki havaalanından uçaklarla Batı ülkelerine taşınıyordu.
Yine Somali’deki açlık ve kıtlığı da dünyaya ilk duyuran bizdik. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere birçok ülkenin, ünlünün dikkatini buraya çekmeyi başardık. Yardım kampanyaları ile Somali’nin yeniden ayağa kalkmasına vesile olduk.
Aynı şekilde Myanmar’da Arakan Müslümanlarına yapılan zulmü dünyaya ilk duyuran olduk.
Defalarca gittik, yardım götürdük, haber ve röportajlar yaptık. Bir nevi dünyanın burada yardım seferberliğine öncülük ettik.
Kıbrıs davamız, Rum zulmü altında ezilen Türkler yaramız oldu.
Tâ Temmuz 1974’te attığımız “Avrupa’daki işçilerimiz baskı altında… Türk çocukları Hristiyanlaşıyor” manşeti ne yazık ki bugünlerde hâlâ güncel.
Rusya’nın işgale kalktığı Afganistan’ın feryadını dünyaya duyurmaya ve mücahitlere moral ver-meye çalıştık. Rusların o topraklardan kovulmasından sonra mücahid grupların liderlerinin aynı amaca hizmet etmesi ve birlik olması için yazılar yazdık, hatta bizzat görüşmeler yaparak aralarını bulduk.
1992'den 1995'e kadar dünyanın seyrettiği Bosna savaşında 100.000 ila 110.000 kişi hayatını kaybederken, 2 milyon kadar insan da yaşadığı yerden göç etmek zorunda kalmıştı. O günlerde neredeyse bütün manşetlerimiz Bosna’ydı.
Tarihin en uzun ve en yakıcı dramlarından biri olan İsrail’in Filistin’i parça parça yutma seyrini de çok manşet yaptık, yapmaya da devam ediyoruz.
Keza; Irak’ın 2003 yılındaki işgali sırasında Bağdat’ta bombaların altında ezilen halkın yanında yine biz vardık. Türkiye’den tek, dünyadan ise savaşı takip eden üç beş gazeteden biriydik.
Suriye’de yıllardır devam eden Esad zulmünü en çarpıcı karelerle yayınladık; yerinden yurdundan olanların yanında durduk, acılarını dünyaya duyurduk.
∞∞∞
Sadece Müslüman coğrafyada değil elbet, deprem ve tsunaminin yerle bir ettiği Japonların da yanındaydık, 8,8’le büyük felaket yaşayan Şili vatandaşlarının da…
Yine aynı yıl üç yüz binden fazla insanın can verdiği Haitililerin ve şu günlerde yerinden yurdundan edilen Ukraynalıların da…
Dünyanın neresinde mağdur ve mazlum varsa; dili, dini, rengi, ırkı fark etmeksizin feryatlarını duyurmaya çalıştık.
Zira kurucumuz merhum Enver Ören Bey’in şu sözlerini hep düstur edindik;
“Arkadaşlar, bir gazetenin sayfalarını doldurmak için haber bulmak zor değil. Gazete her türlü haberle çıkar. Önemli olan mazlumlar için ne yaptığımız. Çünkü bir garibin, mazlumun ayağına diken batsa bundan biz de sorumluyuz.”
52. yaşımızda, geçmişten bugüne birkaç kesit sunuyoruz sizlere…
Hatırlayınca hüzünlendiğimiz ama “İyi ki varmışız” gururunu yaşadığımız sadece birkaç örnek.
Tıpkı ismini gururla taşıdığımız ülkemiz gibi.
Türkiye var oldukça mazlumun ve haklının ümidi bitmeyecek.
Nice yıllara Türkiye’m!