Kenan Evren'e ağırlaştırılmış müebbet istendi

Kenan Evren'e ağırlaştırılmış müebbet istendi

GÜNDEM Haberleri

Kenan Evren'e ve Tahsin Şahinkaya için ağırlaştırılmış müebbet istendi.

12 Eylül Davası'nda esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Selçuk Kocaman, sanıklar Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın, TCK'nın "Devlet kuvvetleri aleyhine cürümler" başlıklı 146. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmalarını istedi. Kocaman, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, esas hakkındaki görüşünü açıkladı. Kocaman, sanıkların, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 146. maddesi uyarınca cezalandırılmalarını talep etti. Maddede, "Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye Kanunu'nun tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül etmiş olan Büyük Millet Meclisini iskata veya vazifesini yapmaktan men'e cebren teşebbüs edenler, ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına çarptırılır" ifadesi yer alıyor. Ankara GATA'daki Evren ile İstanbul GATA'daki Şahinkaya, savcının görüşünü duruşma salonu ile bulundukları yerler arasında kurulan sesli ve görüntülü sistem üzerinden izledi. Savcının görüşünü açıklamasının ardından duruşmaya 13.30'a kadar ara verildi.Duruşmadan özetler;
28 Şubat Davası'nın tutuklu sanıklarından emekli Orgeneral Orhan Yöney, "Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) 45 yıl hizmet verdim ve hiçbir kanunsuz işe girmedim. Şerefle bitirilmesi gereken en büyük görev, hayatın kendisidir, benim hayatım da böyle" dedi. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, sanık savunmalarının alınmasına devam ediliyor.
Duruşmada, savunmasını ilk olarak, tutuklu sanıklardan emekli Tümgeneral Ayhan Cansevgisi yaptı. Cansevgisi, 7 Nisan 1997'de Genelkurmay Karargahında yapıldığı iddia edilen "irtica konusunda alınacak tedbirler" konulu
toplantıya katılmadığını savundu. Toplantıya katılmadığını gösterecek belgeleri, mahkemeye sunmak için
Genelkurmay Başkanlığı ve TUBİTAK'tan istediğini bildiren Cansevgisi, bu belgelerin imha edildiğini öğrendiğini söyledi. 54. Hükümet döneminde Genelkurmay Karargahında, Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri Plan ve Koordinasyon Daire
Başkanlığı görevini yaptığını belirten Cansevgisi, o dönemde TSK, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığın da bulunduğu devlet kurumlarının, haberleşmede, yabancı ülke kaynaklı muhabere ve kripto sistemlerini kullandığını anlattı.
Devletin kurumlarının, yabancı ülkelerin kurduğu muhabere ve kripto sistemlerinden kurtulması için çalışmalar yaptıklarını ifade eden Cansevgisi, milli kaynakları kullanarak, ulusal şirketler, üniversiteler ve Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumuyla (TÜBİTAK) yaptıkları çalışmalar sonucunda önemli ilerlemeler sağladıklarını kaydetti.
-"Toplantıya katılmadım"
O dönemde sürekli toplantılara katıldığını, bu nedenle Genelkurmay Karargahında çok az kaldığını aktaran Cansevgisi, şöyle devam etti: "Şahsım ve personelim, irticaya karşı alınacak tedbirler konusunda hiçbir şey yapmamıştır. Toplantıya çağrılmamız mümkün değil. Bu tür toplantılara, kimlerin faaliyet alanına giriyorsa onlar çağırılır. 'İrtica konusunda alınacak
tedbirler' konulu 7 Nisan 1997 tarihli toplantı dahil, görev ve ilgi alanım dışında kalan hiçbir toplantıya katılmadım. 10 Nisan 1997 tarihli, BÇG'nin kurulması konulu şemada, ne şahsımın ne de makamımın adı geçmiyor. BÇG tarafından
hazırlanan, Batı Eylem Planı'nda da ne makamıma ne de personelime dair bir ibare bulunuyor. BÇG ile ilgili giriş kartı ve telefon listesinde ne şahsım ne makamım ne de personelim bulunuyor."
-"Gerçek yürüyor"
Savunmasını tamamlamasının ardından Cansevgisi'nin çapraz sorgusuna geçildi. Mahkemenin üye hakimlerinden Hakan Oruç, Cansevgisi'ne, "Savcılıkta, 7 Nisan 1997 tarihli toplantıyla ilgili ayrıntılı bir soru sorulmuş. 'O dönemde
görevim itibarıyla toplantıya katılmış olabilirim, ama hatırlamıyorum' demişsiniz. Buradaki beyanınız doğru mu, böyle bir toplantı yapılmış olabilir mi" sorusunu yöneltti. Cansevgisi, o dönemde, görevi gereği Genelkurmay Karargahında günde en
az 2-3 toplantıya katıldığını, söz konusu toplantıya katılıp katılmadığını hatırlamadığını söyledi. Müşteki avukatlarının sorularını yanıtsız bırakan Cansevgisi, "Müştekilerin durumu açıklığa kavuşturulmadığı sürece, cevap vermek istiyorum.
1890'larda Emile Zola'nın bir sözü var, 'gerçek yürüyor.' Bunu not etmenizi istiyorum" dedi.
-Orgeneral Yöney'in savunması
Emekli Orgeneral Orhan Yöney de savunmasında, Genelkurmay Karargahında 7 Nisan 1997'de yapılan toplantıyı, aradan 16 yıl geçmiş olması nedeniyle hatırlamadığını ifade etti. Yöney, iddianamede delil olarak sunulan belgelerin, sahte olduğunu
iddia ederek, söz konusu belgelerin, TSK'nın arşiv yönergesine, usullerine, yazım ve protokol kurallarına aykırı olduğunu ileri sürdü. İrtica konulu toplantıda yaptığı iddia edilen konuşmanın kendisine ait olmadığını savunan Yöney, 28 Şubat döneminde Strateji Dairesi Başkanı olduğunu, dairenin, Avrupa Birliği ve NATO ile ilişkiler başta olmak üzere, askeri
ilişkilerin takibini yaptığını, Dışişleri Bakanlığı ile koordinasyon halinde olduğunu anlattı. Yöney, "Benim dairemden, BÇG'ye personel veya herhangi bir görev verilmedi. Ancak verilmiş olsaydı, konu suç teşkil etmediği için yapardım" dedi.
-"Tahliyemi istiyorum"
İddianamede, karargahta rutin olark yapılan bilgilendirme toplantılarının, BÇG toplantıları gibi gösterildiğini öne süren Yöney, şöyle devam etti: "Türk Silahlı Kuvvetleri'ne 45 yıl hizmet verdim ve hiçbir kanunsuz ise girmedim. Şerefle bitirilmesi gereken en büyük görev, hayatın kendisidir, benim hayatım da böyle. Hakkımdaki suç isnatlarını kabul etmiyorum, suç unsuru
olan hiçbir eylem ve faaliyette bulunmadım. Tahliyemi istiyorum. Mahkeme aksi düşüncede ise adli kontrol hükümleri doğrultusunda tahliyemi istiyorum. Sonrasında da beraatıma karar verilmesini talep ederim."
-"Yahudi komitesiyle yapılan toplantı"
Yöney'in savunmasını tamamlamasının ardından, çapraz sorgusuna geçildi.
Üye Hakim Hakan Oruç, Yöney'e, "ABD'deki bir Yahudi komitesinin Çevik Bir ve sizin de katılımınızla yaptığı bir toplantı var. Bu toplantıda sizlere ilginç sorular sorulmuş. Toplantı hangi amaçla yapıldı? O dönemde Genelkurmay'da görevli generaldiniz, neden bir yabancı kuruluşla konuşma gereği hissettiniz veya onlar neden hissetti" sorularını yöneltti. Yöney, şunları söyledi: "Neden onlar bizimle görüşme gereği hissetti, sorunun önemli kısmı bu.
Genelkurmaya heyet geldiğinde genellikle ben, ikili ilişkilerden sorumlu olduğum için o toplantılarda bulunurdum. Gelen heyet bir Yahudi kuruluşuydu. İkinci başkandan zaman zaman toplantı istekleri olurdu. Orada sorulan sorulara
bakarsanız, bize, yani Türk heyetine bir şeyler söyletmek istediklerini hemen nbsp;görürsünüz. 'Müdahale yapacakmısınız' diye soruyorlar. Ben, Strateji Daire Başkanıydım. Kuruluşlar, toplantı taleplerini Dışişleri Bakanlığına iletir. Onlar
da Genelkurmaya bildirir, 'heyet görüşmek istiyor' diye. Böylece görüşülür."
-"İllegal tutanak nasıl hazırlanır görmedim"
Yöney, müşteki avukatlarından İsmail Aydos'un, "Genelkurmay Başkanlığından gelen belgelerin, evrakların sahte olduğunu iddia ediyorsunuz. Bu sahteciliğin Genelkurmayda mı, Emniyette mi, Savcılıkta mı, nerede yapıldığını
düşünyorsunuz? Bu konuda bir girişiminiz oldu mu" sorusunu yanıtsız bıraktı. Yöney, "Ben buraya çıkarken, kendi kendime söz verdim. Hukuki durumunuz mahkeme tarafından belirlenmeden cevap vermeyeceğim" dedi. Müşteki avukatlarının "İllegal bir yapılanma tutanak, evrak düzenleseydi, nasıl düzenlerdi? Bu konuda ne düşünüyorsunuz" sorusuna Yöney, "Ben
10 yılımı yurt dışında uluslararası karargahlarda geçirdim. O karargahlarda, tutanağın nasıl hazırlandığını gördüm, ama illegal tutanak nasıl hazırlanır görmedim" cevabını verdi. Yöney, müşteki avukatlarının diğer sorularını cevaplandırmadı.



UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...