Kadın erkek eşitliğinde 122. sıradayız

/ Kaynak: İHA
Kadın erkek eşitliğinde 122. sıradayız

GÜNDEM Haberleri  / İHA

TSO İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Yeşim Kıyıcı, Türkiye'nin kadın-erkek eşitliğinde dünyada 135 ülke arasında 122. sırada olduğunu söyledi.

nbsp; nbsp;Samsun Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Yeşim Kıyıcı, Türkiye'nin kadın-erkek eşitliğinde dünyada 135 ülke arasında 122. sırada olduğunu söyledi. nbsp; nbsp;
nbsp; Avrupa standartlarına göre Türkiye'deki kadının dünyadaki yerinin çok kötü yerlerde olduğunu belirten Samsun TSO İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Yeşim Kıyıcı, "Korkunç denecek yerlerdeyiz. Aslında Türk kadınının yeri burası değil. Ben 2007 yılında sempozyumlara katıldığımızda gördüğümüzde 127 ülkede Türkiye'nin 121. sırada oluşu insanı çok gerilerde bir duruma düşürdüğünü gösteriyor. 'Nasıl bu kadar geride oluruz' diye tartışırken o zaman daha sahada değildik. Son 5 yılın içinde sahaya indiğimizde özellikle kadının bizim kendi standartlarımızın kendi eksenimizdeki gibi kadınımızı görüyoruz. Kadın bizim eksenimizde değil maalesef, alt tabana doğru indiğimizde kadının gerçek sorunları ile karşılaştığımızda Türkiye gerçekten de o sıralarda bir ülke olarak karşımızda duruyor. En son aldığımız veriye göre Türkiye 135 ülkede 122. sıradadır. Bizim altımızdaki ülkelerde Fas, Sudan, Çat gibi daha az sosyal, daha az gelişmiş demokratik yapıda yaşamayan ülkelerin kadınlarıdır. Durum böyle olunca ciddi ciddi düşünmek gerekiyor. Acaba bizim gibi cumhuriyet ile yönetilen bir ülkede, demokratik hakların fazlasıyla savunulduğu bir ülkede 'bizim kadınımız neden hala bu yerdedir' diye düşünüyoruz. Yapılacak çok şey var fakat sorunlar belli, çözümler belli ama çözümler nedense çok yavaş ilerliyor. Bence gereken hızlılıkta çözümler üretilmiyor. Bu konuda en çok karar alma mekanizmadaki kişilerin yaptırım gücülerini kullanması gerekiyor. Fakat maalesef orada da ben bu işin gerekli noktalardan ele alındığını düşünmüyorum" dedi. nbsp;
nbsp; nbsp;
nbsp; KADINA YÖNELİK ŞİDDETTE CAYDIRICI CEZALAR VERİLMELİ nbsp;
nbsp; Kadına şiddet konusunda caydırıcı cezaların verilmesi gerektiğini ifade eden Kıyıcı, "25 Kasım 'Kadına Yönelik Şiddet Günü'ydü. Bununla ilgili birçok çalışmalar oldu. İlk şiddet yasası 2002 yılında çıktı. Fakat 2012 yılındayız. Halen daha kadınların ve kız çocukların maruz kaldığı şiddet olaylarını önleyemiyoruz. Komisyonlar kuruldu, kanunlarda bir takım değişiklikler oldu. Fakat kanunlar halen kadın üzerinden ilerliyor. Yani ceza yaptırımında kadına iyileştirme getirilirken, bence kadın daha da çok cezalandırılıyor. Mesela şiddet gören bir kadını alıyoruz kadın sığınma evine götürüyoruz, saklıyoruz. Kadın evinden, barkından, yuvasından çıkarıyoruz. Erkek yine evinde kalıyor. Erkekle kadının eve bakış açısı bence çok farklıdır. Kadın evine daima bağlayıcı yapıyla bakar. Ama erkek için ev daha çok ailesinin olduğu bir barınma yeridir. Kadınlar ise gerçekten evine bir yuva olarak bakarlar. Biz bu durumda kadını evinden alıyoruz, mahallesinden çıkarıyoruz, başka bir ortama, başka bir yere, hiç tanımadığı insanlarla bir araya getiriyoruz. Hatta çocuklarıyla birlikte bir araya getiriyoruz. Erkek yine evinde kalıyor. Hiçbir sıkıntısı olmadan yaşantısına devam ediyor. Kadın sığınma evleri kesinlikle olmalı ama kadın sığınma evleri en son nokta olmalı. Erkeklerin bu durum karşısında yaptıkları ve uyguladıkları fiiliyatta kesin çözümlü cezalar getirilmelidir. Kanunlarda daha ağır ve kesin cezalar gelmeli. Tek bir dünyaya aynı anda gönderildiysek, 'kadın erkek hakkı' diye ayrı ayrı iki eşit hakkın olmaması gerekiyor. Herkes eşit haklara sahip, bu eşit hakların doğru uygulanabilmesi içinde bir taraf mağdur kalıyorsa, bu gücü kullandırtmayacak cezaların gelmesi gerekiyor. Bence kanun yapıcılarda erkek olduğu için bu cezalar çok hafif noktalarda kalıyor. Yani bunlarla ilgili bir sürü örnekler var. Avrupa standartlarına ulaşmamız için 7 bin 500 tane kadın sığınma evleri açmamız lazım. Türkiye'de ise şu anda 38 tane sığınma evi var. Türkiye'de şiddet Türkiye'ye mahsus bir durum değil, Avrupa'da da aynı şekilde. Avrupa'daki kadın sığınma evi sayısı Türkiye'deki kadın sığınma evi sayısının çok çok üstünde. Bu da bize gösteriyor ki, şiddetin Türkiye'si, Avrupa'sı yok. Bu, dünyanın bir sorunudur. Bu sorunun çözümünün ortak noktası acilen bulunması gerekiyor" diye konuştu. nbsp;
nbsp; nbsp;
nbsp; BASIN ŞİDDET HABERLERİNİ DAHA ÇOK VERMELİ nbsp;
nbsp; Basının şiddet haberlerini daha çok vermesi gerektiğini ifade eden Kıyıcı, "Basın artık şiddet haberlerini fazla veriyor. Şimdi duymaya ve öğrenmeye başladık. Belki her zaman çoktu ama bilmiyorduk. Basın şuanda bizim gözümüzü ve önümüzü açıyor. Basının bunu yapması ya da yapmaması hep tartışılıyor. Bence daha fazla haber yapılmalı. Örnek teşkil ettiği için değil, bunun artık birilerinin dikkatini çektiği için yapılmalı. Bu kadar herkesin gözüne sokulurken, bu kadar olaylar ortada cereyan ederken hala daha çözümlerin olmuyor olması da çok ilginç. Serbest bırakılmamalı, gereken cezalar verilmeli. Ama cezadan öte bu bir eğitim süreci, bence en önemli şey eğitimdir. Bizim ülkemizde kadın erkek demeden bu eşit eğitimi alması gerekiyor. Erkek bu noktaya neden geliyor? Kadın erkeği bu noktaya neden getiriyor? Ya da erkek çaresiz kaldığı noktada bunu neden yapmak zorunla kalıyor? Bu çok önemli bir sorun, bunun biran önce ele alınması gerekiyor" şeklinde konuştu. nbsp;
nbsp; nbsp;
nbsp; İSTİHDAMDA KADINLAR İKİNCİ DERECEDE TUTULUYOR nbsp;
nbsp; İstihdam alanında kadınların ilerleme kaydedemediğini vurgulayan Kıyıcı, "Kadınlarda kayıt dışı istihdam çok fazla. İşverenler eleman alımlarında bayanları daima ikinci derecede tutuyorlar. Çünkü bizim evsel sorumluluklarımız daha fazla, doğurganlık, annelik izni, hastalık, hamilelik izinleri gibi bir takım etkenler bizim ikinci tercih edilmemize sebep oluyor. Bu sorunların hepsi ortaklaşa çözülmesi gerekiyor. Samsun TSO Kadın Girişimciler Kurulu olarak istihdam üzerinde çok duruyoruz. Kadını sosyal hayata hazırlamak çok önemli. Çünkü kadın tamamen toplumun yapı taşını yetiştiren en önemli kişidir. Erkeği de yetiştiren kadın, kadını da yetiştiren kadındır. Yani bir annenin eğitimli olması, toplumun eğitim oranıyla bence bire bir eşit düzeyde. Ne kadar eğitimli kadınlar, o kadar gelişmiş eğitimli toplumlar demektir. Bugünkü sorunların alt tabanlarına baktığımızda bunları kaldırıp, bir anda erkeğe yüklemekte çok yanlıştır. Çünkü öğreti böyleydi. Bugüne kadar böyle geldi, ama böyle gitmesi gerekmiyor. Yeni yetişen neslin çok daha sosyal, çok daha ekonomik alanda kendine öz güvenini kazanmış haklarını doğru arayabilen nesiller yetişmesi gerekiyor. Bunun içinde bizim şu anda geç kalmış noktadan itibaren çözümleri bularak doğruyu yakalamak için çaba sarf etmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı. nbsp;
nbsp; nbsp;
nbsp; KADINLARIN 3 MİLYONA YAKINI OKUMA-YAZMA BİLMİYOR nbsp;
nbsp; Kadınların 3 milyona yakınının okuma-yazma bilmediğini belirten Kıyıcı sözlerine şöyle devam etti: nbsp;"Çok çocuklu aile modeline özendirilip çağrı yapıyoruz, ama kadın iş gücü piyasasında yer almasında en büyük rolü teşkil eden çocukların bakım ve kreş sorunlarına çözüm getiremiyoruz. 'İş mi, çocuk mu?' dendiğinde daima çocuğunu tercih edecek olan kadını yine eve bağlıyoruz. Gelenek görenek yapımızın yaşlı bakımının kadına yüklediği sorumluluğu hala üzerinden alamıyoruz. Kentteki kadınların yüzde 25'i, kırsaldaki kadınların yüzde 38'i istihdamda gözükürken, kırsaldaki kadının yüzde 80 kayıt dışı. Bunlar şu andaki en son veriler. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte 1930'lu yıllarda yerel, 1934'lü yıllarda genel seçimlere hak kazanan Türk kadına sağlanan bu haklar birçok Avrupa ülkesinde bizden yıllar sonra bu hakları kadınlarına tanımıştır. Bugün bakın Meclis'e 550 milletvekilinin 48'i sadece kadınken, son seçimlerde 30 sandalye artmış 78'e yükselmiştir. Hala erkek erkeğe siyaset baskın olan Meclis'te kadın vekillerimizin sayısı çok yetersiz kalmaktadır. Özellikle son yıllarda yapılan birçok iyileştirmeye rağmen kadın hala Avrupa Birliği Eşitlik Komisyonu'ndaki hak ettiği yeri alamamıştır. Şiddet, 15 yaş altı çocuk gelinler, okullaşma özellikle üniversite, okuma, sosyal statüde yer edinme gibi birçok alanda kadın hala çabalamakta ama çok yavaş sonuçlar elde etmektedir. Kalıcı ve yaptırım gücü yüksek sonuçlar üretilmediği sürece daha uzun yıllar aynı şeyleri konuşuyor olacağımız kesin. Türk kadının bu geride kalmış çözümleri arasında aradaki uçurum farklarının kalması büyük bir zihniyet devrimini gerektirmektedir. Ama bu aşama çok uzun soluklu bir aşama olacağı için kotalar kadın konusunda gündeme gelmelidir. Kadın emeğine saygı benim için çok önemli. Bakın Avrupa ülkesinde birçok kadın en alt işlerde gayet onurlu bir şekilde çalışırken bunun içinde çöp toplamadan, sokak temizliğine kadar birçok iş de dahil. Samsun TSO Kadın Girişimciler Kurulu olarak en son düzenlediğimiz 'Kadın Ustalar Projesi' bir örnek teşkil etmektedir. Avrupa'da çok fazla örneği olan bu kadınlardan Türkiye yeni yeni haberdar olurken, bazı zihniyetler 'kadın ameleler' başlığı adı altında daha yapılan işin farkına varamamışlardır. Çalışmanın kadını erkeği olmaz. Namusuyla, gücü yeten herkes her işi yapabilir. 'Kadın ameleler' derken bu işi yapan birçok erkeği de böyle bir sıfatla ayıpmış, çirkinmiş gibi göstermek bizim daha ne kadar yol kat etmemiz gerektiğinin de açık bir örneğidir." nbsp;

GÜNDEM
Kaynak: İHA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...