Fransa Cumhurbaşkanı Hollande 'o' soruyu cevapladı

Cumhurbaşkanı Gül ile görüşen Hollande, Fransa'nın 1915 olaylarına yönelik tavrına ilişkin soru üzerine "Doğru olanı yapacağız, hukuku arayacağız" dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Türkiye'de siyasi istikrarda herhangi bir tereddüt yoktur. Bugün karşılaştığımız çeşitli tartışmalar var. Bunlar bazen sert olabilir ama Türkiye'nin siyasi istikrarında veya Türk ekonomisinin herhangi bir şekilde güveninde bunların etkisi ve izi yoktur" dedi. Cumhurbaşkanı Gül, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile Çankaya Köşkü'nde düzenledikleri ortak basın toplantısında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Türkiye'nin AB'ye hangi tarihte üye olmasını beklediğine ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Gül, AB üyeliğinin Türkiye için "stratejik bir hedef" olduğunu vurgulayarak müzakerelerin başarıyla bitirilmesi halinde bile tam üyeliğin garanti olmadığına dikkati çekti.
Fransız halkının referandumda ne diyeceğinin bilinemeyeceğini ifade eden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hatta Türk halkı o zaman ne diyecek onu da bilemem. Belki Türk halkı o zaman 'Biz Norveç gibi olmak istiyoruz' da diyebilir. Dolayısıyla siz 'ne zaman tam üye olmak istiyorsunuz, bir tarih' dediniz. Bunda bir acelemiz yok. Ama acelemiz bir konuda var açıkçası, o da şu: Müzakere sürecini götürürken, yaparken karşımıza engel çıkartılmaması. Siyasi blokajları veya başka konuları bu işin içine getirip, koyup başka meselelerin arkasına takılarak, başka üyeler için de söylüyorum bunu, Fransa için söylemiyorum sadece, engel çıkartılmaması. Çünkü bu teknik bir süreç.
Teknik süreç de AB'nin bütün müktesebatının Türkiye olarak üstlenilmesidir. Ümit ederim ki herkes bu konuda verdiği söze sadakat gösterir. Çünkü ahde vefa da AB'nin temel ilkelerinden birisidir. Çünkü bu anlaşmalar yapılırken, birçok stratejik çalışmalar yapıldı, 'Türkiye AB için değerli mi değil mi' diye. Herkes oy birliğiyle değerli gördüğü için Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlandı. Devletler arası, ülkeler arası ilişkilerde herhalde kandırmaca olmaz. Dolayısıyla burada bizim beklediğimiz ahde vefa ve müzakere sürecimizi başarıyla bitirmemize fırsat verilmesi. Günü geldiğinde de Fransız halkı, Avusturya halkı, Türk halkı ne der tam üyelik için, o zaman ona bakarız.
Diğer konularda şunu da söylemek isterim: Türkiye'de siyasi istikrarda herhangi bir tereddüt yoktur. Türkiye'de güçlü bir hükümet vardır, Parlamento'da çoğunluğu vardır. Bugün karşılaştığımız çeşitli tartışmalar var. Açık bir toplum, AB ile müzakere yapan bir ülke, demokratik, hukuk standartlarını belli bir noktaya getirmiş bir ülke, dolayısıyla olgunluk içinde çeşitli tartışmalar vardır. Bunlar bazen sert olabilir ama Türkiye'nin siyasi istikrarında veya Türk ekonomisinin herhangi bir şekilde güveninde bunların etkisi ve izi yoktur. Bu bakımdan değerli Fransız dostlarımıza, ortak büyük çıkarlarımız için bu gezi bir fırsattır. Bunu en iyi şekilde değerlendirmek her iki ülkenin halkının da faydasınadır, bunu da hatırlatmak isterim."
"Yüzyıl önce yaşanan olaylarda çekilen acılar, hepimizin ortak acılarıdır"
Fransa'da gündeme gelen 1915 olaylarına ilişkin İnkar Yasası konusunun görüşmede ele alınıp alınmadığı ve Türkiye'nin bu konudaki duruşunun ne olduğu sorusu üzerine Gül, gerek baş başa ve gerekse heyetler arasında "açık ve samimi şekilde her şeyi konuştuklarını" söylediğini anımsatarak bu konuların da görüşmede ele alındığını aktardı.
Cumhurbaşkanı Gül, sözlerine şöyle devam etti:
"Çünkü biliyoruz ki ilişkilerimizi zaman zaman gölgeleyen bir konu olmuştur bu. Yüzyıl önce yaşanan olaylarda çekilen acılar, hepimizin ortak acılarıdır. O zaman sadece Türkiye'nin Ermeni vatandaşlarının değil, Müslüman Türk vatandaşlarının da çok büyük acıları olmuştur. Balkanlardan 3 milyon insan tükene tükene Türkiye'ye zor ulaşmıştır. O yılların acılarını eğer biz nesilden nesile taşıyacak olursak bu, doğru bir hareket değildir. Onun için bu konuda yapılacak şey: bunu tarihe bırakmak, daha doğrusu tarihçilere bırakmak. Travmaları, acıları tekrar ortaya getirmek değil, tarihçilerle bu işi çözmek...
Biz bütün arşivlerimizi açmaya hazırız, açtık. Üçüncü bir ülke de bu işe katılabilir. Ortak tarih komisyonu bu meseleye bakar ve bunun içinden ancak böyle çıkılabilir. Nitekim Fransa ve Cezayir ilişkilerinde de gösterilen yol bu olmuştur. Tek taraflı olarak bu mesele halledilemez. Beraber halletmek gerekir."
Hollande: Üyelik Fransa'da referanduma tabidir
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, AB müzakere sürecine ilişkin soru üzerine, zaman zaman zor konuların gündeme gelebileceğini belirterek, şunları kaydetti:
"Nasıl bitecektir bu süreç? Herhangi bir tarih öngörülmemiştir. Günün birinde bütün fasıllar tamamlanınca, sonra ilgili halkların kararına göre, bir hipotez olarak üyelik düşünülebilir. Her halükarda bu Fransa'da referanduma tabidir. Dolayısıyla, gereksiz yere bir takım korkuları ajite etmeye çalışmanın bir anlamı yoktur. Bu konuda nihai kararı Fransız halkı alacaktır."
Üyelik tarihi konusuna değinen Hollande, "Tarih konusu gündeme bile gelmemiştir, bu tarihten uzağız" ifadesini kullandı. Sürecin devamının önemini vurgulayan Hollande, "Fakat ben bu sürecin sürmesi gerektiğine inanıyorum. Yoksa hiçbir işe yaramamış olur. Başta onu öngörüp de sonra onu engellemenin nasıl bir anlamı olabilir?" diye konuştu.
Fransa'da önceki cumhurbaşkanlığı döneminde bloke edilmiş başlıklar olduğuna dikkati çeken Hollande, şöyle devam etti:
"Zannediyorum açılabilecek olan fasıllar konusunda, özellikle Türkiye'de bugün görüşülen konuları da ilgilendiren, mesela erklerin ayrımı konusu var, temel haklar var, hukuk devleti, adalet gibi konular var. Bu süreç de Türkiye'ye destek olacaktır. Türkiye neleri başarabileceğini de ispatlayabilecektir."
"Müzakere mutlaka tam üyelik değildir"
Türkiye'nin AB müzakerelerinin Fransa'nın eski cumhurbaşkanlarınan Jacques Chirac döneminde başladığını dile getiren Hollande, müzakerelerin şeffaflık, iyi niyet ve saygı çerçevesinde devam etmesi gerektiğini belirtti.
Hollande, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye ile Avrupa arasında zaten çok hassas olan göç konularında bir geri kabul anlaşması imzalandı. AB'ye yönelik yasadışı göç var ve bunun bir bölümü Türkiye'den geçiyor ve Türkiye'den de gelen bir göç var. Böyle bir denetim gerekliydi ve Türkiye bu konuda çok önemli bir adım attı."
İlişkilerin uzun vadeli bir perspektifte, güven çerçevesinde yerleşmesi ve ekonomik konularda karşılıklı daha iyi sonuçlar almak gerektiğini kaydeden Hollande, konuşmasını "Bu, iki ülke arasında tarihi bir yakınlaşmadır, özellikle de geleceğe dönük ve kıtamızın geleceğiyle ilgili bir yakınlaşma" sözleriyle tamamladı.
"Suriye'de çok zaman kaybedildi"
Suriye konusunda ilk kez görüştüklerinde daha farklı ve savaşa gitmeden geçiş sağlanacak bir Suriye'nin mümkün olduğunu ifade eden Hollande, "Ama çok zaman kaybedildi ve bugün bunun çok vahim sonuçlarını görüyoruz. Bunlar, katliamlar, kimyasal silah kullanımı, göçmenlerdir. 700 bin Suriyeli göçmen Türkiye'de ağırlandı. Bu konuda Türkiye'yi sitayişle anmak istiyorum. Çünkü bu mültecileri ağırlamak ve insani bir kriz çıkmaması için milyarlarca avro kullanılıyor" ifadelerini kullandı.
Suriyeli göçmenlerin başka ülkelere de gittiğini, Fransa'nın bu konuda dayanışma göstermek ve harekete geçmek istediğini belirten konuk cumhurbaşkanı, devam eden Cenevre-2 Konferansı'nın tek amacının da bu bağlamda siyasi geçişi hazırlamak olduğunu vurguladı. Hollande, "Bu, lafta kalacak, iktidarda olan rejime iktidarda olabilirsiniz mesajının verileceği, sadece güzel sözlerin söyleneceği bir toplantı olmamalı" dedi.
1915 olayları
Hollande, Fransa'nın 1915 olaylarına yönelik tavrına ilişkin soru üzerine, tarihle ilgili çalışmaların acılı olabileceğini ancak yapılması gerektiğini söyledi. "Yapmamız gereken, barışmayı, anlaşmayı sağlamaktır" diyen Hollande, "Daha önce olmuş olanların araştırılması, yapılmış olanların tanınmasıyla ilgili bir çalışma yapmamız gerekiyor" diye konuştu.
1915 olaylarının gündeme geleceği bir zaman dilimine girildiğine işaret eden Hollande, şunları kaydetti:
"Bana bir soru soruyorsunuz ne yapacağımız konusunda. Doğru olanı yapacağız, hakikati arayacağız ve herkesin konuyu anlamasını sağlamaya çalışacağız. Fransa'da bir kanun oylandı ve hukuka geçti. Bu noktadan itibaren, hem hukuk konusunda hem Avrupa'nın bu konudaki kararlarının uygulanması gerekiyor. Soykırımın inkarını cezai müeyyideye tabi tutan bir çerçeve karar var. Dolayısıyla, uluslararası anlaşmalar çerçevesinde bu hukukun da en iyi şekilde uygulanması gerekecek."