Ergenekon olmasaydı barışı konuşamazdık!

Türk solunun önemli ismi Ufuk Uras, Ergenekon soruşturması için ilginç tespitte bulundu.
Prof. Dr. Ufuk Uras, Türk solunun hem akademik hem de politik yönü olan önde gelen isimlerinden biri. Bir dönem Özgürlük ve Dayanışma Partisi genel başkanlığı görevini yürüten Uras, 2012'de kurulan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi'nin kurucularından. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi'nde doktora dersleri veriyor. 2007-2011 yılları arasında milletvekilliği yapan Uras, cumhurbaşkanlığı seçimi ve anayasa referandumundaki demokrasiden yana tutumu sebebiyle kendi mahallesinde de eleştirilerin hedefi oldu. Uras'la Ergenekon davası, İmralı süreci ve "Sol"un bu meselelerdeki tutumunu konuştuk.
gt; Yakın zamanda Ergenekon mütalaası açıklandı. Nasıl buldunuz?
2003 yılı sonrası iktidarı yıkarak, Meclis'i lağvederek bir Milli Mutabakat Hükümeti kurulması çalışmalarından zaten en ufak bir şüphem yok. Mahkemedeki savcının mütalaası, muhtemelen Balyoz benzeri bir kararın Ergenekon'dan da çıkacak olması demokrasinin kurumsallaşması açısından önemli. Ayrıca bu tür belden aşağı siyasi faaliyetler yürütenler açısından da caydırıcı bir etkisi olacak.
gt; Davaya yönelik eleştiriler için ne düşünüyorsunuz?
Tutuklular 5 yıl içeride kaldı gibi bir gürültü patırtı var. Yunan cuntası nerdeyse 30 yıldır cezaevinde. Bunlar düşünce suçu, fikir-kanaat özgürlüğü değil. Bu davalarda da sakillikler olabilir. Tabii ki hukukun evrensel ilkelerine uyulması gereklidir ama içerik olarak bayağı ağır suçlar var. 'Birbirini tanımayan insanlar nasıl bir arada, bir torbaya konur?' gibi eleştirilerle herkes bir Kontrgerilla-Ergenekon uzmanı kesildi. Bütün ülkelerdeki kontrgerilla faaliyetleri böyledir. Herkes herkesi tanır diye bir kural yok.
gt; Sizce ağır cezalar çıkar mı?
Tıpkı Balyoz gibi ağır ceza alacaklarından şüphem yok. Biz bunu bir televizyon programından sonra henüz baro başkanı olmadan önce Ümit Kocasakal'la da konuşmuştuk. O da hemen 'nereden biliyorsunuz?' diye sormuştu. Dedim ki 'Hayır, bunlar ağır suçlardır...' Bizim de kulağımıza geliyordu böyle bir gölge kabine çalışması, hatta Ankara'da ev kiralayanlar bile vardı. Kocasakal 'ben bir darbeyi AK Parti hükümetine tercih ederim' demişti. Böyle bir yapı bizim açımızdan çok bildiktir.
gt; Bu örgütlenme tam açığa çıkarılmadan soruşturma noktalandı diye bir kaygı var. Soruşturmanın biraz erken bittiğini düşünüyor musunuz ?
Tam da bu noktada dediğiniz gibi derinleştirilmesi, medya boyutundan tutun da Fırat'ın ötesine gitmemesine değin, derinleştirilmesi talebiyle hareket etmek gerekirdi. Yani bunun uyduruk bir dava olduğu iddiasının kendisi uyduruktu. Fakat bu davalarda uzun savunmalar oluyor, mahkeme uzuyor, sonra deniyor ki, 'niye uzun oldu?' Ya uzatan zaten uzun savunmalar. Fakat Susurluk, 28 Şubat ve Ergenekon arasında köprüler de kurulmadığı için bir Susurluk'ta, 28 Şubat'ta gerçekleştirebildiğimiz sokak hareketlerini Ergenekon sürecinde gerçekleştiremedik. Tek başına mahkemeye bırakılacak bir konu da değil. Son referandumda bizim anayasa değişikliğine 'evet' dememizin sebebi de oydu. Son referandumla beraber Ergenekon'un Anayasa'daki teminatları püskürtüldü.
gt; Bir taraftan bu süreç gelişirken tam tersi yönde bir refleks de var. Pazartesi bir duruşma var, günlerdir onunla ilgili Aydınlık grubu, CHP, İşçi Partisi bir kampanya yürütüyor.
Hiçbir önemli yok, istedikleri kadar kriminalleştirsinler. CHP'nin İşçi Partisi'nin peşine takılması bu. 29 Ekim gösterilerinde de öyle oldu. Ulusal Kanal ile Suriye kanalı ortak canlı yayın yaptı. 'Esad'ın, 29 Ekim törenleri ile bu kadar yakından ilgilenmesinin sebebi ne acaba?' sorusunu kamuoyu sormadı. O yüzden bence kendileri marjinalleşiyor. Kamuoyu nezdinde bu davaların sonuçlanarak caydırıcı olması noktasında kesin bir destek var. CHP'nin de İşçi Partisi'nin peşine takılması zaten yokuş aşağı gitme sürecini arttıracak.
'Âkil' olamayanlar kıskançlık yapıyor
Ufuk Uras, Âkil İnsanlar Komisyonu'na yönelik eleştirilere tepki gösterdi. Uras, "Geçmişten beri Kürtlerin yanında duranlar söylem değiştirdi. Neredeyse PKK'ya 'silah bırakma' diyecek konuma geldiler. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?" sorumuza, şu cevabı verdi: "Adam, komisyonda yer almıyor diye kıskançlıkla 'ya bundan ne çıkacak' demeye başlıyor. Bunun ben çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bunun bir de beyaz Türk tarafı var. Bugüne kadar hiç bedel ödememiş, hep televizyondan izlemiş ölümleri. Kasım ayına kadar PKK'nın silahları bırakması, dönüşmesi, otoriter devlet yapısının da dönüşmesi söz konusu. Türkiye'deki bu demokratikleşme süreci, ülkemizi Ortadoğu'da hakikaten model ülke haline getirecek."
CHP'nin sonu askerî müzede bitecek!..
CHP bu süreçte 21. yüzyıl siyasetine adapte olmaya yönelik yenilenmeyi sağlayamadığı için arkaik (eskimiş) kalıyor...
gt; Derin devlet kavramını kullandığımız zaman "Sol" Türkiye'de mağdur olarak bilinir. Ergenekon, Gladyo vb. yapıların bu düşünceye karşı oldukları düşünülür. 'Sol'un Ergenekon'a bakış açısı bununla tezat. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İşte o yüzden "Sol" deyip de aynı torbaya koyamıyoruz. Sol da bir süredir kendi içinde ayrışıyor. Ergenekon meselesinde de yine Ergene-sol'la Özgürlükçü Sol ayrıştı. Yani sol esas itibariyle bütün kontrgerilla faaliyetleri mağduru olmakla beraber, kendilerine Ulusal Sol denilen bu yapıyla -bir Nazi icadıdır aslında- Sol'la ilgisi olmayan değerler militarizme meze yapıldı. Zaten kontrgerilla faaliyetleri de 'Sol'u 'Sağ'ı tanımadan toplumun kılcal damarları içerisinde kendilerini ifade eder. Bu statükocu, dogmatik sol, aslında yaptığı eylemlerle de kendini kriminalize ederek AK Parti'nin meşruiyet alanını genişletiyor.
gt; Marjinal sol için durum bu ancak CHP 11 milyon oyu olan kitlesel bir parti, onun buna eklemlenmesini nasıl anlayabiliriz?
CHP gibi klasik, devletçi bir parti, şimdi merkezde olmamanın küskünlüğü ve hayıflanması içerisinde. Buna devlet aydınları da dahil. Oranın bir tür rantını yiyen entelektüel kesimler, işsiz kaldı. CHP de bu süreçte Türkiye'nin bu paradigma değişimini, 21. yüzyıl siyasetine adapte olmaya yönelik yenilenmeyi sağlayamadığı için arkaik kalıyor. Birileri de görüyor ki bu işin sonu askeri müzede bitecek böyle giderse.
gt; CHP'nin sonu mu askeri müzede bitecek?
Tabii, Güven Partisi gibi olacak. Kürt meselesinde sonuç elde edilmeye başlandıkça, mesela kasım ayında falan, bu kamuoyu desteği arttıkça, bence bu yaşadıkları motivasyon krizi daha da derinleşecek.
gt; 2007 yılından itibaren başlayan Ergenekon soruşturması ve askeri vesayeti gerileten diğer adımlar atılmasaydı Türkiye bugün barışı bu kadar açık konuşabilir miydi?
Asla. Tamamıyla birbirine bağlı süreçler. Anayasa'nın sivilleşmesi ile Türkiye'deki sivil öznelerin inisiyatif alması birbirine paralel. Devlet meşruiyeti toplumdan alma sürecine bu sivilleşme ile başladı.