'Emniyet imamı'nın 'tutuklanacaklar' listesini FBI buldu

'Emniyet imamı'nın 'tutuklanacaklar' listesini FBI buldu
GÜNDEM Haberleri

TÜBİTAK ve TİB'in eski yöneticilerinin de aralarında olduğu zanlılar; devletin zirvesinin telefonlarını dinlemek ve casuslukla suçlanıyor

Haziran 2005'te Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Dairesi (KOM) Başkanı Hanefi Avcı, zatürre teşhisiyle hastanede yatarken ani bir kararla geçici olarak Edirne İl Müdürlüğü'ne tayin edilir. Avcı kitabında sürgün dediği bu tayin için şöyle yazdı:
"Bugün tayinimin gerçek sebebinin KOM Dairesi'ni istedikleri gibi kullanmak isteyenlerin ben orada olduğum müddetçe istediklerini yapamayacaklarını, buna asla müsaade etmeyeceğimi anlamaları üzerine beni oradan uzaklaştırmak için her yolu kullanarak, hakkımda yalan yanlış bilgiler verip, benimle ilgili olumsuz bir hava oluşturmaları olduğuna inanıyorum."
9 Kasım 2005'te Şemdinli Olayları meydana geldi.
2 Şubat 2006'da Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun TBMM Şemdinli Komisyonu'na ifade verdi ve olaylar için "Hırsız evdeyse kilidin bir anlamı yok" dedi.
Ocak-Şubat 2006 (İN kitabında Sabri Uzun'un verdiği tarih aralığı) Sabri Uzun'a ikinci kez şube müdürü R.G. gelip "Asker içinde bir örgütlenme var, biz bu örgüt üzerinde çalışmak istiyoruz" dedi. Uzun "2001'deki örgüt mü" dedi. "Evet" cevabını aldı. Uzun, ikinci kez önüne gelen Ergenekon operasyonu teklifini geri çevirdi.
8 Şubat 2006 , Trabzon'da Katolik Santa Maria Kilisesi Rahibi 59 yaşındaki Andrea Santoro 16 yaşındaki O.A. tarafından kilise önünde silahla vurularak öldürüldü. Santoro'nun daha önce de Yasin Hayal tarafından dövüldüğü, telefonlarının polis tarafından "pontusçuluk faaliyetleri" kapsamında dinlendiği ortaya çıktı.
13 Şubat 2006' da Vakit gazetesi işte o üyeler başlığıyla başörtülü öğretmene okul dışında da başörtüsünü yasaklayan kararı veren Danıştay İkinci Dairesi'nin üyelerinin fotoğraflarını manşet yaptı.
15 Şubat 2006'da Emniyet Muhbiri Erhan Tuncel, polis memuru Muhittin Zenit'e "Yasin Hayal'in Hrant Dink'i öldüreceği" ihbarını verdi. Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek'ti. İhbar üzerine ünlü F-4 raporu düzenlendi.
Şubat 2006'da Ağustos'daki YAŞ'ta Genelkurmay Başkanı olması beklenen Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'ın dedesinin Yahudi olduğunu iddia eden ulusalihanet.com sitesi açıldı. 27 Şubat 2006'da Sabri Uzun, üst makamlara sunduğu bilgi notunda sitenin arkasında Gülen cemaati olduğunu söyledi.
18 Şubat 2006: Ankara'da Sauna Çetesi'ne Küre Operasyonu düzenlendi. Polise göre aralarında eski polis, asker ve kamu görevlilerinin olduğu çete darbe ortamı için hazırlık yapmaktaydı.
7 Mart 2006 Ferhat Sarıkaya'nın Şemdinli İddianamesi kabul edildi.
22 Mart 2006'da Sabri Uzun görevden alındı.
1 Mayıs 2006'da Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'na getirildi.
5-10-11 Mayıs 2006' da Şişli'deki Cumhuriyet Gazetesi binasına üç bomba atıldı. Failler yakalanamadı.
17 Mayıs 2006'da Danıştay Baskını oldu. Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin, avukat Alparslan Arslan tarafından vurularak öldürüldü. Arslan'ın Cumhuriyet gazetesine bomba atılmasının da arkasında olduğu tespit edildi.
19 Mayıs 2006'da Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, 19 Mayıs törenleri sırasında Başbakan Erdoğan, Meclis Başkanı Arınç'ın da katıldığı bir kahvaltıda Danıştay Saldırısı'nın arkasında "Albay Muzaffer" diye tanınan Muzaffer Tekin olduğunu söyledi. (Ertesi günkü gazetelerden)
20 Mayıs 2006'da Muzaffer Tekin, bıçakla intihara teşebbüs etmiş olarak bırakıldığı Acıbadem Hastanesi'nde polis tarafından gözaltına alındı.
24 Mayıs 2006'da Hürriyet Gazetesi'nde Toygun Atilla imzalı haberde polisin Muzaffer Tekin'in içinde olduğu Ergenekon yapılanmasını araştırdığı söyleniyordu.
26-27 Mayıs 2006'da Sabah gazetesi Ankara temsilcisi Aslı Aydıntaşbaş, kendisine bir zarfla ulaştırıldığını söylediği Ergenekon'un belgelerini yazdı.
27 Mayıs 2006'da Muzaffer Tekin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Ergenekon soruşturması üçüncü girişimde de başlatılmamıştı.
Yine şemalar ortadaydı, Muzaffer Tekin'den Veli Küçük'e doğru gidilecekti, hükümet yetkilileri polislerden aldıkları bilgilere göre cinayetin arkasında derin yapılar olduğunu söylüyordu. Ama Danıştay Baskını üzerinden de Ergenekon soruşturması başlatılamadı.
Bu kez sorun çıkaran Ankara değildi. Tasfiyelerle yeniden şekillendirilen Ankara Emniyeti Danıştay Saldırısı'nın arkasında Ergenekon'u bulmuş ve soruşturmayı başlatmak istiyordu. Ama İstanbul Polisi aynı fikirde değildi. İstanbul Emniyet İstihbarat müdürü Ahmet İlhan Güler ikna olmayanların başına geliyordu.
Yani Ergenekon soruşturmasının başlatılması üçüncü kez bir Emniyetçiye takıldı. Bu kez direnen isim İstanbul Emniyeti'nin istihbaratının başında olan Ahmet İlhan Güler'di. Sabri Uzun, Hanefi Avcı'dan sonra hedefteki isim oydu artık. Üçüncü deneme de boş çıkmıştı ama Ergenekon soruşturmasını başlatmak isteyen akıl çalışmaya devam etti.
Mayıs-Haziran 2006 - Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi içinde ulusalcılık faaliyetlerini izlemek üzere bir C-5 şubesi kuruldu.

'Emniyet İmamı'nın, listeleri ABD'ye niye götürdüğü sorusunun cevabını hâlâ merak edenler varsa 2001-2008 arası Ergenekon davasının ortaya çıkarılış hikâyesine bakabilirler…
(Yeni Dink soruşturmasında bakan savcının sorduğu sorulara bakılınca bu şubenin daha sonra yapılacak Ergenekon ve benzeri soruşturmaların hazırlıklarının yapıldığını düşündüğü anlaşılıyor. Aynı savcıya verdiği ifadede Ramazan Akyürek, şubenin Ali Fuat Yılmazer'in teklifiyle kurulduğunu söyledi. Yine iddialara göre C5 şubesi 2012'ye kadar resmî bir statüsü olmadan çalıştı.)
31 Mayıs 2006'da Ankara Eryaman'da bir eve düzenlenen operasyonda Atabeyler adı verilen bir çetenin arşivi ele geçirildi. Muvazzaf askerlerle birlikte yakalanan belgelerde başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, önemli isimlere yönelik suikast hazırlıklarına ilişkin belge ve krokiler yakalanmıştı. Operasyonun basına yansıdığı akşam saatlerinde Genelkurmay Karargâhı önüne çağrılan gazetecilere bir sivilin sarı zarf içinde operasyonda ele geçirilen evrak ve krokileri servis ettiği ortaya çıktı. "Sarı zarfla servis"in ortaya çıkmasına üzerine Atabeyler çetesi iddiası da büyük bir soruşturmaya dönemeden yavaş yavaş sönümlendi. (Bütün sanıklar 2012'de beraat etti)
Temmuz 2006'da Nokta Dergisi yeniden yayınlanmaya başladı.
1 Ağustos 2006 Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt Genelkurmay Başkanlığı'na getirildi.
23 Kasım 2006'da Erhan Tuncel'in Emniyet'in "yardımcı istihbarat elemanı" görevine son verildi.
10 Ocak 2007 günü Hrant Dink, Agos Gazetesi'nde çıkan "Ruh halimin güvercin tedirginliği" başlıklı yazısında ölüm tehditlerini, 2007'nin kendisi için zor bir sene olacağını yazdı.
Kronolojinin acı sonuna maalesef çok yaklaştık.
13 Ocak 2007 Hrant Dink cinayetinden 6 gün öncesi. O gün ne olduğunu yeniden açılan Hrant Dink soruşturmasında dönemin İstanbul İstihbarat Daire Başkanı Ahmet İlhan Güler'in verdiği ifadeden okuyalım:
"SORU: Hrant Dink cinayeti öncesinde sizin İstanbul'daki görevinizden ayrılmanız için İstihbarat Daire Başkanlığı görevlileri tarafından size baskı yapıldı mı?
Ahmet İlhan Güler: Ben Hrant DİNK cinayeti olmadan 6 gün önce İstihbarat Daire Başkanlığına çağırıldım.
Soru: Kim çağırdı?
Güler: Personel şube müdürü Coşkun ÇAKAR çağırdı, Coşkun ÇAKAR toplantı yapacağız diye beni çağırdı, ben de durumu ile emniyet müdürüm Celalettin CERRAH a söyledim, hafta sonu olması nedeniyle o da biraz şaşırdı ne toplantısı dedi ben de durumu açıkladım, git gel dedi, ben de bunun üzerine Ankara'ya gittim, önce İstihbarat Daire Başkanlığına gittim, Coşkun ÇAKAR'ı sordum, beni istihbarat Daire Başkanlığının kompleksi içerisinde bulunan lojmanda Recep GÜVEN'in evine yönlendirdiler, ben Recep GÜVEN'in evine arkadaşım İstihbarat Dairesinde çalışan Fikret SALMANER ile birlikte gittim.
Soru: Ne oldu orada?
Güler: Kahvaltı vakti idi, Recep GÜVEN, Coşkun ÇAKAR ve bir iki kişi daha vardı, biz de Fikret ile birlikte kahvaltı sofrasına oturduk, çok kısa bir süre içerisinde Coşkun ÇAKAR bana dönerek 'İstanbul'u derhal terk et' dedi, Ramazan AKYÜREK ile görüşeceğim, dedim, Fikret ile birlikte dışarı çıktım Ramazan AKYÜREK'i telefonla aradım, evde olduğunu söyledi, görüşmek istediğimi söyledim, o da beni davet etti, ben Ramazan AKYÜREK'in evine gittim ve kendisine durumu anlattım, bilgisinin olup olmadığını sordum, Ramazan AKYÜREK de bana bilgim var dedi, kendisinin de aynı şekilde düşünüp düşünmediğini sordum, o da bana 'arkadaşlar bana ne derlerse onu yaparım' dedi."
19 Ocak 2007 - Hrant Dink, Agos Gazetesi önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.
21 Ocak 2007 - Katil Ogün Samast, Trabzon'a gitmek için bindiği otobüste Samsun Otogarı'nda yakalandı.
23 Ocak 2007 - Hrant Dink, Türkiye tarihinin en kalabalık cenazelerinden biriyle toprağa verildi.
5 Şubat 2007'de Mülkiye müfettişlerinin raporu doğrultusunda İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler açığa alındı.
Şubat 2007 - Hrant Dink cinayetinden 10 gün sonra Emniyet Başbakan'ın önüne yeniden Ergenekon şemalarını koydu Şemalardan biri Hrant Dink cinayetini Ergenekon'a bağlıyordu. Diğeri ise Ergenekon örgütünün şemasıydı. Şemada 1'inci, 2'nci Ergenekon dalgalarında tutuklanacak isimler birbiriyle irtibat içinde gösterilmişti. Ümraniye'de bombalar bulunmadan dört ay önce...
23 Mart 2007 - Ali Fuat Yılmazer, İstanbul Emniyet İstihbarat'ın başına getirildi.
Hrant Dink cinayetiyle, Ergenekon soruşturmasının önündeki en büyük engel olarak kalan İstanbul İstihbaratı'nın başındaki Ahmet İlhan Güler tasfiye edilip, yerine en az onun kadar Dink cinayetinde adı ihmal listesinde geçen, Ergenekon soruşturmasını başlatacak Ali Fuat Yılmazer getirildi.
Artık Ergenekon davası önünde hiçbir engel kalmamıştı. Ordunun Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine müdahalesi, cumhuriyet mitingleri, e-muhtıra askerî vesayetle hesaplaşılmasının uygun koşullarını sağlamıştı.
29 Mart 2007 - 13 Mart günü bir kısmı Denizciler.com sitesinde yayınlanan Özden Örnek'in darbe günlükleri Nokta Dergisi'nde yayınlandı. 2003-2004'teki Ayışığı, Sarıkız darbe planları ortaya çıktı.
14 Nisan 2007 - Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça ülke ısındı. Tandoğan'da Cumhuriyet Mitingi yapıldı. Ordu-hükümet ilişkileri yeniden gerildi.
18 Nisan 2007 - Malatya'da Zirve Yayınevi basıldı, üç misyoner boğazı kesilerek öldürüldü.
27 Nisan 2007 - Genelkurmay sitesinde e-muhtıra yayınlandı. Anayasa Mahkemesi 367 kararını verdi AKP 22 Temmuz'da erken seçimle bu kararı karşıladı.
9 Mayıs 2007- ABD, ülkeye girerken FBI tarafından sorgulanan, çıkışında bilgisayarındaki belgelere el konan Kozanlı Ömer lakaplı Ömer Hilmi Özdil'in ABD vizesini iptal etti.
12 Haziran 2007'de Ümraniye'de bir gecekonduda 27 el bombası bulundu. İhbar yine Trabzon'dan yapılmıştı.
Haziran 2007 - Çırağan Sarayı'nda bir grup gazeteciyle bir araya gelen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, "Ümraniye'de bulunan bombalara dikkat edin. Bunun arkası gelecek" dedi...
Kronolojiyi burada bırakıp, 9 Mayıs 2007'ye geri dönelim.
9 Mayıs 2007 günü cemaatin Emniyet İmamı Kozanlı Ömer'in ABD vizesi iptal edilmişti. İptalin sebebi bir süre önce ABD seyahati sırasında FBI'nın şüphelenip kendisini sorgulaması ve bilgisayarına el koymasıydı. Hanefi Avcı'nın kitabındaki belgede "bu FBI sorgusu sürecinde vizesinin iptal edildiği" söylendiğine göre bu seyahatin tarihi 2007'nin Mart-Nisan-Mayıs ayları olmalı.
Yani Hrant Dink suikastından sonra, Ümraniye bombalarının bulunmasından önceki bir tarih bu.
Peki, Kozanlı Ömer'in (Osman Hilmi Özdil'in) bilgisayarında FBI ne bulmuştu?
Bu yazının şu ana kadarki kısmı arşivlerden, Hanefi Avcı ve Sabri Uzun'un kitaplarından, tamamen açık kaynaklarından toparlandı. Bu sorunun cevabını ise Ankara'da yaptığım görüşmelerde buldum:
2007'de FBI'nın el koyduğu Kozanlı Ömer'in bilgisayarından Ergenekon Soruşturması'nın tutuklama listeleri çıkmıştı. Birinci, İkinci dalgalarda tutuklanacak isimlerin listeleri…
FBI, diğer belgelerle birlikte bu listeleri de Ankara'ya gönderdi. Şu anda bu belgeler Ankara'da devlet kurumlarının elinde bulunuyor.
Emniyet İmamı'nın, Ergenekon soruşturması başlamadan Ergenekon'da tutuklanacak insanların isim listelerini ABD'ye niye götürdüğü sorusunun cevabını hâlâ merak edenler varsa 2001-2008 arası Ergenekon davasının ortaya çıkarılış hikâyesine bakabilirler…
Zaten onu da az önce okudunuz...
YILDIRAY OĞUR
DİNK

CİNAYETİYLE
ERGENEKON
ARASINDA NASIL
BİR İLİŞKİ
VARDI? -3-







UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...