Bugünü yazdığı için katledildi... Uğur Mumcu'nun katili MOSSAD

Gazeteci Uğur Mumcu’nun, aracına yerleştirilen bombalı tuzakla kalleşçe katledilmesinin üzerinden 30 yıl geçti. Gazetemize konuşan Uğur Mumcu’nun ailesi, suikast üzerindeki sır perdesini kaldırdı.
YILMAZ BİLGEN'İN HABERİ - Uğradığı silahlı suikastin üzerinden 30 yıl geçen Gazeteci Uğur Mumcu’nun ailesi Türkiye Gazetesine özel açıklamalarda bulundu. Uğur Mumcu’nun ağabeyi Ceyhan Mumcu ve eşi Güldal Mumcu, Suriye, Irak, Kıbrıs ve Gazze’de yaşanan son gelişmeleri 30 yıl önce Uğur Mumcu’nun gördüğünü ve yazdığını bu nedenle susturulduğunu söyledi. Mumcu'nun eşi ve ağabeyi "Olayların perde arkasında İsrail ve MOSSAD var" dedi.
İSRAİL BÜYÜKELÇİSİ ÖLÜMLE TEHDİT ETTİ
Dönemi karanlık ilişkiler ağının zirve olduğu bir zaman dilimi olarak nitelendiren Güldal Mumcu, şöyle konuştu: "Mahkeme süreçlerinde bize sürekli olayın arkasında karanlık güçler, istihbarat servisleri var denildi. Hatta bunu söyleyen Savcı Kemal Ayhan esrarengiz bir biçimde evinde ölü bulundu. Başka yetkililer de bize bir şeyler söylemek istedi ancak hep yutkundular. Yine sanıklardan Muzaffer Dağdeviren itirafçı olup her şeyi anlatmak istedi. Ancak garip bir biçimde o da öldürüldü. Eşim İsrail’in bölgeye dönük gizli planlarını ifşa eden makaleler yazıyordu. Özellikle Irak, Suriye ve Türkiye üçgeninde İsrail’in kurduğu karanlık bağlantıları araştırdı ve elde ettiği sonuçları paylaştı. O günlerde kendisi ile ısrarla konuşmak isteyen dönemin İsrail Büyükelçisi 'Ölmekten korkmuyor musun' diye yüzüne söyledi. Uğur bunun tehdit olduğunu anladı ve bizimle ve bilmesin gereken mercilerle paylaştı. Hatta aynı kapsamda ben de tehdit edildim.
"İÇİNİZDEN BİRİSİ ÖLECEK"
Eşim aslında şu karşılaştığımız tabloyu daha o yıllarda gördü. Bu suikast sürecine dair ilginç bir olayda dönemin MİT Müsteşarı Teoman Koman’ın aralarında Uğur’un da yer aldığı gazetecilerle yaptığı toplantıda sarf ettiği sözlerdir. O gün Koman, 'Aranızdan birisi ölecek’ demişti. Aynı günlerde Uğur Mumcu, Türkiye ve bölge denklemi açısından en netameli konuları yazıyordu. Bu bir uyarı mıydı yoksa MİT bir şeyler biliyor da uyardı mı bunlar hep muğlak kaldı. Madem böyle bir bilgi ya da şüphe vardı neden önlem alınmadı sorusunu hep sorduk. Teoman Koman bu konuya dair hiçbir açıklama yapmadı. Yine suikasta dair bir diğer kilit isim olan Mehmet Ağar da hiç konuşmadı"
SÜRECİ MOSSAD YÖNETTİ
Uğur Mumcu’nun hukukçu kardeşi Ceyhan Mumcu da MİT’ten teyitli denilen bir rapora ulaştıklarını belirterek "Orada MOSSAD izi çok netti. Ancak sonrasında teyitli denilen bilgi ile ilgili istihbarat kurumundan yalanlama geldi. Raporu düzenleyen MİT personelinin de görevi kötüye kullanmaktan yargılandığı açıklaması yapıldı" diye konuştu. Son günlerde Emekli General Erdoğan Karakuş’un açıklamaları ile gündeme gelen Uğur Mumcu suikastında MOSSAD parmağının olduğunu vurgulayan Ceyhan Mumcu şunları söyledi:
"Erdoğan Paşadan ayrıldığımız tek nokta cinayetin öncesi, işlenme şekli ve sonrasında MOSSAD belirleyici unsur oldu. Ancak suikasti yapanlar MOSSAD’ın kendi ekibi değildi. Suikastçıların İsrail’den geldiği konusunda farklı düşünüyoruz. Benim elde ettiğim bilgiler saldırıda İran rejimi muhalifi Halkın Mücahitleri Örgütü aktif rol aldı. CIA’nin de destek verdiği planı MOSSAD yönetti.
KARANLIKTA KALMASI İÇİN HER ŞEYİ YAPTILAR
Kardeşim Uğur 30 yıl önce ülkemiz ve bölgemizde oynanan oyunları cesurca yazdığı için küresel güçlerin hedefi oldu. Umut Davası sürecinde yakalanan isimler Uğur’u tanımıyordu. Kim olduğunu bilmiyorlardı. Cinayetin ardındaki güçler her şeyin olabildiğince karmaşık ve içinden çıkılmaz hal alması için olağanüstü çaba gösterdi ve maalesef de başarılı oldular. Teoman Koman, Mehmet Ağar, Sabih Kanadoğlu ve hatta Şebnen Korur Fincancı isimleri bu açıdan önemli. Davanın sonuçlanmaması ve 1 yıl uzatması adına Fincancı özel bir misyon üstlendi. Güya solcu olan Şebnem Korur Fincancı, hiç görmediği sanıklar için adli tıp raporu yazdı. Bu şahsın daha sonra üstlendiği rol bir çok şeyi de açıklıyor aslında. O dönem Uğur üzerinden estirilen hava hem muhafazakar kitle üzerinde farklı bir baskı aracı hem de bir Türkiye-İran savaşı çıkarma projesinin parçasıydı. Gerçek sorumlular isim, ülke düzeyinde gizlendi. Uğur tehlikenin farkındaydı ancak onu koruması gerekenler neden üzerine düşeni yapmadı ya da kime ne rol biçildi bunlar hepsi muamma olarak kaldı.
BÜYÜKELÇİ APAR TOPAR GÖREVDEN ALINDI
Uğur’u öldürülmesinden hemen sonra onu tehdit eden İsrail Büyükelçisi apar topar görevden alındı. Onunla görüşmek için çok çaba sarf ettim. Hatta büyükelçiliğe gittim ama nafile. O büyükelçi İran’dan kaçan Halkın Mücahitleri yapılanması ile bir takım ilişkiler içerisindeydi. Tıpkı MOSSAD’ın saha etkinliğinde Arap asıllı hatta Filistinlileri kullanması gibi bu olayda da Halkın Mücahitleri kullanıldı. O dönem gözlerden kaçan çok önemli bir gelişme de İran İstihbaratı SAVAK’ın başındaki generallerden birisi önce Türkiye’ye geldi buradan da ABD’ye kaçtı. Aradan geçen 30 yıla rağmen maalesef bu sis bulutu dağılmadı ancak Kıbrıs, Gazze, Irak ve Suriye’de yaşananlar ve kurulan karanlık ağ Uğur Mumcu’nun neden ve kimler tarafından öldürüldüğünü yeterince açıklıyor."