Başbakan Erdoğan, 'CHP anlayışıyla bu değişim olmaz'

Başbakan Erdoğan, Tekirdağ'da açıklamalarda bulundu.
Başbakan Erdoğan, partisinin Tekirdağ İl Teşkilatı üyeleriyle Ramada Otel'deki yemekte bir araya geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İnanıyorum ki Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne'ye yatırımlar arttıkça Trakya cazibesini çok daha artıracak, çok daha gelişmiş bir merkez haline gelecek. 11 yıllık süreçte bu şuurla, bu anlayışla hareket ettik. Trakya'nın tamamına, Kırklareli'ne, Tekirdağ'a, Edirne'ye çok büyük yatırımlar yaptık, çok önemli hizmetler, eserler kazandırdık" dedi. Başbakan Erdoğan, partisinin Tekirdağ İl Teşkilatı üyeleriyle Ramada Otel'deki yemekte bir araya geldi. Burada konuşan Erdoğan, bugün öğleden önce Kırklareli Pınarhisar'da, ardından Kırklareli merkezde, daha sonra da Lüleburgaz'da olduklarını belirterek, gerçekten muhteşem bir günü yaşadıklarını söyledi. Oralarda coşkuya, heyecana tanık olduklarını, bir dönüşüm ve değişim talebi olduğunu bizzat gördüklerini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: "Çok büyük hizmet ve tesislerin açılışını gerçekleştirdik. Böylece bir gün içerisinde Kırklareli genelinde 2 milyar 696 milyon lira, yani eski rakamla 2 katrilyon 696 trilyon liralık yatırım tutarı olan hizmet ve eserlerin açılışını gerçekleştirmiş olduk. Aynı şekilde yarın Tekirdağ merkezde ve ilçelerde toplu açılış törenlerimiz olacak. Pazar günü Trakya'mızın bir başka şehrine, Edirne'ye gidecek, Edirneli kardeşlerimizle buluşacak, orada da toplu açılışlarımızı gerçekleştireceğiz. Tabi Tekirdağ'da sadece Tekirdağ merkezde olmayacak, orada da yine ilçelerimizi dolaşacağız, açılışlar yapacağız. Çerkezköy, Çorlu yarın buraları dolaşarak, bir farklı günü inşallah burada yaşayalım istiyoruz. Açılışını yaptığımız, yapacağımız tüm bu eser ve hizmetlerin hayırlı olmasını diliyorum. Bu yatırımlarda emeği geçen herkese Kırklareli adına, Tekirdağ adına, Edirne adına, şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum."Erdoğan, Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne'nin aynı anda hem birbirinin lokomotofi hem de vagonu olan şehirler olduğunu vurgulayarak, "Bu illerimizin birinde ekonomi ayağa kalktığı zaman bu, tabiatıyla diğerini de etkiliyor. Diğerinin de ekonomisinin ayağa kalkmasına, büyümesine vesile oluyor. Aynı şekilde bu illerimizin birinde sıkıntı olduğu zaman bu, maalesef diğer illerimizi de olumsuz etkiliyor. Onun için biz bu 3 ilimizi aynı pota içinde görüyor, öyle değerlendiriyoruz. İnanıyorum ki Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne'ye yatırımlar arttıkça Trakya cazibesini çok daha artıracak, çok daha gelişmiş bir merkez haline gelecek. 11 yıllık süreçte bu şuurla, bu anlayışla hareket ettik. Trakya'nın tamamına, Kırklareli'ne, Tekirdağ'a, Edirne'ye çok büyük yatırımlar yaptık, çok önemli hizmetler, eserler kazandırdık" diye konuştu. Eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaşımdan toplu konuta kadar, barajlardan yatırım ve hayvancılığa kadar pek çok alanda Trakya'yı desteklediklerini dile getiren Erdoğan, Trakya'nın geleceğine, büyümesine, kalkınmasına çok çok büyük önem verdiklerini anlattı. Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biz hükümet eliyle yaptıklarımızı yeterli görmüyoruz. İstiyoruz ki Edirne'ye, Tekirdağ'a, Kırklareli'ne, yani Trakya'nın tamamına mahalli bazda, yerel yönetim noktasında da hizmet edelim. 2004 yılında AK Parti'nin belediye yönetiminde Tekirdağ merkez ilçe önemli hizmetlere kavuştu. Yereldeki imkanların yanı sıra 11 yıl boyunca yaptığımız yatırımlarla Tekirdağ'ın potansiyelini işledik. Çok önemli projeleri gerçekleştirdik. En son Tekirdağ'ı büyükşehir belediyesi statüsüne kavuşturduk. Ve artık Tekirdağ'da yeni bir süreci başlattık. 'Tekirdağ büyükşehir olacak' dediğimiz zaman birileri bizimle dalga geçti. Ana muhalefet partisi CHP, biliyorsunuz bu 14 vilayeti büyükşehir olacak olan, bunu Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. Öyle bir şeyin olamayacağını söyledi. 'Bu asla mümkün değil' dedi, 'anayasal değil' dedi, aldı işi oraya götürdü. 'Niye?' diye sorduğumuzda, köylerle ilgili mazeretler uydurdu. Akla hayale gelmez şeyler uydurdu. Çünkü onların belediyecilik diye bir anlayışı, bir hizmet anlayışı yok. Bu işi bilmezler, anlamazlar bu işten." Erdoğan, halbuki kendilerinin İstanbul ve Kocaeli'nde zaten bu uygulamayı başlattıklarını hatırlatarak, "Mülki sınırlarda bu işin nasıl olabileceğinin uygulamasını başlattık. Yani uygulamada herhangi bir sıkıntı meydana gelmediği gibi İstanbul ve Kocaeli bir anda sıçradı. Modern bir şehir nasıl olurmuş, bu ortaya kondu. Altyapısıyla, üst yapısıyla bir şehir modernleşmeyi nasıl yakalar, bu ortaya çıktı" diye konuştu. Bir valinin, il özel idaresinin en ücra köye A'dan Z'ye hizmet götürebilmesinin mümkün olmadığına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti: "Şimdi köyde ne var? Sadece muhtar var. Muhtarın itfaiyesi var mı, mimarı var mı, harita mühendisi var mı, personeli var mı? Muhtarın sadece ihtiyar heyeti var, ihtiyar heyetinin yanında eğer biraz köy büyükçeyse belki oraya bir katip veya katibe tutar, onunla beraber işi yürütür. Yapabileceği bir şey yok. E nereyle yapacak bu işi muhtar? Olsa olsa kaymakamla yapacak, öyle değil mi? Veyahut da köye hizmet götürme birlikleriyle yapacak. Başka şansı yok. Türkiye'nin gerçeği bu, görmemiz lazım. Şimdi ne olacak? Bundan sonra o köy mahalle olacak. O mahalleye hizmet götürmenin sorumluluğu kimde? Orada muhtar gene var. Gene var ama şimdi bu işin sorumluluğunu üstlenecek olan bir, ilçe belediyesi. Sorumlu. İlçe belediyesinde A'dan Z'ye hepsi var mı? Mimarı, mühendisi, harita mühendisi, çevre mühendisi var, hepsi var. İtfaiyesi var. İlçe belediyesindeki itfaiye yetmedi. Tekirdağ Su Kanalizasyon İdaresi'nin oradaki ekipleri yetmedi, bu sefer merkezden oraya ne var, takviye var. Büyükşehirden." Başbakan Erdoğan, köylerde imar diye, planlı kalkınma diye bir şey olmadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Peki atık suyunu nereye atar köylü? Ya dereye atar, ya af edersin foseptik çukurları açarlar, o çukurlara dökerler. Buralarda sağlıklı bir yaşam olur mu? Olmaz. Ergene nasıl mahvoldu? Sanayi, bütün atıklarını ne yapıyor? Ergene'ye boşaltıyor. Evler aynı şekilde oraya, çiftlikler oraya. Ondan sonra Ergene'yi kim pisledi, kim temizlemedi? Sorumluluk kimde? Aslında oralardaki belediyelerde. Bunu yapmaları lazımdı. Yıllar yılı belediyeler bunu yapmadı. Ve buralardaki belediyelere baktığımız zaman, hangi belediyeler var, ağırlıklı olarak CHP belediyeleri var. Niye bu işi yapamadılar? Bunların böyle bir derdi yok ama biz dertliyiz. Bizim bu millete bir sevdamız var. 'Biz bu işi halledeceğiz' dedik. Onun için de büyükşehir belediyesi olarak Tekirdağ şimdi Trakya'nın nesi oluyor? Bundan sonra lokomotifi oluyor. Büyükşehir belediyesi olması hasebiyle ve sorumluluğu daha çok artacak. Yani bir yerde Kırklareli imkanlarıyla bir işe yetişemediği zaman veyahut da Edirne imkanlarıyla yetişemediği zaman ilk oraya elini uzatacak olan yer neresi olacak? Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi olacak. Şimdi yani Trakya'nın genelindeki bu operasyonun ne kadar anlamlı olduğunu anlıyor musunuz? Çok önemli ve Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi'ne gelecek ödenek de tabi bugüne kadarkinden çok daha fazla olacak." Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'de biz CHP'li büyükşehir belediyelerinin halini biliyoruz, hepsi de dökülüyor. Ama ideolojik yaklaşımlar neticesinde maalesef oralardaki oylar o şekilde oralara kanalize oluyor. Bu iş ideolojik olmamalı, bu iş hizmet odaklı olmalı, hizmete yönelik olmalı" dedi. Erdoğan, Ramada Otel'de, partisinin il teşkilatı üyeleriyle bir araya geldiği yemekte yaptığı konuşmada, Trakya genelinde yaptıkları çalışmaların ne kadar anlamlı olduğunun iyi anlaşılması gerektiğini söyledi. Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi'ne gelecek ödeneğin de bugüne kadarkinden çok daha fazla olacağını belirten Erdoğan, şöyle devam etti: "Şimdi bütün bunlarla beraber artık 100 binlik planlar yapılacaksa Tekirdağ yapacak, 50 binlik planlar yapılacaksa burası yapacak. 25 binlik, 5 binlik planı yapacaksa nazım imar planı olarak Tekirdağ yapacak. Ha binlik planı neresi yapacak? Onu da ilçe belediyeleri yapacak. İlçe belediyeleri uygulama planını, nazım imar planlarını da büyükşehir yapacak. Artık kontrol var, artık uyum var, bu uyumlar içerisinde de artık değişen, gelişen modern bir Trakya var ve bu Trakya'da da lokomotif Tekirdağ olacak. Şimdi bunu sizin ispatınız gerekiyor." Başbakan Erdoğan, CHP anlayışıyla bu değişimin olmayacağını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'de biz CHP'li büyükşehir belediyelerinin halini biliyoruz, hepsi de dökülüyor. Ama ideolojik yaklaşımlar neticesinde maalesef oralardaki oylar o şekilde oralara kanalize oluyor. Bu iş ideolojik olmamalı, bu iş hizmet odaklı olmalı, hizmete yönelik olmalı. Biz ne diyoruz? Biz projelerimizle konuşuyoruz, eserlerimizle konuşuyoruz, planımızla konuşuyoruz. Şimdi yine biz eserlerimizle konuşacağız, plan, proje bunlarla konuşacağız. Nerede, ne yapacağız, bunlarla konuşacağız." Başbakan Erdoğan, şu ana kadar Tekirdağ'da genel merkezi yönetim olarak neler yaptıklarının tanıtım filmleriyle 4 aylık süreçte anlatılacağına dikkati çekerek, "Tüm ilçelerde hepsinde anlatılacak. Merkezden ilçelere kadar hepsinde. Şu ana kadar ne yaptık, şu anda ne yapıyoruz, önümüzdeki dönemde neler yapacağız. Aynı zamanda belediyelerimiz de AK Parti belediyeciliği olarak ilçelerinde ne yapacaklar, bunların hepsini ortaya koyacaklar. Onun için bu akşamki ve yarın yapacağımız toplantılar çok çok anlamlıdır. Şimdi Tekirdağ'ın kendi potansiyeli, hükümet yatırımları, buna ek olarak büyükşehirde vizyon sahibi bir belediye başkanıyla kabuğunu kırması, geleceğe emin adımlarla ilerlemesi gerekiyor" diye konuştu. Başbakan Erdoğan, büyükşehir belediye başkan adaylarını tespit ederken çok çalışıp, çok gayret ettiklerini belirterek, şöyle devam etti: "Temayül yoklaması yaptık, temayül yoklamasından sonra tuttuk bir de kamuoyu araştırması yaptık. Bütün bu çalışmalardan sonra değerlendirmelerimizi yaptığımız gibi, milletvekili arkadaşlarımızın da kanaatlerini aldık ve bütün bunlarla birlikte üst seçim kurulu olarak da çalışmalarımızı yaptık. Bildiğiniz gibi büyükşehirde belediye başkan adayımız olarak zaten belediyeciliğe başlamış olan Mustafa Yel beyi biz ilan ettik. Zaten Mustafa bey, şu ana kadar adeta en ücra köylere varıncaya kadar devletin hizmetlerini taşıyan bir arkadaşımız, bir kardeşimiz, bu işin envanterini tutan, bilen bir kardeşimiz. Kamu yönetimi itibarıyla zaten altyapısı, birikimi olan bir kardeşimiz. Buranın evladı, buranın çocuğu, dolayısıyla Tekirdağ'ımıza bu hizmetlerde şu anda yani bir çıraklık dönemi geçirmeyecek. Şimdi kalfalık dönemini ustalığa inşallah belediye başkanlığı ile beraber geçirmiş olacak. Böyle bir dönem var." Başbakan Erdoğan, bu vesileyle Mustafa Yel'i tebrik edip kendisine başarılar dileyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Mustafa Yel kardeşimiz inşallah yerel yönetim noktasında Tekirdağ için hangi projeleri, eserleri, hizmetleri kazandıracağımızı kampanya boyunca anlatacak. Tekirdağ'ın potansiyelini açığa çıkarmak, daha hızlı şekilde kalkındırmak için oluşturacağımız vizyonu tüm Tekirdağlı kardeşlerime ulaştıracak. Şunu iftiharla belirtmek isterim; AK Parti, belediyecilik konusunda, mahalli yönetim konusunda tartışmasız lider durumda. Bizler AK Parti olarak belediyecilikte çıtayı çok yükseğe taşıdık. AK Parti, yerel yönetimlerde artık bir marka haline geldi." Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "CHP'li, MHP'li, BDP'li belediyelere bakıyorsunuz, hizmet namına, eser namına, yatırım namına hiçbir şey yok. Her birinden bir yolsuzluk hikayesi çıkıyor, her birinden bir başarısızlık öyküsü çıkıyor. Bu yüzden hizmet siyaseti yerine kimlik siyasetini, istismar siyasetini benimsiyorlar" dedi. Erdoğan, Ramada Otel'de partisinin il teşkilatı üyeleriyle bir araya geldiği yemekte yaptığı konuşmada, AK Parti'nin yerel yönetimlerde artık bir marka haline geldiğini belirterek, AK Parti'li belediyelerle diğer belediyeler arasındaki farkın ortada olduğunu söyledi. İstanbul'un artık sadece Türkiye'nin değil, dünyanın cazibe merkezi haline geldiğine dikkati çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ankara aynı şekilde, şehircilik konusunda dünyanın en itibarlı ödüllerini aldı. Kayseri öyle, Konya öyle, Gaziantep öyle, Bursa öyle... AK Parti'li belediyelerin elinde şehircilik noktasında adeta bunlar hep uçuşa geçti. Erzurum'a bakın, İzmir'e bakın, aradaki farkı göreceksiniz. Erzurum gibi bir şehir inanın İzmir'i çok çok geride bırakır. Mukayesesi kabil değil. Şimdi çok farklı bir yapıyla inşallah daha büyük imkanlarla bu yarışı biz çok çok önde göğüsleyeceğiz." Erdoğan, büyükşehirlerde, var oldukları her ilde, ilçede, beldede çok önemli işler yaptıklarını, çok önemli eserler inşa ettiklerini dile getirerek, şunları kaydetti: "CHP'li, MHP'li, BDP'li belediyelere bakıyorsunuz, hizmet namına, eser namına, yatırım namına hiçbir şey yok. Her birinden bir yolsuzluk hikayesi çıkıyor, her birinden bir başarısızlık öyküsü çıkıyor. Bu yüzden hizmet siyaseti yerine kimlik siyasetini, istismar siyasetini benimsiyorlar. Bu yüzden ideolojiye, hamasete sığınıyorlar. Tabi bütün bunlar bizim için bir mazeret olmaz, olmamalı da. Onlar elbette bizi karalayacaklar, hakaret edecekler, Erdoğan aşağı Erdoğan yukarı, Tayyip aşağı Tayyip yukarı durmadan her türlü hakareti yapacaklar. Aylar önce ne dedim, 'bundan sonra isimlerini ağzıma almayacağım' dedim. Kime havale ettim, arkadaşlarıma ve millete. Onlara en büyük tokadı, cevabı sandıkta milletim verecektir." Başbakan Erdoğan, kendilerine çamur atıp, yalan, dolan, iftiralarla halkın gözünde kendilerini küçük düşürmek isteyeceklerine vurgu yaparak, şöyle devam etti: "Ama biz bunlarla evelallah eserlerimizle başa çıkacağız. Bunun da üstesinden geliyoruz ve geleceğiz. Kendimizi çok daha iyi ifade edecek, çok daha yoğun bir şekilde anlatacağız. Türkiye'nin dört bir yanında başlattığımız değişim ve dönüşümü inşallah Tekirdağ'a, Tekirdağ'la birlikte Trakya'nın tamamına ulaştıracağız. Tabi burada bizim sembol ilçelerimiz var. İşte bunlardan bir tanesi de en büyük ilçemiz Çorlu ve Çorlu'da da durumu biliyorsunuz. Burada da yine aynı şekilde dedik ki, bu büyük Tekirdağ'ın merkeziyle bütünleştirecek bir adımı atmamız lazım, dolayısıyla istedik bir bayan eli değsin, onun için de milletvekilimiz Özlem Yemişçi kardeşimizi de Çorlu'nun belediye başkan adayı yaptık." Sivil toplum mücadelesi ve oda mücadelesiyle gelmiş olan Özlem Yemişçi ile Tekirdağ boyutunda, bir bayan marifetini büyükşehirde ortaya koymak istediklerinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti: "Onun için burada el ele vermek suretiyle inşallah bu önemli, güçlü olan büyük ilçelerimiz de başta olmak üzere, ilçelerimizi şöyle toplamaya, hepsini toptan AK Parti'li belediye yapmaya karar vermemiz lazım. Böyle bir il olabilir mi? Bakın şu anda Kocaeli'nin bütün ilçeleri AK Partili'dir. Bak, demek oluyormuş. Şimdi diğerlerini de aynı şekilde toplamamız lazım. Tekirdağ da bunun örneğini Trakya'da verebilir. Tekirdağ da bunun örneğini verirse, ondan sonra bu Trakya'nın diğer illerine de sirayet edecek. Bunun için çok daha fazla çalışmamız, çok daha fazla gayret etmemiz, çok daha fazla koşturmamız lazım." Başbakan Erdoğan, zengin-yoksul ayırt etmeden, gecekondu-plaza ayırt etmeden her haneye gidip, herkesin kapısını çalıp herkese misafir olunması, herkesle selamlaşılması gerektiğinin altını çizerek, şöyle devam etti: "Bir kere de değil, iki, üç, dört kere bunu yapacağız. Bu hareket, bu şekilde fedakarca çalışarak, milletle el ele tutuşarak, milletin desteğini arkasına alarak bu başarıları elde etti, bu seviyelere geldi. Şunu bir kere asla unutmayın, asla aklınızdan çıkarmayın, biz milletimiz bize oy vermiyor diye onlara sırtımızı dönecek değiliz. Bugüne kadar asla böyle bir şey yapmadık, yapmayacağız." "Millete sırtını dönmek, millete küsmek, kendisine oy vermeyene 'aptal, bidon kafa, göbeğini kaşıyan adam' demek muhalefetin siyasetidir Türkiye'de" diyen Erdoğan, şunları kaydetti: "Biz bir gönül hareketiyiz, biz gönülleri kazanıncaya, gönülleri fethedinceye kadar bu yolda yürüyeceğiz. Biz bu ülkede yaşayan, bu ülkeye aidiyet bağı olan, bu ülkeyi seven, bu ülkenin gelişmesini, büyümesini, kalkınmasını isteyen herkesle gönül bağı kurabiliriz. Bizim Anadolu'yla da Trakya'yla da aramızda özel bir bağ var. Bizim 7 coğrafi bölgeyle de aramızda özel bir bağ var. Çünkü AK Parti, sadece bir bölgenin partisi değildir. AK Parti, sadece bir zümrenin, bir etnik unsurun partisi değildir. AK Parti, bir etnik kimliğin, bir ideolojinin, dar bir anlayışın partisi asla değildir. Biz AK Parti olarak 76 milyon insanımızın tamamına sesleniyor, tamamına hitap ediyor, tamamına kucak açıyoruz." AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Çok tuzaklar kurdular. Bütün bu tuzakların üzerinde asıl tuzağı hak kurar, hak. Ve başarılı olamadılar. Çünkü biz hiç kimsenin kimliğiyle etnik kimliğiyle diliyle diniyle mezhebiyle asla uğraşmadık, böyle bir derdimiz de yok. Olmadı, olmayacak. Herkese eşit mesafedeyiz" dedi. Tekirdağ'da, AK Parti İl Teşkilatı mensuplarıyla yemekte bir araya gelen Başbakan Erdoğan, yaptığı konuşmada, hiç kimsenin yaşam tarzıyla ve giyimiyle dertlerinin olmadığını ifade etti. "Başı açık, başı örtülü, hepsi bizim kardeşimiz, canımız ciğerimiz. Bunları ayrıştırmaya kimsenin hakkı yok" diyen Erdoğan, geçmişte bu nedenle üniversiteler ve devlet dairelerine girilemediğini söyledi. Erdoğan, "Bu ülke bölündü mü, bu ülke ayrıldı mı? Bu ülkede bir bölüm insan zulme uğradı. Onlar mazlum oldu, onlar mağdur oldu, onlar üniversiteye gidemedikleri için yıllarca bu ülkede evlerinde anneleriyle babalarıyla yokluğa, terk edilmişliğe itildiler. Birçoğu psikolojik olarak bunalımların içine girdi, çünkü onlar öz yurdunda garip, öz vatanında parya durumuna düştüler" diye konuştu. Şimdi, bu gençlerin hepsinin okullarına rahatça gidebildiğini, devlet dairelerinde göreve başladıklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ne oldu ya, Türkiye bölündü mü, parçalandı mı? Herkes birbirine mi girdi? Hayır. Bakıyorsunuz aynı salonda, aynı yerde, yan yana başörtülü, başı açık hizmet veriyorlar. Kime? Milletimize. Ne oldu? Bir sıkıntı var mı? Neydi bu eza, cefa, neydi zulüm? Bu zulmü yapanlar acaba iflah edecekler mi? İnanın etmeyecekler. Çünkü biz biliyoruz ki bu dünya var ama bir de bunun ölüm ötesi var. Sabrettik, sabırla ancak bu günlere geldik. Biz, kavgaya girmedik. Biz, 330'un üzerinde milletvekiline sahip olduğumuz zaman bile kalkıp da sağa sola saldırmadık. Biz sabrederken partimiz hakkında kapatılma davası açıldı. Çok iyi bildiğimiz bazı güçler o zaman belli mahfilleri sıkıştırıyordu. (Hala niye kapatmıyorsunuz bu partiyi) diye. Suçumuz neydi?" Sadece bir gazetenin belge olarak kabul edildiği bir süreç yaşandığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu: "O gazetede çıkan haberler belge oldu. Düşünebiliyor musunuz? Ve onunla AK Parti'yi kapatacaklardı. Yani millet, yüzde 47 oyla parlamentoya göndermiş, parlamentonun içinde yüzde 63 milletvekiline sahipsin, böyle bir dönemde sizi kapatacaklar. Böyle bir şey olabilir mi? İşte buna çok açık. net, sivil darbe denir. Bunu yapmak istediler ama hamdolsun... Çok tuzaklar kurdular. Bütün bu tuzakların üzerinde asıl tuzağı hak kurar, hak. Ve başarılı olamadılar. Çünkü biz hiç kimsenin kimliğiyle etnik kimliğiyle diliyle diniyle mezhebiyle asla uğraşmadık, böyle bir derdimiz de yok. Olmadı, olmayacak. Herkese eşit mesafedeyiz." Seçimi kazandıkları ilk dönemlerde, "Sizin laiklik anlayışınız nedir?" diye sorduklarını anımsatan Erdoğan, 15 ülkeyi dolaştığını ve kendisinin Genel Başkan, Abdullah Gül'ün ise Başbakan olduğunu ve kabineyi kurmakla uğraştığını söyledi. Erdoğan, bu tarihlerde AB ülkelerini ve Amerika'yı dolaştığına değinerek, gittikleri yerlerde laiklik hakkındaki düşüncelerinin sorulduğunu, tüzük ve programları ortadayken niye bunların sorulduğunu merak ettiğini anlattı. Erdoğan, şunları söyledi: "Kendilerine şunu söyledim; (Siz bizden, anglosakson anlamda bir laiklik tanımı mı istiyorsunuz, yoksa bizden siz Avrupa'daki bir laiklik tanımını mı istiyorsunuz?) Malum Avrupa'da İngiltere, Amerika ile uyuşur, diğerleri farklıdır. Ama Türkiye bambaşkadır. Biz, hepsinin dışındayız. Peki bizimki ne? Bizim tanımımız da şu; 1982 Anayasasının gerekçesindeki laiklik tanımını biz aldık. Neydi o? Dedik ki, laiklik, (her inanç grubuna devletin eşit mesafede olduğu ve inanç gruplarını güvence altına aldığı bir yönetim anlayışıdır) Ne dedik? (Kişiler laik olmaz, devlet laik olur.) İşte ben Müslüman bir insan olarak laik bir devletin yöneticisiyim ve şu anda da bu tanım içerisinde tüm vatandaşlarımı idare ederim. Hepsi de (burada kimsenin söyleyecek bir şeyi yok) diyorlardı. Ama bizdeki birileri bundan rahatsız oluyordu. Vaka bu. Olması gereken bu. Ama hazmedemediler. Hazımsızdılar. Çünkü bizi hazmetmek sadece hakkı teslim eden vatandaşımın bilincindeydi. Onun için bakın işte Kasım 2002, yüzde 34,4. Oradan başladık. Bizi nereye getirdiler, yüzde 50'ye getirdiler. Allah'ın izniyle daha da iyi olacak. Çünkü herkese adaletle yaklaşıyoruz, her kesimin sorunlarıyla ilgileniyor, herkesin refahı, huzuru, emniyeti için mücadele veriyoruz. Biz, oy için değil, rakamlar için değil, istatistikler için değil, oranlar için değil, milletin tamamına hizmet için buradayız." Yolların ve raylı sistemin kendi eserleri olduğunu anlatan Erdoğan, eğitim ve sağlık sisteminde de yapılan bütün yatırımların AK Parti iktidarında gerçekleştirildiğini belirtti.