Aramco kim vurduya gitti

Düzenleyen:
Aramco kim vurduya gitti

GÜNDEM Haberleri

Aramco tesislerinin vurulması dünya petrol piyasalarını altüst etti. Körfez savaşından bu yana ilk defa yüksek fiyat artışı yaşandı. Varil başına 100 dolar konuşuluyor.

 OSMAN SAĞIRLI - Günlük 10 milyon varil kapasitesi ile dünyanın en büyük petrol üretim sahası olan Suudi Arabistan’ın Aramco tesislerine silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) düzenlenen saldırı petrol piyasalarını sarstı. Brent petrol piyasasının Körfez Savaşından bu yanan yüzde 20 gibi rekor bir yükselişle açılmasına sebep olan saldırıyı Yemen’deki Husiler üstlendi. Ancak, ABD saldırıların Irak’taki İran bağlantılı güçler tarafından düzenlendiğini iddia etti. Uydu fotoğrafları ile iddiasını destekleme peşinde olan ABD Başkanı Trump’ın “Failleri biliyoruz, Suudların atacağı adımları bekliyoruz” şeklindeki sözleri “Körfez’de petrol savaşları kapıda” yorumlarına sebep oldu. Saldırıları takiben Suudların “Petrol üretimini geçici olarak durdurduk” açıklaması ise, bölgeyi bir defa daha küresel gündemin ön sıralarına taşıdı. İran ise saldırıyla ilgili iddiaları şiddetle reddetti.

YEMEN ÜSTLENDİ AMA
 2015 yılından bu yana Yemen’deki iç savaşa müdahil olan ve 100 milyar doları aşkın bir zarara uğrayan Suudi Arabistan’ın petrol boru hatlarına Yemen’den daha önce birçok defa saldırı düzenlenmiş, akabinde Körfez’de petrol tankerlerine yönelik saldırılar olmuştu. Son olayda olduğu gibi bu saldırılarda da ABD tarafından İran hedef gösterilmişti. ABD, her ne kadar İran’ı işaret etse de uzmanlar saldırının arkasındaki faillere yönelik birçok ihtimali gündeme getiriyor.

ÇİN’E KOMPLO MU?
Öncelikle OPEC’in piyasalarda petrol arzındaki fazlalık sebebiyle üretici ülkelerden kesintiye gitmeleri yönündeki talebinin İran’ı kapsamadığını ve saldırının arkasında İran’ın olmasının düşük bir ihtimal olduğunu öne sürüyor. Ambargo sebebiyle İran’ın piyasaya petrol satamadığını, dolayısıyla oluşacak tablodan bir kazancı olmadığını dile getiren analistler Çin’in bölgedeki ticari bağlantılarına dikkat çekiyor. Zira Çin, hem Suudi Arabistan’ın günlük petrol üretiminin yüzde 50’lik kısmını alıyor hem de yaptığı anlaşmalarla petrol tedarik ettiği İran’a, boru hatlarını korumak için beş bin asker gönderme hazırlığında. Çin’in bölgeye girmesi “Körfez’deki hesapları altüst edebilir” endişesiyle saldırı gizli eller tarafından planlanmış olabilir.

FİYAT ARTARSA
 Petrol piyasalarındaki düşük fiyat birçok ülkeyi zor durumda bırakıyor. Fiyatların yükselmesi için kurgulanmış bir saldırı olma ihtimali dikkate alınmalı. Halka arzı âdeta yılan hikâyesine dönen Aramco’nun Yönetim Kurulu Başkanı geçtiğimiz hafta ani bir kararla  görevinden alındı. Peşinden de Enerji Bakanı görevinden azledilerek yerine Kral Selman’ın oğlu Abdülaziz bin Selman tayin edildi. Amerikan WSJ gazetesinde Aramco’yu halka arz etme çabasında olan Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın üç senedir Arabistan’daki birtakım kliklerin direnciyle karşılaştığı iddiasını gündeme getirmiş ve Aramco her seferinde son anda teknik eksiklikler gerekçe gösterilerek piyasalara açılamamıştı. 

ARZ EDEMEZLER
 Bir başka iddia ise Aramco’nun halka arzının önündeki en büyük engelin Suud hanedanlığı olduğu... Niçin mi? Çünkü, halka arz ve dünya piyasalarında işlem görebilmek için şirketin gelir ve harcamalarının şeffaf olması, bunun hem hissedarlar hem de denetleyicilerin ulaşacağı şekilde olması anlamına geliyor. En ciddi iddia ise Suud hanedanlığı en mahrem bilgi ve sırlarıyla dolu Aramco’ya ait bu bilgileri hisse sahipleriyle paylaşmayacağı şeklinde. Beş bin civarında prens, bir o kadar da prensesin içinde olduğu Suud ailesini finanse eden; saraylarını, bütün lüks harcamalarını, özel uçaklarla gezilerini, sınırsız alışverişlerini, Batı ülkelerindeki hayat standartlarını Aramco’nun finanse ettiği dikkate alınırsa ‘Halka arz şimdilik uzak bir ihtimal’ deniliyor.

Çobanlıktan krallığa
Birinci Dünya Savaşı’ndan en kârlı çıkan devletlerden biri olan ABD; savaştan kalan yaraların sarıldığı 1920’li yıllarda kendi ülkesindeki aramaların yanı sıra uluslararası çapta petrol, doğal gaz ve enerji ortaklıkları için arayış içerisine girer. Özellikle o dönemin ABD yönetiminin ticari konularda sağladığı kolaylıklar; ABD’li petrol şirketlerinin yurt dışında keşfe çıkmasını kolaylaştırır. Yurt dışında petrol aramalarında bulunan ABD’li şirketlerden bir olan Standard Oil of California (SoCal); ilk başarısını Bahreyn’de yerel petrol şirketi Bahrain Petroleum Co. (Bapco) ile yaptığı ortak bir girişimde elde eder. 1932’de bulunan bu rezerv sayesinde Arap Yarımadası petrol avcılarının dikkatini çeker. Dönemin Suudi Arabistan Hükûmeti de kârdan pay verme karşılığında Kaliforniya Petrol Şirketi’nin (SoCal) ülkesinde de arama yapmasına izin verir. 1933 yılında California-Arabian Standard Oil (Casoc) adında bir şirket kurulur ve Suudi topraklarında keşif başlar. 1933 yılında başlayan çalışmalar tam 4 yıl hiçbir sonuç vermez, şirket zarar eder. Şirketin %50’lik hissesi Texaslı bir petrol şirketi olan Texaco’ya satılır.

BİN 500 VARİLLE BAŞLADI
 1938 yılında Dahran şehrinde yapılan aramalar sonucu bir petrol rezervi bulunur ve üretime başlanır. Günlük bin 500 varil kapasitesi olduğu tespit edilen bu rezerv günden güne artar. Arap Yarımadası’nda bitmek tükenmek bilmeyen bu petrol rezervleri ile her geçen gün daha da zenginleşen Casoc, 1944 yılında ismini Aramco; yani Arabian-American Oil Company (Arap-Amerikan Petrol Şirketi) olarak değiştirir. 1944 yılında Standard Oil’in petrol çıkardığı ve Aramco’nun merkezi olan Dahran’da ABD hava üssü kurulur. 14 Şubat 1945’te Franklin D. Roosevelt ve Suudi Kralı Abdulaziz es-Suud, ABD’nin USS Quincy savaş gemisinde bir zirve gerçekleştirir ‘petrol karşılığında koruma’ anlaşması imzalanır. Suudi Arabistan ve dünya petrolünün üçte ikisinin aktığı Körfez artık ABD’nin ‘himayesi’ altındadır. 1948’de Aramco’nun %30’u Exxon, %10’u da Mobil’e satılır. Geri kalan pay da %30’arlık dilimler halinde SoCal ve Texaco’ya kalır. İlerleyen yıllarda şirket bugünkü halini alır ve ismi de Saudi Arabian Oil Company (Saudi Aramco) olarak değiştirilir. 

Aramco kim vurduya gitti
ABD, Husiler 10 SİHA ile saldırınca İran’ı hedef gösterdi. ARAMCO’nun halka arzının rafa kalkması ve şirketin nasıl hortumlandığının sümenaltı edileceği öne sürüldü. 


DÜNYANIN EN BÜYÜĞÜ
 Suudi Arabistan’ın petrolü çıkarma maliyeti bugün bir devlet sırrı olduğu için kimse bilmiyor ama sektör uzmanlarına göre varil başına 10 doların altında, hatta belki de çok altında. ABD’nin kendi topraklarında yer altındaki petrolü çıkarması varil başına 20 doların üzerinde bir maliyete sahip. Varil başına her artış, Suudların kazancına kazanç ekliyor. Petrol üretiminin ve gelirinin hızla arttığını gören Kral Abdulaziz 1950 yılında Aramco’ya ‘millileştirme’ tehdidinde bulunur. Bu baskı sonunda Aramco, petrol gelirini yüzde 50-50 paylaşmayı kabul eder. Hatta şirketin yönetim merkezi New York’tan Suudi Arabistan’ın Dahran kentine taşınır. Şirket, 1957’de, Suudi Arabistan petrolünün önemli bir kısmı çıkarılacağı ve yaklaşık 5 bin kilometrekarelik dev alanıyla dünyadaki en büyük petrol sahası olacak Gawar Petrol Sahası’nda petrol bulup çıkarmaya başlar. 1970’lerde petrol fiyatlarındaki ani yükseliş Suudi Arabistan’da baş döndürücü bir değişime sebep olur. Deve çobanlarının ülkesi artık dünyanın en zengin ülkelerinden biri olmaya adaydır. Otoyollar, okullar, hastaneler, toplu konutlar inşa edilir.

ABD GİTTİ, SALTANAT BİTTİ
1988 yılında Suudi Arabistan, Amerikalılarla ortaklığa son verir, Aramco’nun bütün kontrolünü eline alır ve şirket ‘Saudi Aramco’ olarak isim değiştirir. Suudi Aramco’su, hisse piyasasında işlem görmediği için resmî olmasa da artık bütün ekonomi dünyasında, dünyanın en büyük şirketidir. Değerleri trilyon dolarlarla ifade edilen Apple ve Google’dan hatta ikisinin toplamından da büyük. Kimilerine göre iki kimilerine göre on trilyon dolarlık bir şirket. Zamanla ülkenin bütün giderleri buradan karşılanır, özel sektör, yatırım gibi dertleri olmayan Suudlar 2000’lere kadar petrolünün en büyük müşterisi olan ABD’nin sırtından geçinir. 2000’lerde ibre tersine döner, kendi topraklarında bütün ihtiyacını karşılayacak kadar petrol üretir hale gelen ABD daha az petrol almaya başlar. Piyasaları domine eden Suudi Arabistan’ın ağırlığı kaybolur. Alternatif enerji kaynakları da işin tuzu biberi olur. 

SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL
 Mevcut sistem sürdürülebilir olmadığını anlayan Suudi Arabistan, Veliaht Prens Muhammed bin Salman ile ekonomide kaynak çeşitliliği politikasına geçer. Ülkenin sahil kesimlerinde ‘turizm vahaları’, Sinemaların açılması, kadınların araba kullanması-seyahat hakkı gibi bir takım açılımlar başlar. Tabii bir de Suudi vatandaşları ‘vergi’ ile tanışır. Ve Suud hanedanlığını birbirine katan, dramatik iç çatışmalar, suikast girişimleri, prens tutuklamaları ile dolu bir takım gelişmeler olur ki bunun altında yatan sebep de Aramco hisselerinin yüzde 5’lik kısmının (100 milyar dolar) serbest piyasaya açılarak satışa sunulmasıdır. Tam üç senedir küresel piyasaları diken üstünde tutan vaat bir türlü gerçekleşmez. Bununla ilgili ne zaman açıklama yapılsa akabinde Körfezden ya tankerlere ya da boru hatlarına yönelik saldırılar olur. Gerçekleştiği gün, dünya tarihinin en büyük halka arz satışı olacak bu girişim petrole dayalı bu düzenin sona ereceğinin işaretidir.

Düzenleyen:  - GÜNDEM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...